hesabın var mı? giriş yap

  • batıyla aramızda çocuk yetiştirme anlayışı bakımından devasa fark olduğunu biz de kabul ediyoruz elbette.

    ancak "düşmezse senindir, düşerse zaten hiç senin olmamıştır" şeklindeki bir tavrın, çocuğa birey olarak davranmakla ne ilgisi var mınako. çocuk düşseydi "o bir birey, kendi kararını kendi verdi" mi diyecektik anlamıyorum ki.

    sonradan not: tehlikeli bir durum olmadığı, bebeklerde yükseklik korkusunun doğuştan geldiğini söyleyen bir arkadaş olmuş. tehlikesiz olduğuna katılmıyorum. o yaştaki bir bebeği kanepede, yatakta tek başına bırak bir bakalım; bir yolunu bulup düşüyor mu düşmüyor mu. yoksa yükseklik korkusu bir tek bizim bebelere mi doğuştan gelmiyor?

  • görsel anlamda fazlasiyla tatmin edici.. ana karakterler bu filmde de konusmadigi icin sadece mimiklerine odaklandim ve gene bircok sey duydum. kim ki duk u en cok bu yüzden sevdim..

  • http://www.tombak.com.tr/sayi12/tabela4.gif

    fotoğrafta bir duvar, bir merdiven, merdivenin üzerinde duvara tabela çakan bir adam ve merdivenin dibinde toplanmış 10-15 kişi görülüyor. zeki olduğumuz için buranın istiklal caddesi olduğunu -başlık o çünkü- hatta biraz daha zeki olduğumuz için duvarın taksim maksemi olduğunu da anlayabiliyoruz. ama fotoğraf ufakça olduğundan adamın kim olduğu anlaşılmıyor.

    ama hemen yardıma yetişiyorum: adamın adı osman nuri ergin, kendisi istanbul şehremaneti'nin bir memuru ama bildiğiniz memurlardan değil. darüşşafaka'da okumuş tarihini yazmış; muallim cevdet'le dost olmuş biyografisini yazmış; öğretmen olmuş maarif tarihi yazmış; belediye'de çalışmış ve oturmuş, hala belediyecilik ve yerel yönetimler tarihinin en kapsamlı kaynak kitabı sayılan dokuz ciltlik mecelle-i umur-ı belediyye'yi yazmış, sokak sokak istanbul şehir rehberi'ni yazmış, sokaklara yeni isimler önermiş, onaylatmış.

    fotoğrafın çekildiği tarih 1927 ve osman nuri bey maksemin üzerinden cadde-i kebir tabelasını söküp istiklal caddesi'nin tabelasını çakıyor. caddenin adı artık istiklal olacak.

    osman nuri, o tarihte böylesi bir vazife için seçilmesi gereken birkaç kişiden birisiydi herhalde. ama o tarihlerde istanbul'da sokağın, binanın, baninin çetelesini tutan bir başka isim daha vardı: jacques pervititch.

    pervititch, istanbul'un şehir mimarisi ve sokakları üzerine araştırma yapmak, şehrin sokak sokak bir haritasını çıkarmak için uzun araştırmalar yapmıştı ve yolu elbette belediye'ye de düşmüştü. düşünüyorum, merak ediyor, öğrenmek istiyorum: pervititch, osman nuri'yle ilk kez nerede tanıştı, neler konuştular ve araları nasıldı?

    hiç birlikte caddede yürüdüler mi? daha çok cadde-i kebir'de mi yoksa istiklal'de mi yürüdüler?

  • habertürk'teki köşesinde sarı eşkiyalar başlığıyla yazdığı yazıdır.

    sarı eşkıyalar

    birisi şu istanbul’daki taksi sorununa allah aşkına el atsın.

    artık istanbul’da pek az taksi, bolca sarı eşkıya var.

    özellikle de kentin merkezinde.

    bunların türk müşteri ile pek alakaları yok.

    hepsi turist peşinde.

    genelde taksim, laleli, mecidiyeköy cevahir alışveriş merkezi gibi özellikle arap turistlerin yoğun olduğu bölgelerde konuşlanıyorlar.

    işleri turist dolandırmak.

    taksim’de bizim gazetenin önünde her gün kavga var.

    50 liralık yol için 100 dolar istiyorlar.

    olay çıkıyor.

    bu taksiler çift çift geziyorlar ve olay çıktığında turistin etrafını sarıp, argo tabir ile boğuntuya getiriyorlar. turist canını kurtarmak için parayı vermek zorunda kalıyor.

    bu taksileri yolda görürseniz asla durmuyorlar.

    bir an önce yeniden karargah haline getirdikleri yukarıda saydığım bölgelere ulaşıp, yeni bir turisti söğüşlemek için hızla yerlerine dönüyorlar.

    türk vatandaşları ile tek alakaları, yolda bir türk sürücü ile sorun yaşarlarsa onu kadın erkek demeden dövmekten ibaret

    bunlara doğru düzgün bir denetim falan da yok.

    benim saydığım yerlerde konuşlandıklarını da herkes biliyor ama buralarda ne bir polis ne bir denetim.

    denetim olsa evrak sormaya gerek yok. zaten tipine bakıp lisansını iptal edersin ama zaten çoğu lisanssız.

    plaka sahipleri otomobillerini istanbul’un bildik, efendi taksicilerine değil, bu serserilere kiralamayı tercih ediyorlar çünkü daha fazla yevmiye veriyorlar.

    bu yüzden de düzgün taksici esnafı iş bulamıyor. kiralayacak taksi plakalı otomobil bulamıyor.

    kötü şoför iyi şoförü kovuyor.

    ve ak parti’nin kontrolündeki ibb meclisi, bu rezaleti bir nebze olsun zapturapt altına alacak taksi projesine bir türlü izin vermiyor.

    istanbullu çileden çıkıp tehlikeye dönüşen bu duruma katlanmak zorunda bırakılıyor.

    haberturk

  • burada da şöyle bir ayrım var ama:
    adam ne kadar zeki olduğunu ısrarla gözünüzün içine sokmaya çalışabilir, şimdiye kadar edindiği bilgi birikimini entelektüel terör haline getirebilir. ve sonunda da dünyanın en itici insanlarından biri birisi olur. girdiği her ortamda schopenhauer konusu açabilir.

    diğer gruptakilerse, "tam o anda" zekalarını konuştururlar. bu tür adamların garip bir çekiciliği vardır. birden değil, yavaş yavaş içine düşersiniz. böyledir.

  • (bkz: sakinlik)

    sadece sevgili değil yakın olduğum normal erkek arkadaşlarımın bile bu yapıda olan kişilerden oluştuğunu farkettim. bir ortamda küs/kavgalı olduğunuzu belli eden, laf sokan, durduk yere internette ona buna çatan, tabir-i caizse b.kuyla kavga eden, sinirlerine hakim olamayan, ortamda dikkat çekmek için abartılı hareketler yapan erkeklerden ömrümün sonuna kadar hoşlanmayacağımın farkındayım.