mevlit *
-
doğum demek.
bi de kandili var, bugün. (peygamberin doğum günü kutlanıyor)
mesnevi tarzında yazılmış, süleyman çelebi'nin ünlü eseri. bu eser münacat, viladet, risalet, mirac, rıhlet ve dua bölümlerinden oluşuyor. -
olunun 40'i ciktiginda* (emr-i hak vaki oldugundan 40 gun sonra) ruhu rahat etsin diye okutulan sey, butun tanidiklarin, yakinlarin, aile efradinin katilmasi sevaptir.
-
hoca efendinin gelip yasin ve arapça başka dualar okuduğu, dinleyenlerin hoca'dan çok rahmetliyi düşünerek hüzünlendikleri zaman dilimi...gelenlere yemek vermek, helva dağıtmak ve giderlerken gelemeyenler için mevlüt şekeri dağıtılmasının sevap olduğu söylenir*...
-
cok yanli$ bilinen dini olgulardan birisi.
mevlid bir dua degildir. mevlit kandili ile de bir alakasi yoktur. islam dininide bu denli agirlik kazanmasinin sebebi yillardir merakim olmu$tur.
mevlit bir $airin peygamberi oven $iirinden ba$ka bir$ey degildir. (bkz: nat/#682851) $imdi yazari hatirima gelmedi. aman yanli$ bilinmesin. kuran'dan cikma, duali, sureli bir$ey degildir yani.
ha, edebi olarak mukemmel bir $iirdir o ayri. -
mevlit okumak,
yanlış anımsamıyorsam sadece türk'lerde olan bir gelenektir. -
en ünlü mevlid süleyman çelebi tarafından yazılmıştır, (vesilet'ün necat=kurtuluş vesilesi ) süleymanın bu eseri yazma sebebi ise bursa'daki bir rahibe özenmiş oluşu ve onun isayı öven metinler yazdığını görünce kendisinin bu durumu kaldıramayışından kaynaklanır yazdığı eser de tanrıya yalvarma , hz muhammed'in doğuşu,peygamber oluşu, göğe yükselişi, ölümü ve dua bölümlerinden oluşur .
-
(bkz: #2085462)
-
dogum yeri, dogum zamani...
özellikle hz. muhammed'in dogum günü...
bu vesileyle yapilan törenlere verilen isim...
bu törenlerde okunmak üzere yazilmis eserlerin ortak adi...
bunlarin en önemlisi ve meshuru, herkesin bildigi gibi süleyman çelebi'nin yazdigi mevlittir. kelimenin asli arapça'da d ile yazilmakla beraber türkçeleserek mevlit olmustur.
türkiye'de yapilan her türlü dinî törende mevlit okunmasi nedense bir gelenek haline gelmistir.
tabiiki peygamberin dogumunu, hayatini, peygamberligini, miraca çikisini çok güzel bir dille anlatan mevlidin okunmasinda, dinlenmesinde herhangi bir sakinca yok. ancak bunun ölüye, diriye dogrudan dini bir faydasi da yok.
arada okunan kur'an âyetleri, sûreleri, salâtü selam ve dualarin elbette dini bir degeri var. fakat sonuçta bir siir okumanin, umulanin çok üstünde kutsal bir sey olmadiginin da bilinmesi gerekiyor.
mevlidi severek, aglayarak dinleyenlerden, ona kizan, sevmeyen, istemeyen ve karsi çikanlara kadar bir çok insan, onun türkçe bir siir oldugunu bile farketmezler. çogu arapça dua zanneder.
her dini ve sosyal hadisenin kendine özgü bir töreni ve o törene ait özel bir duasi olmasi gerekmez mi? bu açidan dogumdan ölüme, dügünden bayrama, açilistan kutlamaya her törende mevlit okunmasi, ya bir tembellik, ya cahillik, ya seçeneksizlik, ya da ne yapacagini bilmemenin belirtisidir.
yemek, helva, seker gibi ikramlar da takdir edersiniz ki, ona bir kutsallik kazandiramaz...
mevlide karsi bir tavir gösteriyor degilim. sadece mevlidi bilinçsizce kullanan, izleyen, istismar eden ve alternatif gelistirmeyenlere karsi, herkesin dikkatini çekmek istiyorum.
yüzyillardir ülkemizde mevlit denince herkesin aklina süleyman çelebi geldigine göre, dilimize ve dinimize böyle bir eser kazandirdigi için ona tesekkür ediyor ve tanridan rahmet diliyorum. -
dinle ilgili olan her şey sömürülmeye ve çarpıtılmaya müsaittir.
çünkü din,akıl ve bilgi kaynaklı bi histir bence.
aklını çalıştırmayı ve bilgiyi ilk kaynağından almayı reddedenler ise sömürülmeye mahkum kesimdir.
maalesef önemli günlerde okutulması sosyal önem taşıyan güzel bir edebi eser olan mevlid de insanların kafasında bambaşka yerlerdedir.
ölenlerin ardından okutulmasının mantığının,ölü yakınının yalnız ve çaresiz hissetmemesi için olduğunu düşünerek günümüzdeki uygulamalara göz atalım.
mevlid okutulacak haberi telefonla herkese yayılır.haberi alan kişiler "öööf ya ne mevlidi yine mi ıyy" diye düşünür fakat "gitmezsek ayıp olur" felsefesiyle zoraki giderler.
böyle isteksiz birsürü insanla cenaze evi dolar taşar.acı çekmekte olan bi kısım yaslı insan da bu kuru kalabalığa ikram edilecek şeylerle meşgul olur.zira çoğunluk tıkınmak ve güzel mevlid örtülerini göstermek için gelmişlerdir oraya.
kimsenin ölü yakınına selam verdikten sonra onlara bi hayrı dokunmaz.kimse mevlidi dinlemez,dinlemeye çalışsa da anlamaz.
