hesabın var mı? giriş yap

  • yakında günde 5 tl artmaya başlayacak kurdur.

    türk halkı 20 sene boyunca sırf arapça kuran okuyor diye sınırsız yetkiler verdiği eğitimsiz vahabi islamcıların faturasını ö de ye cek.

    o işin kaçarı yok.

  • --- 8x06 the iron throne spoiler ---

    bu başlığa 100bin kelimenin üzerinde entry girdikten sonra dizinin son bölümünün incelemesi için 20 kelime bile yazasım yok. diziye kızgın olduğum için filan değil aslında, diziye 4 senedir kızgınım ve bu kızgınlık genelde beni motive eden şey oluyordu. bugün hissettiğim kızgınlıktan çok, üçüncü sınıf hollywood senaryosunu ciddi ciddi eleştiriyormuşum gibi hissetmem. bu adamların yazdığı şeyin ne benim yazarken, ne de sizin okurken harcadığınız vakte değecek bir yanı yok. ben seriyi tamamlamak ve bana mesaj atanları kırmamak adına bir şeyler yazayım, siz de son bir kez daha harcayın bir 15 dakikanızı.

    dizi, geçen hafta dany'i adolf hitler olarak işleme kararı alınca, bu karakterin gidebileceği hiç bir açık kapı bırakmadı. yüzbinlerce masum insanı öldüren bir kraliçe yaratırsanız, o karakteri öldürmekten başka bir çareniz kalmaz. dany'nin westeros'u bir korku imparatorluğuna dönüştürdüğü bir son, dizinin yazdığı saçmalıktan çok daha iyi olurdu aslında ama hbo'nun focus grupları için böyle bir senaryo fazla karanlık kaçardı. zaten, george r.r. martin'in dizi yapımcılarına verdiği notlarda dany'nin öleceği büyük ihtimal var. kitapta farklı olacağına inandığım nokta, dany'e bırakılacak açık kapı meselesi.

    dizi farklı işlemiş olsa da, ben hala kitapta dany'nin king's landing'i, wildfire stoklarını havaya uçurarak kazayla yakacağına inanıyorum. dany'nin karakter dönüşümü daha iyi işlenecek olsa da, bu karakterin hiç gözünü kırpmadan sivil halka saldıracak kadar yoldan çıkıp çıkmayacağına emin değilim. dany, king's landing'i kazayla yakacak ve bu işlediği insanlık suçunu daha hafif bir hale getirmeyecek. dizideki, 1 milyon kişi yaktıktan sonra dünyayı ele geçirme planları yapan dany yerine, kitapta işlediği suçtan pişman olan bir dany göreceğiz. olayın kazayla olmuş olması ve dany'nin de bundan pişman olmuş olması, jon'un dany'i öldürme kararını aşırı zorlaştırıp ortaya daha etkili bir son çıkarabilirdi. dizi, jon'un hala bu kararı almakta zorlandığını işledi ancak daha 10 dakika önce wehrmacht'a "dünyayı ele geçireceğiz" konuşması yapan bir diktatörü öldürme kararı almak neden zor oldu bilmiyorum.

    diziyi bu sezon yerden yere vurmuş olsam da, jon, dany'i öldürdüğü anda "the end" yazısı çıksaydı, çok fazla şikayet etmezdim. sonuçta dizi, 3 sezondur bütün yan hikayeleri bir kenara koyup, tamamen dany'e odaklanmıştı ve onun öldüğü noktada da bitseydi, belki daha anlamlı olurdu. ice and fire'ın vücüda burünmüş hali olan jon bile, battle of the bastards'tan beri tamamen figüran olarak dolaşıyordu. eğer dizi, dany'nin öldüğü yerde bitseydi, "jon, targaryen kimliği sayesinde kral oldu ve gondor ondan sonra hep mutlu mesut yaşadı" diye bir son yazardım kafamda ve gerçek son için kitabı beklerdim. ama maalesef dizi, dany'nin öldüğü yerden sonra tam anlamıyla akıl almaz işlere imza atarak, hepimizin ağzında leş gibi bir tad bırakmayı başardı.

