hesabın var mı? giriş yap

  • sabah saat dokuz sularında durağa giriş yaptım. durakta benden başka yetmişlerinde şık giyimli bir yaşlı teyze vardı. durağın uç kısmında ayakta bekliyor, sık sık kolundaki gümüş saate bakıyor, saatten hemen sonra trenin geliş yönüne değil gidiş yönüne dönüyordu. belki de yanlış yerde bekliyor diye düşünüp onu uyarmak için yanına yürüdüm. yürürken birisi sırtıma dokundu. refleks olarak geri dönüp baktım, kimse yoktu. etrafımda bir tam tur atıp yanlış his kanısına vardım ve tekrar teyzeye baktım. teyze kaybolmuştu. allah korusun raylara mı düştü diyerek koştum. raylarda yarısına kadar içilmiş bir marlboro touch'tan başka bir şey göremeyince doğruldum. nereye gitti lan teyze derken beklediğimiz bostancı istikametine değil de kadıköy istikametine gidecek tren perona geldi. trenden bir kişi indi, yetmiş yaşlarında şık giyimli o teyze. yavaş yavaş yürüyüp önümden geçti ve onu ilk gördüğüm yerde ilk gördüğüm şekilde beklemeye başladı. şu, bir yerdeki fırtınaya katılmak için hızla koşar gibi aniden vurup geçen rüzgarlardan biri esti. benim sırt çantamı bile sallarken teyzenin kılını dahi kıpırdatmadı. dikkatle onu izliyordum ama o bunu zerre umursamıyordu. saatine bakıyor, trenin gidiş yönüne dönüyor, tekrar saatine bakıyordu.

    artık onunla konuşmadan ölemezdim. yeniden depreşen niyetimle bir adım atmıştım ki tren perona yaklaşırken raylardan duyulan o metalik filinta sesi duyuldu. teyze heyecanla elini kalbine koydu. tren yaklaşmaya devam ediyordu ancak görünürde bir şey yoktu. görmediğim bir tren istasyonda durdu. sesi vardı ama kendi yoktu. sonra aniden istasyonda bir adam belirdi; yetmişlerinde şık giyimli bir adam. teyzeye doğru bakıp 'nebahat' diye bağırdı. teyze onu duymuyordu. tekrar 'nebahat' diye bağırdı ve koşmaya başladı. o yaklaşırken ben umursamadan dikilen teyzeye döndüm. dalgın dalgın ona doğru bakınırken amcanın koşu yolunu kapattığımı fark etmedim. yanımdan geçerken sırtıma dokundu. kenara çekilmemi beklemeden yanımdan geçti. teyze bu kez gözlerimin önünde hiç orada yokmuş gibi kayboldu. gözünüzü kırpıp açın ve orada olan bir şeyin artık olmadığını hayal edin, tıpkı öylece. yaşlı amca peronun ucuna gidip rükuya gider gibi eğildi, ellerini dizlerine dayayıp soluklandı ve ağlamaya başladı. sonra doğruldu, kolunu kaldırıp teyzenin kolundaki gümüş saate benzeyen saatine baktı. kadıköy yönüne giden trenin sesi duyuldu. amca oraya doğru koşmaya başladı. tren göründü. gelip efendi gibi peronda durdu ve içinden yetmişlerinde şık giyimli o teyze indi. yaşlı amcayı gördü boynuna sarıldı. tren yeniden hareket etmeden el ele tutuşup trene bindiler ve kapılar kapanıyor sinyali duyuldu. o anda onları kaybetmemek için trene binmem gerektiğini fark ettim ama artık çok geçti.

    tren gitti, ben şaşkın şaşkın durağın, teyzeyi ilk gördüğüm köşesine yürüdüm. bir sigara yaktım. birkaç duman aldıktan sonra orada sigara içilmediğini hatırlayıp sigarayı raylara fırlattım. sonra sigarayı oraya atmamam gerektiğini hatırlayıp ona doğru baktım. az önce orada gördüğüm ikinci sigara yoktu ve benim az önce attığım sigara o ilk gördüğüm sigaranın aynısıydı.

    edit: (bkz: renkli rüyalar oteli hikaye) devamlılığı olan benzer hikaye.

