hesabın var mı? giriş yap

  • al sana kapı gibi algı oyunu. metroyu chp'li belediye yapınca olmaz tabii. ulaştırma bakanlığının u'su olacak ki hükümet yapmış gibi görünsün.

    akılları bu tarz alavereye iyi çalışıyor.

  • görsel
    1912-13'teki bulgar kuşatması sırasında, düşman topçusunun camiyi hedef yaparak ateş açması sonucu oluşan tahribat izleri. ibret olması için, bu izlerden bir tanesi onarılmadan öylece bırakılmıştır. bu şekilde bırakılma emrini verense, bizzat atatürk'tür.

  • "1920-1950 arasındaki dünya ya hiç bitmeseydi" temalıdır.

    steampunk'tan farkları ise şöyledir:
    - kahverengi-altın sarısı-koyu yeşil tonlar yerine tamamen gri ve grimsi tonlara sahiptir.
    - alet ve edevatlar narin ve hafif değil tam tersine ağır, tombul, hantal ama sağlamdır.
    - kömür, su buharı ve bacaların yerine benzin, egzoz dumanı ve egzozlar vardır.
    - dişli ve çarklar yerine dizel motor ve elektrik üreten jeneratörler vardır.
    - tahta, kumaş ve deri yerine herşey çelikten yapılmadır.
    - ev büyüklüğündeki bilgisayarlar gibi ilkel teknolojik aletler de ilk kez kullanılmaya başlanmıştır.

    metal slug serisi bu akıma bir örnektir.

  • şu an sevinçten titriyorum sözlük. çünkü atanıyorum. çünkü, hayatım boyunca halı saha kadrosuna bile alınmayan ben, kadrolu öğretmen oluyorum.. şu an hüngür hüngür ağlıyorum sözlük..

    edit: tebrik mesajları yağıyor, ailemden ve etrafımdan bile bu kadar tebrik almamıştım.. çok sağolun, varolun, hep varolun.. :)

  • ali ismail korkmaz'ı da bunun gibiler öldürdü işte. jurnalci, hükümetten daha çok hükümetçi, gözü gönlü kör esnaflardır. yarın öbür gün de taksim esnafı gibi çok ağlayacaksınız ama biz unutmayacağız!

  • bir fenerli olarak beşiktaş'a sempatim daha önce yazdıklarımla ortada. emre'den de, volkan'dan da nefret ederim. yaşanan mevzu pek ciddiye alınacak bir şey değil ama az önce görüntülere baktım, beşiktaş'a sempatim sırf taraftarından dolayı olmasına rağmen, bu görüntülerde emre'ye hak veriyorum. arkadaş ne olursa olsun, yalnız bir adama o kadar kişi dalınmaz, bu en başta adamlık değil. emre görüntülere bakılırsa karşılık vermiş ve hatta hırpalamış biraz da saldıranları ve sonuna kadar da haklı.

    şunu herkes bilmeli, tek başına bir insana saldırmak kahpeliktir, şerefsizliktir. linç iğrenç bir kültürdür, nereden gelirse gelsin!

  • ülkeler arası siyaset ağır basıyor denmiş.

    bassa ne olacak eurovision’da bu birini kazandırmayı bırak ilk 5’e sokmak için bile yeterli değildi.

    bok gibi şarkılarla katılıp “ama falanca bize puan vermedi” demek de yüzsüzlük.

    hatta türkiye’nin 2003’ten 2012’ye kadarki derecelerine dönün bakın, hemen hepsinde hak ettiğini aldığını göreceksiniz. 10 yıl içinde neredeyse sürekli 2 ve 4.olmuş türkiye. neredeyse yüzde 70-80 ilk 5’te kalmış. daha ne derecesi alacaksın “shake it up şekerim” falan deyip.

    sen gel “düm tek tek” diye bir şarkıyla katıl, sonra bekle ki kazanasın.

    sertab’ın şarkısıyla o “düşman” dediğiniz ülkelerin bile türkiye’ye nasıl çatır çatır 10-12 puan verdiğini görmüştük. iyi iş çıkarırsan sonucu da iyi olur.

    kaldı ki ingiltere’nin yıllar boyu sıfır çektiğini de cümle alem biliyor. demek ki bu adamların dostu yok, ondan sıfır çekiyor.

    türklerin yersiz derecede duygusal olduğunu daha önce yazmıştım. bu saçma sapan duygusallığın içine bürünüp ülke politikasını ona göre belirlemek de neresinden baksan anlamsız.