    dany ölür ölmez yaşanan ilk saçmalık, drogon'un ortama gelmesiyle yaşandı. bu noktada, dizinin tamamen unuttuğu, jon'un bir targaryen olduğu gerçeğinin devreye gireceğini ve jon'un bir şekilde drogon'un kontrolünü alacağını filan düşündüm ama tabi ki senaristler tamamen anlamsız bir sahne yazmayı tercih etmişler. drogon, ya inanılmaz felsefik bir mesaj vererek, "jon, dany'i sen değil bu çürük sistem öldürdü. sistem eleştirimi de bu tahtı yakarak yapacağım" dedi ya da "dany'i öldüren kılıç, bu tahtta da bir sürü kılıç var, o zaman dany'i de bu taht öldürmüş olmalı" diyerek mükemmel bir dedektiflik başarısına imza attı. hangisinin gerçekleştiğini sizin yorumunuza bırakıyorum.

    bu sahneden sonra senaryo iyice yokuş aşağı gitmeye başladı ve tyrion'un yargıç grey worm tarafından yargılandığı sahneye geldik. westeros'un 7 krallığının lordları ortama gelmiş ama yargıçlık yapma yetkisi hale grey worm denilen ne idüğü belirsiz adamda öyle mi? 2 sezondur girdiği 15 tane savaşta bir türlü azalmayan ordusuyla mı elinde tutuyor bu yetkiyi grey worm? öyleyse bile 7 krallığın birleşen orduları geri alamıyor mu king's landing'i bu elemanlardan? grey worm, neden teslim olan askerleri kasap gibi öldürürken, kraliçesini öldüren kişiyi ve onun azmettiricisini yargı önüne çıkarmayı tercih ediyor? eğer, tyrion, grey worm'ün tutsağıysa, nasıl oluyor da kral seçmesine izin veriliyor? grey worm, binlerce kişinin ölümünden sorumlu olmasına rağmen, gemilerini de alıp tatile gidebiliyor öyle mi? "grey worm, kraliçen öldü ve teslim olan askerleri öldürme suçundan yargılanacaksın" diyen bir tane bile lord yok mu?

    edmure tully'i bilmem kaç bölüm unuttuktan sonra rezil etmek için neden geri getirdiniz? dany ile birlikte 1 milyon kişinin de öldüğü, westeros'un başkentinin dümdüz olduğu bir olaydan sonra nasıl oluyor da komiklik yapma derdinde olabiliyorsunuz? son 3 bölümde çok üzüldük e biraz da gülelim diye mi yazdınız bu comic relief sahneleri? dizinin "bittersweet" olması gereken tonunun anasını bellediğinizin farkında mısınız?

    sam, herkesin oy kullanarak kral seçmesini teklif ettiğinde, yara greyjoy neden gülüyor? yara, ironborn'un kingsmoot geleneğini unuttu mu?

    tyrion, "en iyi hikayesi olanı kral yapalım!!" diye saçmaladığında, neden en iyi hikaye bran'a ait oluyor? bran'ın hikayesinin anlamı ne? bran neden kuzeye gidip three eyed raven oldu? bu değişim ona hangi gücü kazandırdı? neleri görüp neleri göremiyordu? eğer bran geleceği görebiliyorsa, kral olmak için dany'nin 1 milyon kişiyi yakmasına göz mü yumdu? eğer göremiyorsa onu özel yapan ne? daha 3 bölüm önce "ben winterfell lordu olamam, artık başka bir şeyim" dediğinde kendini demir taht için mi saklamıştı? "buraya neden geldim sanıyorsun?" diyerek, herşeyi bilerek yaptığını itiraf mı etti? böyle bir planı bilerek uyguladıysa kendisini idam etmemiz gerekmez mi? bran ölüp geriye bir varis bırakmadığında, bütün lordlar gelip paşa paşa yeni bir kral mı seçecek sanıyorsunuz? herkesin kendi istediği adayı direttiği bir iç savaş daha olası gözükmüyor mu size?

