hesabın var mı? giriş yap

  • bundan uzun yıllar sonra, din kitapları çoktan fantastik edebiyat raflarına düştüğünde, insanlık bu tip yaşanmış olaylar hakkında ne düşünecek çok merak ediyorum.

    2022 yılında bir insanı, masallara masal dediği için suçlu ilan etmeye çalışıyorlar.

    inanılmaz bir ilkellik.

    edit: bu tarz hukuk katliamlarına karşı yazdığım, türkiye’de başarılı bir hukuk kariyerine giden yolu anlatmaya çalıştığım şu entry’mi buraya koyuyorum #140184788

  • ezelden beri müteahhitlerin parası bitince ya inşaat durur ya da kaçar giderler milletin parasını toplayıp. buna eylem demeyi hangisi akıl ettiyse tebrik ediyorum çok havalı olmuş.

  • darbe girişimi soruşturmalarındaki kilit uygulama.

    15 temmuz darbe girişiminden bu yana görevden alınan ve tutuklananlar hakkındaki en yaygın işlem gerekçesi, bylock kullanmak olarak yansıyor. cumhuriyet halk partisi bilgi ve iletişim teknolojileri genel başkan yardımcılığı’nın erdal aksünger’in başkanlığında bylock uygulamasıyla ilgili bir rapor hazırlandı. teknik özellikleri ve hakkındaki tartışmaları derledik: bylock nedir, kimler kullanıyor, savcılık ifadelerinde hakkında neler söylendi?

    bylock nedir?
    bylock, geliştiricisi tarafından “kullanıcılar arasında askeri seviyede şifrelenmiş, güvenli ve gizli iletişim olanağı sunan bir iletişim uygulaması” olarak tanımlanan mobil uygulama.

    android ve ios işletim sistemleri için geliştirilerek google play ve apple appstore uygulama mağazalarında yayımlanan bylock’un pazara ilk olarak 2014 yılı başlarında, abd’de yaşadığını belirten david keynes isimli bir geliştirici tarafından sunulduğu biliniyor.

    bylock, kullanıcılar ve gruplar arasında şifrelenmiş, güvenli haberleşme olanağı sağlamak üzere geliştirilmiş bir uygulama. bu imkanı sunan diğer uygulamalarda olduğu gibi, uygulamanın sahibi veya sunucularını barındıran taraflar, kullanıcılar arasındaki yazışmaları göremiyor ve konuşmaları dinleyemiyor.

    bugün bu tür iletişimde kullanılan en popüler uygulama olan whatsapp başta olmak üzere tüm mobil uygulamalar şifrelenmiş, uygulama sahibi tarafından dahi görülemeyecek iletişim olanağı sunduğunu iddia ediyor. ancak bylock’un çıktığı günlerde, whatsapp şifresiz olarak çalışmaktaydı ve diğer birçok uygulama henüz kullanıma açılmamıştı.

    bylock’un mit tarafından kırıldığı iddiaları üzerine yapılan incelemelerde, uygulamanın amatör yazılımcılar tarafından geliştirildiği, iddia edildiği gibi askeri düzeyde bir şifreleme yapamadığı, kullanıcılara ait birçok bilgiyi kolayca okunabilir yapıda sakladığı ortaya çıkmıştı.

    internet arşivlerine göre, bylock 2014 sonbaharında geliştiricisi tarafından uygulama mağazalarından kaldırıldı. geliştirici david keynes o tarihte;

    -1 milyon civarındaki “beklenmedik sayıdaki” kullanıcının yüküyle başa çıkmakta zorlandığını,
    -orta doğu kaynaklı zararlı trafiği önlemek amacıyla bu bölgeden gelen bağlantıları engellediğini,
    -bağlantı sorunları yaşayan kullanıcıların vpn (sanal özel ağ) üzerinden bağlanmaları gerektiğini, bylock++ adını verdiği yeni uygulama üzerinde çalıştığını açıklamıştır.

    uygulamanın bilinen en son versiyonu 26 aralık 2014 tarihlidir. bylock++ olarak isimlendirilen uygulamanın pazara sürüldüğüne dair güvenilir bir kaynak bulunamıyor, ancak haziran 2015'te bazı internet sitelerinde bylock++ uygulaması olarak dosyalar yayımlandığı görülüyor.

