hesabın var mı? giriş yap

  • adli kontrolün ...
    şurada hükümete ağır bir eleştiri yapsan aylarca tutuklu kalır hüküm giyersin. gazetecileri tutuklayıp, bu psikopat ve katil ruhlu şerefsizleri serbest bırakan sistem insanları kendi tedbirini almaya itiyor.

  • - uzan!
    - sıyır!
    - aç!
    - ayır!
    - dikel!
    - yan yat!
    - ıkın!
    - kendini sıkma!
    - al!
    - sil!
    - otur!
    - her gün sabah akşam iki kez sür!
    - 2 aya hala ağrıyorsa yanıma gel!
    + sağolun doktor bey
    - çık!
    - söyle sıradaki gelsin!

    hadi rektal tuşe yapıyor diye ciddiyetini bozmuyor diyeceğim ama,

    - aç
    - aaaaaaa de
    - nefes al
    - nefes ver
    - nefesini tut
    - acıyınca söyle
    - tamam toplan
    + neyim var?
    - grip. bronşite dön!(abartmak serbest nasılsa ehehehe)

    iki pastil, bir şurup, bir de burun damlası verecen hepi topu, karşımda kıdemli uzman çavuş taklidi yapmanın alemi ne amk.

  • adam kibarlik etmis, kendini suclamis. illa “degersiz” oldugun suratina carpilsin mi istiyorsun? nasil bi’ cevrede ortamda yetisiyorsunuz mk siz.

  • --- 6x5 spoiler ---

    hodor meselesiyle ilgili ufak bir anektodu da aktarayim,

    3 yıl önce, michael ventrella diye bir eleman, bir konferansta george r. r. martin ile tanışır. konferansın yapıldığı yerde, martin ile birlikte aynı asansöre binerler. martin, asansörün düğmesine kendisi için basar ve diğer kişilere de hangi katı istediklerini sorar. sonra, ventrella'ya dönüp "hep bir asansör operatörü olmak istemişimdir" der. birlikte gülerler ve odalarına giderler.

    bir süre sonra, martin ile venrella tekrar asansörde karşılaşır ve aralarında şu diyalog geçer.

    + ben sanırım kitabınızdaki bir karaktere neden hodor adını verdiğiniz buldum.
    - öyle mi?
    + asansör operatörü olmak istediğinize dair sözleriniz üzerinde düşündüm. bence, hodor'un "hold the door" lafının kısası olduğu çok bariz.
    - (martin gülmeye başlar) gerçeğe ne kadar yakın olduğunu bilmiyorsun.

    bu da, ventrella'nın 2 yıl önceki blog postu.
    https://ventrellaquest.com/2014/04/20/got-got/
    --- spoiler ---

  • ''halkın devlete yük olmaması gerekiyor.'' demiş.
    devlet bize neden yük oluyor peki? vergiler altında eziliyoruz. araba alırken 2 tane de devlete alıyoruz. nefes almak için para veriyoruz. işimiz ve gelirimiz yok diye zorunlu sağlık sigortasına para veriyoruz. devlet halkına gereken hizmeti sunmakla yükümlü.

    devlet bize yük olmaktan çıksa zaten kimse kendi ağırlığı altında ezilmez.

  • yumurtanın kabuğu esasen beyaz olan kalsiyum karbonattan oluşur. bazı kuşlar yumurtalarının daha iyi kamufle olması ya da diğer yumurtalardan ayırt etmeye yardımcı olmak için yumurtalarının dışını bir pigmentle kaplar. görsel

    tavuk yumurtası kahverengi kabuğunu hemoglobinin parçalanması ile elde edilen protoporfirin adlı pigment sayesinde alır.

    yumurtanın kabuğunun kahverengi yada beyaz olmasını belirleyen tavuğun cinsidir. bir dönem kahverengi yumurtaların daha sağlıklı olduğuna dair yanlış ancak yaygın bir inanış yüzünden ticari üretim yapan çiftliklerde kahverengi yumurta yumurtlayan tavuk cinsine ağırlık verilmiştir.

    maran tavuğu olarak bilinen tavuk cinsinin yumurtası maun rengindedir. ancak yumurtanın dışındaki renk kolayca akabildiği için 1930'lu yıllarda bu türün yumurtaları satışa çıktığında insanlar yumurtaların boyanarak satıldığını sanmışlardır. görsel

    bir dönem üretimi pek moda olan ve türlü türlü faydaları olduğu iddia edilerek pazarlanan mavi yumurta (yada yeşil yumurta) şili kökenli olan araucana adlı tavuk ırkının yumurtasıdır. yumurtasının renginin mavi olmasının sebebi genlerinden gelen mavi renk pigmentleridir.

    hazır paskalya da yaklaşmışken (17 nisan 2022) bir de yapay renklendirilen paskalya yumurtalarından bahsedelim. bu yumurtalar soğan kabuğu ile kaynatılıp kahverengi, kırmızı pancar ile kaynatılıp kırmızı, ceviz kabuğu ile beraber kaynatılıp siyaha boyanabildiği gibi gıda boyaları ile çeşit çeşit renklerde ve desenlerle de boyanabilirler. görsel

    bbc science focus

  • o an, birilerine, o halis beyoğlu hanımefendilerinin, beyefendilerinin arz-ı endam ettiği zamanlar için "ahh" çektirdi belki de bu kare. neredeydi değil mi o eski beyoğlu?

    ve şu an, bizlere, 8 ocak 2002 için "ahh" çektirdi bu kare. e haklıyız abi. haklıyız çünkü biz istiklal caddesi'ni böyle gördük. asfalt döktükleri yetmedi, kan döktüler!

    bence şu anda da şiir gibi. şiir dediysem, öyle turgut uyar dizeleri gibi değil. karanlık, korkunç, siyah bir edgar allan poe dizesi bu abi!

    sahi, neredeydi o eski beyoğlu?

    edit: solan linkler yeşerdi.