• başındaki konuşma bill hicks'indrugs have done good things trackinden alıntı şöyle ki;

    ’see, i think drugs have done some *good* things for us, i really do. and if you don’t believe drugs have done good things for us, do me a favor: go home tonight and take all your albums, all your tapes, and all your cd’s and burn em’. cause you know what? the musicians who’ve made all that great music that’s enhanced your lives throughout the years... rrrrreal fuckin high on drugs.’

    neyse efendim denen o ki, uyuşturucunun bazı güzel yanları olduğu, o da: yıllarca dinlediğimiz bu şahane müziklerin hep gerrrrrçekten 'uçmuş' adamlardan çıktığı. konuşmanın sonrasında da beatles'la ilgili espriler yaparak bitirir. evet bu her şarkıda uyuşturucuya gönderme aramak için şahane bir ortam yaratmıştır ama durun bekleyin bakın maynard neler söyleyecek, sabredin. third eye, "uçtum aman mod gençliktenim hemen moda gireyim" şeklinde mot a mot anlam çıkarmaya çalışılmaması gereken bütünüyle dev bir eserdir, hakkında cild cild kitap yazılabilir. neyse haydi size uyalım ve ufak bir kuble sizler için basitce inceliyor gibi yapalım:

    "dreaming of that face again. it's bright and blue and shimmering.
    grinning wide and comforting me with it's three warm and wild eyes."

    (kendisine gülümseyen, onu rahatlatan, mavi göz.. üçüncü göz çakrasının (bkz: ajna) ana rengi çivit mavisidir, laciverte yakın bir mavi. ("shrouding all the ground around me is this holy crow above me. black as holes within a memory and blue as our new second sun.") ancak maynard bunun parlak olduğunu, ona gülümseyip rahatlattığını söylüyor)

    "on my back and tumbling down that hole and back again
    rising up and wiping the webs and the dew from my withered eye."

    (malum kuyudan bahsediliyor. maynard burada bizlere 'ben dibi gördüm de geldim' demek istiyor. oradan kurtuluyor ve bu sefer görüyoruz ki kendi yosun tutmuş, hastalıklı*gözünü açıyor ve gerçek üçüncü gözüyle karşılaşıyor ("i do not recognize the vessel, but the eyes seem so familiar, like phosphorescent desert buttons singing one familiar song")

    third eye, bana göre maynard için çok kişisel bir şarkı. ve bizzat kendisi şu an, aenima albumunde bulunan bill hicks konuşmasıyla ironi tepelerinden bizlere bakıyor* ama salival'deki konuşmanın (bkz: #450279) "learn how to put yourself in a state of vulnerable, open-mindedness; chaotic, confused, vulnerability to inform yourself." kısmı ile bize gerçek gözün nasıl ortaya çıkması gerektiğini göstermiyor da değil hani.

    kendinle çelişerek kendini çözmeye dayalı bir tür meditasyon ile temsili olarak açılan üçüncü göz çakrasından bahsediliyor. bu ajna denen çakra (sankristçe emir) eğer az uyarılırsa kişi utangaç, ifadesiz ve soğuk nevale olmaktadır, fazla uyarıldığında ise kişi bir dogma manyağına dönüşür, emirler yağdırır, asar keser. ancak "uyarılar dikkate alınarak kullanıldığında" bir mucizeye dönüşür; evren ile bir bütün olup, kendini evreni olarak hissetmek arzusunu yakar kavurur.

    maynard aka ohio'lu jimmy, tesbit insanı kıvamında büyüyüp ezik diye adledilen bir çocukken bir anda, us marine corps'a giriyor ve her türlü boktan şeyin vucud bulduğu bu mekanda canavar kesiliyor. (bkz: full metal jacket) çıkınca kendisini müziğe, aikido, meditasyona ve lachrymology'ye adıyor, kısaca bütünüyle kendisine (bkz: #4734229) ki bence şarkıyı fiziksel bir şeye dönüştürme çabası varsa maynard'ın yaşadığı bu büyük değişimler ve buradaki fevkalade ajna değişimleri. ama jimmy hala aynı ve turuncu mage robu giymiş, kendini dogma yolunda kaybetmiş bir budist büyücü rahip de değil, o belki bir siddhartha, daha fazlası değil.