    halen google play ve apple app store’da bylock veya bylock++ uygulaması bulunmuyor. bylock’un sahibi olarak görünen david keynes ismi araştırıldığında, yazılım ve uygulama dünyasında hizmet gösteren kişiler tarafından sıklıkla kullanılan linkedin, github, stackoverflow, twitter gibi sosyal ağ ve geliştirici sitelerinde hesabının bulunmuyor. david keynes tarafından yapıldığı kabul edilen sadece iki açıklama bulunmakta, bunlar da wordpress.com üzerinde açılmış ücretsiz bir blog sayfasında bulunmaktadır.

    chp’nin yayınladığı raporda “kısa sürede 1 milyona yakın kullanıcıya hizmet verdiği söylenen bir uygulamanın, kişisel çabayla sürdürülmesi ve finanse edilmesi, bu işin doğasına aykırıdır. normal şartlarda bylock’un bu alanda hizmet veren bir şirket tarafından satın alınması veya yatırımcı alarak büyüme yoluna gitmesi beklenirken, uygulama mağazalarından çekilmiş ve küçülmek amacıyla çeşitli teknik önlemler alındığı söylenmiştir. bu durum sıradışıdır, dikkat çekicidir.” deniliyor.

    bilim, sanayi ve teknoloji bakanı faruk özlü, eylül 2016 tarihli aa editör masası mülakatında, ‘bylock’ mesajlaşma yazılımına ilişkin, “o kriptolu bir yazılım, onun bile bizim işten çıkardığımız eski tübitak çalışanları, yani fetö yapılanmasına mensup kişiler tarafından geliştirilmiş olacağı yönünde kuvvetli tespitlerimiz var. yaklaşık 215 bin kişinin haberleştiği bir ağ ve kriptolu bir yazılım bu. bu yazılımı tübitak’ta çalışan malum yapıya mensup kişilerin geliştirdiği yönünde elimizde ciddi veriler var” açıklamasında bulundu.

    15 temmuz öncesine bakıldığında, bylock hakkında uluslararası basında da haber yapılmadığı ve uygulamanın teknoloji haber sitelerinde konu edilmediği görülüyor. chp’nin raporunda konuyla ilgili “oysa 1 milyon kullanıcıya ulaşan bir uygulamanın en azından teknoloji haber sitelerinin ilgisini çekmesi beklenirdi.” ifadesine yer veriliyor.

    15 temmuz sonrasında bylock hem türkiye medyasında hem de uluslararası basında hızla ilgi görmeye başladı. konuyla ilgili ilk haber, 29 temmuz’da wall street journal tarafından yapıldı. mit kaynaklarından alınan bilgilerle yapıldığı ifade edilen haberde;

    -türk istihbarat birimlerinin darbe girişiminden aylar önce internetteki sohbet odalarında milyonlarca gizli mesajı deşifre ettiği,
    -darbe girişimiyle ilgili herhangi bir bilgiye denk gelmedikleri,
    -mit ile işbirliği içinde çalışan abd istihbarat birimlerinin de darbe girişimini göremedikleri,
    -gülen hareketi mensuplarının 2014 yılından itibaren şifreli mesajlaşma uygulaması bylock’u kullanmaya başladıkları,
    -2015 sonunda mit’in bylock’u keşfettiği, sistemin kırılmasıyla milyonlarca mesajın deşifre edildiği, 40.000 ismin tespit edildiği, bunların 600 kadarının fetö ile ilişkili olduğundan şüphe edilen yüksek rütbeli subaylar olduğu,
    -mit’in bylock sistemine girmesinden kısa bir süre sonra cemaatin durumu fark ederek “kırılamaz” nitelemesi yapılan başka bir uygulamaya geçtikleri,
    -mit’in deşifre ettiği dosyaları bahar aylarında hükümet ve diğer türk istihbarat birimleriyle paylaştığı ifade ediliyor.