    demir tahtın varisi olarak doğtuktan sonra bütün hayatını bir piç olduğunu zannederek yaşayan, westeros tarihinin en onurlu insanlarından birisi tarafından yetiştirilmiş, diyara lord commander olarak hizmet etmiş, wildlinglere yardım etmek uğruna hayatını vermiş, ölümden geri gelip önce kuzeyi boltonların elinden alıp sonra da night king tehlikesine karşı savaşmış, targaryen ve stark gibi diyarın en köklü ailelerinin çocuğu olan jon snow'un hikayesi "beyin özürlü ergen" bran'dan daha iyi değil mi sizce? bu kitabın en kritik gizemlerinden birisi olan jon'un targaryen olmasının hikayeye nasıl bir etkisi oldu?

    jon'un kral olmasını engelleyen ne? grey worm mu? jon'un night's watcha yollanması kararını grey worm hangi yetkiyle diretebiliyor? grey worm gittikten sonra seçimi tekrar yapıp tahtı jon'a versek? bu arda night's watch diyarı kimden koruyor? tormund'tan mı?

    sansa, tahta bir stark çıkmışken neden kuzeyi bağımsız yapmak istesin? eğer sansa bunu yapabiliyorsa, yüzyıllardır bağımsızlık peşinde koşan iron islands ve dorne lordlarının eli armut mu topluyor? dorne lordu, hiç tanımadığı özürlü bir gencin kral olmasını nasıl hiç bir soru sormadan kabul ediyor? sam, davos ve brieene hangi yetkiyle bu seçimde oy kullanıyorlar?

    süper-akıllı-kral bran, para için yedi sülalesini satacak bir adam olan bronn'a önce westeros'un en verimli topraklarını verip sonra da kraliyet hazinesini emanet etmenin bir hata olabileceğini düşünüyor mu? teknik olarak hala night's watch'a yeminli olan sam'in king's landing'te ne işi var?

    inceleme diye başlayıp çok saçma sapan sorular bütünü olarak bitirdiğim için kusura bakmayın ama tüm bu soruları alt alta yazmak beni çok mutlu ediyor. çünkü dizi o kadar saçma sapan bitti ki, kitabın sonu hakkında spoiler yemiş olma olasılığımız yok. dany'nin öldüğü, jon'un kuzeye gidip bran'ın tahta çıktığı bir son pek tabi ki mümkün ancak dizi o kadar baştan savma yazıldı ki, son 2 kitabın diziyle hiç bir alakası olmayacak.

    bu saçmalık üzerine ciddi ciddi binlerce satır yazı yazmanın bir anlamı olmaması nedeniyle, dizi incelemesini burada keserek artık bu diziyi de hayatımdan çıkarmak istiyorum. dizi bombok bir yere çıkmış olsa da, son 4-5 senede yazdıklarımı okuyup benimle got geyiği yapan herkese teşekkür ediyorum. ilerleyen günler, aylar ve yıllarda kitaptaki karakterler ve olaylar üzerine bir şeyler yazmaya devam edebilirim. asoiaf muhabbetine devam etmek isteyen herkese inbox'ım da açık. bu cumartesi, 16:00'da tancanla dizinin finalinin geyiğini yapıp biraz da karakterlerin kitapta nereye gideceği üzerine tahmin yürüteceğiz.

    now my watch has ended.

  • facebook'ta dolaşan muharrem ince'nin sorduğu soru. eğer gerçekten bunları söylediyse helal olsun. cevapları da şöyleymiş;
    1)çocuğunu öldürürsünüz.
    2)cenazesine saldırırsınız.
    3)katilini serbest bırakırsınız.

    edit: bunda eksileyecek ne var?

