hesabın var mı? giriş yap

  • tiplerine göre glukoz indeksi farklıdır makarnaların.
    en yükseği lazanyada olduğu için kendisi spesyal bir yemek bile olmuştur. sağlığa da en zararlı olanıdır ayrıca. şekeriniz bir anda artar, hemen doyduğunuzu hissedersiniz ve 2 saat sonra şekeriniz düştüğü için acıkırsınız.

    makarnanın şekline göre preslenme basıncı da farklıdır. spagetti ortalama bir değer taşırken deniz kabuğu şeklinde olanlar yüksek basınçta preslenirler. o yüzden pek sevilmezler.
    gerçi 20 dakika kaynatırsanız onun da glisemi indeksi yükselir ve lezzetli olur.

    bir de şunu deneyin: yarım kilo burgu veya deniz kabuğu conchiglie makarnayı 8 dakika kaynatıp istediğiniz sosla yiyip bitirmeye çalışın.
    2 tabakta doymanız gerekirken 4 tabağa ulaştığınızı farkedeceksiniz. bu da bir türlü şekerinizin yükselmemesinden kaynaklanıyor.
    tebrikler, 8 saat acıkmayacaksınız.
    bu bilgiyi özellikle ramazan ertesine sakladım ki ekstra sevap points alasınız. hadi iyisiniz.

  • iyi niyetli ancak vizyonsuzluktan ölü doğan bir proje daha.

    istediğiniz kadar vatansız milletsiz ilan edin umrumda değil. bu proje dünyanın geldiği noktanın çoook uzağında duruyor. benim hep savunduğum bir şey var. bizim insanımıza ilk önce projelendirme öğretilmeli. bir ürün yapılacaksa harekete geçilmeden bu konuda neler yapılıyor bakması öğretilmeli.

    elin liseli çocuğu beyin dalgalarıyla hareket ettirilen kolu 3d yazıcı ile basıyorken bizde halen hareket sensörü kullanılıyorsa bu olacak iş değildir.

    eğer dünya hafiflik için karbon alaşım kullanıyorsa, parmak kontrolü için mikroservo motor kullanıyorsa, uyarım iletimi için direk sinir sistemini kullanıyorsa bizim bu devirde çıkıp bu ürünü yapay kol diye sunmamız acıklıdır. altı boş bir özgüvenin net göstergesidir.

    bunu üreten arkadaş gerçekten bu konuda işe yarayacak bir ürün ürettiğine inanmasa herhalde kameraların karşısına çıkmaz. demek ki yapılanları bilmiyor. demek ki amputasyon sonrası kullanılacak yeni nesil protezler için harcanan milyonlarca dolardan habersiz.

    arge bizim ülkemizde küçümsendikçe daha çok göreceğiz bu tarz ölü doğumları.
    arge sadece fikir üretimi değildir. teknik gerekliliklerin belirlenmesidir, araştırmadır, projedir, tasarımdır, fizibilitedir.

    bu konular ciddiye alınmadıkça bu ülkede erke dönergeci de bulunur, soğuk füzyon reaktörü de bulunur, evrim de çürütülür, kansere çare de bulunur. ancak sadece lafta yapılır bunlar.

    günümüzde bilim de mühendislik de çok ciddi ön çalışma gerektiren uzmanlık alanları. 500 yıl öncesindeki gibi aklına geleni üretmeye kalkarsan hüsrana uğrarsın.

    yapma demiyorum hobi olarak yap ama özgüvenini dizginle. ne ürettiğini araştır.

    https://www.youtube.com/watch?v=_qupnnroxvy

  • üst edit: apple.de'den telefonu satın alırken adres kısmında ülke seçeneğinde almanya dışında bir ülke seçemiyorsunuz. sistem izin vermiyor. ben satın alırken de böyleydi ve ben adresimi türkiye adresi olarak yazmış, sadece ülke kısmını almanya olarak bırakmıştım ve bir sorun olmamıştı. fakat sanırım artık gümrük polisi bu şekildeki faturalara damga vurmuyormuş. birkaç kişiden duydum bu sorunu. benim satın aldığım dönemde gümrük polisi pek dikkat etmiyordu sanırım, artık ediyor olabilir. herkesi bilgilendirmek isterim.

