hesabın var mı? giriş yap

  • ketum bir hayvan..

    sabaha karşı 02:30 civarında edirnekapı otobüs durağında oturuyordu dün biri.. banka oturmuş, kuyruğunu da kendine dolamış bekliyor..

    gittim yanına:

    -"pardon" dedim.. "bu saatte 500t var mı..?"
    şöyle ağır bir edayla başını kaldırıp yüzüme baktı.. gözleri mahmur..
    -"500t diyorum, bu saatte geçiyor mu?" dedim kendilerine doğru biraz daha eğilerek..

    göz göze muhabbetimiz taksicinin ilgisini çekmiş olacak, bizi izliyor..

    ama kedi efendide tık yok.. mahmur mahmur bakıp "miiiv" dedi sadece..

    "sana yol soranda kabahat serseri" diyerek okşadım başını.. aman, o mahmur karizma bir anda sırnaşık bir samimiyete dönüverdi.. iki patisinin yumuşağıyla elimi tutmalar, başını sevdirmeler..

    baktım gelen giden yok.. eyvallah dedim kedi efendiye.. yürüdüm metrobüse..

    bu sefer "miiiv" bile demedi.. çevirdi başını.. hem ketum hem vefasız..

  • black panther ile kazandığı en iyi film müziği* oscar ödülüne oppenheimer ile ikinci kez kavuşan severek dinlediğim isveçli besteci. görsel

    ludwig göransson, çağdaş film müziği dünyasının parlayan yıldızlarından biri ve 40 yaşına gelmeden 2. akademi ödülünü aldı. eşsiz müzikal yeteneği ve yenilikçi yaklaşımıyla göransson, her projesinde kendini tekrar etmeden o filme özgü müzikler besteliyor. black panther filminden çıktıktan sonra müzikleri ne güzelmiş kim bestelemiş acaba diye kendime sorduğumu hatırlıyorum. bu filmdeki müzikleri, ona ilk oscar'ını kazandırdı. daha sonra the mandalorian ile şahane müzikler dinletmeye devam etti.

    göransson'ın müzikal tarzı; afrika müziği, hip-hop, elektronik ve geleneksel film müziği öğelerini harmanlayarak bir araya getirmesinden oluşuyor.

    hans zimmer & christopher nolan işbirliği sinemaya dair en sevdiğim şeylerden biri o yüzden tenet'te ludwig göransson'u görmek ilk başta şaşırtmıştı ama çok iyi iş çıkarmıştı.

    gelelim ödül aldığı oppenheimer'a; bestelediği can you hear the music abartısız söylüyorum dinlediğim en güzel soundtracklerden biri. bir fizikçinin zihnindeki merakı, endişeyi, tutkuyu ve korkuyu çok çok iyi yansıtıyor.

    ludwig de bu müziğin yapılış sürecini şöyle anlatıyor:

    --- spoiler ---

    oppenheimer; nolan'la benim ikinci filmim, daha önce tenet çektik. arada birlikte müzik dinleriz ve filmler hakkında konuşuruz ama üzerinde çalıştığı projenin ne olduğunu bilmiyordum. daha sonra beni aradı ve senaryoyu bitirdikten sonra gelip yeni filminin senaryosunu okumak isteyip istemediğimi sordu ve dedi ki; “müziğin nasıl olmasını istediğimi sana anlatacak pek fazla şeyim yok ama bir fikrim var ve o da oppenheimer'ı canlandırmak için kemanı kullanmak”ben de bunun harika bir fikir olduğunu düşündüm. çünkü eşim serena başarılı bir kemancı ve hemen kayıt yapmaya başlayabilecektik.

    chris, performansa bağlı olarak kemanın en etkileyici enstrüman olduğunu söyledi. onu hem romantik bir şeye hem de korkunç bir şeye dönüştürebiliyorsunuz ve bu duygular arasında gerçekten hızlı bir şekilde geçiş yapabiliyorsunuz dolayısıyla bu, senaryoyla ve oppenheimer'ın doğasıyla ayrıca onun karmaşık karakteriyle çok bağdaşıyordu.

    senaryoyu okuduktan sonra yaptığım ilk iş serena ile kayda başlamaktı ve kemanı manipüle edip farklı bir şeymiş gibi ses çıkarmaya çalıştığımız demolar kaydettik.