  • yıllar yıllar önce memleketime gitmişim antakya'ya...

    güzelim bahar havasında yeşilliklerin ortasında kıytırık bir solcu kahvesinde mkü'den bazı arkadaşlarla oturmuşuz. böyle bir yerde hoş karşılanmayan şeylerin başında bağır çağır tavla oynamak geliyormuş dostlar. ben zar atarken bizim trakyalı arkadaş 'o surata düşeş gelii mi beya' derken henüz farkında değildik. neyse ki ortamda bizden daha çok dikkat çeken bir amca çıktı da 'defolgit' bakışları üstümüzden kalktı.

    kahvehanenin sahibi 68 kuşağından. garson ise bizlerden; sekiz yıldır mkü'de birşeyler okuyan bi öğrenci arkadaşımız, deniz. bölümünü hatırlamıyorum. kendisi de hatırlamıyordu. yanımızdan geçerken 'ne manyaklar var amk' diye söyleniyordu. bunu duyunca manyak görme hevesiyle hemen etrafıma bakındım.

    ilerideki masada...
    münir özkul tipli bi amcam kendi kendine konuşuyordu. masadaki iki çay bardağı vardı, biri dolu diğeri bitmek üzere. ben bunlara odaklanmışken amcam bardaktaki son yudumunu 'shüüürrp' diye çekti ve hesabı istedi. bizim deniz, '1 lira abi' deyince bu ellerini cebine attı ama nasıl?
    sağ elini atmış cebinin içine parayı çıkaracak. sol elini de sağ elinin üstüne koymuş sıkıyor. 'pandomim mi yapıyor bu moruk' der gibi deniz'e baktım. 'ne bileyim amk gitsin de dinleneyim' der gibi bana baktı. bu arada münir amcam kendi kendine konuşuyor.
    ''yok olmaz azizim bu defa benden''
    ''ayıptır üstadım ben veririm ne olcak''
    ''ahbabım bırakmam valla ''
    ''neyse bu defa senden olsun, sağol'' dedi en son, bildiğin hesabı kendi kendine kitledi ve kalktı gitti ödemeden.

    ben, kahvehanenin sahibi ve yan masadan benim gibi olayı izleyen mor giysili, uzun siyah saçlı sebahat tuncel tipli abla donduk kaldık. deniz ise masanın başında diğer sandalyeyi tutuyor sanki orada harbiden görünmeyen birisi var da; 'bari onu tutayım hesabı ödemeden kaçmasın' derdinde, o da az manyak değil...

    ulan yılardır düşünüyorum adam mı deliydi ya da biz mi kerizdik? adam mı hayal görüyordu yoksa biz idea'mızda ikinci adamın varlığını unuttuğumuz için mi göremiyorduk hiç anlamadım, ama adam resmen beautiful mind filmiydi, kafası güzeldi ...

    edit: beautiful mind'ın çevirisinin kafası güzel olmadığını söyleyerek beni uyaran arkadaşa teşekkür ederim.

  • üzerine verici yerleştirip uzay mekiğinden boşluğa bırakıldığında cevabı bulacağını sanan yazarları göstermiştir bize.. uzaya, aslan belgeseli muamelesi yapmak böyle bir şey olsa gerek..