    almanya apple'dan online olarak satın alıp sonra apple store'dan teslim alacak olanlar için vergi iadesi adımlarını teker teker aşağıda yazıyorum. aslında çok kolay, globalblue ile vergi iadesi almaktan bile çok daha kolay ve hızlı. ama apple almanya ısrarla ingilizce müşteri hizmetleri sağlamadığı için ben biraz uğraştım.

    siz de uğraşmayın diye amme hizmeti olarak yardımcı olayım isterim;

    1- telefonu online satın aldıktan sonra e-mail adresinize gelecek olan faturayı (rechnung) almanya'da kesinlikle print almanız gerekiyor.

    2- almanya'dan çıkışta gümrük (zoll) polisine faturayı damgalatıyorsunuz. bu sırada gümrük polisi fatura üzerindeki imei numaralarını telefonun kutusunda yazan imei numaraları ile eşleştiriyor. yani telefonu da fatura ile birlikte polise göstermeniz gerekiyor. (ben telefonu henüz kullanmamıştım, kapalı kutusundaydı, polis imei numaralarını kutudan kontrol etti.) berlin havaalanındaki gümrük polisi, pasaport kontrolden geçtikten sonra duty free'lere gelmeden solda ufacık bir odada bulunuyor.

    3- bu noktadan sonra artık zaten türkiye'desiniz.

    vat.refunds@apple.com email adresine aşağıdaki belgeleri taratıp gönderiyorsunuz;

    - gümrükte damgalattığınız fatura (rechnung),
    - pasaportunuzun ilk sayfası,
    - pasaportunuzun almanya'ya ve türkiye'ye giriş çıkış mühürleri
    - türkiye'de ikamet ettiğinizi gösterir belgeler (ben e-devletten aldığım adres belgesini ve doğalgaz faturasını ekledim)

    2 iş günü sonra yapmış olduğunuz harcamanın miktarına göre %19'a kadarı, telefonu alırken ödemeyi yapmış olduğunuz karta apple tarafından iade ediliyor. örneğin ben 1299 euro'luk bir telefon aldım ve 207 eurosu kartıma iade edildi.

    cillop.

    -------------------------------------------------------------------------------------------------------

    sıkça sorulan sorular;

    1- yukarıdaki prosedür sadece online alımlar için mi? fiziksel olarak mağazadan aldığımda da aynı adımları mı takip edeceğim?
    - yukarıdaki adımların online alışverişte birebir çalıştığını deneyimledim. ama fiziksel olarak mağazadan aldığınızda mağazada ek olarak bir vergi iadesi formunu da doldurtmanız gerekebilir. lütfen fiziksel alışveriş yaparken yetkili kişiye bunu sorun. o form olmadan vergi iadesi alamazsınız.

    2- bir kişi birden fazla telefon getirebilir mi?
    - bilmiyorum. yanlış bilgi vermek istemem ama bildiğim kadarıyla yabancı ülkeden çıkarken sorun olmuyor ama türk gümrük mevzuatı uyarınca türkiye'ye girişte sıkıntı çıkabiliyor. bu konuda bir şey demek istemiyorum. kendiniz araştırın.

    3- vergi iadesi oranı %19 mu?
    - alışveriş miktarına göre değişiyor ve %19 maksimum oran sanırım. ben 1299 euroluk telefon aldım ve 207 eurosu iade edildi.

    4- her üründe geçerli mi? sadece telefonlarda mı?
    - her üründe geçerli arkadaşlar. bu vergi iadesi olayı tüm dünyada geçerli gümrük mevzuatlarından doğar. yabancılar da türkiye'de alışveriş yaptıktan sonra türkiye'den çıkışta vergi iadesi alıyorlar. 50 euronun üzerinde kazak da alsanız ayakkabı da alsanız doğru prosedürle vergi iadesi alabilirsiniz. (her ürün dedim ama bazı istisnalar varmış. araba yedek parçası bunlardan biri mesela.)

  • alttan ders alır gibi her şampiyona'da aynı takımlarla oynuyoruz.

    rusya gelseydi eğlenceli olabilirdi aslında.*

  • 3,5 yaşındaki oğlumdan duyduğumdur.