    milliyet’ten tolga şardan’ın haberine göre, “fetö/pdy” soruşturmalarında bylock kullanımıyla ilgili 24 aralık 2014 tarihi bir milat olarak kabul ediliyor. bylock’un bu tarihten önce herkes tarafından kolayca indirilebilmesi nedeniyle bu tarihin milat olarak seçildiği belirtiliyor. bu tarihten sonra telefonlara yapılan program yüklemelerin ise soruşturmada konu edilen suçlamalarda şüphe unsurunu güçlendirdiği savunuluyor. bu tarihten sonra asıl veritabanı kanada’da olan programın türkçe’ye güncelleyip cemaat tarafından kullanılmasının sağlandığı ifade ediliyor.

    anadolu ajansı muhabirinin emniyet kaynaklarından aldığı bilgiye göre, izmir’deki “fetö/pdy” soruşturmalarında ifade veren kişiler, “bylock” kullanımına ilişkin önemli bilgiler verdi. 17–25 aralık sürecinden sonra telefonlarının dinlenebileceği düşüncesiyle tedbir almaya başladıkları, üst düzey mensupların ise güvenli iletişim konusunda cemaat içi seminerler verdiği bilgisi yer aldı.

    emniyetteki ifadesinde telefon dinlemeleri konusunda 17 aralık 2013'ten sonra tedbir alınmaya başladığını belirten bir kişi, şunları söyledi:

    --- spoiler ---
    “17 aralık 2013'ten sonra telefonlardaki dinlemelerle ilgili tedbir almaya başladık. türkiye’de bulunan tüm telefonların güvenlik zafiyetleri bilindiği ve dinlenmesinin de çok kolay olduğu sohbetlerde anlatılıp toplantılarda görüşmelerimizi lıne, whatsapp, viber, hi, kakoa talk, coverme benzeri programlar üzerinden yapmamız söylendi. sonra bu programların da güvenlik zaafiyeti olduğu gerekçesiyle kullanımından vazgeçildi. sonrasında kritik noktalara bakan herkes bu bylock denilen programı kullanmaya başladı. herkes bize mutlaka kullanmamız gerektiği söylenen bu bylock üzerinden mesajlaşarak bilgi alışverişini sağladı.”
    --- spoiler ---

    bir başka kişi ise, gülen’den geldiğini belirttiği “tüm üyeler bylock programı üzerinden görüşmeler yapsın, normal telefonla görüşme yapanlar hizmete ihanet etmiş olur” talimatıyla bylock kullanımının örgütte zorunlu hale getirildiği, başlangıçta ingilizce olarak yazılan uygulamanın sonrasında “turquoise” adlı güncellemeyle türkçeleştirilerek, türkiye yapılanmasında da yaygınlaştırıldığını ortaya koydu.

    bylock programınının appstore ve google play gibi kamuya açık mobil uygulama mağazalarında bulunmadığı, ancak telefona dışarıdan flaş bellekle yüklenebildiği bilgisine ver verilen ifadelerde, programın tercih edilmesinin nedeninin başlıca nedeninin ise “sanal ağ bağlantısı sağlayan vpn programlarıyla çalışan yapısı nedeniyle, görüşmelerin yurt dışı serverler üzerinden yapılmasını sağlaması, bunun da örgüte istihbarat çalışmalarına takılmama imkanı vermesi” olduğu ayrıntıları yer aldı.

    bir başka kişi ise bylock’un yüklenmesi ve çalışmasına ilişkin, ifadesinde şu bilgileri aktardı:

    --- spoiler ---
    “kendimiz bir isim ve bir adres belirliyoruz. bu adres hotmail, gmail veya yahoo gibi bir adres olmamakla birlikte kısa bir isim ve rumuz olarak belirledikten sonra bir rakam, bir harf ve bir karakter kombinasyonundan oluşan en az 8 karakterli bir şifre oluşturmanız gerekiyor. şifre oluşturulduktan sonra sisteme türkiye haricinden başka bir ülkenin serverı üzerinden bağlantı sağlanıyor. bu bağlantı genellikle abd üzerinden gerçekleşiyor. bylock veri tabanı kanada’dır. bylock üzerinden gönderilen mesajlar, mesajı gönderdikten sonra alıcı tarafından silinmemiş ise 24 saat içerisinde sistem tarafından otomatik olarak siliniyor. yine gönderici mesajı gönderdikten sonra mesajı telefonundan silerse, alıcı mesajı okuduktan sonra sistem mesajı otomatik olarak siliyor. bylock içerisinde gelen mesajlardan telefonların özelliklerine göre ekran görüntüsü kopyası alınabiliyor. bir de bylock ana sayfada bir kişi bir başka kişiyi eklemediği sürece birbirleri ile mesajlaşamazlar. bu sistem üzerinde grup kurma özelliği mevcut değildir. birbirlerini ekleyen kişiler sadece dm (direkt mesaj) şeklinde görüşme yapabilmektedirler. bu program üzerinden fotoğraf, pdf dosyası veya video paylaşımı yapılamaz sadece mesajla yazışma programıdır.”
    --- spoiler ---