    uyumadan geçirdiğimiz günler ve gecelerin üzerine bir parça çıkarttık ama bu müzik parçasının en zorlu kısmı, bunu gerçek müzisyenlerle nasıl canlı olarak kaydedebileceğimizdi çünkü buna bakıyorum ve müziğin büyüme şekli ve tempo değişiklikleri çok düzensiz, bunu tek bir müzisyenle yapabilir ve kulağa hoş gelmesini sağlayabilirsiniz, ancak aynı tempo değişikliklerini yapmak için dört ila altı yaylı çalgıcının bunu birlikte çalması gerekiyor.

    tüm orkestra bunu nasıl yapabileceğimizi anlamaya çalışırken bunu pek çok farklı şekilde kaydederken ve bunu los angeles'ta dünyanın en iyi müzisyenlerinden bazılarıyla kaydediyoruz. ilk düşüncem bunu yedi barda kaydetmemiz oldu. tek seferde kaydedip daha bilgisayar üzerinden kesip birleştirmeyi denedik, yaptık ve kulağa hoş geldi ama bir bilgisayar tarafından yapıldığını, canlı olmadığını ilk dinleyişte anlayabiliyorsunuz. daha sonra nota yazımını ve tempoyu iki katına çıkararak yolunu bulduk.

    devamı youtube'da link

    --- spoiler ---

    can you hear the music; oppenheimer'ın öğrenci olarak geçirdiği zamanı temsil ediyor. öğrenmenin getirdiği heyecanı, neşeyi, zorluğu gösterirken filmin diğer önemli parçalarına da ilham kaynağı oluyor.

    işte bu can you hear the music'i duyduğumuz filmin ilk kısmında oppenheimer'ın asıl amacının bilimin insanlara nasıl yardımcı olabileceğiyle ilgili olduğunu görüyoruz. müzik de ilerleme, umut ve parlak bir gelecek fikri canlandırıyor aklımızda.

    ancak filmin ikinci yarısında oppenheimer'ın icadının nasıl dünyanın tamamen yok olmasına yol açabileceğini gösterirken müzik farklı bir hale bürünüyor, hızlanıyor ve rahatsız edici hale geliyor. filmin sonunda çalan destroyer of the worlds bu parçanın tam tersi.

    bu iki müzik kulağa benzer gelse de zıt duygular hissettiriyor. bence ludwig, hans zimmer'in interstellar'da yaptığı gibi aynı melodiyi farklı duyguları temsil etmek için kullanarak mükemmel bir iş çıkarmış. film müziklerinin çok daha derin anlamlara sahip olmasını seviyorum.

    toparlayacak olursam harikasın ludwig! umarım uzun yıllar bize böyle güzel müzikler dinletmeye devam edersin.

    filmin müziklerine üzerine daha detaylı inceleme (bkz: can you hear the music/@niye zahmet ettiniz)

  • acil ve önemli edit:
    (bkz: enkazdan çıkarılıp kaybolan kız çocuğu)

    20 yıldır maaşlardan kesilen deprem vergilerinin ne olduğunu düşünerek bir yol bulabilirsin aslında sığır
    (bkz: 38 milyar 227 milyon dolar)

    sinirli ve gereksiz edit: bazı sığırlardan mesaj alıyorum "deprem vergisi yok ki cahil" diye. evet deprem vergisi yok adı da bu değil ama 1999 depreminden sonra özel iletişim vergisi altında dolaylı olarak deprem için alınan bir vergi var ve bu vergi 1999 yılından beri hepimizden kesiliyor cahil ayılar. adı özel iletişim vergisi ama dolaylı olarak deprem vergisidir. öiv deprem için gelmiş ve sonraki hükümetler tarafından da kaldırılmamış vergi var ya tam da odur.

