hesabın var mı? giriş yap

  • bi keresinde,3-4 yaslarindayken,mutfaga girmistim ve omrumde ilk defa kadayıfla karsılasmıstım:annem kadayıf yapmıstı ve ben de kadayıfı babam zannettim cunku babam kıllı bir insandı ve annemin babamı öldürdügünü sonrada yemek yaptıgını dusunmustum,babamın pistikten sonra kıllarının o hale geldigini zannedip babam eve gelene kadar mutfakta oturup aglamıstım,annemin cok kızdıgını hatırlıyorum.

  • evet teknik olarak anlamamız mümkün değil ama bizim de hissettiğimiz bazı şeyler var. kendi adıma konuşuyorum çünkü her erkeğin başına gelmez böyle bişey. (ulan sanki regl olmuş gibi konuştum) eski sevgilimde kansızlık vardı ve kan oranı normal bir insanda olması gereken kan miktarından çok çok düşüktü. hatta doktorlar sen nasıl yaşıyorsun bu kanla demişti ama genetik olduğu için çok da bir şey yapılamıyordu. kan iğneleri ilaçları da fayda etmemişti.

    tahmin edeceğiniz üzre bu durumdan dolayı o günler inanılmaz sancılı geçiyordu onun için. tabi o can çekişirken ben de aynı sancıyı çekmişcesine üzülüyordum. hatta bazen serum almak zorunda kalıyordu. damarlarım çekiliyor diye ağladığını çok kez hatırlıyorum. kadınlar bilir onun nasıl bir sancı olduğunu. üstelik olamıyor da metabolizma tamamen dağılıyordu o günlerde. bembeyaz surat, feri gitmiş gözler, buz gibi bir türlü ısınmayan eller. o elleri ısıtırken benim ellerim üşürdü. işte o zamanlar çok kez dedim keşke o acıyı onun yerine ben çeksem de o karşımda kıvranırken çaresizce beklemesem diye. evet acıyı vücudumda hissetmiyordum ama her ay o acıyı onunla birlikte çekip üzülüyordum. gerçekten insanın hayat standardının içine eden günler. kadın olmak sırf bu yüzden bile zor.

  • azıcık aklı olan böyle bir şey yapmaz.

    kâğıt peçetelerin veya havlu kâğıtların üretiminde, beyazlatılmasında/renklendirilmesinde ve yapıştırılmasında çok sayıda toksik ve/veya karsinojen kimyasal kullanılmaktadır. bunların içinden sıcak su ve yağ geçirmek, bu kimyasalların kahveye geçmesine neden olacaktır.

    eğer doğaya dost ve ev ekonomisine uygun bir filtre kullanılmak isteniyorsa, hiçbir şey bulunamıyorsa, pamuktan yapılma düz dokuma bez (kaput bezi) kullanılabilir. ama en uygunu, kahve/çay demlemek için üretilen ömürlük bez filtrelerdir. bir örnek: https://kahvefabrikasi.com/tiamowoodneckbezfiltre

  • isaac asimov, dönemin bilim kurgu dergilerinde yayınlanmakta olan ve robotları kötü olarak lanse eden hikayelerden baymıştır. tam bu dönemde; astounding science fiction dergisinin 1938 yılı aralık sayısında lester del rey isimli bir yazar tarafından yazılan, helen o'loy isimli bir hikayede ilk kez bir robotun sempatik olarak okuyucuya betimlendiğini görerek acaip bir mutluluk duygusuna kapılır, kendisinin de sempatik ve iyi huylu robot hikayeleri yazması gerektiğini düşünmeye başlar. amazing stories isimli bir başka bilim kurgu dergisinin 1939 yılı ocak sayısında ise, eando binder tarafından kaleme alınan i, robot isimli bir hikaye yayınlanır, bunu da okumuş olan asimov, bir robot hikayesi yazmak konusunda artık iyiden iyiye gaza gelmiştir.