  • staj süreleri boyunca siklenmeyen, onlara laptop dahi verilmeyip kendi getirdikleri laptopta amanın kartvizit düzenletmek yok bilmem excel ile ilgili bir iki ufak tefek düzeltme yaptırmak, fotokopi çektirip zımba bastırmaktan öteye şeyler verilmeden kendi başlarına staj defterlerine ne yalanlar yazmak zorunda bırakan işverenlere dert olmuş sanırım.

    o stajyer bok var gibi sabahın 6'sında kalkıp dizi, film izlemeye geliyor değil mi sıcak yatağından kalkıp?

    aldıkları maaşmış. beyim beyim o maaşı sen ödüyorsun zaten değil mi? bu arada maaş denilen ücret asgari ücretin %30'una tekabül ediyor. ben vereyim o parayı da yatağımdan kaldırmayın beni diyecek o kadar çok stajyer var ki.

  • son zamanlarda kafamı kurcalayan bu deneyi anladığım kadarı ile kısaca özetlemeye çalışacağım. öncelikle bu deney aslında meşhur çift yarık girişim deneyinin biraz daha geliştirilmiş bir versiyonu. şöyle ki: bu deneyde çift yarığın hemen arkasına bir prizma konuyor ve yarıktan geçen fotonlar %50 enerjili iki foton olarak farklı yollara saptırılıyor. bunlardan ilk yolda bir ekran bulunuyor ve ekran üzerinde klasik dalga girişim deseni oluşuyor (veya oluşmuyor). diğer yolda ise bir dizi dedektör var. fakat bu dedektörler ilk demetin ekrana uzaklığından daha uzağa konmuş durumda. yani ilk demet ekrana ulaştıktan sonra aynı anda prizmada oluşturulan demet dedektörlere sonradan varıyor. bu dedektörler birkaç adet. ilk dedektör seti fotonun hangi yarıktan geçtiğini ölçebiliyor. ve bu dedektör çalıştırıldığı zaman ekrandaki girişim deseni bozuluyor. fakat bu dedektörden daha uzağa konan ve yarı yansıtıcı aynalarla ve ek dedektör seti ile ilk dedektör setindeki bilgi bozulduğu taktirde ekrandaki girişim deneyi tekrar meydana geliyor.

    burada inanılmaz görünen üç olay var. bunlardan birincisi prizma tarafından ikiye ayrılan ışık demetindeki fotonların birbiri ile arada mesafe olsa bile bir şekilde bilgi/enformasyon alış verişi yapması ve etkileşime girmesi, ikincisi ise ekrandan uzağa konan dedektörlerin çalıştığı ve foton yolunun tespit edildiği bilgisinin bir şekilde zamanda geriye doğru taşınarak fotonun farklı yolda ve önceden yaptığı girişim desenini bozması, üçüncüsü ise zaten gözlemci veya dedektörün ölçüme başladığında girişim deseninin bozulması.

    al sana büyü gibi bir deney ama yüzde yüz çalışıyor ve matematiksel olarak ispatlanmış bir olay.

    tabii bu spekülasyon ama bu deney madde veya fotonlar arasında bilinçli ölçümün veya bir şekilde bilincin etkileşime neden olduğunu gösteriyor olabilir. bu sayede insan veya herhangi bir canlının bilinci veya kararları pek de bilinmeyen atom altı etkileşimlere neden olarak açıklanamayan bazı doğa üzeri zannedilen olaylara açıklama getirebilir.

    olayı açıklayan oldukça güzel bir you tube videosu ve kanalı için:

    https://www.youtube.com/watch?v=8orln_kwags

  • arapların yıllardır yaptığı bütün düşmanlıklara, ermenilere verdikleri desteklere rağmen filistin ve arap aşığı olanların görmesi gereken tweet'tir.

  • kurultaya kadar ölür inşallah, ben çok yüzsüz gördüm böylesini görmedim.
    benim için chp zaten fiilen bitmişti, isteyen desteğini devam ettirir ama kör olmaya gerek yok, aklı başında olan bir chp seçmeni asla böyle bir kepazeliğin içinde olmayacaktır, parti artık akp ye, mhp den daha fazla hizmet eden bir oluşum haline geldi, eskiden ironiydi ama şimdi alenen meydanda.

  • varlık felsefesi diğer bir ifadeyle varlık bilimidir. temel konusu ve sorunu "varlık" kavramıdır. genel bir çerçeve çizmemiz gerekir ise varlıkla ve varlığın kanıtlanması ile ilgilenen metafiziğin bir dalı olan disiplindir. burada ilgilenilen husus fiziki bir varlık değildir. soyut ve geniş kapsamlı bir varlık kavramı içinde varlığı inceleyen ve var olma eylemini değerlendiren disiplindir. yani görünen ve hissedilen varlıkların arkasındaki oluşumu ve gerçekliği incelemektedir. dolayısıyla, modern bilimlerden ayrılmakta ve metafizik altında incelenmektedir. bu sebeple metafizik kavramının da incelenmesi gerekir.

