hesabın var mı? giriş yap

  • iki tarafını sık meşe ağaçlarının süslediği taşlı bir yoldan caddebostan plajına doğru gidilince , sağ yanındaki yüksek duvarla deniz arasında kalan 27 dönümlük bahçe ve içinde ki saray yavrusu beyaz köşk ragıp sarıca paşa'ya aitti.paşanın ahvadından olan sarıca paşa kosova savaşlarında beşinci gruba kumanda etmiş, orada 1811 tarihinde ölmüştür.

    ragıp paşa iki metreye yakın uzun boylu , mütenasip vücutlu sivil paşa idi.uzun yıllar sultan hamid sarayının mabeyinciliğini yapmıştı.paşa halen yunan hudutları içerisinde bulunan eğriboz'da 1857 yılında doğmuş ve mülkiye mektebini bitirdikten sonra devlet hizmetine girmişti.1908 yılına kadar yıldız sarayı'nın güvenilir bir mensubu olan ragıp paşa, devlet memuriyeti yanında ticaretle de uğraşmış,beyoğlunda birbirine yakın anadolu,rumeli ve afrika hanlarını yaptırmış,umurca rakı fabrikasını kurmuştu.debdebeli yaşantısı,büyük bir serveti vardı.son derece zevkli ve bilgili olan paşa, yaptırdığı büyük binalarda zevkini ve kültürünü simgelemiştir.

    caddebostan köşkünü 1906 yılında önce kagir olarak inşa ettirmiş, üzerini ahşap kaplatmıştı.köşkün mimarisi çok değişik ve kaliteli olup, o nispette pahalı idi.odaların döşemeleri önce on santim kalınlığında pres edilmiş kömür plakalarıyla kaplanmış, üzeri kalın bir mantar tabakasıyla örtülmüş, üstü de viyana'dan getirilen çok kaliteli bir parke ile döşenmişti.tavanlar ince altın varaklarla süslü idi.ilerki yıllarda bu altın malzemenin satıldığı öğrenildi.bina kırk bin altına malolmuş, dört katlı köşkün adalar tarafına bir de kule yapılmıştı.mehtaplı gecelerde paşa içkisini bu kulede alırdı.bu bilgileri aktaran nahide sarıca, binayı a. jasmund isimli bir mimarın yaptığını söylemişti.

    köşkün geniş salonları, renkli camları, aradan yüzyıl geçtiği halde bütün ihtişamlarını koruyan kapıları vardı.binanın iç ve dışındaki mermerlerin hepsi italya'dan gelmişti.

    bahçedeki arabalıkta birbirinden şık landola ve landon arabaları, ahırlarda ise çok kıymetli ingiliz atları bulunuyordu.bahçedeki tarhlar her mevsim renkli çiçeklerle dolar, taşar, en güzel çam , çınar ve kestane ağaçları tabii bir orman görüntüsü verirdi.buna rağmen göztepe ve erenköy'deki köşk bahçelerinde anane haline gelmiş üzüm bağları ragıp paşa konağı'nda yoktu.

    paşa çiftehavuzlar'a özel istimbotla gelir, bazende arabayı tercih ederdi.

    ragıp paşa özenerek yaptırdığı köşkte yılın pek az ayında sadece ilkbahar ve sonbaharda kalır, daha çok sarıyer'de, halen yanmış olan yalıda ve yıldız'da otururdu.
    köşkün caddebostan yoluna açılan çift kanatlı büyük, oymalı deniz tarafında en şiddetli lodosların bile bozamadığı beyaz mermerden yapılmış sağlam bir rıhtımı vardır.

    bahçe kapısının karşısında birisi hala duran iki güzel bina yaptırmıştı.selamlık olarak kullanılanıson yıllarda yıkılıp, yerine apartmanlar yapıldı.yaverlerin oturmasına mahsus olanı ise durmaktadır.köşkün bitişiğindeki büyük beyaz köşk ise ragıp paşa'nın kızı tevhide hanım'a aittir.bugün hala bakımlıdır.gerek ragıp paşa'ya gerekse tevhide hanım'a ait köşklerin içerlek oluşu, etraflarında yüksek duvarlarla çevrili bulunması nedeniyle caddeden iyi görülmemesine rağmen, denizden bakılınca muhteşem bir manzara arzetmektedir.