    10 mayıs 1939'da ilk robot hikayesine başlayan asimov, bu hikayesini ancak iki hafta sonra bitirebilir ve hikaye çocuk bakıcısı bir robotu konu almaktadır. astounding science fiction dergisiyle yayınlanması için temasa geçen asimov, hikayenin helen o'loy'a çok benzediği gerekçesiyle red cevabı alır.daha sonrasında bu hikaye, super-science stories dergisinin, 1940 yılı eylül sayısında strange playfellow başlığı altında yayınlanır.

    bu noktadan sonra asimov, parça parça robot hikayeleri yazmaya devam eder;

    - reason - astounding science fiction - nisan 1941
    - liar - astounding science fiction - mayıs 1941

    23 aralık 1940 yılında ise astounding science fiction dergisi editörü olan john campbell ile muhabbet ederlerken three laws of robotics olayını geliştirirler hep birlikte *

    hemen arkasından, asimov, bu kanunları irdeleyecek nitelikte bir hikaye olarak kaleme aldığını belirttiği runaround'u yazar. mart 1942'de astounding science fiction'da yayınlanır. bu hikayede, robotics kelimesi dünya tarihinde ilk kez kullanılmıştır. gelen gazla birlikte asimov şu şekilde devam etmiştir;

    - escape (paradoxial escape ismiyle yayınlamıştır) - astounding science fiction - şubat 1944
    - evidence - astounding science fiction - ağustos 1945
    - the evitable conflict - astounding science fiction - eylül 1946

    1950'de empire serisine başlayan asimov, 8 haziran 1950'de gnome press'ten gelen teklifle, o ana kadar yazmış olduğu tüm robot hikayelerini tek bir kitapta birleştirmeye başlar. kitabı, mind and iron başlığıyla yayın evine vermiştir. daha önce başka bir eserde kullanıldığı için ne kadar karşı çıksa da editörün baskılarıyla kitabın isminin "mind and iron" yerine "i,robot" olmasına razı olur.

    yazmış olduğu hikayeler, okuyucuya mantıklı gelmesi için yeniden sıralanmıştır.

    kaynak: the caves of steel - introduction - isaac asimov - nyc

  • 1 yılı aşkın süredir babayla sadece telefonda görüşülmüştür. yaşı gereği kamera vs.. kullanımı da mümkün değildir.

    bir pazartesi akşamı "evlat kurbanda geliyorsun değil mi? bak paran yoksa biletini ben alayım, kaç para olursa olsun" şeklinde bir telefon konuşması geçer.

    zaten bayramda gitmek üzere planlar yapan şahsım hemen bileti alır, salı akşamı müjde verilir.

    çarşamba sabahı telefon çalar, ölüm haberi alınır...

    işte o yüzden "evlat kurbanda geliyorsun değil mi? bak paran yoksa biletini ben alayım, kaç para olursa olsun" sözü asla unutulmayacak olandır.

  • o değilde gene çıtayı çok yükselttik bu gol sayesinde, hiç bi boku beğenemiycem ben bundan sonra.

    - aşkım önemli değil her erkeğin başına gelir arada bu...
    - adriana allahın adını verdim sus!...

  • şu ülkede yaşanan her pisliğe tek tek tepki vermeye kalkmak için baya mesai harcamak lazım.

    bu ney laaan.

    insanda biraz vicdan olur, empati olur, adalet duygusu olur.

    bu söylediğimden daha önemsiz olmakla beraber,

    ben zenginlik düşmanıyım arkadaş açıkça söylüyorum.

    hiç bana gelip sermaye karşıtı pis fakirler geyiği yapmayın.

    bu düzende zenginlik dolaylı hırsızlıktır.

    hele ki böylesi vicdansız, izan yoksunu insanların planlı yahut plansız dangalaklığı tartışma konusu bile edilemez.

    genç bir kızın vahşice canını al, sonra aynı tarihte nişan töreni yap.

    utanır lan biraz insan.

    ben sizin yerinizde olsam yaşanan vahşetin yıldönümünde utancımdan sokağa çıkamam.

    siz unutmuş olabilirsiniz

    umursamıyor da olabilirsiniz

    ancak cem garipoğlunun yaptıkları sizin umursamazlığınızla birleşince garipoğlu soyadının her bir harfine zift gibi yapışmıştır.

    allah bin türlü belanızı versin.

    münevverin hayatından çalınan her gün iki cihanda size azap olsun.

  • ülkenin muhafazakarından kendini seküler olarak adlandıran kemalistine kadar her grubun içinde o kadar yoğunlukta bir gerizekalı kitle var ki her geçen gün yok ya bu kadar da olamaz falan diyorsun ama bu mallar seni şaşırtmaktan bıkmıyorlar.