  • merkezi bir yerde oturuyorsanız zaten 100-200 metre yakınınızda mutlaka oluyor. hee avantajı nedir aynı binada olunca bir şekilde çalışanlar ile tanış oluyorsunuz. onlar aktüel ürünleri ayırıyor. hak hukuk mevzusuna girmiyorum. bu devirde a101'de bile adamın olacak. memleket o halde.

  • bu listede yer alacak atıklar hemen hemen herkesin geri dönüşümü olduğunu düşünerek "ama ben bunları hep geri dönüşüm kutusuna atıyorum." diyeceği atıkları içermektedir.

    - her plastik geri dönüşüm ile son bulmaz.
    plastik torbalar – geri dönüştürülemez.
    pipetler – geri dönüştürülemez.
    kağıt bardaklar / kahve bardakları – geri dönüştürülemez.

    - plastik poşetler, yapısından kaynaklanan esneme özelliğiyle geri dönüşüm tesislerindeki makinelere takılıp çalışmalarını engelleyecek hasarlar verir. geri dönüşüm istasyonları poşetin içine koyduğunuz geri dönüşümlü maddeleri açmayacaktır. plastik poşetlere sardığınız geri dönüştürülebilen ürünleri geri dönüşüm kutusuna attığınızda sadece çöpe atmış olacaksınız.

    - kağıt bardaklar, kağıt gibi görünüp aslında tamamen kağıt olmayan atıkları oluşturmaktadır. kabın dış kısmı kağıttan yapılırken, içi ince bir plastik tabakasıyla kaplıdır. pp (polipropilen) film sıvının kağıda sızmasını önler. iki farklı malzeme olduğundan, kaplar malzeme ayrılmadıkça geri dönüştürülemez. bu nedenle, geri dönüşüm için en kolay ürünler, tek bir malzemeden üretilen ürünlerdir.

    - termal kasa fişleri: plastik içerik olan bpa ile kaplı bu fişler diğer kağıtlarla birlikte geri dönüştürüldüğünde bu maddeye ait kirlilik daha da yayılıyor. bpa östrojen gibi hareket ederek sağlığımızı olumsuz yönde etkiliyor.

    - farklı türde materyallerden oluşan paketlemeler: meyve suyu ve süt kartonları karton, alüminyum ve plastikten, diş macunu tüpleri alüminyum ve plastik katmanlardan oluşuyor. yukarıda bahsettiğim kağıt bardak ile aynı şekilde farklı malzeme kullanılması geri dönüşümü engellemektedir.

    - içini tamamen temizleyemediğimiz plastik paketler : deterjan veya yiyecek, içecek kaplarını geri dönüştürmek için hiç kalıntı kalmayacak şekilde temizlenmiş halde göndermemiz gerekiyor. aksi durumda bunlar geri dönüşüm tesisleri tarafından yıkama işlemine tabi tutulmak zorunda bunlarda uygun prosese sahip olmayan tesislere ulaştığında geri dönüşüm yerine çöp olarak sonuçlanacaktır.

    -kağıt pipetler: içecek kalıntısı tam olarak arındırılamadığı için tesislerde geri dönüştürülemiyor ama kendi kompostunuzda gübreleşebilir. eğer plastik kaplamalı değilse.

    -cips, çikolata, kuruyemiş paketleri : bu paketler alüminyum kaplı polypropylene materyalinden üretildiği için geri dönüştürülmemektedir.

    -kağıt havlu ve mendiller kağıttan yapıldığı için geri dönüştürülebilen maddeler olarak düşünülür. fakat geri dönüşüm tesislerinde yer alabilmek için standart ölçülerin altında kalan küçük maddelerdir. bu yüzden bantlara takılıp sistemin bozulmasına neden olmaktadır. ayrıca kâğıt havlu ve mendil günlük hayatta sık kullanılan materyaller olduğundan üzerleri yağ ve yiyecek kalıntılarıyla kaplı haldedir. bu da diğer geri dönüşümü gerçekleşebilecek potansiyeldeki kağıt atıkların kirlenmesi ve geri dönüşümün gerçekleşememesine sebep olmaktadır.