çünkü hocalar o sırada kimin sesi daha yanık yarışı yapmaktadırlar.ne söyledikleri kimsenin umrunda değildir.mikrofonların sesi köklenir,hoca morarana kadar bağırır,karagöz hacivat soundtrack'inden bi eser söylermişçesine bi üslup benimsemişlerdir zaten.
kimse dinlemezken,birden hoca "amin" der.birden kıpırdanmalar hasıl olur,fatiha okuma süreci ve yarışı devreye girer.bi de farkettiğim bişi,mevlid sadece kadınlar içinse,el sıkışma töreni gibi bişi oluyo arada.erkekler de varsa bu olmuyo.hımm.
sonra herşey biter ve hocanın türkçe duaları başlar.
hoca ne derse desin,saçmalasa bile herkes "aaamiiin" diye bağırır.
en son duyduğum duanın bi kısmı "yarabbi bizi şu mübarek 3 aylardan faydalanabilen uyanık kullarından eyleee".
nedir şimdi bu?hadi bu kadar çıkarcı ve sinsisin bunu duaya niye katıyosun.nası bi biçemdir bu duada?
bu da bitince tıkınma faslı başlar.herkes "nihayet" diyerek yemeğini yer.3dk içinde herşeyi midesine indirmiş bi hoca sen henüz ilk lokmalarını alırken "aaamiin" der ve yine bi duaya başlar.
herkes birbirini ve kendini kandırır.bi de inandıkları ve ibadet ettikleri yaratıcılarını kandırmaya çalışanlar da vardır...
en sonunda mevlid şekerleri dağıtılır ve herkes kaçarcasına mekanı terkeder.
kimi şişkin bi cüzdanla,kimi atılmış bi havayla,kimi boğulmuş bi benlikle.
hiçbi zaman düzelmeyeceği bilinen bi düzenin içinde mecburiyetten bazı şeyleri yapmaya devam etmek üzere.yoksa ayıp olur.diy mi. -
velâdet bahri
âmine hâtun muhammed ânesî
ol sadeften doğdu ol dürdânesî
çünki abdullah’dan oldı hâmile
vakt erişdî hefte û eyyâm ile
hem muhammed gelmesi oldû yakîn
çok alâmetler belürdî gelmedîn
ol rabîül evvel âyı nîcesî
onikinci gîce isneyn gîcesî
ol gice kim, doğdu ol hayrü’l-beşer
ânesî anda neler gördü neler
dedi gördûm ol habîbin ânesî
bir acep nûr kim, güneş pervânesî
berk urub çıkdî evimden nâgehân
göklere dek nûr ile doldu cihân
gökler âçıldı ve feth oldu zulem
üç melek gördüm elinde üç alem
bîri meşrık bîri mağribde anın
bîri dâmındâ dikildî kâ’be’nîn
indiler gökten melekler sâf sâf
kâ’be gîbî kıldılar evim tavâf
geldi hûrîler bölük bölük buğûr
yüzlerî nûrundan evim doldu nûr
hem hevâ üzre döşendi bir döşek
âdı sündûs döşeyen ânı melek
çün göründü bâna bu işler ayân
hayret içre kalmış îdim ben hemân
yârılub dîvar çıkdı nâgehân
üç bile hûrî banâ oldu ayân
bâzılar dirler ki, ol üç dilberîn
âsiye’ydi bîri ol meh-peykerîn
bîri meryem hâtun îdî âşikâr
bîrisî hem hûrilerden bir nigâr
geldiler lûtf ile ol üç meh-cebîn
verdiler banâ selâm ol dem hemîn
çevre yânımâ gelip oturdulâr
mustafâ’yı birbirîne muştulâr
dediler oğlun gibî hiç bir oğûl
yâradılalı cihân, gelmiş değîl
bû senin oğlun gibi kadrî cemîl
bir anâya vermemişdir ol celîl
ulu devlet buldun ey dildâr sen
doğiserdir senden ol hulkî hasen
bû gelen ilmi ledün sultânıdır
bû gelen tevhîd ü irfân kânıdır
bû gelen aşkına devr eyler felek
yûzüne müştâkdır ins ü melek
bû gice ol gîcedir kim, ol şerîf
nûr ile âlemleri eyler latîf
bû gece dünyayı ol cennet kılûr
bû gece eşyaya hak rahmet kılûr
bû gice şâdân olur erbâbı dîl
bû giceye can verîr eshâbı dîl
rahmetel lil âlemîndir mustafâ
hem şefîul müznibîndir mustafâ
vasfını bû resme tertîp ettiler
ol mübârek nûra terğip ettiler
âmîne îder çû vakt oldû tamâm
kim, vücûde gele ol hayrul enâm
sûsadım gâyet harâretten, katî
sundulâr bir cam dolûsu şerbetî
kardan ak idî ve hem soğuk idî
lezzetî dahî şekerde yok idî
içtim ânı oldu cismim nûra gârk
îdemezdîm kendimî nurdân fârk
geldi bir ak kuş kanadıylâ revân
arkamı sığadî kuvvetle hemân
doğdu ol saatte ol sultânı dîn
nûra gark oldû semâvât ü zemîn
ger dilersiz, bûlasız oddan necât
aşk île derd île edin essalât
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap