hesabın var mı? giriş yap

  • rivayet'e göre zamanında bir fransız kadına aşık olan galip bey, ülkesine dönmek zorunda kalan güzel saçlı genç kadından bir tutam saçını ona bırakmasını söylemiş. kadın da kesip vermiş. daha sonra her gelen kadın bir tutam saç bırakmaya başlamış. böylece saç müzesi denilen kimine göre ilginç, kimine göre irrite edici bu mekan ortaya çıkmış.

    gidenler için önceden uyarı: sakın binlerce saçın içerisinde fransız kadının saçını aramayın, o saç şu anda başkasıyla evli, çocuklu ve torunlu olan galip bey'in evinde duruyormuş.

  • âmin diyorum.

    ıktidarın ortaya çıkan yolsuzlukları, hırsızlıkları adaletin tecelli etmesidir.

    ama ya siz? sizin yaptıginiz kul hakkına girmeler?

    - polislik sınavlarında dağıtılan sorular?
    - kpss sınavında yaptığınız hırsızlık?
    - belediyelere personel alınırken soruları hazırlayan sizin dersaneleriniz ve giren sizin adamlarınız? daha nice yerlerde aynı olaylar. bu ülke sizden ibaret mi?
    - daha nice kurumlara adam alınırken liyakat sistemi göze alinmaksizin bütün adamlarinizi cansiperhane bir yerlere yerleştirme cabanız?
    - ösym arka çiftliğiniz olmus. tum sinavlarda soruların dağıtılması?
    - trt? yargı?

    bunlarda umumun hakkı hic aklınıza gelmedi mı? samimi degilsiniz, haktan yana değilsiniz!

  • başlık: spartacus un falanca sezon filanca episodu (spoiler da içermesin)

    (olay: baba karakterlerden biri hakkın rahmetine kavuşur ve acaip duygusal bir bölümdür)

    entry: osbir çekmek için hazırladığım peçetemle gözyaşlarımı sildim amk.

  • 40 yılda bir olabilecek, hoş bir tesadüf. her iki tarafında absürt bir durumu olgunlukla karşılaması da hoş olmuş.

    ben mesela şimdi bir düşündüm de, bundan 50 sene sonra birisi aynı şeyi volkan demirele sorsa muhtemelen bastonu kafaya yerdi.

  • 14 ekim 2012 felix baumgartner'in uzaydan atlayışını verirken adamın ışık hızını geçmeye çalışacağı altyazısını verdikleri yetmezmiş gibi, atlayış tamamlandıktan sonra felix'in ışık hızını geçtiğini iddia etmişler. felix için dört dakika geçmesine rağmen bizim için dört yüz yıl geçtiği için bu bilgiyi internet denen tarih öncesi veri deposundan almış bulundum.

  • altı yaşında şımarık bir velet... muayenesini yaptım. ilaçlarını yazarken bi türlü durmuyor. türlü şımarıklıklar yapıyor.

    ben: hişş, uslu dur.
    anne: doktor amca iğne yazar bak, uslu dur oğlum.

    azıcık durur gibi oldu, yine bozdu.

    ben: iğne yazıcam haa...
    velet: şaka yaptığını biliyom ki...
    ben: afferim bee... yemedin haa... süpersin...
    velet: yemem ki...

    ilaçları yazdım. annesine nasıl kullanılacağını anlattım ve ifadesiz bir suratla:

    ben: iğneyi de karşı odaya geçiyosunuz, hemşire hanıma yaptırıyosunuz.
    anne: (şaşkınlıkla) iğne mi yazdınız doktor bey???
    ben: evet, iki saattir ne diyorum?
    velet: (dolu gözlerle) neee??? iğne miii???
    ben: (elimi velede doğru yumruk yaparak) yaaa, nası yediiiiin!!!
    anne: ben bile yedim doktor bey!
    ben: nihohahhaaa...