  • sadece oyun eglence icin degil bir cok alanda kullanilabilecek olan bir teknolojidir. bu teknolojinin gelecekte yogunlukla kullanilacagini tahmin ettigim alanlardan biri de psikoloji. bu teknoloji bir cok terapide cok etkili bir sekile kullanilabilir ve 1800'lerde kullanilip son zamanalarda pek kullanilmayan hipnozun yerini alabilir.

    cok agir olmamakla beraber anksiyete veya stres yasayan bir insana virtual reality vererek onu bir anda dunyanin bir ucuna, o anda bulundugu yerden cok daha huzurlu bir yere yollayabilirsiniz. bunun icin bir suru relaxation uygulamasi mevcut olmakla beraber youtube'da da bu is icin kullanilabilecek virtual reality uyumlu videolar mevcut.

    dusunsene bir seye cok kizmissin veya stres duyuyorsun, virtual reality'i takiyorsun, bir anda hawaii sahillerindesin. karsinda mavi ve turkuaz dalgalar geliyor, bembeyaz kumlarin uzerinde uzaniyorsun, gokyuzu masmavi ve parlak, icin bir anda huzurla doluyor. zaten hipnoz tedavisinin altinda yatan fikir de insanlari rahatlarak o anda olduklari yerden alip bambaska bir yere gondermek ve kafalarini bosaltmak.

    https://www.youtube.com/watch?v=ev2piwywikw

    daha gercekci bir deneyim icin (simdilik) koku isi aromali mumla, ruzgar isi de hafif hava ufleyen vantilatorle yapilabilir ama gelecekte virtual reality'e bu ozellikler de gelecek. yine de bunu tam anlamiyla yasayabilmek icin mevcut virtual reality aletlerinin daha da gelismesi, cozunurluklerinin daha gercekci hale gelmesi filan gereliyor. bir de aletin biraz daha hafif olmasi gerekiyor yoksa anksiyete nobeti geciren birinin kafasina kocaman aleti takmak isi daha da zora sokabilir.

    bu sadece anksiyete ve stres degil ayni zamanda fiziksel agri ve aciyi dindirmede de kullanilabilir. gunumuzde ameliyat sonrasi duyulan acilar ve kronik agrilarda agri kesici ilac kullaniliyor ama hipnoz tedavisinin de oldukca etkili ve basarili oldugu biliniyor. ayni zamanda yoga ve gevseme (relaxation) tedavilerinin de faydali oldugu biliniyor.

    bu tur tedaviler kolayca kisilestirilebilir. mesela bazi insanlar plaj manzarasini sever, digerleri selale manzarasini sever, baskalari gece yildizlari izlemeyi sever, olmadi kuzey isiklarini sevenler var. kisi neyi seviyor ve neden hoslaniyorsa ona ozel bir program ayarlanabilir. surekli kuslarin ucustugu ve sakidigi bir orman goruntusu de buna benzer bir etkiyi yapabilir. izlanda, norvec, alaska, yeni zelanda, gronland, iskocya, avustralya, oregon (urun yerlestirme) gibi guzel manzarali yerlerden her turlu huzur ve keyif verici manzara virtual reality'de terapi unsuru olarak kullanilabilir. isi daha da abartmak isteyenler uzayda, ay'in yuzeyinde veya bulutlarin uzerinde dolasabilir ve tum stres ve kaygilarini dunyada birakabilirler.

    disarida deli dalgalar, gelip duvarlari yalar: https://www.youtube.com/watch?v=co_ifjawmha

    bunlar videoyla da olur ama amac beyinde hipnoza benzer etkiler yapmak ve daha net sonuclar almaksa bunun icin virtual reality faydali olacaktir.

    olay virtual reality'nin sizi ille de o anda oldugunuz yerden farkli bir yere goturmesi de degil. bulundugunuz yerde kalip baska bir zamana da gidebilirsiniz. mesela kisin soguk ve bogucu havadan biktiniz ve yazin gunesli civil civil gunlerini ozlediniz. belki kisin kasveti sizi depresyona soktu ve gunde 1 saat virtual reality ile gunes terapisi size iyi gelecek. belki aksam 2 saat trafikte cebellestikten sonra eve gelip ayaklarinizi soyle bir uzatip gecen yaz tatilde gittiginiz yerlere bedeninizi goturmeden yeniden gideceksiniz.

