hesabın var mı? giriş yap

  • kendisiyle ilgili bugün ilginç bir şey öğrendim. 1928 senesinde coca cola'yı ilk defa portekiz'de satışa sunacak kişi patronudur ve onun şiir yazdığını bildiği için satışta kullanılacak bir slogan bulmasını ister. pek istekli olmasa ve tadını beğenmese de slogan için teklif edilen satıştan pay cazip gelir ve işi kabul eder. bulduğu slogan "primeiro estranha-se. depois entranha-se". "önce garipseyeceksiniz sonra müptelası olacaksınız" gibi bir anlamı varmış. epey popüler olmuş içecek ama daha sonra ülkenin sağlık ve din adamlarının girişimleriyle bu içecek bağımlılık yaptığı gerekçesiyle yasaklanmış. aynı zamanda bu sloganın böyle popülerleşmesinde büyük etkisi olduğu düşünülerek ona da ceza vermeyi düşünmüşler ama pessoa en başta müdürüne sloganı arkadaşı alvaro de campos'un - ki böyle biri yok, pessoa'nın kullandığı takma isimlerden biri - bulduğunu ve kendisinin iskoçya'da yaşadığını söylemiş ve bu şekilde bu olaydan yırtmış. olan müdüre olmuş bütün kolaları toplatmışlar tazminat filan da ödememişler.

    bu bilgileri como fernando pessoa salvou portugal* isimli kısa filmden öğrendim. 18 gün daha mubi'de izlenebilir durumda.

    https://mubi.com/…ow-fernando-pessoa-saved-portugal

  • süresini çok uzun bulduğum bir kontratla lakers'a gelmiş oyuncu, hoşgelmiş diyeyim. kendisi sevdiğim bir karakter değil, fakat eskiden bu yana nefretim azalıyor, 2011 yılında wade ile beraber olup da nowitzki ile dalga geçtiklerini sandıklarından sonra aynı nowitzki tarafından tokatlanmaları çok hoşuma gitmişti. ama kendisi o günden bu yana karakter olarak geliştirdi kendini, daha oturaklı bir kişiliği var ki, kendisi miami zamanlarında mario chalmers'ı dövecekti neredeyse (bu arada dövse haklıydı). ama şimdi bakınca jr smith gibi bir insana bile en fazla; "ne yaptın sen?" kıvamında isyan etti.

    neyse konuya dönecek olursak; kendisine olan nefretim azalmaktayken, gönül verdiğim renklere bağlanmasıyla, bunu nötr hale getirdi, lakers'ın başarısı için ter döktüğü sürece desteklerim kendisini, ama sadece bu kadar.

    tekrar kontratın süresine gelirsek, üç yıl ve üzerine bir yıl oyuncu opsiyonu var. kendisi dört sene daha bu düzeyde oynayabilirse, bunu garanti ettiyse şahane, sorun yok. hatta üç sene oynasa da yeterli olur, ama benim şahsi görüşüm en fazla iki yıl daha üst düzeyde kalacağı ve sonra düşüşe geçeceği yönünde.

    kendisinin lakers'a gelmesi, bende arkasının geleceği hissini uyandırıyor, leonard sadece lakers'a gelmek istiyormuş, spurs; leonard ile aralarındaki bağın koptuğunu biliyor, fakat; alabilecekleri en iyi teklifi almaya çalışıyorlar. bunu yapmaları çok normal, ama abartırlar da takastan vazgeçerlerse çok büyük kaybedecekler, çünkü gitmek isteyen adamı tutamazsın. buna en yakın örnek; kyrie irving. çok kötü bir takasla gitti, çünkü gitmeyi kafasına koymuştu. bu durumu leonard'da da görüyorum. gitmeyi kafasına koymuş. lakers'a takaslanmazsa; lakers da lakers diyen bir adama kimsenin bundan sonra çılgın teklifler yapacağını düşünmüyorum. o yüzden benim fikrimce; spurs, leonard'ı ya lakers'a takaslayacak (alabildikleri en iyi teklifle) ya da seneye fa olarak yollayacak. bu arada takasın içeriğinde ingram'ın bulunmasını hiçbir şekilde desteklemiyorum.

    neyse konudan konuya atladım, kendisine lakers formasıyla başarılar diliyorum, o formayı daha önce giymiş oyuncuları izleyerek lakers organizasyonunun ruhunu anlayacağını düşünüyorum.

  • merkel'e olan saygımı arttırmış olay. siyasetçi dediğin duygularıyla hareket etmez. hayat adil değil. her acıtmasyon yapanı ülkeye alacak halleri yok.

  • real madrid başantrenörü pablo laso, maça ilişkin "f.bahçe gibi büyük bir takıma karşı kazanmak için sadece yüreğini ortaya koymak yetmez" dedi. evet bunu real madrid başantrenörü dedi. öyle işte...

  • bakın, lütfen kulak verin bana:

    ak parti'ye oy verdiğini bildiğiniz, emin olduğunuz insanlar ortalama 3 ay içerisinde ağlayıp sızlanmaya ve muhtemelen sizden para istemeye başlayacaklar.

    bu durumda ne yapacağınız önemli:

    benim tavsiyem sakın ola seçimlerini eleştirmeyin. siz de zor durumda olduğunuzu söyleyin, yardımcı olamayacağınızı ifade edin. daha iyi olacak inşallah deyin. ama dalga geçer gibi değil. gerçekten inanarak...

    bu insanların karşısında bir blok olmayın, birleşmesinler. yavaş yavaş kendilerini tüketsinler, birbirlerinden uzakkaşsınlar. kayıtsız kalın.

    hiçbir şekilde siyasi bir tartışmaya girmeyin, fikirlerinizi sorarlarsa "ben bu işlerden pek anlamıyorum." deyin geçin.

    doğru bildiğimizi söylemek işe yaramadı. artık bu insanlarla konuşmayalım, kulaklarımızı da tıkayalım.

  • spor yorumculuğuna bir oy daha. millet kıçını yırtsın oynasın, takım çalıştırsın. sen çık yenilgiden sonra ben söylemiştim böyle olmaz. galibiyetten sonra bak benim dediğimi yaptılar kazandılar...

  • çoraplı ayaklarla girilen tuvalette ıslak bir terlik giydiğinin fark edildiği an ve hemen akabinde çorapta hissedilen ıslaklık hissi. o an insan hayattan soğur, bütün enrjisini yitirir. çarşısının kitlendiğini duyan askerden, en sevdiği yemek takımının tabağının kırıldığını gören anneden bile daha mutsuzdur, hüzünlüdür o an...