hesabın var mı? giriş yap

  • çocuk mahkemesi'nde bir "korsan cdci" çocuğun davası.

    hakim : bu şirketler ne biçim telifler ödüyor, o cd'leri satabilmek için. ha adamın evine girip hırsızlık yapmışsın, ha cd satmışsın, ha internette dağıtmışsın, bir fark yok.
    çocuk : haklısınız, hakim bey. bir daha yapmıcam.
    hakim : bi dahası, mi dahası yok. kul hakkı yedin sen. tutuklu yargılanacaksın.

    3 gün sonra

    hakim : bu aralar çok boş adliye. oğlan battlestar galactica indirmiş, odada onu izliyorum.
    ben : ?!?!?!?!?!?!
    hakim : o da bitmek üzere. var mı önerebileceğin bir şey ama kısa olsun.
    ben : mini dizi the lost room var. çok güzeldir.
    hakim : iyi söyleyeyim bizimkine indirsin.
    ben : ?!?!?!?!?!

  • geçen sene bu zamanlar kız arkadaşım yeni bilgisayar almıştı. ben de tesadüfen bilgisayarı aldığı ilk gece onda kaldım. ama o gece kız arkadaşımın uykusu geldiği için erken yatmıştı. ben de onun bilgisiyarı alıp youtube’da biraz takıldıktan sonra uyuyakalmışım. ertesi sabah kız işe giderken bilgisayarını da almış lazım olur diye. bu arada sevgilim ana okulunda öğretmen. 5 yaş altı çocuklara eğitmenlik yapıyor. her neyse ders sırasında çocuklara youtube’dan bir çizgi film izletmek istemiş. ancak şansa bakın ki o gün de okula milli eğitimden müfettişler gelmiş dersi izlemek için. sevgilim youtube’a girdiğinde otomatik olarak ana sayfasına düşen videolara bakın;

    - kurtlar vadisi kahvehane baskını
    - laz ziya’dan testere necmi’ye racon
    - masonların karahanlı’yı infazı
    - testere’nin eroin profesörlerini öldürmesi
    - ezel ramiz dayı’nın gençliği
    - ezel cengiz kumarhane sahneleri

    meğer pc yeni olduğu için izlediğim her şey ana sayfaya kaydedilmiş. sevgilim youtube’a girdiği an müfettişlerin hepsi kahkahalarla gülmeye başlamışlar. allahtan olumsuz bir rapor falan tutmamışlar. ama o gün bayağı bir gülmüşler kızcağıza. tabi intikamı fena oldu. tam 1 hafta konuşmadı benimle. ben terkeder diye bekliyordum ama etmedi. sonunda da affetti.

  • http://genclerbirligi.org.tr/kamuoyuna-duyuru-6/

    kamuoyuna duyuru
    cumhuriyetle yaşıt kulübümüz, türk sporuna olan katkısı, türk sporuna kattığı değerlerle ve duruşuyla taraflı tarafsız kamuoyunca yıllardan bu yana centilmen sıfatı ile anılmıştır. bu hem taraftarımızın tribünde yarattığı aile ortamı hem de kulüp politikamız gereği bizim de onurla göğsümüzde taşıdığımız bir sıfat olmuştur. bu sebeple de ankara’da rakip takımları centilmence misafir etmiş, rakip takımlardan da gittiği deplasmanlarda aynı şekilde karşılık görmüş; o karşılığı göremese de centilmence mücadele ile sonuçlardan bağımsız olarak sahadan ayrılmıştır.

    salı akşamı vodafone park’ta beşiktaş jk başkanı sayın fikret orman ve yönetim kurulu üyelerinin , başkanımız ve yönetim kurulu üyelerimize göstermiş oldukları misafirperverlik ve nezaketleri için teşekkür ederiz. benzer bir misafirperverliği rakip teknik direktör tarafından yedek kulübemize bir hoş geldiniz ziyareti ya da farklı şekillerde göremesek de futbolcularımız ve teknik ekibimiz centilmence mücadeleden vazgeçmemiş , mücadelenin sonunda da kazananı kutlamıştır. aldıkları 3-1’lik galibiyetten dolayı rakibimizi tekrar kutlarız.

    maç sonu rakip teknik direktörün yaptığı açıklamalar yaşça “büyüklük” sıfatının arkasına gizlenemeyecek kadar hatalı ve şaşırtıcıydı. ayrıca şenol güneş’e gelen her dostça uyarı ya da hatırlatmaya “büyüklük” sıfatıyla siper olanlara şunu da hatırlatmak isteriz;
    22 eylül 2015 tarihinde oynanan gençlerbirliği – beşiktaş maçından sonra merhum onursal başkanımız ilhan cavcav’ın hakemle ilgili yorumunu kasteden şenol güneş’in , “cavcav hakemi görmüş mü ki… uzağı görebiliyor demek, iyi” cümlesi kendisinin de bu kavramlara olan bakış açısını gösteriyor.

    maç sonunda sebebini bilmediğimiz bir şekilde “saygısız olduğumuzu söylediler, nasıl bir saygısızlığımız oldu bilmiyorum. ayakkabıları yoktu 10 çift ayakkabıyı biz verdik. bizi yenseler bizim ayakkabılarımızla yeneceklerdi” açıklaması ile “sözde” bir lütuf örneği sergilemesi ise kamuoyunun takdiridir. ancak biz hatırlatmak isteriz ki; saygı, “10 ayakkabı verilerek(!)” kazanılmayacak kadar önemli bir olgudur. ayrıca iddia edildiği gibi bir ayakkabı alışverişi olmamış, futbolcularımız sahaya kendi ayakkabıları ve malzemeleri ile çıkmıştır. ayakkabılar verilmiş olsa dahi; yapılan iyiliğin bu şekilde konuşulması, amiyane tabirle başa kakılması da bir o kadar söyleyeni küçülten söylemlerdir.

    beşiktaş gibi saygın ve büyük bir camianın teknik direktörü olması bile şenol güneş’in son dönemdeki davranışlarını ve açıklamalarını örtme konusunda yeterli olamıyor.

