hesabın var mı? giriş yap

  • susan kadın sevgiliniz ise korkmayın; kocaman sarılın ve öpün ama böyle rastgele öpücükler olacak. önce sizi itelemeye çalışacaktır, sakın bırakmayın erkek adamsınız siz. sonra sakince sizin kollarınıza bırakacaktır kendisini. suratını asmasına ve susmasına neden olan şeyi böyle kedi gibi sakin sakin sanki mırlıyor gibi anlatacaktır.

    işte topukla, kaç, sus, bakma diyenleri sakın dinlemeyin. bir kadın susuyorsa kaçmak yapılması gereken son şeydir. bilginize.

  • gecenin köründe gelen bir telefonda "abla beni al, başım belada" diye kurulan kısa bir cümle sonucu müdürüme mesaj atmamla birlikte yataktan fırlayıp 3 saatte istanbul'dan ankara'ya ulaşmam ve tüm ev eşyalarını sabaha karşı arabaya taşımamla birlikte kardeşimi eve getirmem. ya da en küçük kardeşim üniversite de kara sevdaya tutulup kıza açılamadigi için akan gözyaşlarıyla kahrolmam ve bir yaz günü ta zonguldak'a kardeşimle gidip kızı bulup kavuşmalarını sağlamam en basit örneklerdir sevgiye dair. hayatınızı düşüncesiz davranışlarla ne kadar zora sokarlarsa soksunlar, abla dedikleri anda iki eliniz kanda da olsa da her zaman yanlarında olmaktır ablalık. bazen anneden de öte olabilmektir.

  • beyaz yakalının, orta sınıfın mesken tuttuğu beach club'lar artık ultra zenginlerin tekelinde.

    orta sınıfın alım gücü, çomar (aile) ve zombi çomardan (kalabalık, yerli ve milli veya çok uluslu erkek grupları) izole yaşamaya / eğlenmeye yetmiyor.

    beyaz yakalı artık çomarla aynı ortamlarda bulunmak, aynı denize girmek, anı yerde yemek içmek zorunda.

    ülkede iki sosyo ekonomik sınıf kaldı: ultra zenginler ve diğerleri.

    denize donla giren, avazı çıktığı kadar bağıran 6 bebesi olan tiplerle aynı ortamlarda bulunmaya alışsanız iyi olur.

  • öncelikle kendinize neden kafe açmak istediğinizi sorun eğer cevap, plaza hayatından sıkılmış olmak, daha large çalışma ortamı gibi cevaplar ise hiç bulaşmayınız. kafe, bar, restaurant, pub işletmek ve işletirkende başarılı olmak için, disiplin ve bu disiplinde istikrar gerekir. gazetelerin pazar eklerinde ki "özge bir şirkette finans müdürüydü, bütün kariyer hırsını bir kenara bırakıp küçük bir kafe açtı, kurabiyeleri kendi yapıyor" diye servis edilen köşelerde ki söz konusu kafeler, altı ay sonra batıyor. bu piyasada buna benzer onlarca batma hikayesi sayabilirim.
    buraya kadar okeysek şimdi daha önce hiç yeme-içme sektöründe mesai harcamadığınızı kabul ederek tavsiyelerime devam ediyorum.
    1-mekanın lokasyonunu belirliyoruz.
    2-o lokasyonda ki hangi kitlenin müşteri portföyümüz olacağına karar veriyoruz. tiki mi, tesbihli mi, öğrenci mi, entel kitle mi.
    3-kitleye göre belirlediğimiz lokasyonda en uygun noktadan dükkanı tutuyoruz.(ruhsat vs. gibi resmi veya mali prosedürlere girmiyorum, orası ayrı bir entry konusu) bu madde için kadıköy'den örnek verelim, hedef kitle tikiyse dükkanı gidip rıhtımdan tutmanın, tesbihliyse moda'dan, öğrenciyse bağdat caddesin'den tutmanın bir esprisi yok, ben her kitleye hitap edicem diyorsanız istanbul' da öyle bir mekan yok, olduğunu iddia edenlerde ya kendi kitlesini tanımıyor ya da kendini kandırıyor.
    4-kitleyi ve lokasyonu belirleyip dükkanı tuttuktan sonra bir mimarlık ofisine gidip(kesinlikle arkadaşınız olmasın) dükkanınızın(artık dükkanınız var) dekorasyonunu hitap edeceğiniz kitleye göre yaptırıyorsunuz bu konuda profesyonel olarak yardım almayı kesinlikle ihmal etmeyin, dekorasyon benim işim; "ahşap sandalye ve masalar, buraya bir tablo, yer döşemesi mini karo, tavanada beş tane de spot diye kafada kurup finalde uyumsuz bir görüntü çıkartma ihtimaliniz çok yüksek.
    5-dekorasyon işini tamamladıktan sonra daha önce yeme-içme sektöründe profesyonel olarak çalışmış bir mutfak şefi, bir salon şefi şayet içki satacaksanız iyi bir barmen, satmayacaksanızda bir barista buluyorsunuz, bu adamlarla oturup bir menü yapıyorsunuz(matbaaya vermiyorsunuz sadece taslak)bu menü lokasyonunuza, kitlenize ve dekorasyonunuza uygun olmalı.
    6-menüyü yaptıktan sonra dükkanınızda kullanacağınız, dolap, tezgah, fırın, tabak, bardak, kaşık, çatal, bıçak, ekmek sepeti vs. bu liste çok uzar gider, malzemenin alışverişini yapıyorsunuz, kullandığınız malzeme, dekorasyona, kitleye, servis ettiğiniz yemeğe, içkiye, uyumlu olmalı.
    7-demirbaş malzeme alındıktan sonra sırada yiyecek ve içecek satın alması var. bunları tedarik edeceğiniz firmayı seçerken, haftanın kaç günü sevkiyat yaptıklarına ve kaç liralık cari kabul ettiklerine, verilen siparişi zamanında ve istenilen adette(fazla veya eksik değil) getirmeleri gibi başlıca kriterlere göre belirleyin.
    8-kaç kişi çalıştırmanız gerektiğine karar verin, bu kararı vermenizde ilk aldığınız kalifiye personelden yardım isteyin asla olması gerektiğinden daha az ya da daha fazla personelle çalışmayın az personelle işi yetiştiremezsiniz çok personel olursada bir kaç kişi hep boşta kalır ve dükkan iş yapmıyor görüntüsü oluşur, bu hem müşteri psikolojisinde iş yapmayan mekan profili oluşturur hem siz de.
    9-sıra geldi fiyatlara. bütün yatırımı yaptık, dükkan tutuldu, dekorasyon yapıldı, kalifiye eleman bulundu, demirbaş alındı, satın almalar tamamlandı, personel bulundu maaşlar belirlendi, belli bir bütçe oluşturuldu, aylık ve yıllık giderler ve gelir beklentisi oluşturulduktan sonra sıra menüde ki servis edeceğimiz ürünlere fiyat koymaya geldi. asla hiç birşeyi hak ettiğinin altında veya üstünde fiyatlanırmayın, içinize sinen ve altını doldurabildiğiniz ve gider kaleminize göre size kar ettirebilecek gerçekçi rakamlar belirleyin.
    10-kasaya, kapıya ve masalara hakim olun, dükkanınıza gelen müşterilerle ego yarıştırmayın ve hiçbir personelinde bunu yapmasına izin vermeyin, yapanla yollarınızı ayırın. dükkanınıza fiziki olarak zarar vermedikçe hiçbir müşteriyi terslemeyin, herkese prens ve prenses muamelesi yapın, masada neler yaşandığını, müşterinin iyi bir servis alıp almadığını, müşteri şikayet etmedikçe asla bilemezsiniz o yüzden dükkanda hep gezin müşteriyle konuşun herşey yolundamı diye sorun, arkadaşlarınızla dükkanın en orta masasında oturup her akşam geyik muhabbeti yapmayın.
    11-dokuzuncu maddeye kadar atlamadan geldikten sonra, onuncu madde de istikrarı hep koruyun iki yıl sonra ikinci şube için kolları sıvayın.