    sultan hamid döneminin bu varlıklı ve zevkli paşası 1908 meşrutiyeti!nden sonra padişahın selanik'te alatini köşkü'ne gönderilmesini müteakip rodos'a sürgün edilmiş, orada mide kanserine yakalanmıştı.tedavi için isviçre'ye gitti.dönüşte çok yaşamadı, çiftehavuzlar'daki köşkünde 1920 yılında vefat etti.

    ragıp sarıca paşa'nın ölümünden sonra konak önce avukat ibrahim ali bey'e daha sonra sait çiftçi'ye satıldı.bir süre yacht kulubü bir süre de askeri nekahathane olarak kullanıldı.caddebostan yolu genişletilince, duvarların ve kapının yeri değişti.bahçenin bir bölümü parsellendi, bazı ağaçlar kesildi.buna rağmen ragıp paşa köşkü çiftçi ailesi'nin mülkiyetinde güzelliğini korudu

    kaynak: bizans metropounde ilk türk koyu kadıköy - dr. müfid ekdal
    kadıköy belediye başkanlığı kültür yayınları

    suser notu : birebir olarak kitaptan aktarılmıştır.yazara saygı olarak özetlemektense tamamının aktarılması daha doğru bulunmuştur.migros tarafından yürüyüş yoluna girip denize ulaşırken sağ taraftaki köşktür.ilerdeki diğer köşk için :

    (bkz: caddebostan tevhide hanım kosku)

  • içerisinde bulunan 9 gezegenin eksenel eğiklikleri şu şekildedir. evet, kalbimde plüton hâlâ bir gezegen. eksen eğikliği, dönme ekseni ile yörüngesinin ekseni açısındaki farktır. güneşin etrafında bir elips şeklinde dönerken ekvatorumuz bu elips ile aynı hizada değildir. bu fark, eksen eğikliğidir. dünya için 23 derecedir. bir gezegen, eksen eğikliğine sahip ise mutlaka bir çarpmaya sahne olmuştur.

    merkür, neredeyse eksen eğikliği olmayan bir gezegendir. kendisinin yörünge hareketi, einstein genel görelilik kuramını açıklayana kadar tam olarak açıklanamıyordu. kendisine yakın bir vulcan gezegeni bile var deniyordu. neyse ki, einstein bunu gök cisimlerinin uzayı bükmesi ile izah etti de sorun çözülmüş oldu.

    venüs, dünyaya benzer bir yapıya sahiptir. eksen eğikliği 177 derecedir. yani, kuzey kutbu aslında güney kutbudur. bu eğiklik yüzünden herhangi bir mevsim hareketinden bahsedilemez. geçmişte meydana geldiği düşünülen bir çarpışma sebebiyle, venüs'ün dönüşü uranüs ile beraber diğer güneş ve diğer gezegenlere göre terstir. dünyaya göre 1 günü, 1 yılından uzun sürer.

    dünya, 23 derecelik bir eksen eğikliğine sahiptir. sebebi olarak ay'ı da meydana getiren mars büyüklüğündeki theia adlı gezegenin çarpması olarak düşünülmektedir. eksen eğikliği, üzerinde mevsimlerin oluşmasına sebep olur.

    mars, 25 derecelik bir eksen eğikliğine sahiptir. sebebi olarak, 4 milyar yıl önce plüton büyüklüğünde çarpan bir gök cismi kabul edilir. eğikliği sebebiyle mevsimler görülür. -5 derece ile -87 arası değişen sıcaklıklar görülür.