    şenol güneş’in bursaspor’da, yani bir anadolu takımında iken “istanbul’un havası kirli” cümlesini kurduğu dönemki hisleri baki mi bilmiyoruz ancak kendisinin o ima ettiği havadan etkilendiği çok açık.

    umuyoruz ki en kısa sürede bu durumdan çıkar ve yine herkesin sevdiği , saydığı şenol güneş olarak türk futboluna katkı vermeye devam eder.

    gençlerbirliği spor kulübü

  • suudi arabistan'da din adamlarının verdiği yaran bir fetva.

    şu an üzülüp yerime oturdum, az sonra yola çıkacaktım :(

    dünyayı mars'a mı taşısak lan müslümanlar da burada kalsın.

    kesin kıbleyi bulamayız diye çıkmıştır yasak.

  • dünyanın en büyük yapay zeka atılımını yapan nvidia'ya karşı suserlerın yalanlamalarını okuyacağımız iddia. üzgünüm jensen hiç şansın yok…

  • kızlar, aferin size.

    söyledikleriniz doğru olabilir, yanlış olabilir. gösterdiğiniz duruş ümitlendirdi beni.

    bir müslüman olarak ben de bu din tacirlerinden bıktım usandım.

    “müslüman mıyız”, “domuz eti tüketiyor muyuz” bilmem ne. terbiyesiz herif.

    senin tebliğine kaldık sanki. tebliğ ediyormuş. çeneni kapatıp, defolup gidersen müslüman sayısında yeterli artış olacaktır, merak etme sen, işine bak.

    aferin kızlar.

  • ingilizcede irresistible force paradox veya unstoppable force vs immovable object olarak geçen, türkçesiyle "durdurulamayan güç ve hareket ettirilemeyen nesne" olarak tanımlanabilecek bir fizik sorusu. teoride çok fazla tartışılsa da pratikte mümkün olmayan bir olaydır.

    elimizdekilere bakacak olursak ;

    1 - durdurulamayan güç
    2 - hareket ettirilemeyen nesne

    durdurulamayan güç için yapılacak tanım ; boyutu, durumu ve kütlesi ne olursa olsun karşılaştığı nesneyi hareket ettirecek olan kuvvettir. karşısına gelecek olan her şeyi hareket ettiren bir kuvvetin var olması için sonsuz bir enerjiye sahip olması gerekecektir.

    hareket ettirilemeyen nesne için düşünecek olursak, ne kadar büyük bir kuvvet uygulanırsa uygulansın bir milim bile kıpırdamayacaktır. bu nesnenin hareketsiz olması için sonsuz bir kütleye ihtiyacı olacaktır, aksi durumda sonsuz eylemsizliğe sahip olamayacaktır.

    bu iki nesnenin birbiriyle çarpması durumunda ne olacaktır ?

    teoride çok tartışılan bir konu ancak pratikte böyle bir şey mümkün değildir.

    bir gücün durdurulamaz olması için sonsuz enerjiye sahip olması gerekir. bir nesnenin ise hareketsiz olması için sonsuz kütleye sahip olması gerekir. albert einstein'in bizlere sağlamış olduğu e=mc^2 formülüne göre enerji ve kütle aynı şeydir, birbiriyle yer değiştirebilir. burada kütleyi yoğunlaştırılmış enerji olarak düşünürsek, hareket ettirilemeyen nesnenin bütün kütlesi enerjiye dönüştürülebilir.

    durdurulamayan bir gücün var olması için evrendeki bütün enerjiye sahip olması gerekir, buna evrenin ve durdurulamayan nesnenin kütlesi de dahil. böylece durdurulamayan güç var olduğu sürece hareket ettirilemeyen nesne var olamayacaktır. hareket ettirilemeyen nesnenin var olması içinse evrendeki bütün kütleye sahip olması gerekir, buna durdurulamayan gücün enerjisi de dahil. böylece ise hareket ettirilemeyen nesne var olduğu sürece durdurulamayan güç var olamayacaktır.

    kısaca, hareket ettirilemeyen nesnenin veya durdurulamayan gücün var olması için ikisinin de evrendeki bütün kütleye ve enerjiye ihtiyacı vardır. bu sebeple ikisi birden aynı anda var olamaz.

  • çöp dediği adamların öğrencisi olmayı dahi beceremeyip bulgaristan'da okumuş son cv bükücü, atanamamış nihat doğan.

  • latince bilmediğinden kaynaklanır. yahut da eczacilik ilminden pek cakmiyordur. rahmetli dedelerimizi birakalim beyler. osmanlica yerine latinceyi ve eczaciliga yakin bir dersi liselerde zorunlu hale getirmek rahmetli dedelerimizi sevindirir. lutfen duyarli olalim.