    fethullah gülen cemaati ile ilişkilendirilen hesaplardan @gultekinbibar, 25 aralık 2014 tarihinde twitter hesabından paylaştığı tweet’te “bylock kullananlara tavsiyem bunu çizin” diyerek uygulamanın giriş ekranındaki çizim alanına arapça allah yazılmasını önerdi.

    mhp genel başkanı devlet bahçeli, 22 eylül 2016'da yaptığı açıklamada bylock’ta 215 bin kişinin sistemde olduğunu, ancak bunların 50 bininin bilgilerinin bulunduğunu belirtti. bahçeli, operasyonlarda düzenlenen baskınlarda tespit edilen dolar banknotlarının üzerindeki seri kodlarının bylock sistemine giriş şifreleri olduğunu iddia ederek şu değerlendirmeyi yaptı:

    --- spoiler ---
    “bylock kullanan kamu görevlileri görevlerinden atıldı. 160 bin kişinin kim olduğu merak konusu, iş çevresi, siyasetten isimler olabilir. bunların açığa kavuşturulması gerekiyor. bylock sisteminin kurulmasından itibaren referans sistemi kullanılıyormuş. tanıdık olmayanın sisteme girmesi imkansız. örgüttekilere verilen f serisindeki bir dolarların seri numaraları ise bylock sisteminin giriş şifresi olarak kullanılıyormuş”
    --- spoiler ---

    bylock kullananların durumu
    eylül 2016 sonu itibariyle, ohal kapsamında işten el çektirme, memurluktan ihraç ve tutuklama işlemlerinin önemli bir kısmının “bylock yüklemek” iddiası üzerinden yürütüldüğü görülüyor.

    hakkında işlem yapılan kişilerin bir kısmı uygulamadan habersiz olduğunu belirtmekte, bir kısmı da telefonlarına başkaları tarafından yüklendiğini anlatmaktadır.

    yerel emniyet birimleri, savcılar ve hakimler, tc kimlik no—telefon numarası şeklinde hazırlanmış ve soruşturmanın gizliliği nedeniyle şüpheliler ve vekilleri ile paylaşılmayan listeler üzerinden arama, gözaltı ve tutuklama işlemleri yapıyor.

    ekim 2016'nın başında hatay 2. ağır ceza mahkemesi’nin bylock isimli haberleşme programında kaydı olduğu belirtilen bir şüpheli hakkında verdiği karar sosyal medyada tartışma konusu olmuştu. mahkeme, kararda savcılığın iddianameyi yeterince delillendirmediğini gerekçe göstererek iddianameyi savcılığa iade etti. kararda, “kişilerin lekelenmeme hakkı ve eksiksiz soruşturma ve tek celsede duruşma” prensiplerine değinildi ve “soruşturmayı yürüten cumhuriyet savcılarının makul sürede bütün delilleri toplamaları, sadece mahkumiyetle sonuçlanacağını değerlendirdikleri hususları dava konusu yapmaları, beraatle sonuçlanacağını değerlendirdikleri eylemleri dava konusu yapmamaları, yani bir nev’i filtre görevi yapmaları gerekir.” denildi: https://haber.140journos.com/7ee3c2b2e1be

    whatsapp’ın 5 nisan 2016'da uçtan uca şifreleme güvenlik duyurusunu yayınlamasıyla birlikte güvenlik nedeniyle farklı uygulamaları kullanan birçok kullanıcı, whatsapp kullanmaya başladı.