    metafizik ,duyularla kavranamayan varlık ve olguların yapısını ve nedenini akıl ve sezgi yoluyla inceleyen felsefe disiplinidir. soyut bir evrende çalışılmaktadır. düşünce ve bilim gelişmeden önce din felsefesinden bilim felsefesine bir çok farklı disiplin de metafizik felsefesinin altında incelenmekteydi. ancak, gelişen bilim ve düşünce ile her biri ayrı birer disiplin olarak kabul edilmiştir.

    ontolojinin cevaplarını aradığı sorulardan bazıları şunlardır:

    bilgi kuramı nedir?, varlık nedir?, varoluş nedir?, fiziksel nesneler nelerdir?, bir fiziksel nesnenin var olduğu söylemini kanıtlamak mümkün müdür?, bir nesnenin özellikleri veya ilişkileri nedir ve bunlar nesneyle nasıl ilişkilidir?, var oluş bir özellik midir?, bir nesne ne zaman yok olur, ne zaman değişir?

    varlığın niceliğiyle ilgili görüşler:

    varlığı niceliksel açıdan inceleyen düşünürler birden çok görüş ortaya çıkarmışlardır. bunlar:

    a. tekçilik (monizm): bu düşünceyi savunanlara göre, var olan her şey tek bir gerçeklikten oluşmaktadır. thales, hegel, marx bu düşünceyi savunan başlıca monist filozoflardır.

    b. ikicilik (düalizm): bu düşünceyi savunanlara göre, var olan her şey aynı olarak değerlendirilemeyen iki farklı olgudan oluşmaktadır (ruh ve beden). descartes başlıca düalist filozoftur.

    c. çokçuluk (plüralizm): varlığın tek ya da iki değişkene bağlı olmadığını, birden çok etken ve olgunun var olduğunu savunanlar tarafından benimsenen kavramdır. empedokles plüralist anlayışa sahip bir filozoftur. burada doğa filozoflarının arkhe teorisi de söz konusudur.

    varlığın niteliğine ilişkin görüşler:

    a. varlığı "oluş" olarak kabul edenler: evrenin sürekli bir değişim ve oluş halinde olduğunu kabul ederler. herakleitos ve alfred n. whitehead tarafından savunulmuştur.

    b. varlığı "idea" olarak kabul edenler: varlığın ilk ve en önemli ögesi ideadır. varlık idealar ve nesneler olarak iki farklı evrende bulunmaktadır (idealizm). platon, aristoteles, farabi ve hegel tarafından savunulmuştur.

    c. varlığı "madde" olarak kabul edenler: bu görüşe göre var olan veya gerçek olan sadece maddedir, evrenin asıl temelidir (materyalizm). demokritos, hobbes, marx başlıca savunucularındandır.

    d. varlığı "hem madde hem ruh" olarak kabul edenler: idealizm ve materyalizm arasında bir bağ kurmuştur (dualizm). descartes en önemli temsilcisidir.

    e. varlığı "fenomen" olarak kabul edenler: bilme yeteneğinin temelinde bulunan bi-lincin belirlediği varlık fenomendir. bu görüşü savunanlara göre, varlık fenomenlerden ibarettir ve özün bilgisine sezgisel olarak ulaşılabilir (fenemenoloji). edmund husserl en önemli temsilcisidir.

    varlık felsefesinin temel kavramları:

    arkhe: töz-öz-cevherdir. bütün varlıkların ana maddesidir.

    metafizik: duyusal olarak algılanamayan, kanıtlanamayan varlıkları inceleyen felsefe dalıdır.

    madde: insan bilincinden bağımsız olarak var olan, duyularla algılanan varlık.

    idea: değişmeden kalan, öncesiz ve sonrasız olan, var olmak için başka bir varlığa ihtiyaç duymayan, mükemmel varlık.

  • dolu dolu 13 sene, sıfır çocuk sıfır sorun.

    gecenin 4 ünde arabaya atlayıp 600 km uzaktaki antik kenti görmeye gitmek, sabah kahvaltıdan sonra şirince'ye şarap tatmaya gitmek, 2 küçük valizle istediğin ülkeye seyahat etmek. hatta son gittiğimiz tanzanya'ya tek büyük bir bavulla gitmek. akşamları evde rahatça film izleyip 12 den sonra iki tek atmaya rahatça çıkmak. iki kapılı araba sahibi olup bagaja ihtiyaç duymamak.

    neşe ve huzurla dolu 13 sene ve daha nice senelere.