    * jüpiter, geçtiğimiz yaz bolca görülen bu dev, kendi halinde dönmektedir. sembolü sayılan lekesi, 300 yıldır devam eden bir fırtınadır ve dünyadan büyüktür. eksen eğikliğinin düşük olması yüzünden, mevsimleri yoktur ama içinde fırtınalar vardır. kendi etrafında çok hızlı döner. kütlesi daha büyük olsaydı, yapısı itibariyle bir yıldız olabilecek haldeydi. aurorası vardır. halkaları vardır. 60'dan da fazla uydusu vardır.

    * satürn, 27 derecelik bir eğikliğe sahiptir. dünyaya yakın eksenel eğikliğe sahip bu diğer halkalı dev, güneşe uzaklığı sebebiyle mevsimleri biraz uzun yaşıyor. mevsimler bu gezegende de vardır ama 7 yıl kadar sürer. bir gününü 10 saatte tamamlayacak kadar hızlı döner. güneş sisteminin en hızlı rüzgarları burada eser. halkaları sebebiyle gözlemlemesi de keyiflidir. halkaları için büyük bir uydusunun parçalanıp, yörüngesinden çıkamaması olarak düşünülür. neptün, uranüs ve jüpiter diğer halkalara sahip gezegenlerdir ama satürn halkaları en bilinendir.

    * uranüs, 98 derecelik inanılmaz bir açıya sahiptir. kuzey kutbu doğudadır yani. ayrıca, venüs gibi dünyanın aksi yönde döner. bunun tek makul sebebinin, uranüs'e çarpan dünya büyüklüğünde bir gök cismi olduğu söylenir. kimi yerlerde de bu hale gelmesi için 1 değil 2 çarpışma olduğu da söylenir. her mevsimi 21 yıl sürer. bu gezegende yağmura yakalanınca zengin olabilirsiniz. yağmur değil elmas yağar. çünkü, bu gezegende fazlasıyla karbon ve hidrojen bulunur.

    * neptün, gözlemlenmeden önce hesaplarla bulunan ilk gök cismidir. 30 dereceye yakın bir açısı vardır. bu sebeple mevsimlerin oluştuğu söylenebilir ama güneşe olan uzaklığı sebebiyle, mevsimler arasında pek fark yoktur. uydusu triton, diğer uydularından aksi yöne dönmektedir. bu da triton'un zamanında neptün'ün kütleçekimine kapıldığını ve bu yüzden farklı olduğu varsayımını ortaya çıkartmıştır. -200 derece ortalama hava sıcaklıkları vardır.

    * plüton, 120 derece eksen eğikliğine sahiptir. yan dönmüş bir haldedir yani. güneşten o kadar uzaktadır ki, ortalama sıcaklığı -230 derecedir. atmosferi vardır. güneş ışığı kendisine 5 saatte ulaşır. charon adlı uydusu yarısı boyutundadır. 2006 yılında cüce gezegen olarak ilan edilmiştir. gönlümüzde hep gezegendir ve hep öyle kalacaktır.

  • fm 2011'de denizlispor ile bank asya'da lider giderken bir anda youla'nın sakatlanmasıyla tepetaklak 9. sıraya kadar gerilemiştik ve böyle bir takım nasıl olur da iyi yönetilemez diye kendime kızıp takımın geleceği adına sezonun ikinci yarısının başlarında istifa ettim ve takım sezonu orta sıralarda tamamladı.

    bu sırada gerçek dünyada denizlispor ligde liderdi ve doludizgin gidiyordu. oha dedirten kısmına bakarsak doludizgin giden takımda oyundaki gibi youla sakatlandı takım bir anda düşüşe geçti ve teknik direktör hamza hamzaoğlu istifa etti ve takım sezonu orta sıralarda tamamladı.

  • atatürk'ü kullanıp para kazanmaya doymamış birinin yeni hedesi.

    bununla sürekli allah ve bilmem ne diye kitap çıkaran adamlar arasında cidden ne fark var?

  • gun itibari ile, sozlukte yasanan kisa sureli kaotik anlarin kisa aciklamasi. normalde yapmam bu tur seyler ama, olayi anlamayanlara kiyagim olsun.