    darbe girişiminin ertesi sabahı ise, 16 temmuz 2016'da anadolu ajansı’nın yayınladığı görüntülerde, darbeci bir askerin ele geçirilen telefonunda darbecilerin irtibatlarını whatsapp üzerinden kurduğu görülmüştü.

    chp genel başkan yardımcısı erdal aksünger başkanlığında yayınlanan bylock konulu, 5 ekim 2016 yayın tarihli dosyaya 140journos web sitesinde ulaşmak için: https://haber.140journos.com/b0cef225641c

  • urunleri hakkında bir kimyager bakıs acısıyla yaklasıp, uygulayıcılarına saglık temalı bir iki nacizane oneri vermek istedigim uygulama. kesinlikle ne makyaj yapana ne de yapmayana elestiri icermeyen bir entry olucak. tamamen objektif ve teknik bir bakıs acısıyla yaklasıcam.

    1) amacınız sadece dudaklarınızı nemlendirmek, kuruyup catlamasını onlemek kısaca sadece bakımsa renkli her urunden uzak durmalısınız. makyaj malzemelerinin tumu katı/toz haldeki pigmentlerin cesitli yaglar ve sıvı cozuculer ile karıstırılması ile uretilir. isin icinde cok cılgın bir bilim ya da teknik donmuyor aslında. kullandıgınız renkli dudak urunu icerisindeki yaglar ve sıvılar zaman icerisinde deri tarafından absorbe edildikten sonra geriye katı renk pigmentleri kalır. renk pigmentlerinin cogu inorganic tuz ya da minerallerdir ve hemen hemen hepsi "hygroscopic" yani "su emicidir". dolayısıyla en iyi ihtimalle! 1-2 saat sonra, nemlendirsin diye surdugunuz urunden geriye dudaklarınızdan suyu emmeye baslayan katı maddeler kalır. aynı sey cilt urunleri icin de gecerlidir. agır yaglar kullanılarak bu olay geciktirilebilir fakat bu yagları cilt kolay kolay emmez bu durumda da "nemlendirici" etkiden bahsetmek sacma olur. ozetle;
    "nemlendiren ruj" "renkli dudak kremi" "tinted moisturizer/renkli nemlendirici" gibi urunler biraz yalan.

    2) makyaj malzemelerinizi, kremlerinizi ve parfumlerinizi serin ama daha onemlisi karanlıkta saklayın. bazen surdugunuz fondotenin, rujun, allıgın gun icerisinde renk degistirdigine sahit olursunuz. bunun sebebi urunun icerisindeki molekullerin oksijen ile tepkimeye girerek oksitlenmesi, tamamen farklı molekullere donusmesi ve renk degistirmesidir. bu tepkimeyi baslatan/hızlandıran ise cildinizden salgılanan kimyasallar ve uv ısıgıdır. aynı kimyasal tepkimeler elbette paket icerisinde de rahatlıkla gerceklesebilir. aynı baglamda makyaj urunlerini kapagı acıkken karıstırmak (su rimel fırcasıyla yaptıgınız karıstırma amaclı piston hareketi mesela) urune daha cok hava ve oksijen girmesine sebep olucagı icin dogru degildir.

    3) makyaj malzemelerinizi aile bireyleriyle bile paylasmayın. hele o magzalardaki testerları yuzunuze surmeyi aklınızdan bile gecirmeyin. makyaj urunlerinin cogunun icerisinde organik cozuculer bulunur bu da demek oluyor ki urun cildinizin uzerideki protein bazlı salgıları bile cozer. yani tester ruju denediginizde resmen tanımadıgınız birinin agzını agzınıza deydiriyorsunuz. fondoteni yuzunuzden bir ton daha koyu oldugunu akılda tutarak elinizin ustunde, ruju yuzuk parmagınızın ic ust kısmında, allıgı ise avuc icinizdeki alt yumusak kısımda deneyerek gercege yakın sonuc elde edersiniz.