  • tweet serisi
    bu da ahmet onay'in açıklaması link

    ne diyo lan bu? bu silahlarla türkiye tarihinin en büyük terör saldırısı yapılabilir. reina saldırısını hatırlarsanız 39 ölü 70 yaralı olmuştu. buna benzer saldırılarla ortalık kan gölüne döner. akp gençlik kolları başkanı, eğer bu iddialar doğruysa sen ve içinde olduğun organizasyon kaçacak delik aramaya başlayın çünkü kurduğunuz bu çürük düzen bile sizi kurtaramaz. sedat peker, sen de gündemde kalmak için parça parça anlatıyorsun. varsa elinde bir video veya ses kaydı paylaşki olaylar kısa zamanda çözülsün. ulan 21. yuzyilda bu kadar yozlaşma, kanunsuzluk ve yolsuzluk nasıl mümkün olabilir? lütfen kabus olsun..

    sanırım bahsettiği ahmet onay bu oluyor.

    https://youtu.be/t51dbfdw-7m

    1- kıymetli dostlarım, seri tweetler halinde esenyurt belediyesiyle ilgili iki ayrı paylaşım yaptım. buradaki amacım esenyurt belediyesinin bizim süslü süleymanın ve onu gelecekte cumhurbaşkanı yapma düşüncesinde olan güç odaklarının bu ülkeyi merkez üs olarak...

    2-...kullandıklarını anlatabilmek içindi. önemli olduğuna inandığım bir iki tane daha yolsuzluk konusuna değinip dünkü paylaşımda belirttiğim ciddi konulara geçeceğiz (doncu süleyman geliyor gelmekte olan).

    3-esenyurt’ta bahaş holding diye bir firma var. esenyurt belediyesi ile anlaşıp esenyurta 40 milyon tl değerinde hastane yaptılar. karşılığında ise bugünkü piyasa değeri 1 milyar tl olan devasa boyutlardaki sembol residence’ların yapıldığı arsayı hibe olarak aldılar.

    4-yani kıymetli kardeşlerim, bizlerin en az 500 milyon tl’lik değerini çaldılar (daha fazla ama ben masraflarını çok yüksek tuttum). bu bahaş holding, amblemi şaha kalkmış at olan diğer özyurtlar holdingle beraber meydan ardıçlı projesini de beraber yaptılar.

    5-bu da binin çok üzerinde daireden oluşan devasa bir proje. sizin de tahmin edeceğiniz üzere imar oyunları ile sizlerin milyarlarca tl hakkınızı çaldılar. süslü sülüman ve onu cumhurbaşkanı yapmak isteyen klik, yeni kurulan bu ilçeyi finans sağlama yeri olarak kullanırken

    6-...biraz sonra anlatacağım karanlık işlerini de buradan koordine ettiler. bahaş holding yüklenici firma olarak paşa karadenizi görevlendirmiş olsa da tüm büyük projelerin sahipleri bahaş holding ve de iki ayrı özyurtlar inşaat grubudur.

    7-süslü süleymanın ekibinden olan eski belediye başkanı ali murat alatepe, beni bütün türkiye tanır namuslu olduğumu bilir diyerek tweet paylaştığında ne acıdır ki sadece 4 kişi reetweet yapıp sekiz kişi beğeniyor. vatandaşımız da onların kim olduğunu çok iyi biliyor.

    8-halkın çoğunluğunu oluşturan mağdur vatandaşlarımız, asgari ücret acaba 3.500 tl olur mu diye beklerken bu harami yapısı yeni kurulan bu ilçeden milyarlarca doları ceplerine koyuyorlar. kullandığı don parasını bile partisine ödettirecek kadar cimri olan doncu süleymanın

    9-… bir önceki oturduğu ev ardıçlı villalarındaydı. yani özyurtların villalarıydı (yani süslü sülünün gizli kasası olan firma).süslü sülü şu anda ise kuzu gruba ait spradon villalarında oturuyor. o projede normal villaların fiyatı 7 ya da 8 milyon tl.

    10-kuzu grubu hatırlarsınız, daha önceki paylaşımlarımda sadık soylu üzerinden süslü sülümanın gizli kasası olduğunu anlatmıştım.kıymetli dostlarım, ülkemiz tehlike altında olduğunda milli mücadele verebilmek için sivil halkı örgütlemek gerektiğinde, halka silah dağıtarak …

    11-…sivil direniş oluşturma görevi özel harp dairesi’ne aittir (daha önceki adı seferberlik tetkik kuruludur). öncelikle bu tip yapıların var olması gerektiğine inanan, teşkilat-ı mahsusa ruhunu savunan bir kişiyim. şu ana kadar anlattıklarımın içinde en önemli bölüme geldik.

