hesabın var mı? giriş yap

  • hadi simdi sorarim size, hanginiz bu hüznü yasamadiniz?

    otobuste bir kac bos yer vardir, yaniniza biri gelip oturmustur. fakat bir sure sonra gozu baska koltuga kayar, kalkar gider oraya oturur. iciniz o anda ciz eder, "neden ama neden?" seklinde bir anlik dusunursunuz. hatta soyle caktirmadan -arkada baska bir seye bakiyormuscasina- bakarsiniz kalkip giden kisiye ve onun gozlerindeki "aslinda sorun sen degilsin bebegim inan, burasi daha rahat, senin yanini daha fazla hakedecek biri de cikacaktir karsina bir gun" diyen ifadeyi gorursunuz, kabullenirsiniz bu klise iliski cumlesini.. ne de olsa hayatinizda daha once de duymussunuzdur bu lafi, tebessum eder donersiniz tekrar. ama icinizi bir huzun kaplar, hele ki bir baska kisi de yaniniza oturmayip pas gecmisse, bazi seyleri kendinizde aramaya baslarsiniz. hayatinizi sorgularsiniz, neden ben iliskilerde yapamiyorum dersiniz. yan tarafta sizle birlikte isiklarda durmus diger otobusteki birbirini tanimayan ama o yolculuk icin bile olsa sinerji yaratmis ciftleri gorursunuz. gozunuzden bir yas suzulur ve belli belirsiz bir laf dokulur agzinizdan;

    -bir daha kahvaltida pastirma yersem iki olsun!

  • basit dinamik bilgisiyle çürütülebilecek bir iddia.

    itme ve enerji hesaplarına girmiyorum. good old momentumun korunumu bile yeterli:

    bisikletli: 10 km/sa =~ 2.7 m/sn
    kütle : 100 kg
    momentum : 270 kg-m/sn

    otomobil : 60 km/sa= ~ 16,6 m/sn
    kütle: 1500kg
    momentum: ~24900 kg-m/sn

    çarpışma öncesi toplam momentum: 25170 kg-m/sn ,

    çarpışmadan sonra
    toplam kütle : 1600 kg
    momentum/ kütle = hız
    25170: 1600=15,7 m/sn son hız

    bisikletlideki hız değişimi (eğer çarpışmadan önce aynı yönde gidiyorlarsa)
    15,7-2,7=13m/sn (merak edenler için bisikletlinin yeni hızı yaklaşık 46km/sa)

    bisikletlinin ivmesini bulalım : çarpışma da 0,1 sn sürdü diye varsayalım:
    13m/sn: 0.1 sn= 130 m/sn^2

    bisikletliye etki eden kuvvet: 100kg*130m/sn^2 = 13000 n

    bir pediatrik beyin cerrahı yaptığı araştırmada insan kafatasının 2300 n'luk bir kuvvete dayanabildiğini bulmuştu, e artık you do the math! :-)

    bir de bu sadece kurallara uyan masum bir otomobil, ortalama 90 la giden kamyon , tır şoförlerinin olduğu ülkedeyiz , hayal gücünüze bırakıyorum

    not: dikkatinizi çekmek istediğim bir nokta da bu hesapta otomobilin 25k civarı olan momentumu yanında bisikletlinin 200 'ü ihmal edilebilir , çünkü kütlesi az . `yani bisikletlinin yavaş olması pek bir şeyi değiştirmiyor` .
    .

  • benim gibi üşengeç, siyasetle işi olmayan biri bile sandıkta görev aldıysa bir zahmet bulaşın artık şu işe. normal şartlarda oy vermeye bile gitmeye üşenen ben, sabahın 5'inde kalkıp sandığımın başına gideceğim. rica ediyorum ömrünüzden 1 güncük ayırın da şu rezilliklerden kurtulalım artık.

  • 29 ekim'de açılacağı deklare edilmiş ve son hâlini de oldukça beğendiğim istanbul'un modern mimarisinin örnek yapılarından biri; ancak şehir belleği önemli. biraz bu yapının tarihine bakmak lazım. bu günlere nasıl gelindi?