    (bkz: think for yourself question authority)
  • bu şarkının başında bill hicks olayı özetliyor aslında ama sanıldığı gibi değil, yani uyuşturuclar zihin açıcıdır demek istemiyor adam. çoğu insan bu şarkının sözlerine baktığı zaman ''hey maynard asit tribine girmiş bebeim yeah'' diyor. ama belki de içerik olarak uyuşturucu kullanımının insanı ne denli kontrolsüz bir beyin aktivitesine sürüklediğinin kanıtı bu şarkı. yıllar yılı gerçekten de bill hicks'in dediği gibi tüm o pink floydlar, mogwailer, depeche mode, megadeth şu bu say say bitmez uyuşturucu kullanmayan müzisyen nerdeyse yok gibi. bu adamlar uyuşturucunun beyni kontrolsüz biçimde çok anormal noktalara götürdüğü için o anda hissettiklerinden ilham almışlar ve böyle müzikler yapmışlar. ama bu demek değil ki uyuşturucular şahane bir şey. hayır. uyuşturucular da insan denen yaratığın zihinsel çöküntüsünün bir parçası sadece. aslında zihinsel gelişimi için deliler gibi uğraşan bir budist rahibin senelerce uğraşıp geldiği noktaya sadece bir kaç dakika içinde sizi ulaştırabilen sınırı belirlenemeyen yok ediciler. meditatif tekniklerle insan, bilinçli olarak zihnini geliştirirse eğer, çoğu new age saçmalığının da ötesinde, henüz bilimin pek fazla el atmadığı bir noktaya neşter vurmuş olursunuz; epifiz bezine. uyuşturucular sizi kontrol ederek, sizin farkındalığınızın üstünde bir noktaya getirir. ancak bu, sadece zihne zarar verir. ancak adım adım, yavaş yavaş zihnini geliştirebilmeyi becerebilenler için, senelerce uğraşın sonunda o uyuşturucuların anlık da olsa yarattığı etkiyi, siz bu kez ''kendiniz kontrol ederek'', yapabilirsiniz. yani, epifiz bezini açabilmekten bahsediyor bu şarkı. adından da anlaşılacağı üzere.

    zaten aenima'da demiş adam ''fuck all junkies'' diye bana hala söyletiyorsunuz. hala bu şarkı maynard'ın kafası iyiyken yazdığı şarkı falan deniyor. hatta daha da ileri giderek, bu şarkının çocuğunu cinsel istismara uğratan bir babanın hikayesi olduğu söyleniyor. üçüncü göz aslında penis metaforuymuş bilmem ne. külliyen sallamasyon hepsi. gerçi herkes istediği şeyi çıkarabilir ama bence öyle değil bu şarkının anlamı.