    12- 15 temmuzun hemen akabinde ülke genelinde demokrasi nöbetleri tutulurken ağustosun ilk haftasında ekrem gökçekerden alınan, özyurtların bünyesinde olan renault beyaz fluence marka arabayla, esenyurt cumhuriyet meydanının arkasında karanlık bir sokakta…

    13-…(dap hotelin arka tarafında) arabaya koyulan bir kasa kalaşnikof silah istanbul balat’a gitti. ak parti istanbul gençlik kolları başkanı olan taha ayhan’ın yardımcısı olan osman tomakin’e teslim edildi (osman tomakin siyah passat araçla silahları teslim almaya geldi).

    14-bu araç ak parti gençlik kolları il başkanına tahsisli bir araçtı, herhangi bir polis uygulamasına girmesin diye. osman tomakin şu anda ak parti istanbul gençlik kolları başkanıdır. silahların olduğu kasa esenyurt’tan gece 23:30 gibi yola çıktı.

    15- silahları getiren araçta esenyurt ak parti gençlik kolları başkanı abdülsebur soğanlı,ve de 15 temmuz gazisi içişleri bakanlığı personeli ahmet onay vardı.bu kişiye gazi olması dolayısıyla ben araba alıp hediye etmiştim.kendisi sayın cumhurbaşkanımızın da sevdiği bir isimdir.

    16-silahlar balat’ta demir kilise olarak bilinen sveti stefan kilisesi’nin hizasındaki boş bir ara sokakta, gece 01:00 civarında siyah passat’a yüklendi. o zamanki gençlik kolları başkanı taha ayhan şuanda islam işbirliği teşkilatları gençlik kolları başkanlığını yapmaktadır.

    17-süslü süleyman,bu giden silahlar özel harp envanterine kayıtlı değiller.devletin herhangi resmi bir birimine de kayıtlı değiller.sen o tarihlerde sosyal çalışma ve güvenlik bakanlığındaydın.15 temmuz’da kahramanlık rolleri oynarken trt binası baskınına gittiğinde…

    18-…hepsinin elinde kalaşnikof marka silahlar olan birçok sivil şahıs vardı. bu silahlar da devlet envanterine kayıtlı değil. biraz önce anlattığım, dağılımı senin tarafından koordine edilen hiçbir silah da devlet envanterine kayıtlı değil.

    19-senin cumhurbaşkanı olmanı planlayan arkandaki şaibeli organizasyonla 15 temmuz sonrasında da bu silahları dağıtmaya neden devam ettiniz? öyle ya, bu silahları gerektiğinde dağıtma görevi özel harp dairesi’ne ait.

    20-sana bir fırsat veriyorum, benim yalan söylediğimi kanıtlarsan bugüne kadar anlattığım her şeyin boşa çıkmasını kabul ediyorum. isimlerini verdiğim bu kişilerin hts kayıtlarını ve o güne ait mobese kayıtlarını kamuoyuna açıklayın

    21-size söz veriyorum, eğer doğru çıkmazsa bugüne kadar yaptığım tüm iddialarımın hepsinden de vazgeçeceğim. (daha önceki iddialarımın doğruluğu delillerle ispat edildiği halde). ahmet onay sen şerefli bir adamsın, bildiğin doğruları çık anlat.

    22-süslü süleyman, fetöcüler bu ülkenin en büyük düşmanı.fakat senin de onlardan aşağıya kalır bir yanın yok.insanların milli ve dini duygularını tahrik edip iç savaş çıkarma amacının en büyük parçası,15 temmuz sonrasında da el altından bir çok yapıya dağıttırdığın bu silahlardır