hesabın var mı? giriş yap

  • + hello sir, i am calling you on behalf of mr.topal
    -mr who?
    +topal
    -could you please spell it?
    +yes sir :

    "t" as train
    "o" as oslo
    "p" as prince
    "a" as arthur

    and

    "l" as lüleburgaz...

  • "çevreci kimliği ile tanınan mustafa koç, yatıyla çıktığı deniz sefası sırasında yatındaki tuvaleti kullanmak yerine denize çişini yaptı." yatın tuvaletindeki çişlerin nereye gittiğini merak etmekteyim.

  • şamanist/pagan bir meyildir.

    efendim önce etimoloji. animasyon ve animal arasındaki ilişki nedir? ikisinin de kökünde anima var. animo, "nefes alıyorum" demek. anima nefes demek, aynı zamanda "ruh". nefes alan şeyin ruhu vardır demek gibi. animal, basitçe ruhu olan demek; farsça eşdeğeri olan canaver'i biz (bkz: sözcük tabusu) nedeniyle olumsuz anlamda kullanmışız ki, aynısı ingilizce hayvan demek olup korkunç yaratık anlamına gelen beast sözcüğünde de var. yani animal, nefes kökünden türemiş "ruh"u olan demek. animasyon ne alaka? ruhu olan şey hareket eder, dolayısıyla hareket ediş de animasyondur demişler. hayat vermek, can vermek anlamı, hareket kazandırmak anlamına dönüşmüş. eski türkçe ruh, "tın". bugün "tin" diyoruz, tinsel vs gibi sözcüklerde yaşıyor. akrabası "dinlenmek", aslında tinlenmek; zira tın sözcüğü de, aynı anima gibi, nefes anlamına geliyor. nefes-ruh(canlılık)-hareket kavramları dünyanın birçok dilinde etimolojik olarak akrabadır.

    bu ne demek? hareket eden her şey canlıdır demek. kimi etken, kimi edilgen hareket eder. su akar, taş rüzgarla savrulur, hayvan kendi isteğiyle yürür; ama her şey, bir şekilde hareket eder. dolayısıyla her şeyin bir "ruh"u vardır diyebiliriz.

    belki de bundan hareketle, özellikle kadim türk şamanizmi, her nesnenin ruhu olduğunu düşünmüş. bu aynı zamanda atalar kültüyle de ilişkili: ataların ruhları, onları hatırlayan, adlarını ve ağıtlarını anan kimse kalmayınca, formlarını yitirir, biçimsizleşir, bir "ruhlar çorbası"na karışırlar. bu ruhlar çorbası yere, göğe, taşa, kuşa, ağaca, toprağa, suya sirayet eder, buna da yer-su (yir-sub) demişler. yani toprak ve suda ataların ruhları vardır, bütün materyal aleme sirayet eden, sızan, nüfuz eden bir paralel varoluş düzlemi, canlı cansız her nesneye sızar. bu yüzden hareket, yani canlılık mümkündür: canlılık ve cansızlık kaynağını sonsuz devinimli bir görünmez enerji ağından alır.

    canlı cansız her nesnenin bir frekansı vardır gibi düşünün. bir evrensel ve sabit titreşim, bütün varoluşu sarar ve içerir, bildiğimiz anlamda canlılıksa yalnızca yerel yüksek frekanslardır şamanların gözünde, modern tabirlerle ifade edersek. şamanlar da yalnızca bu görünmez titreşimle "rezonans" hali yaşayabilen, o bütün eşyayı "ruhlu" kılan kaynağa erişebilen "yetenekli" kimselerdir.

    madem etimoloji dedik, "eşya" çoğul bir sözcüktür bu arada onu söylemiş olayım. "şeyler" demek.

    böyleyken böyle, aletlerin yorulduğuna inanan sevimli ve saf ninemiz, eşyaya "yazık" diyen babamız, cansız nesnelerin de ruhu olduğunu düşünen sevimli küçük çocuğumuz, aslında fark etmeden şamanistik bir davranış sergiliyordur.

