hesabın var mı? giriş yap

  • biz muhabbet kuşumuzu almak için uzunca bir süre bekledik. zira, yumurtadan yeni cıkmış olsun istedik. aldığımızda tüyleri bile yeni yeni çıkıyordu. alıp eve getirdik ve resmen bir evlat gibi baktık. uçmayı bilmiyordu, yemleri kıramıyordu velhasıl baya uğraştık.

    uçmayı öğrendi, sabahları kahvaltı soframızı işgal etti hatta. yemek yerken görünce hemen atlayıp dudaklarımızı ısırırdı ağzınızdaki yemeği yemek için. velhasıl çook cana yakındı. pencereye sineklik taktırmıştık kafeste durmak istemiyordu çünkü.

    babannem bir gün çok daralmış, ona defalarca tembih ettiğimiz halde sinekliği açmış, güzelim hayvan çekip gitmişti. nasıl ağladığımızı unutamıyorum. babam akşam eve geldiğince çok üzüldü. babanneme kızdı haliyle. zira bu evde babamın şefkatini o kuştan başka kimse görememişti. hatta sinirden sinekliği söküp kırdı. (abartı gelebilir ama o acı çok başka inanın)

    her boktan işte olduğu gibi anneme söyleme işi de bana devredildi. '' sen bağrımı yaktın kızım benim. onun senden tek farkı, onu doğurmamış olmamdı.'' üzüldü baya ağladı. gece hiç uyuyamadık. erkek kardeşimi kendiyle konuşurken yakaladım. ''uyu uyu, belki rüyana gelir. hemen uyu'' yavrum benim nasılda üzülmüş.

    1 aylık muhabbet kuşu ne adam gibi uçabilir, diğer kuşlardan kaçabilir ne de kediye yem olmaktan kurtulabilirdi. gece hiç uyuyamadım, bir ara dalacak gibi oldum 10 - 15 dakika. rüya gördüm hemencecik. kuşumuz geri dönüyormuş-da ben kafese koyuyormuşum-da yoh yea...

    sabah pencereleri açıp evi havalandıracak gibi oldum.

    kafamın üstünde kanat çırpıyordu. çığlıklar atıp evi ayağa kaldırdım. hepsi başıma üşüştü.

    inanın bana gidişinden çok, gelişine ağladım. inanılmaz duygulandım. hiç bilmediği halde gece dışarda kalmış, sağ salim dönebilmiş. üstelik daha önce balkona hiç çıkarmadığımız için çevreyi de tanımıyordu. evin dışını bilmeden, daha evde konacak yer bulamayıp yere çakılan miniğimiz geri gelmişti. inanılacak şey değildi.

    kafamın tepesinde ötüyor hınzır şimdi :)

    not: yeniden bir sineklik alınıp takıldı.

    ekleme: sonrası için #58067255

  • kolombiya medyasına sızan pilot/kule konuşmalarından, uçağın yakıtının bittiği ve elektrik donanımını kaybettiği anlaşılıyor. bu bilgi, kazadan yaralı olarak kurtulan hostesin "yakıtımız bitti" ifadesiyle de örtüşüyor.

    pilotun, "total electrical failure" ifadesini kullanması bana acaba yakıtın bitmesinden bağımsız olarak başka bir sorun mu yaşandı diye düşündürttü ama büyük ihtimal elektrik aksamının kaybının sebebi de uçağın yakıtının bitmiş olması. bildiğiniz gibi, uçaklarda yakıt/batarya kaynaklı elektrik arızası yaşanması halinde devreye giren, ram air turbine adı verilen ufak rüzgar jeneratörleri bulunur. uçağın dışında bulunan bu pervanenin ürettiği elektrik ise, uçağın çok temel işlevlerini sürdürmesine yeterlidir. (mesela, sully filmine konu olan, hudson nehrine acil iniş yapmayı başaran us airways uçağı, bu jeneratör tarafından üretilen elektrik sayesinde son ana kadar kontrol edilebilir kalmıştır.) çok büyük bir ihtimalle , oldukça dağlık bir bölgeden geçen la mia havayolları uçağının, minimum kaynakları kullanarak süzülme olayını gerçekleştirmesine imkan olmadı.

    engin air crash investigation tecrübeme dayanarak söylemeliyim ki, uçakların yakıtının bittiği kazalarda en çok rastlanan sebepler, gösterge arızası ve yakın sızıntısıdır. uçaklara, acil durumlarda kullanmaları için gerektiğinden daha fazla yakıt konur ve başka hiç bir sebep olmadan bir uçağın yakıtının bitmesi pek görülmüş bir şey değildir. (air canada'nın 1983'te, kg yerine pound cinsinden yakıt ikmali yapılması nedeniyle yakıtı biten uçağı geliyor aklıma. o uçak gimli havaalanına süzülmeyi başarmıştır mesela).

    yakıt ikmalinde yapılan bir hata, gösterge arızası ve yakıt sızıntısı bu olayın en olası sebepleri gibi gözükse de, bazı uzmanlar uçağın menzilini de dikkat çektiler. lamia havayollarının websitesinde 2965km olarak verilen menzil, medellin ve santa cruz arasındaki mesafeden kısa. bu bilgi sonradan siteden kaldırılmış olsa da, uzmanlar uçağın en iyi ihtimalle maksimum menzilini uçtuğunu söylüyorlar. yani ortada, british aerospace 146 modeli uçağın kapasitesinden daha uzun bir mesafeye uçurulmaya çalışıldığı bir durum da olabilir.

    şu an eldeki bilgilere dayanarak felaketin, zaten maksimum menzilini uçmaya çalışan uçağın, bir sebepten dolayı yakıt ikmalinin doğru yapılmaması ya da havada yakıt kaybetmesini takiben bütün elektrik aksamını kaybetmesi dolayısıyla düştüğünü söyleyebiliriz. oldukça dağlık olan bölgede, rüzgar jeneratörü kullanarak en yakın havaalanın süzülmek de büyük ihtimal mümkün olmadı.

  • çünkü bakkal açar gibi üniversite açtığımızdan her yer mezun dolu. 1 ustaya 100 üniversite mezunu düşüyor. diplomalı çalışanın her yerde alternatifi var ama ustanın yok.