    bunun disinda uzun otobus ve ucak yolculuklarinda mide bulantisi duyan insanlar, cesitli ilaclarin yan etkisiyle bas donmesi yasayanlar, kronik basagrisi ve migren yasayan insanlar, bir sakatliktan ciktigi icin fiziksel terapi goren insanlar da bu teknolojinin faydasini goreceklerdir. bu teknoloji cesitli fobilerin tedavisinde de kullanilabilir. bunun disinda yuksek tansiyon, strese bagli ulser ve strese bagli kalp hastaliklarini tamamen iyilestirip geciremese bile en azindan konrtol altina almaya yardimci olur.

    virtual reality sizi o anda nereye gitmek istiyorsaniz oraya goturup bir cok deneyimi yasatabilir. gelecekte konserler de buyuk ihtimalle virtual reality uzerinden yapilacak ve bir cok insan oturdugu yerden metallica konserine gidebilecek. maclar, tiyatrolar, opera, bale gibi sosyal etkinlikler de bu sekilde halledilebilecek. ha bunun getirdigi belli basli riskler de var. insanlar disari cikip sosyallesmezse ciftlesemez ve neslimizin devami saglanamaz. her seyde oldugu gibi bunu da abartmamak ve bokunu cikartmamak lazim. bu teknolojinin yakin zamanda psikolojik terapilerde kullanilacagini ve cok etkili olacagini tahmin ediyorum.

    bunun disinda gordugu tedaviler yuzunden haftalarca belki aylarca hastanede yatan ve disariyi goremedigi icin moral bozuklugu yasayan hastalara virtual reality ilac gibi gelecek. doktorlar ve hemsireler fiziksel hastalik yasayan insanlarla ilgilenirken isin moral kismiyla fazla ilgilenemiyor ve kisiler de hastaliga yogunlastigi icin haftalarca bir odada tikilip kalmanin morallerine verdigi zarari ve bu zararin da iyilesme evresini kotu etkilediginin farkina varilamiyor. bu tur durumlarda virtual reality faydali olabilir.

    yalniz benim gibi yarim saat fps tarzi oyun oynayinca bas donmesi (motion sickness) yasiyorsaniz virtual reality teknolojisini kullanmak icin biraz daha bekleyeceksiniz veya dikkatli kullanacaksiniz, mesela bir manzaraya bakarken kafayi yavas yavas kipirdatacaksiniz. motion sickness neden oluyor? vucut sabitken onumuzdeki goruntu surekli hareket halinde ve degisken olunca beyin vucudun hareket edip etmedigi konusunda karisiklik yasiyor ve nasil tepki verecegini bilemiyor. en azindan benim denk gelebildigim en mantikli aciklama bu.

    yukarida dedigim gibi bu henuz tamamlanmis, kemale ermis bir teknoloji degil ve hala uretimi ve gelistirilmesi devam ediyor. su anki versiyonlar bu dediklerimi gerceklestirme konusunda tam anlamiyla yeterli olmayabilir ama son 25 yilda dunyada gordugumuz teknolojik gelismelerin gittigi yone bakacak olursak bu teknolojin de 5-10 yil icinde nerelere varacagini az cok tahmin edebiliyoruz. baska bir entry'imde bugun intel, google, facebook gibi silikon vadisi sirketlerinin yatirim yaptigi 5 teknolojiden bahsetmistim, onlari tekrar ederek yazimi tamamlayayim: 1) data science (veri bilimleri), 2) artificial intelligence (yapay zeka), 3) machine learning (makine ogrenmesi), 4) virtual reality (sanal gerceklik), 5) cloud computing (bulut gibi bir sey, kafayi takmayin kafayi yersiniz).

    not: youtube'da virtual reality destekli videolari aratirken filter'a tiklayip "180vr" secenegini secebilirsiniz veya arama kutusunda yaptiginiz aramaya bu ifadeyi ekleyebilirsiniz.

    edit: bu kadar yazi yazmisim bu konuda yapilan akademik arastirmalardan bahsetmemisim. yazida bunun gelecekte gerceklesecegi gibi bir hava yaratmisim ama bu zaten halihazirda akademisyenler tarafindan test edilen ve kullanilan bir yontem. aslinda yaziyi bastan yeniden yazmam gerekirdi ama buradan itibaren devam ediyorum.