    - sabahin ilk isiklari ile birlikte, sozlukte onay bekleyen tum caylaklar bir anda yazar oldu.
    - henuz hadise tam kavranamamisken, sozluge oluk oluk entry akmaya basladi.
    - yazar olan caylaklar o kadar seri entry giriyordu ki, girilen entry'ler henuz sol frame'in tepesine gelmeden 3. sayfaya dusuyordu.
    - gunun cok erken saatleri olmasina karsin tum basliklarda akil almaz bir patlama yasanmaya baslandi. ortam, zombi istilasina ugramis kent merkezinden halliceydi.
    - olaydan cok kisa bir sure sonra, sozlukte eskiler-yeniler tartismasi basladi.
    - yeni yazarlar "eskiler ucurulsun" gibi basliklar acarak goz yasartti.
    - yeni yazarlarin buyuk cogunlugu cumle dahi kurmaktan acizken, "sozluk radikal bir karar aldi. siz zaten bir bok yapmiyordunuz. biz kaliteyi yukseltecegiz" cikislari yaparak aklimizi basimizdan aldi.
    - tam sozluk manisa mesir macunu senliklerine donmusken, sozluk yonetiminden "pardon kuzenim yapmis" aciklamasi geldi.
    - bu aciklamadan sonra, yeni yazarlarda gergin bir bekleyis basladi. tekrar caylak olmamak adina, onlara destek veren bazi eski yazarlar ile direnis baslattilar. arada, mantikli entryler girerek tekrar caylak olmaktan yirtmaya calisanlar gozden kacmadi.
    - aciklamadan yaklasik bir saat sonra, ssg "yeniden caylak yap" butonuna basti ve 2 saatligine yazar olan caylaklar, yeniden caylak oldu.

    onay bekleyen caylaklarin buyuk kisminin yazar olmaya hazir olmadigini gozlemlemek mumkundu. arada, sozluge bir seyler katabilecek olanlar da goze carpiyordu elbette ancak buyuk cogunluk epey bir sure daha caylak kalacak gorunuyordu.

  • zor zamanlarında fazla yalnız bırakılmıştır.

    "ya biliyorsun işte işim gücüm var, olmasa gelirdim yani", "ya biliyorsun para yok işte, olsa gelirdim görüşürdük eheh" diyip duran arkadaşların... "ya evladım, çocuğum sen yaparsın, hadi bakiim kolay gelsin..." diyen akrabaların nesini özleyeceksin allasen, bahanelerini mi?!

  • edit:

    gelen mesajlardan sonra anladım ki bu insanımsı varlıklara müstehak bir toplumuz. içimizdeki gerçekten iyi insanlar kusura bakmasınlar.
    bizim toplumumuz bu insanlıktan nasibini alamamış, görmemiş şempanzelere layık maalesef.

    diyorum ki su veren itfaiyenin hortumunu. pılımı pırtımı toplayıp en kısa zamanda defolup gideceğim buradan. aklınız varsa siz de yapın bunu.

    edit2: şunu da söylemeden gidemeyeceğim. "bana dokunmayan yılan bin yaşasın" kafasıyla olmaz. o yılan döner bir gün sizi de ısırır.

  • memleketin birinde 3 kere camiye gitmeyenleri idam ediyorlarmış. usulen idam edilmeden önce 3 dileğini yerine getiriyorlarmış. adamın teki 3 kere gitmemiş ve tabi yakalanmış. idam edilmeden önce sormuşlar:
    - ilk dileğin ne ?
    - vezirin karısıyla beraber olmak istiyorum!
    vezir "olmaz" dese de padişah "mecbur" demiş. ve adam vezirin karısıyla beraber olmuş.
    adam ikinci dileği olarak padişahın karısıyla birlikte olmayı seçmiş. bu sefer padişah "hayır" dese de herkes itiraz edince padişah mecbur kalmış.
    - son dileğin ne?
    adam bir vezire, bir padişaha bakmaya başlamış. aradan 5 dakika geçtikten sonra vezir bakmış namus elden gidecek:
    - ben bunu sanki camide gördüm gibi geldi, deyince padişah da:
    -ne gibisi lan! yanımda kılıyordu!