hesabın var mı? giriş yap

  • genellikle gelinin anane veya babanesi olan teyzedir.

    bu teyze taki cantasinin guvenliginden sorumludur, ayrica "kim ne takti database"ini de tutarlar. taki toreninin ba$ladigini ve bittigini de bu teyzeler anons ederler. taki toreni bitince taki cantasini alip bir bilinmeze dogru, carpik, sallanmali ancak hizli adimlarla ilerlerler.
    canta "kaybolana" kadar devamli taki cantasina bakarlar... yuzlerinde bir huzursuzluk vardir. boyle her an birisi gelip cantayi kaparak ko$arak kacacakmi$ gibi bir gerilim vardir hallerinde. bir vazife bilinci, bir gorev ciddiyeti. devamli ogutler ve emirler verirler.
    - getir burada dursun.
    - ortusunu alma cantanin.
    - bilezikleri bana ver.
    - cekil goremiyorum!
    - agzini bagla, agzini.
    gibi konu$malar yaparlar.
    ka$lari gozleri hic durmaz. o'na bu'na ka$ goz yaparlar.
    (bkz: dugun teyzeleri)
    (bkz: dugun amcalari)

  • biz bu tipleri neden yabancılara satılan kurumlarımızın nöbetini tutarken göremiyoruz? ya da rant için sit alanlarının talanına karşı nöbette? biz bu insanları neden geçinemediği için kendini yakan adamın ya da ısınamadığı için kendisini asan annenin yanında göremiyoruz ? biz bu vatan aşıklarını neden bu bizim savaşımız değil mehmetçik neden orada dediğimizde göremiyoruz ? olmadıkları o kadar çok yer var ki saymakla bitmez ama oldukları yerler hiç değişmiyor.
    biz bu insanları neden sadece ayrıştırmada , öfkede, suçta görüyoruz?
    insanlık suçu işlemek için elinde tuttuğun benim de bayrağım hasta ruhlu eylemlerinize alet edebileceğiniz bir tür kalkan değil.

  • sigara içmeyenlere kapak olan indirimlerdir .sonunda kar edeceğimizi biliyorduk ...

  • dün itibariyle yengemle yolculuğumla ilgili konuşurken yaşanmıştır:

    -bu arada uçaktaki erkek kabin memuru da çok tatlıydı yenge yaa, arkasını dönünce sen ne şirinsin öyle dedim o derece

    -nasıldı ki?

    -çok güzel gülümsüyordu, cin cin bakıyordu, ses tonu süperdi, yanakları sıkılası şirin bir elemandı işte; yani aslında pek alıcı gözüyle bakamadım.

    -belli belli, verici gözüyle bakmışsın :))

  • "...

    - yılmaz güney, cahit irgat, can yücel, özdemir asaf... muhabbetin başından beri andığınız dostlarınız artık yok. kendinizi yalnız hissediyor musunuz?

    - artık beni kimse yalnız bırakamaz çünkü onlarla beraberim. ne kadar onu anlatırsak o kadar kalır. oktay rifat’ın dediği gibi “hatıralar da dal istiyor, kuşlar gibi konacak”. ama evet, diğer yandan “hayata beraber başladığımız, / dostlarla da yollar ayrıldı bir bir; / gittikçe artıyor yalnızlığımız”.

    - siz nasıl hatırlanmak istersiniz?

    - hiç umrumda değil, ne derlerse desinler... bakın en çabuk türkiye’de gömerler ölüyü. ben ölüme inanmıyorum. belki bahar ülkesine açılan kapıdır, ölüm. hepimiz bu kapıdan geçeceğiz. nedir ki bu dünya? daha bunu yanıtlayamıyoruz ki, ölümün yok oluş olduğunu nereden bileceğiz? şamanların yaptığı gibi ölünce mezarıma iki şişe şarap, sevdiğim filmlerimi ve bitiremediğim kitaplarımı koysunlar. o yolculukta onları bitireyim. l

    ..."

    http://www.cumhuriyet.com.tr/?hn=379390
    esra açıkgöz ile röportaj

  • sektör: ilaç

    ham maddelerin aşırı yükselişinden, buna karşın devletin belirlediği ilaç euro kurunun 4 civarı olması sebebiyle, devlet yeni yılda enflasyon konusunda dürüst davranmadığı takdirde bazı ilaçlar iç piyasaya verilmeyecek. zaten şimdi de eczacı arkadaşlarınıza sorarsanız bazı ilaçların olmadığını söylerler.

    ham madde bulmada zaten sıkıntı var. stokculuk çok yüksek. sene başında 1.35 euro olan malzemeyi geçen hafta 4.25 euroya zor aldım. parayı da veriyorsunuz ama malzeme yok. satışcıların hepsi tok, pazarlık imkansız. zira bugün almazsan 1 hafta sonra 4.5'tan alırsın, yine almazsan elbet başkası alır modu hakim. tüm kalemlerde bir de döviz üzerinden en az %10 zam var. tabii %200 zam artışı olan malzemeler de var. döviz desen iki haftada %40 arttı. e malı bu über zamlı haliyle alsan bu sefer bütçeyi tutturamıyorsun. bu kadar malı alıp, ürünü yaratıp kime satacağız o da merak konusu.

    velhasıl kelam, önümüzü göremediğimiz saçma sapan bir dönem içindeyiz. herkes mal stokluyor, fiyat ne olursa olsun alalım diyorlar eyvallah da sene başında 20 tl'ye mal ettiğim şeyi 50 - 60 tl'ye mal edip kime satacağım yav? benim için en büyük merak konusu bu.

  • tanımı mühendisçe yazarsam şöyle demeliyim:

    düzgün torkla sıkılmayan kuyruk rotoru pallerinin bağlantı noktalarından kopmasının ardından fırlayan parçaların ana rotor pallerine vurması ile aynı anda kuyruk rotoru koptuğundan ötürü ana rotorun doğal bir açısal momentum ile aniden kabini döndürmesi sonucu emniyet kemeri bağlı olmayan kullanıcının helikopter kabinine çarpmasıyla gerçekleşen üzücü bir hadise.

    yılların helikopter bakımcısı moduna geçersem; helikopter riskli araçtır gençler. özellikle dönen parçaların sabitlemesinin düzgün torkla yani sıkma kuvveti ile yapılması gerekir. bu tork işlemi belirli güce ayarlanmış torkmetreler (örnek) ile yapılır. bu aletlerin her belli periyotlarda kalibrasyonu olur. eğer düzgün torklama olmazsa bu şekilde kazalar kolayca gerçekleşir.

    ayrıca ana rotor'un pallerine bakarsanız aşırı bir dengesizlik ve salınım görüyorsunuz. kaza geliyorum demiş. kuyruk rotoru kopmasaydı eninde sonunda o ana rotora aşırı sarsıntıdan bir şeyler olurdu.

    netice şudur; mühendislik tarihi kanla yazılmıştır. ben evde hidrojenle çalışan motor yaptım, okulda güneş enerjili uçak icat ettim, jet motoru nedir ya vikipedyaya baka baka yaparız demek olmaz.

    edit büdüt: konuyu hiç bilmeyenlere mühendisçe yazarak "cıvataları sıksaydı kaza olmazdı" anafikrini anlatabildiğime göre sanırım güzel bir entari yazmışım. hayırlı forumlar *

  • ya ben eski sevgilimi önünü kestiğim düğün arabasının içinde gelinlikle gördüm, bana gündelik acılarınızdan bahsetmeyin. üstelik zarf da boştu..

  • lost'u altyazısız izleyen türk gençliğinin kendini kanıtlamak için uzun zamandır beklediği fırsattır.