    2004 yilinda "scientific american" mecmuasinda yayinlanan bir yaziya gore washington universitesinde vucudu yanmis ve kronik aci ceken insanlar uzerinde virtual reality terapisi denemis. arastirmada virtual reality terapisi goren yanik magdurlari daha az aci cektiklerini veya en azindan terapi sirasinda cektikleri acinin onemli bir kismini unuttuklarini veya daha kolayca gormezden gelebildiklerini soylemisler. dikkatinizi cekerim bu arastirma 14 sene once virtual reality teknolojisi bugunku kadar gelismemisken ve goruntu kalitesi bugunku kadar yuksek degilken gerceklesmis. o zamanlarda en buyuk sorunlardan biri virtual reality teknolojisinin asiri derecede pahali olmasiymis ama son zamanlarda bu fiyatlarda da iyilesmeler gozlemlendigi icin bu teknoloji 5-10 yil icinde evlere girebilir.

    yine ayni universitenin (washington universitesi) yaptigi ve yine ayni makalede yayinlanan bir arastirmada virtual reality'nin beyni nasil etkiledigi daha iyi test edilmis. gonullu deneklere elektrikle isitilan epeyce sicak bir maddeyle kisa sureli olarak dokunulmus ve beyinde aci duyusunu yoneten kisimlardaki (insula, talamus, somatosensory cortex ve anterior cingulate cortex) hareketlenmeler fmri yardimiyla olculmus. ayni zamanda gonullulere anket yapilmis. virtual reality kullanilan deneklerde hem beyindeki aci sinyalleri daha dusuk gelmis hem de aci cektiklerine dair yapilan anket verileri daha dusuk gelmis. bu arastirmada snowworld adi verilen ve grafikleri 3 boyutlu bir oyunu andiran bir aplikasyon kullanilmis. arastirmadan kisa bir sure sonra arastirmaya katilanlara yeniden anket yapilmis ve virtual reality verilenler cektikleri aciyi hatirlamazken diger gruptakiler hatirlamaya devam etmisler.

    guney avustralya universitesinde fizyoterapi goren serebral palsi hastalarinin bir kismina virtual reality aletleri verilmis ve terapi sirasinda daha az aci cektikleri, kendilerine terapistler tarafindan verilen gorevleri daha kolay yerine getirdikleri ve daha hizli iyilesme gosterdikleri gozlemlenmis. ispanya'da orumcek fobisi olan insanlarda virtual reality kullanilarak yapilan terapilerden sonra %80'e varan oranlarda iyilesmeler gozlemlenmis. bu arada bulabildigim fobi tedavisinde virtual reality kullanan en eski arastirma 1992 yilinda yapilmis (ucus ve yukseklik korkusunu gidermek icin) ve o zamanki teknolojiyle bile oldukca iyi sonuclar elde edilmis. gunumuzde virtual reality teknolojisi hem gelisip hem de daha ucuz hale geldigi icin bu tur terapilerin kullanimi giderek artacak ve insanlar bazi terapilere evde de devam edebilecekler. bence buradaki asil devrim de burada.

    11 eyluldeki saldirilardan sonra post-travmatik stres bozuklugu ve depresyon yasayan ve klasik psikolojik terapilere cevap vermeyen new york'lu bir denek uzerinde yapilan 9 haftalik virtual reality tedavisi sonrasi depresyon skorunda %83, stres skorunda %90 dusus saglandi. her ne kadar bu deneyde sadece bir denek kullanilmis olsa da daha sonra irak savasindan donen askerler uzerinde ayni yontem tekrarlanarak basarili sonuclar elde edildi. isin ilginc tarafi bu terapi yontemi sadece yeni travma yasayanlar uzerinde degil, uzun yillardir travmasini yasiyan insanlarda da etkili oluyordu. ornegin 1970'lerde vietnam'dan donen ve 30 yil boyunca post travmatik stres bozuklugu semptomlari gorulen bazi eski ve artik yasini basini almis ve hayattan yillar once kusmus amerikan askerlerinde virtual reality terapisi sonrasi %90 oranlarinda iyilesmeler farkedildi.