  • bir ilhan berk şiiridir, aşk:

    "sen varken kötü diye bir şey bilmiyorduk
    mutsuzluklar, bu karalar yaşamada yoktu
    sensiz karanlığın çizgisine koymuşlar umudu
    sensiz esenliğimizin üstünü çizmişler
    nicedir bir pencereden deniz güzel değil
    nicedir ışımayan insanlığımız sensizliğimizden.

    sen gel bizi yeni vakitlere çıkar."

  • insanı watford taraftarı yapabilecek bir maç. o son gol sırasında watford tribünlerinde olmak varmış.

  • öncelikle tavuk suyuna çorba tadında bir entry giremeyeceğim için bu başlığın takipçilerinden özür dilerim.

    efendim, maalesef 10 aylık kızımı iki gün önce havale geçirdiği için hastaneye kaldırdık. ateşten kasılmış, dudakları morarmış kızımın başında damar yolu açmaya çalışan, oksijen veren, soğuk kompres yapan insanlar falan... manzara tarif edilemez, allah kimsenin başına vermesin. neyse... iki gün hastanede yattıktan sonra bir kaç saat önce eve geldik. kızım şimdi yan odada annesinin kucağında mışıl mışıl uyuyor... herşey yolunda... dahası ateşini her kontrol ettiğimde ateşinin 36,5 derece ve buna yakın bir değer gördüğümde sevinçten ateş ölçeri kıçıma sokasım geliyor. o derece. ben ömrümde mutluluk nedir hiç tatmamışım meğerse be...

    evet, gülümsetmek kelimesinin hafif kaçtığının farkındayım. belki yanlış başlığa yazmışımdır. aramaya inandım ama benzer bir şey bulamadım. "öyle bir sevinmek ki sevinçten ateş ölçeri kıçına sokmak" diye bir başlığa da sözlüğün ihtiyacı olmadığını düşündüm. sevincime verin, idare edin.

  • aşık olmaktan daha güzeldir. en azından ayılana kadar... çünkü sarhoşken herkesi çok seversin. en azından ben severim...

    imza: yeni yılı ailesinin evinde içerek geçiren ve babası tarafından "sarhoş" diye alay edilen 29 yaşındaki ezik. o kadar ezik ki anası babası içki alıyor içsin de keyfi yerine gelsin diye. asjklxf. neyse, içeyim bari.

  • aldigi son güncelleme ile ekranın yarisini reklamla kaplayan uygulama. gece karanlık modda kullanırken yarım sayfa bembeyaz trendyol reklamı gosteren geliştirme ekibini kutluyorum.
    ayrıca çok fazla ayrıcı çizgi eklemişler. her menü yatay çizgi dolu. göz yoruyor.