    öncelikle tabanlıoğlu ailesinin damgasını vurduğu eserin ilki, modern türk mimarisinin sayılı örneklerinden biri olarak görüldü hep. bu yüzden mimarinin özgün hâline sadık ilerlemesi anlaşılabilir ve mantıklı. zaten oğul tabanlıoğlu projenin yürütücüsü ve teklif kendisine hükümetten gidiyor. kendisinin de ifade ettiği üzere aslında akp hükümetine iş yapmak istemiyor; ancak akm'yi bir aile meselesi olarak görüyor ve bana göre de iyi bir iş kotarıyor.

    tabanlıoğlu birkaç yıl önce financial times'a verdiği röportajda da istanbul büyükşehir belediyesi'nin izin vermesi durumunda yapıyla meydanı bütünleştirecek bir havuz projeleri olduğunu ve bunu hayata geçirmeleri durumunda bütün bir taksim'le mimari yapının tam entegre olacağını vurgulamış. zaten biliyoruz ki taksim meydanı için ibb'nin bir dönüşüm projesi var ve ısrarla aylardır bekletiliyor. proje onaylanırsa taksim meydanı'nda da büyük bir değişim olacak.

    akp'nin yapıya dönük ilk söylemini dönemin kültür bakanı atilla koç şekillendirmişti ve yapının ömrünü tamamladığı gerekçesiyle yıkılmasını istemişti. 2007 yılına gelindiğinde koruma kurulu bu talebi reddetti ve yapıyı 1. derece kültür varlığı olarak tescil etti.

    bu süreçten sonra da zaten koruma kurullarının yapısına müdahale edilmeye ve istenilen birçok karar için baskı kurulmaya başlandı. 2010 istanbul kültür başkenti projesi kapsamında bu sefer bir çeşit uzlaşı ile yenileme projesi ortaya atıldı ve tabanlıoğlu burada sürece tekrar müdahil oldu. bu proje gerçekleştirilemedi.

    2012 yılında bu sefer sabancı holding restorasyona destek olmak istedi ve 30 milyonluk hibe sağlayacağını açıkladı. gezi olayları sonrasında bu proje de iptal oldu ve zaten sonrasında restorasyonun fayda etmeyeceği, yapının tamamen yıkılıp yeniden yapılması gerektiği fikri ortaya atıldı.

    netice itibariyle akm 14 yıla yakın bir süredir kapalı ve çeşitli iktidar oyunlarının merkezi oldu. bugün sona gelindiğinde ortaya özgünlüğünü koruyan ve bununla birlikte geliştirilmiş bir yapı görüyoruz; ancak geçmişi de unutmamak gerekiyor. bununla birlikte akm laneti diye bir şey var. umarım teknik anlamda da her şey yolundadır ve herhangi bir kazaya mahal verilmez. kültür sanat camiasının yıllarca kullanabileceği, özlenen ortam tekrar taksim'de yeşerir ve bir dönüşümün de habercisi olur bu açılış.

  • af niye var bir allahın kulu açıklayabilir mi?

    af çıkarmanın yasadışı olması lazım, önermenin bile yasadışı olması lazım. af önereni "sen de onlardansın" deyip içeri atmalıyız.

  • karamanoğulları'nın moğol hakimiyetine baş kaldırarak fırsat buldukça sağı solu yağmalayan bir çete beyliğinden merkezi bir devlet haline gelmesine büyük katkı sağlamış 14'üncü asır türk beyi.

    meşhur gezgin ibn-i battuta'nın bildirdiğine göre kendisi memlük sultanlığı'nın desteğini almak suretiyle 1318 senesinde büyük bir kıtlık ve zorluk içerisindeki karamanoğulları'na bey olmuştur. esasen, ağabeyi yahşihan da larende-ermenek hattına konuşlanarak ve moğol, daha doğrusu ilhanlı boyunduruğu altında kalarak anadolu'da söz sahibi olmalarının mümkün olmayacağını anlamıştır. lâkin, yahşihan'ın akşehir ve konya'ya yaptığı seferler de ilhanlılar'ın doğrudan baş vezir emir çoban ve oğlu anadolu valisi timurtaş komutasındaki devasa bir orduyla kendisini mağlup edip esir almasıyla son bulmuştur.

    bu vaziyette memlük desteğiyle kendisini karaman beyi makamında bulan bedreddin ibrahim bey ise timurtaş ile iyi ilişkiler kurma bahanesiyle sürekli anadolu valisine hediyeler göndermiş ve böylece toy vali timurtaş'ı, babası emir çoban ve çiçeği burnunda ilhanlı sultanı ebu said bahadır han'a karşı kışkırtmaya başlamıştır. bu süreçte, memlük sultanı ile de ilişkilerin bir hayli ilerlemesiyle birlikte konya-karaman-kahire hattında ilhanlılar'ın tamamen safdışı bırakıldığı adı konmamış bir siyasi ittifak oluşmuştur. bunun da etkisiyle ilhanlılar'a karşı isyan eden ve kendisini önce sultan, sonra da mehdi* ilan eden timurtaş, kısa süre içerisinde babası emir çoban'ın orduları tarafından anadolu'yu terk etmeye zorlanmış ve soluğu memlük sultanı'nın yanında almıştır. burada ilk etapta çok dostâne bir karşılamaya mazhar olmuş timurtaş, 1328 senesinde sebebi bilinmemekle birlikte memlük saray erkânının kararnamesi sonucunda idam edilmiştir.