  • annem ve babam 50'li yaşlarda. yaklaşık 40 yıldır âşık, tam 30 yıldır evliler..

    babamın adı sami. anneminki filiz..
    dün alışverişe gidip; birkaç parça birşey almak istemişler. tencere, tava, ıvır zıvır..

    bir mağazaya girip; fırın bakıyorlar. çeşit bol, fiyatlar değişik.

    - sami'm. bu daha geniş bak. bu olabilir.
    + fiyatı da geniş baksana. bu daha uygun değil mi hanım?
    - onlardan almam. dandik onlar. bak burdakiler de güzel sami'm. fiyatı da fena değil hem.
    + hani bakayım. küçük bu be hanım.

    sami'm, hanım, sami'm, hanım derken; fiyatı uygun bir fırında anlaşıp, almaya karar veriyorlar..

    - beyefendi fatura için soyisminizi de rica edebilir miyim?
    + demir.

    parasını ödeyip, fırını alıyorlar ve eve geliyorlar.
    faturaya bakınca; gülümseten bir hata farkediyorum..

    "samim demir"

  • aylık maaşı 1 milyon tl olanları da vardır.

    yılda 5 maçta, turnuvaların yüzde 90'ına katılamayan milli takıma hocalık yapar.

  • yaş:6
    cinsiyet:kız
    tür:sarı saçlı ve (hep şaşkın bakan) kocaman ela gözlü.
    yakınlık: yeğen

    yağmurun bastırması ile birlikte apar topar binilen takside şaşkın ve ürkek bakışlarla yüzüme baktı ve yarı fısıldar, korkak bir ses tonuyla;

    -ayıp olmadı mı ya böyle adama sormadan arabasına bindik?

    dedi.*

    yıllar sonra gelen edit; bu çocuğu soranlar oluyor bazen. neden taksiye şaşırdı diye, kendisi küçük bir ilçede büyüdüğü için taksinin ne demek olduğunu bilmiyordu, çünkü ailesi hiç taksiye ihtiyaç duymuyordu. o gün bursa merkeze gezmeye gitmiştik. olay 2006 senesine ait. o kız şimdi üniversitede animasyon okuyor. oldukça gelişmiş bir hayal dünyası ve kendine özgü bir yeteneği var.... vay be zaman nasıl geçiyor. (2019)

    o kız geçen hafta mezun oldu. istanbul'da iş buldu çalışmaya gidiyor. ben 3 sene daha yaşlandım bu arada.

  • yüzüklerin efendisi adlı eser, orta dünya'da 4000 yılda medeniyetin bir adım ileri gidememişliğinin ispatıdır. isildur ve güç yüzüklerinin üretiminden beridir halen ok ve kılıçla uğraşırlar. 4000 yıl olmuş ve ormandasın, dağdasın ya? sokak adamısın yani? isildur zamanıyla aragorn zamanı bire bir aynı. 4000 yıl geçiyor ve teknolojik olarak hiçbir şey değişmemiş. kesinlikle acınası bir uygarlıkları var. atlı araba bile yapamamışlar. bir tek saruman çalışıyor. kristal kürelerle iletişim mühendisliğine katkıda bulunuyor. genetik çalışmaları var. endüstrinin, sanayileşmenin önderi. bir tek saruman uğraşıyor ve gidip herifin kristal küresini kırıp kulesini başına yıkıyorlar. adamcağız sanayi devrimini getirmeye çalışıyor ve hey! karşılığında ne alıyor? koca bir hiç dostum. orta dünya'nın uygar halkları denen şey aslında koca bir medeniyetsiz cahiller yığınıdır. herif kablosuz kürelerle 1000 kilometre ötesiyle haberleşiyor ve gidip o aleti suya atıyorlar. bütün o palanthir taşlarına, bütün teknolojiye gandalf falan hep "ıyyy şeytan! uzak tutun şunu benden!" gözüyle bakıyor. orklar savaş makineleri getiriyorlar. adamlar mancınık falan yapıyor. yanan ok kullanıyorlar. hep orklar uğraşıyor teknoloji için ya. 10 bin yıllık elf kültürü ise hala ellerinde yayla, tahta okla dolaşıyor. 5000 yıldır hayattasın ve elindeki silah bildiğin ok? o cahil cühela elfler, evde cenaze var diye müzik bile çalmıyorlar. evet yobazlık! türkiye gondor olmayacak.