    - annecim, okuldayken pıt pıtlar "annemi özledim, annemi özledim" diyorlar.
    + hangi pıt pıtlar oğlum?
    - kalbimdeki pıtpıtlar.

    36 yaşındayım, hayatımda böyle güzel bir şey duymadım.

  • - nerede bu kadın ya bir dakika durmuyor evde.
    + baba komşuya gitti ne yapsın akşama kadar evde mi oturacak?

    on dakika sonra;

    - bak hâlâ gelmedi! çayı bile kendimiz demliyoruz!
    + tamam baba tamam!

    tam çayı içecekken kapı anahtarla açılır ve anne içeri girer ve babam bombayı patlatır:

    - hanım ben de tam diyordum ki anneniz olmayınca çay bile içilmiyor bu evde nerede kaldın yahu?

  • bu videolar kurguda komik, yanlış cevaplar kalacak şekilde kesilip biçilir. düzgün cevap veren, soru soranla dalga geçen, ayar verenler çoğunlukta olsalar bile çöpe atılırlar. o yüzden "çok basit şeyi bilemediler!" tarzı videoları toplumun genel profili kabul edip tespit yapanlar da videoda "evet giderim" diyenlerden çok farklı sayılmaz saflık açısından.

  • filmin yarısında çıktım. bir sonraki seansın ikinci yarısında girdim filmi bitirdim. neden mi böyle yaptım çünkü amcam sinemanın sahibi. kafama göre istediğim filme giriyom çıkıyom.

  • vatandaşlık, hakim çoğunluğun sınırlarını belirlediği bir durum değil anayasal bir haktır ve türkiye cumhuriyeti vatandaşı kimliği taşıyan herkes bu ülkenin yurttaşı, sahip olduğu değerin esasıdır. bu görüntülerden hoşlanmayan hatta üzülen gidip başka ülkelerin vatandaşı olabilir. gördüğüm kadarıyla türk museviler oldukça mutlu.

  • geçenlerde ilk defa facebook’ta arkadaş listemde olan bi abim vefat etti. ölüm başlı başına üzüntü verici bi olay elbette ama facebook’ta arkadaş listesinde yer alan birinin ölmesi de çok garip oluyomuş. niye garip dersen; duvarını taziye notlarıyla doldurdu insanlar, üzüntülerini orda dile getirdiler.. okudukça bi tuhaf oluyo insan. orda profil resminden sana bakıp gülümsüyor, altında hüzün dolu mesajlar.. sonra bi de doğumgünü geldi çattı.. hadiiii, bu sefer de kalbimizde yaşıyosun minvalinde doğumgünü kutlama mesajları.. bi de vefatından haberdar olmayanlar gerçekten kutlamışlar doğumgününü, o da ayrı bi mallık. sen vefat ettiğini dahi haber alamayacak uzaklıkta bi insansın, ne diye doğumgününü kutlarsın bu insanın, bu ne samimiyetsizlik

  • dengesiz davranın. bi "eşşek kadarsın bunu akıl edemiyo musun" diyin bi "el kadar sıpa bana laf öğretiyo".
    kardeşler arasında ayrım yapın. köfteyi diğerine ayırın misal. ve kız olanı erkeğin ayak işçisi yapın. erkek hep çocuk, beceremez olsun. kız da "koskoca kızsın öyle oturma!".
    gereksiz panikleriniz olsun. okuldan yarım saat geç gelirse karakola başvurun.
    onun önceliklerini önemsemeyin. evde koltuk yokken/ fabrikada makina yokken 23 nisan kostümü de ne allaşkına?
    babasını/ annesini ona kötüleyin. e insan çocuğuyla da dertleşemeyecekse artık...
    eşinizi karşınıza alıp onun yanında kana kana kavga edin. hayatla yüzleşsin.
    yaptığı yaratıcı çalışmaları, ödevleri ucuzlaştırın. onu bıraksın da matematik çalışsın sıpa!
    en önemli madde; sizin önceliklerinizi yaşamasında diretin. siz oku! dediğinizde okusun. çalış! dediğinizde çalışsın. evlen diyin evlensin. evlenmesi gerekirken hala okuması şüphesiz ki bize aykırıdır.