    ilhanlılar da zaten kısa süre içerisinde dağılma sürecine girmişlerdir ve tüm bu gelişmeleri fırsat bilen bedreddin ibrahim bey de memlük sultanı adına sikke bastırmayı kabul ederek yenilenen ittifak doğrultusunda kendi emrine tahsis edilen memlük askerleriyle güçlendirilmiş kara ordusuyla kısa süre içerisinde sırasıyla akşehir, takkeli dağ, sille ve konya'yı ele geçirmeyi başarmıştır. 1331 senesinde larende'ye* dönerek emekli olduğunu duyuran bedreddin ibrahim bey, kardeşi halil mirza bey lehine tahttan çekilmiştir.

    bu dönemde beyliğin başşehri olarak konya öne çıkmaktaysa da hem yeni karaman beyi halil mirza hem de ağabeyi bedreddin ibrahim bey döneminde beyliğin esas merkezi ve nüfus, kültür ve yerleşim açısından kalbi olan larende ve ermenek'te dönemin mimarisinin nadide örneklerinden olan çok sayıda camii, zaviye ve bedestenler inşa edilmiştir.

    bedreddin ibrahim bey, kardeşinin 1339 senesindeki vefatından sonra bir kez daha beyliğin başına geçmişse de bu ikinci dönemi ne yazık ki pek de muvaffakiyet bahsiyle anılmamaktadır. 1343 ya da 1344 senesinde memlük sultanı ile ortak olarak düzenlenen kilikya* seferi esnasında hayatını kaybettiği tahmin edilmektedir, ancak bu bilgi teyit edilmiş bir tarihi gerçeklik olmaktan uzaktır.

    lâkin; bedreddin ibrahim bey hakkında tarihi bir gerçeklik vardır ki o da kendisinin döneminde karamanoğulları'nın, anadolu'daki en güçlü beyliklerden birisi halini alacağı 14'üncü yüzyılın ikinci yarısı ve 15'inci yüzyılın ilk yarısındaki zirve döneminin son derece sağlam temellerinin atıldığıdır.

  • (bkz: oktay)
    sana kufretmeden bu entry yazmam mumkun degil. o yuzden bastan soyleyeyim. senin ben amina koyayim oktay !
    kicimi yirtiyordum beni farket diye. ama yok. sen napiyordun ? mal mal isler pesindeydin. bazen kizlarla konustugunu gordugumde, kendimi daga tasa vurasim gelirdi.
    hayir zaten evlerimiz de karsi karsiya. ben o senin isigin sonmeden uyumuyordum biliyor musun oktay !
    oktay dedim de aklima geldi. senden sonra hic baska oktay tanimadim. bak iki tane mustafa, bir tane kamil. bir tane ali, omercan. mesut, hakan tanidim sevgili olarak ama hic oktay'a rastlamadim.
    neyse aklima geldi de yazayim dedim.
    ha tabi buyudugumuzde isler degisti hatirlarsan. her yerde karsima cikmalarin filan ama, ilkokulda cok uzdun lan beni.
    "seni bana verirler mi?"
    demistin hatirliyor musun ? universite icin baska bir sehire giderken, sana aldigim kareli gomlegi eline utana sikila verdigimde, elimi skica kavrayip...
    -mektup yaz bana, bol bol. uzun uzun..
    demistin.
    yazmistim hatirladin mi ?
    ilk tatilinde eve kosa kosa gelip, bizim kapinin onunde dolanmani dun gibi hatirliyorum..
    beni sana vermezlerdi. cunku bizi ayiran bir inanc sistemi vardi tepemizde.
    sevmeyi bilecek kadar cesur, sistemi anlayamayacak kadar saftik.
    yoksa..
    neyse.
    her seyi bi yana birak da. lan olm karin cok cirkin. bi kac defa karsilastik kil kil suzdi beni.
    hayir benden sonra bununla nasil evlendin bilmiyorum. cok cirkin lan.
    universitede hoca olmussun. hatta sozlukte arattim ismini, sevilen de bir hocaymissin. gurur duydum.
    resimlerini arattim hic degismemissin. ben o resimlere bakarken cocukluguma bakiyor gibi oluyorum.
    bir kere de karsilastik hatirlarsan. kizimi sevmistin..

    oktay, sen benim cocuklugumun, ilk kipirtilari, gencligimin de buyuk bir parcasisin.
    seni sevmeyi ben biraktim coktan ama, icimdeki o kucuk kiz sana hala asik.
    gozlerinden operim..
    not: olm karin cok cirkin.
    ss