  • eski$ehir'de vergi dairelerinden birtanesinin pvc i$lerini almaya cali$an esnafimiz vergi dairesi müdürüne telefonda fiyat teklifi vermektedir;

    - valla müdürüm fatura istersen $u kadar para, faturasiz $u paraya olur bu i$
    - !!??!?!?

  • hahhahahahaa diyerek karşılaştığım olaydır

    "berat ağbi, doçentlik sınavından yine kaldım ağbi"
    "bizim senden başka kimimiz var berat ağbi"

    aynı zamanda tezlerinin de çalıntı olduğu ortaya çıkmıştır. oğlum selman, tv'de atatürk'e dil uzattığın zaman sinirimden uyuyamamıştım, işte adalet böyle tecelli eder.

  • 'millennial'lar (80 ve 90larda doğanlar) hayatını kurma yaşına geldi ama ekonomik olarak önceki nesillere (örneğin 50-60larda doğan 'boomer'lara) göre çok daha zor şartlarda bulunduklarından bunda zorlanıyorlar. bir önceki nesil ise yeni neslin içinde bulunduğu şartları göremiyor ve bu zorlanmayı genç neslin tembelliğine, aptallığına, ciddiyetsizliğine bağlıyor. artık iş bulmanın, ev-araba sahibi olmanın eskisi gibi kolay olmadığını, ekonomi başta olmak üzere toplum şartlarının -önceki nesillerin de katkısıyla- çok daha kötü durumda olduğunu anlatmaktan yorulmuş yeni nesil, yaşlıların suçlama ve kendini övmeyle karışık tavsiyelerine artık "ok boomer" diye cevap veriyor.

    türkiye'de bir önceki nesil için de işler pek o kadar kolay olmadığından abd'deki dinamikleri buraya genellemek doğru değil. yine de örneğin bir 20 sene öncesine kıyasla ev-araba sahibi olmak burada da çok zor. şu an üniversiteden mezun olanlar, 5-10 sene önce mezun olanlara göre çok daha fazla zorlanıyor iş sahibi olmakta. ancak bu, özellikle önceki nesiller tarafından çok anlaşılamıyor. "kafanı telefondan kaldır da iş bul artık!" uyarısı yapılırken iş bulmanın artık o kadar da kolay olmadığı göz önüne alınamıyor. dahası telefondan, bilgisayardan, internetten çalışabileceği hiç kabul edilemiyor.

    iyice açıklayıcı olmak adına şu örneği vereyim: ortaokuldayken öfke problemleri olan yaşlıca bir hocamız olur olmadık zamanlarda sınıfa sinirlenir ve ne zaman sinirlense "ben sizin yaşınızda ev aldım!!" diye bağırırdı. bizim ortaokulda ev sahibi olamamamız bizim tembelliğimizdi, yetersizliğimizdi. işte yeni nesil "zaman değişti. şu zamanda nasıl ev alayım ben bu yaşta" demekten yoruldu. "ben sizin yaşınızda ev aldım!" azarına bu cevabı veriyor: ok boomer.

    tabii kalıp sadece ekonomik mevzularda da kullanılmıyor şu anda. hızla başka bir boyuta evrildi. özellikle abd'de ırkçılık ve cinsiyetçiliğin korkunç düzeylerde olduğu önceki nesiller, dünyanın bu konularda gelişme göstermeye başlamasına alışmakta zorlanıyor. özellikle internette, bu konularda yapılan tartışmalarda da aynı kalıp kullanılabiliyor.

    genel olarak dünyanın yeni halini değil de eski dinamikleri baz alan, öfkeli ve "geri kafalı" beyanlara "ok boomer" cevabı veriliyor.