    -bant ve yapışkan içeren her tür kağıt, post it: yapıştırıcılar ayrıştırılamadığından geri dönüştürülemiyor.

    -streç film: ince bir plastik olan streçler de makinelere sıkışarak bozukluğa sebep olduğundan geri dönüştürülememektedir.

    - bilinenin aksine her plastik petrol ürünü değildir. sadece pla etiketli plastikler mısırdaki şekerlerden veya manyok gibi diğer bitki nişastalarından yapılır. ayrıca, 2 tip plastik vardır: termoset ve termoplastikler. termoplastikler, yeniden eritilebilen ve yeni ürünlerle yeniden kalıplanabilen ve dolayısıyla geri dönüştürülebilen plastiklerdir. bununla birlikte, termoset plastikleri “geri dönüşü olmayan bir kimyasal bağ oluşturmak için çapraz bağlanan polimerler ”içerirler. yani ne kadar ısı uygulamış olursanız olun, bunlar yeni materyale dönüştürülemez ve dolayısıyla geri dönüştürülemezler.

    görüldüğü üzere geri dönüşümü olacağını düşündüğümüz her atığın arka planda gerçekleşen süreci aslında geri dönüşüm ile sonuçlanmamaktadır. bu yüzden atık ayrıştırma bilincimizi en doğru şekilde oluşturmamamız çok mühim. geri dönüşüme bu kadar önem verip, yanlış ayrıştırma sonucunda geri dönüşümü sağlanacak her materyalin, çöp olmasına neden olmak en büyük facia olur.

    yanlış sınıflandırma nedeniyle geri dönüşüme gönderilen atıkların yalnızca %9’u başarılı bir şekilde işlenebilmektedir.

  • 1997'ye kadar evden internete girmek pahalı bir yatırımdı çünkü 822'li beleş telefon hatları üstünden hizmet veren servis sağlayıcılar henüz yoktu. haliyle üniversitelerin gateway dialup numaralarını aramanız gerekiyordu. eskişehir'de baum böyle bir hizmet vermediğinden de odtü'nün dialup'larını arıyorduk. yapabildiklerimiz tabi irc, telnet/tn3270, ping, finger, mud (bkz: bizim mud)'dan ibaretti. 2400 baud (yani saniyede sadece 300 byte aktarabilen) modemle daha fazlasını yapmak pek mümkün değildi malum. o dönemler evden bbs'lere bağlanmak daha çok seviliyordu o yüzden.

    üniversiteden girmek ise daha sıradandı çünkü üniversitelerde hem güçlü makineler hem de hızlı internet olurdu. vm/cms, linux, windows nt gibi 90'ların ezoterik teknolojileriyle internet'e bağlanma tecrübesi yaşamak mümkündü. trickle gibi hizmetlerden ftp delegasyonu yapmak, irc öncesi bitnet'ten relay chat yapmak, usenet gruplarından download yapmak gibi imkanlar gırlaydı. hatta web'in ilk zamanları gopher daha çok tercih edilen bir protokoldü. web sayfasının gopher sürümü varsa download'lar için tercih edilirdi. (o dönemin tarayıcıları gopher://... şeklinde adresleri ve protokolü desteklerlerdi, artık pek kalmadı sanırım).

    bugün john carmack'i twitter'dan takip ediyorum o zamanlar "bakalım yeni güncelleme ne demiş bize" görmek için .plan'ine finger atıyorduk.

    sanırım 90'larda internet'e bağlanmanın en güzel yanı internet gibi varlığından hiç haberdar olmadığımız ve 90'larda doğanların aksine bir anda hayatımıza ortasından girmiş devasa teknolojik fenomenle tanışmaktı. her şey yeniydi, her şey ilginçti ve her şey hayranlık bırakacak kadar güzeldi. içinde varlığını kanıksamış doğmak gibi değil, zamanda yolculuk gibi. benzer bir hayranlığı 2000'ler kuşağına ne yaşatacak acaba?