hesabın var mı? giriş yap

  • "sihirli ayakkabilari" ile kalplerimize gelip kuruldu. bir park bankinda oturup anlattiklarini dinledikten sonra, hala dunyaya ayni gozle bakabiliyor muyuz?

  • şu ana kadar ne laptopa, ne mutfak robotuna, ne hoparlör setine ne de vantilatöre öttüğünü gördüm. (gerçi vantilatör sinbo markaydı, sayılmaz)

    bir dahaki sefere 3.5 kilogramlık saf demir külçesiyle gireceğim, bakalım onu tanıyacaklar mı.

  • osmanlı sarayında padişahları eğlendirmek için soytarı bulunmazdı pek. üçüncü murad'ın falan vardı iki cücesi. oysa abbasîler, fatımîler, emevîler vs. sayısız soytarıyla doldurmuşlardır sarayları. selçuklularda da yoktu bu soytarılar.
    haremde soytarılar ve maymunlar vardı lâkin padişahtan ziyade harem ahâlisine hizmet ederlerdi bunlar.

    osmanlı imparatorluğu, padişahın resmî görüşmelerinde ciddiyetten asla taviz vermezdi. elçiler, padişahın yüzüne bile bakamazlardı değil sırıtmak.
    yine şairlerin hicivleri pek iyi karşılanmazdı. bu arada nef'î hakkında bilinen bir yanlış şudur ki kendisi sultan dördüncü murad'ı hicvettiği için değil, vezir bayram paşa'yı hicvettiği için öldürüldü.

    osmanlı padişahları içerisinde ironik olarak nükteye en çok gülen ve eğlenmeyi seven padişah dördüncü murad idi.
    tabii onun da resmî kararlarda şakası yoktu. tütün içeni, gece sokakta el feneriyle dolaşan adamı vs. oracıkta öldürdüğü bilinmektedir.

    tabii harem hayatları nasıldı bilmiyoruz. hâtunlar, padişahları etkilemek için şakalar yapıyorlardır elbette. yaşamışlar bu hayatı.

  • dsıde çalışan bir mühendisseniz, köy köy dolaşıp gölet yapıyor, sulama sistemleriyle ilgileniyor olabilirsiniz.
    ziraat bankasında uzman mühendisseniz, karış karış gezip tarıma kredi vermiş bir insan olabilirsiniz.
    maden şirketinde memursanız, işçilerin hakkını alması konusunda destek vermiş, gerekli düzenlemeleri getirmiş, enerji komitelerinde görev almış olabilirsiniz.
    devlet demiryollarında memursanız, dağ taş gezip anadolunun olmadık yerlerine bayramda seyranda gidip sorun çözen bir insan olabilirsiniz.
    öğretmen olabilirsiniz, doktor olabilirsiniz, hakim savcı olabilirsiniz.
    bu insanlar benim dedem, babam, anam, teyzem. hayatlarını insanlara faydalı olacak şeyler yapmaya çalışarak geçirdiler. vatana millete faydalı olmak için okumuşlardı. plazada yabancı bir firmanın temsilciğinde çalışmaktan daha az kazandırdığı doğrudur. ama güvenceleri, tatilleri, lojmanları, dostları, müdürü çekiştirdikleri iş arkadaşları, ve örgütleri vardı.

    memur dediğimiz insanlar her ne kadar bugün devletin çürümüşlüğü içinde kalsalar da ülkeyi çekip çeviren çalışanlar ordusudur. onların emekleri bir devleti sosyal devlete dönüştüren şeydir. manevi olarak zengin bir hayattır. sosyal olarak güzel bir hayattır. sizi özel sektör gibi birbirine maaşını söylemediğin, yanında oturanla rekabet ettiğin bir dünyadan alır, aynı amaçlar için mücadele ettiğin ortağa çevirir. akşamları hobi edinecek çoluk çocukla oynayacak zaman bırakır.

    kar için değil, insanlar için çalışırsınız. onurlu ve anlamlı bir yaşamdır.

    ek:
    “hiçbir zaman inandıramadım seni kahramansız bir dünyaya neden inandığıma. hiçbir zaman inandıramadım seni o kahramanları uyduran zavallı yazarların neden kahraman olmadıklarına. hiçbir zaman inandıramadım seni o dergilerde resimleri çıkanların bizden başka bir soydan olduğuna. hiçbir zaman inandıramadım seni sıradan bir hayata razı olman gerektiğine. hiçbir zaman inandıramadım seni, o sıradan hayatta benim de bir yerim olması gerektiğine.” orhan pamuk, kara kitap

  • - ne oynuyorsunuz öyle ?
    - basket baba, ben yeniyorum oglunu...
    - verin biraz da ben oynayayim bari...
    - baba cok heyecanli, ya sonra oynatiriz seni...
    - olm iki dakka oynayayim, neymi$ merak ettim
    - babaaaaa
    - bu yüzden gelmiyorum, ilgilenmiyorum i$te, sizin gibi ewlatlarin ben anasini... nerde annen ?