  • kişilere parti ve parti başkanlarının ismi söylenmeden açık uçlu olarak hangi partiye oy vereceksiniz sorusu sorulduğunda seçmenlerin oy verecekleri partiler (kararsızlar dağıtıldıktan sonra)
    akp %29,1
    chp %27,2
    iyip %13,8
    hdp %9,8
    mhp %7,3
    deva %4,7
    gelecek %2,2
    saadet %1,6
    dp %1,1
    tip %1
    memleket %0,9
    diğer %1,3

    parti ve parti başkanlarının isimleri kişilere söylendikten sonra seçmenlerin oy verecekleri partiler (kararsızlar dağıtıldıktan sonra)
    akp %28,3
    chp %26,6
    iyip %14,1
    hdp %9,6
    mhp %7,1
    deva %5,8
    gelecek %2,7
    saadet %1,3
    dp %1,1
    tip %1
    memleket %1,3
    diğer %1,1

    2. turda hangi adaylara oy verirsiniz?
    meral akşener %54 / tayyip erdoğan %46
    kemal kılıçdaroğlu %54,2 / tayyip erdoğan %45,8
    ekrem imamoğlu %59,5 / tayyip erdoğan %40,5
    mansur yavaş %58,1 / tayyip erdoğan %41,9

    erken seçim yapılmalı mı?
    evet %58,7
    hayır %30,8
    kararsız %10,5

    yapılacak seçimde tayyip erdoğan'ın tekrar cumhurbaşkanı seçilmesini ister misiniz?
    evet %34,2
    hayır %54,9
    kararsız %10,9

    hükümeti/cumhurbaşkanını kaçak göçmen konusunda başarılı buluyor musunuz?
    evet %17,2
    hayır %75,9
    kararsız %6,9

    ekonominin yönetilmesi konusunda hükümeti/cumhurbaşkanını başarılı buluyor musunuz?
    evet %27,9
    hayır %65,1
    kararsız %7

    orman yangınlarıyla mücadele konusunda hükümeti/cumhurbaşkanını başarılı buluyor musunuz?
    evet %24,9
    hayır %62,3
    kararsız %12,8

    seçmenin oy verme davranışını en çok etkileyen faktörler
    partilerin ekonomi politikaları %77,5
    mülteci/kaçak göçe karşı partilerin politikaları %75,2
    partilerin hukuk ve demokrasi konularına bakışı/tutumu %66,3
    parti liderleri/adayları %64,2
    partilerin ideolojileri %64
    partilerin eğitim politikaları %63,1
    partilerin sağlık politikaları %54,2

    araştırma 2460 katılımcı ile 21-28 ağustos arasında yapılmıştır. katılımcılar son cumhurbaşkanlığı seçimine uyumlu olarak seçilmiştir.
    araştırma 26 il ve bağlı köy/mahallelerde, kent/kır dağılımına uygun şekilde, yaş/cinsiyet/eğitim/gelir kotalarına uyularak yapılmıştır.

    avrasya anket kaynak
    23 derece

    kişilere parti ve parti başkanlarının ismi söylenerek sorulduğunda kararsızlar dağıtılmadan önceki anket sonucu
    akp %24,3
    chp %22,8
    iyip %12,1
    hdp %8,2
    mhp %6,1
    deva %5
    gelecek %2,3
    saadet %1,1
    dp %0,8
    tip %1,1
    memleket %1
    diğer %1
    kararsız %14,2

    edit:
    kişisel yorumum:
    çoğu anket şirketi kararsızların %75'e yakınının muhalefete yakın olduğunu söylüyor. seçim zamanı ekonomi düzelmezse bence de kararsızlar muhalefet partilerine oy atacaklar.
    14,2'lik kararsız oyun %25'ini cumhur ittifakına yazarsak 24,3+6,1+3,55=33,95
    kararsızların %75'i 10,65 puan ediyor bunun da %75'ini millet ittifakına yazarsak millet ittifakı %43,68 çıkıyor.
    seçimin olacağı güne ülkedeki sorunlar (özellikle ekonomi ve sığınmacı sorunu) çözülmeden gidersek bu tabloya göre millet ittifakı oy oranı %48'lere yaklaşıp mecliste 301 vekil sayısına (salt çoğunluğa) ulaşabiliyor. millet ittifakı oyu seçime kadar artmasa bile mevcut seçim sisteminde diğer muhalefet partilerinin bazılarının ittifaka katılmasıyla %50 oy oranına ulaşılabilir. cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda ise gösterilecek adaya göre muhalefet oldukça avantajlı durumda.
    son olarak 128 milyar dolar nerede?

