hesabın var mı? giriş yap

  • prof. dr. övgün ahmet ercan'ın canlı yayında söylediği sözdür.
    tam olarak dediklerini aktaracak olursak, "yoksulluk ne kadar fazlaysa, deprem size o kadar yakındır. depremde zaten yoksullar ölür, zenginler ölmez. hiçbir ünlünün, hiçbir zengin kişinin enkazdan çıkarıldığını duymadınız, duymayacaksınız. dolayısıyla ana sorun yoksulluktur. "

  • yeni akrabalar edinmektir. ulan benimkilerle zor baş ediyorum bir de sırf evlendik diye saçma sapan tiplerle muhatap olmak zorunda kalacağım. planlarım arasında eşimin sevmediğim akrabalarından borç para isteyerek kendimden uzak tutmak var. bu yöntem hep işe yarar, hiç arayıp sormazlar.

    edit: muhattap değil, muhatap. *

  • oldukça sık kullandığım ve ekseriyatla memnun kaldığım bir site ama bu telefon numarası işine kesinlikle bir çözüm getirmeleri gerekmekte. her sipariş şahsi numaranın bir ton insanın eline geçme ihtimalini arttırıyor. kuryenin gelip bulamaması ihtimaline karşı numaranın verilmesi yeterli bir bahane değil. onu geçtim restoran sahiplerinin olumsuz yorumlarda arayıp laf etmesi de gerçekleşebiliyor, örneklerini okuduk. bu telefon numarası verme işinin her siparişe has olarak onaya bağlanması gerekiyor. yahut kurye olası bir sıkıntıda yemeksepetini arar, yemeksepeti görevlisi bizimle iletişime geçer. biraz daha eleman çalıştırırsınız belki ama kurumsal bir firmaysan bunlar göze alınacak. alınmazsa yıllarca uğraşıp didindiğin imaj itin kopuğun biri yüzünden göz açıp kapayıncaya kadar yerle yeksan olabilir.

    yarın öbürgün telaffuz bile etmek istemeyeceğim bir olay yaşanır, firmanın ismi de işe karışıp okkanın altına giriverirsin. velhasıl bu iş çözülmeli çünkü artık sabır taşırıyor, can sıkıyor.

  • kahve.
    yeni çekilmiş, içerim diye alınmış 1 paket kahve.
    en kötüsü de ne biliyor musunuz? orada rafta öylece durması ve benim bunu bayatladıktan sonra görmem...
    babam alıp rafa koymuş öylece, belki içerim diye yeni de kahve fincanı takımı almış.
    hastahaneden eve geldim, mutfağı topladım gözüm rafa takıldı kahve orada duruyordu.
    çok şematik gelecek o sahne, ıssız adam misali adam tokayı görür ve dağılır..
    ama bir farkla, daha derinden ve daha acınası.
    daha çaresiz.
    o fincanlar bende ve her kahve içtiğimde aklımdasın.senin ömrün kadar hatrı olsun.
    gece gece kendime neden bunu yaptım bilmiyorum, insan unutamıyor.
    -hayatımın en hüzünlü hikayesi.

    edit: hayatımda yazdığım en beğenilen bir yazının en büyük acım olacağını bilemezdim. beğenen ve acımı paylasanlara sonsuz teşekkürler.nolur arada hatirlatmayın, yapamiyorum.
    ruhu rahat etsin inşallah.

  • çalış,
    - denizin 50 metre altına techizatla dal, dalamadığın yere başka bilimsel çalışmaların ürünü teknik araçlar gönder, vakit ve kaynak tüket. kaynağın içinde ömrün de olsun...
    - yeni tütmüş volkanın dibine kadar gir. "dürtsem ısırır mı?" tedirginliğine denk bir tedirginlik yaşa. zehirli gazın içinde kaybol. binlerce santigratlık volkan damlaları arasında örnek topla...
    - 7. kat balkonundan bakmaya korkan insanların olduğu bir dünyada, gezegenin yörüngesine gir, gözlem yap. kainatın sırrına erişir gibi ol.
    - fırtına, kasırga, boran, tayfun kovala. felaketin hızını, çapını ölç.
    - kimsenin görmediği, görse de anlam veremediği, anlam verse de yorumlayamadığı mikroskobik canlıların uğruna hayatını ver. evladından çok bu tipsiz tek hücreli canlıları gör. sanki bir aşk doğacakmış gibi virüs, bakteri incele.
    - birkaç rakamın ve sayının, birkaç harfin ve işaretin oluşturduğu bir grafik dizilişin (formül) karşısında acz içinde bekle, düşün, kafa yor: "belki şu ana kadar fiziğe dair bildiklerimiz yalandı" şüphesinden dolayı.
    - ada ada, tepe tepe, okyanus deniz gez. kuş gözlemle, kertenkele incele, fil tedavi et, at takip et, gorille dostluk kur...

    sonra hıyarın biri ömründe ilk kez tanık olduğu bu gerçeğe, bilgiye, düşünceye sahip çıkıp desin: "bu yazıyordu zaten"

  • kasılmayın. gidin kahve için. siz para ödeyeceksiniz hizmet ve ürün bekliyorsunuz. onlar size lütufta bulunmuyor. sanki mabede giriyoz.

  • az önce izledim bu videoyu.

    bilmiyorum belki izlerken kahkahalarla gülenler vardır. eleştirmeyeceğim onları ama benim içim cız etti bu videoyu izlerken.

    doğru ''macır'' kızın aksanı komik. kızın burnunun kanayıp kanamadığına bakarken ''yusuf yusuf'' olması, yüzün sil öyle içeri gel derken de tırsması komik ama;

    kıza, kaydettiği videoda şov yapabilmek adına ardı ardına tokat atması, yaşça küçücük denebilecek kızın sesini çıkaramaması ve arsız, ahlaksız olanların başkalarını ezerken bu kadar rahat olabilmesi.

    beni güldürmedi, hüzünlendirdi bu video.

  • -pippa bacca’ya sizin ülkenizde tecavüz edip öldürmüşlerdi değil mi?
    +(hask!) münferit.. ee, müynferayt… (ne biçim soru lan bu)
    -peki , türkiye’de birden fazla karısı olan insanlar varmış doğru mu?
    +hee gülüm hee. benim de 2 karım var zaten. (lan olmadı galiba)
    -peki, türkiye’de oruç tutmuyor diye insanlar dövülebiliyormuş doğru mu?
    +yok dövmüyorlar, direkt yatırıp zkiyorlar. (eheheuheühühühü…bu ne ya?)
    -türkler bizleri salak kendilerini çok zeki olarak görüyorlarmış doğru mu?
    +sen nerden çıktın mına koyim ya… kimsin lean sen?
    -napıcan kim olduğumu cevap versene sikitoş…
    +sikitoş mu? türk müsün lan yoksa sen?
    -eheheh. tamam lan tamam. ehehee. türküm tabi.. ehehee. deveyi soramadan koptum lan.. ehehe..
    +yavşaa bak, gülüyo bi de. çok komik.