    carlos castaneda diye bir yazar var. bu eleman parapsikoloji ile uğraşan insanların yakından tanıdığı bir insan. yazdığı kitaplarla insanların üçüncü gözlerini anlatma hikayelerini anlatıyor. şu meşhur içsel yolculuk kitapları falan hani. bir dolu saçma sapan kitap arasında özellikle lobsang rampa'nın üçüncü göz açmayla ilgili kitapları ile birlikte bir külliyata sahip biri. bu adamın the teaching of don juan: a yaqui way of knowledge isimli bir kitabı bulunuyor. bu kitap, aynen şarkıda geçen olayları anlatan bir kitap. netteki tool forumlarına bakarsanız third eye ile ilgili yorumlarda sıkça rastlayabilirsiniz. bu kitapta carlos gerçekten de yaqui kızılderililerinin yanına gidiyor içsel bir yolculuk yapma niyetiyle. sonra bu kızılderililerin ayışığında yetiştirdikleri bir çöl bitkisini öğreniyor onlardan; peyote. bu peyoteyi yerseniz eğer, üçüncü gözünüzün açıldığını söylüyor yaquiler. carlos tabi boş durmuyor peyote'den alıyor hemen. ve carlos, yaşadığı deneyimi anlattığında aynen şarkının sözlerine uyuyor gördükleri. yeryüzünün sallandığını, şekillerin değiştiğini, kendisini ''bilgeliğe'' götüren ''rehberi'' görüyor. bu rehberin adı don jaun. kitapta adı sanırım mescalito olarak geçiyor meskaline bir gönderme olabilir bu da okumak lazım bilemiyorum. sonra bu rehber, kendisini gerçek kendisiyle tanıştırıyor. gerçekten içinde olan, tüm bu hayatım düş olduğunu varsayarsak, onu düşleyenle. carlos bu tanışma sırasında sürekli kendisini yıllarca aradığını, bulamadığını, bunu hep hissettiğini ve hep kendisini özlediğini söylüyor.

    işte o noktada rehber o'na kapıyı gösteriyor- vessel-. karşısına çıkan şey, kendi yansıması. karşısında masmavi suratıyla krişnaya benzer biçimde kocaman mavi bir üçüncü gözüyle yine kendisini buluyor. o noktada çok korkuyor. hissettikleri, gördükleri carlos'u feci biçimde korkutuyor ve carlos kaçıyor. yani;

    "so good to see you.
    i've missed you so much.
    so glad it's over.
    i've missed you so much.
    came out to watch you play.
    why are you running away?''

    işte bu deneyim sırasında üçüncü gözü, yani gerçeği gören gözü açıldığı anda, başının tepesinde kutsal kargayı görüyor. karga, çoğu medeniyete ve özellikle kızılderililere göre ''ölüm''ün sembolü. carlos içsel ölüme bu denli yaklaşıyor. bill hicks de diyor zaten aslında ''ölüm falan yok'' diye. yani bedensel ölüm sadece bir geçiş. bir süreç. bir durum değişimi. hava değişimi hatta. üçüncü gözü açıldığı zaman, bizim gördüğümüz güneşin yanında bir de masmavi bir güneş görüyor. tüm bu yaşadıkları, aynen bu şarkıda analtılıyor zaten.

    is this holy crow above me.
    black as holes within a memory
    and blue as our new second sun.

    ben açıkçası kitabı okumadım. ancak şunu söyleyebilirim ki, meditasyon yapmaktan kendini kaybetmiş ve bunları yazan çoğu insanın yaşadıklarını okursanız, aynı imgelerle karşılaşıyoruz; içsel ölüm, mavi aura, mavi imgeler, karga, ikinci bir güneş, yokluğun sembolü bir çöl ve elbette hatta illa ki bir ''rehber''. sufilikte mürşidini bulmayan bizden değildir dendiğini anımsayın. tanrı yolunda kendini bulmaya çıkan yolcu önce mürşidini, yani rehberini bulmalıdır. carlos da kendi anlattığı hikayesinde kendi rehberini bulduktan sonra eğer kaçmasa, kendisini tamamen bulabilecek. ancak carlos çok korkuyor ve kaçıyor.