  • olm ne güzel köpek lan. çocuğu koruyor ama dövenin de tanıdık olduğunu bildiğinden pasif direniş gösteriyor. tutup kolunu falan parçalar istese ama mesela hafifçe ısırıyor falan.

    çogzel lan.

  • müslüm gürses'i nerede sevdim ben biliyor musunuz?

    bir gün ona şaka yapılmıştı. müslüm baba'nın orkestrasına darbukadan hiç anlamayan bir adam oturtmuşlardı (sözde asıl darbukacısının eşi doğum yapmış). neyse işte müslüm gürses hazırlandı, şarkı çalıyor falan..ama darbukacı tam anlamıyla içine ediyor şarkının..müslüm gürses baktı böyle 1-2 falan olmuyor..durdurdu..inanılmaz sakin bir şekilde problemin neden kaynaklandığını sordu darbukacıya... sonra tekrar denediler, tabii yine olmadı falan..müslüm gürses yine çok sakindi. hatta ona darbukayı öğretmeye çalıştı kendi yanına gidip, ne yapacağını anlatmaya çalıştı falan..“çok basit bak yapabilirsin” falan dedi, cesaretlendirmeye çalıştı adamı. ne bilsin adamın ona şaka yaptığını… sonra tekrar..sonra tekrar.. darbukacı her seferinde şarkıyı katlediyor... bu durum uzun bir süre devam etti fakat baba en ufak bir kelime etmedi, hiç de sinirlenmedi. hatta en sonunda şakayı planlayan program sunucusu ayaklandı ve yalandan baya kızdı darbukacıya "beyefendi yapamıyorsanız gidin" falan dedi, ortalığı biraz karıştırmak istedi. darbukacı da "tamam o zaman ben gidiyorum" falan dedi kalktı ama orada baba devreye tekrardan girip "darbukacı gidemeeeeeeeezzz" dedi, yine destek çıktı adama ve bu durumu orkestranın içinde eritebileceklerini falan söyledi.

    hani bu şakayı planlayanlara göre normalde müslüm baba'nın zıvanadan çıkması ve olayların komik bir hal alması planlanıyordu ama o kadar naif ve ince bir adam vardı ki karşılarında, umdukları gibi olmadı.

    ben işte ilk kez orada çok sevdim onu. inanın o şakayı bi bülent ersoy'a veya muazzez abacı'ya veya bi ibrahim tatlıses'e falan yapsaydınız, verecekleri tepki çok başka olurdu. elleri ayakları falan titrerdi. bağırır çağırırlardı adama..belki iki dakikada kovarlardı. tam da şakacıların arzuladığı şeyler gerçekleşirdi.

    düşünmeden hızla kalp kıran, empati yoksunu insanları sevmem ben. müslüm gürses öyle değildi ve yine her zamanki gibi iyiler önce gitti.

    bazen isyan ediyorum bu sıralamaya. ruhun şad olsun baba.

    not: bu arada ilgili şaka şuradan izlenebilir.

    edit: link yenilendi. uyarısı için @scarletletter'e teşekkürler.
    edit2: link bir daha yenilendi (niye sürekli kaldırıyorsunuz ulan müslüm gürses şakasını internetten). @rahatsizadam'a teşekkürler.

  • işte bu nedenledir ki eğitilmemiş, bağnaz ve din ticaretinin gelişkin olduğu toplumlarda en tehlikeli yönetim biçimi de demokrasidir.