    4) elbette her makyaj urununun son kullanma tarihi vardır ve genelde max 12 aydır (uzgunum durum bu). son kullanma tarihi bazen acıkca urunun paketinde yazar fakat cogunlukla pakette kucuk bir kapagı acık kavanoz resmi olur. bu resim uzerindeki 3m, 6m, 12m ifadeleri paket acıldıktan sonra urunu kullanabileceginiz max ay sayısını gosterir. bu surelere sagdık kalmakta fayda vardır. kullanma suresi en kısa olan urun hızlı bakteri birikiminden dolayı maskaradır. maskaranızı 3-4 ayda bir degistirmelisiniz.

    5) tamamen kokusuz urunler kullanmakta fayda var. gercek:
    eger bir kimyasalın kokusunu alıyorsanız o kimyasal icinizdedir. kokusu olan kimyasallar ucucudur, kolaylıkla gaz hale gecer, burnunuza girer, kokuyu aldıgınız an kimyasalın burunda reseptorlerden emildigi andır, oradan kana oradan doku ve organlara gecer. demiyorum ki makyaj urunu icerisindeki kokulu madde toksik ama yabancı bir kimyasalın saatlerce duzenli olarak vucuda alınması cok da saglıklı olamaz. ayrıca ne gerek var.
    kokulu urunler ile ilgili bir baska konu (ki bu daha cok yuzunuze surdugunuz urunler icin gecerli) ucucu kimyasalın cildiniz uzerinde birikerek gaz bir katman olusturup cildin hava almasını engellemesi. diyeceksin makyaj yapmısım ne havası, peki yuz kremi? ayrıca "boyle salakca olay mı olur?" diyenler, ornegin, yanmaz teflonun calısma prensibine bir baksın.

    6) bu daha cok cuzdanınızın saglıgı ile ilgili. cok pahallı "high-end" markalar ciddi para tuzagı. nedenini biraz farklı bir acıdan acıklayayım. bir cok lux kozmetik markası aslında kendi uretim tesislerine sahip degil cunku markanın temel urunu kozmetik degil. dolayısıyla daha ekonomik ama oturmus sistemleri olan bildik kozmetik firmalarının tesislerinde uretiliyorlar. ya da cogu lux kozmetik markası aslında bildik ve ucuz buyuk kozmetik markalarının yan markası. mesela lancome, ysl, cacharel, armani, ralph lauren da lorealin nyx, garnier, maybelline de lorealin. firmaların pahallı urunlerle ucuz urunleri ayrı ayrı uretmek icin tamamen farklı sistemler kurmasını tamamen farklı formuller kullanmasını beklemiyorsunuz heralde ;-) (burada takma kirpigim dusene kadar gozumu kırpıyorum farz et).

    7) son ve en onemli nokta. "kimyasal icermez" ifadesi dogru degil, teknik olarak bile mumkun degil. gunluk hayatta (bilim dunyasında boyle degil tabi ki) "kimyasal" terimi yanlıs kullanılıyor. su bir kimyasal, hava oksijen azot hidrojen gibi kimyasalların karısımı, glikoz kimyasal, c vitamini bir kimyasal, bizler yuruyen kimyasallar karısımıyız. "kimyasal icermez" ifadesi vakumlanmıs boslukta mumkun olabilir. yani endustri bu ifadeyi aslında "laboratuvarda uretilmis kimyasal icermez" anlamında kullanıyor. bu tabi ki de ifadenin gerizekalılıgını degistirmiyor. cunku portakaldan aldıgın c-vitamini ile laboratuvarda sentezlenmis tablete konmus c-vitamini arasında hicbir fark yooooooooooooooooook! senin maskendeki molekulun yosundan cıkarılması ya da laboratuvarda uretilmesi cildine yaptıgı etkiyi de-gis-tir-mez! cunku aynı sey.
    onemli olan bu kimyasallar nasıl test ediliyor, kullandıgın marka ne gibi hayvan, insan, isci hakları ihlali yapmıs. estee lauderi (ki bircok buyuk marka bunların) bir kurcala bakalım.
    yani dogal urun yok organik ruj falan bunlar hikaye. olaya saglıklı bir yaklasımda bulunmak istiyorsan neye alerjin, hasaslıgın oldugunu bil (cildini bil), riski istatistiksel olarak azaltmak icin kimyasal listesi kısmen daha kısa olan urunleri tercih et. saglıkla kal.

  • ne kadar kolay olursa olsun, hz. isa'yla kimsenin asik atamayacagi durumdur.