    anlayacağınız bu şarkı, baştan aşağı bir meditasyon seansıdır. bill hicks'in ''life is just a ride'' dediğini anımsayın. bu şarkıda da muhteşem bir yolculuk anlatılıyor. içsel yolculuk kitaplarındaki saçmalıkları hatta carlos'un hikayesini de boşverin. ancak şu kesin; epifiz bezinin neye yaradığı hala bir sır. ışığa karşı çok duyarlı olan ve zaman kavramına nerdeyse otomatik olarak ayarlı bu zihin bölümü, insan beyninin hala en karanlık parçası. diyelim ki gerçekten bir üçüncü gözümüz var ve bunu açmak için milyonlarca yol bulunuyor. nasıl ki insan evriminde kullanılmayan organ zayıflar, işte buradan hareketle insan zihninin de epifizini artık pek kullanmadığını söyleyebiliriz. ayrıca albert hoffman'ı da burada analım; lsd yi bulan hoffman, aslında tüm bu kimyasal araştırmalarını üçüncü gözü açacak bir iksiri icat etmek için yaptığını bir yerlerde söylemişti yanılmıyorsam. ancak bula bula kontrolsüzce insan beynini uçuran lsd yi bulabilmişti. bu sayede de çoğu insan uçarak hayatını kaybetmişti.

    prying open my third eye mı diyorsunuz? astral projeksiyonlardan lucid dreaminge uzanan bir hayatınız mı var? bazen rüyalarınızın size çok fazla mantıklı geldiğini mi düşünüyorsunuz? belki de şu beynimizin içinde gerçekten bir beyin daha bulunuyor ve bu beyin bize hiç çaktırmadan bizim hiç algılayamadığımız bir şekilde başka bir yerde ''gerçek'' bizin zihni ve biz belki de o ''gerçek'' bizin hayaliyiz, belki de o bizim hayalimiz. belki de hepsi içiçe.

    bunu bir düşünün.
  • bu şarkı bildiğin götüme benzer, daha fazlası değil...
  • salival versiyonu için konuşuyorum, adam jones'un, gitarını gıcırdatmasına öyle alışmışım ki; gıcırdayan kapı, pencere duyduğumda third eye çalıyor zannediyorum. hatta benim balkon kapısında (bkz: fıratpen '59 custom whiteburst) aynı tonu yakalayabiliyorum, ara ara oynuyorum kapıyla. kendisine gibson gibi bakıyorum, menteşelerini yağlamıyorum asdfdsafa.

    tanım mı ? insanı böyle manyak eden tool parçasıdır.
  • bir gün insanlık tükenecek, kurulan medeniyet tozlar içinde kaybolacak. belki milyonlarca belki milyarlarca yıl sonra, yeni bir ırk doğacak ve ya dünyaya evrenin derinliklerinden başka canlılar inecek ve bu şarkıyı bulup dinlediklerinde büyük ihtimal ile bizleri gözlerinde çok fazla büyütecekler.

    kısacası third eye insan evladının yaptığı en büyük eserlerdendir. şimdi siktirin gidin ve sertar ortaç dinleyin.
  • bastaki adamin konu$malari "drug" olayinin muzisyenlerdeki ve ayrica normal insanlardaki etkisiyle alakalidir.

    "prying open my third eye.
    so good to see you once again.
    i thought that you were hiding.
    and you thought that i had run away.
    chasing the tail of dogma.
    i opened my eye and there we were.

    so good to see you once again
    i thought that you were hiding from me.
    and you thought that i had run away.
    chasing a trail of smoke and reason. "

    parcanin bu bolumunde ise "drug" kulturu elemanlarina bir bakis acisi sunulmu$tur.
    "ya bi dogmanin pesinden kosma, ya da bi duman veya sebebinden pesinden kosma halindeyken ucuncu gozu bizi ziyaret etmesi konusu."

    ayrica baska bi parcadaki soze de bir gonderme yapilmi$tir sanki. (bkz: ænema)
    "fuck all you junkies and fuck your short memory"

    edit: ba$ta konuşan adam bill hickstir efendiler.
  • canlı performansını bırakın izlemeyi, dinlemesi bile ömrümden en az bir 10 yıl almış, götürmüş tool parçasıdır.

    kalp rahatsızlığı olanlara tavsiye edilmez.
  • şöledir...süperdir.. canlı görmek/dinlemek bir dünyaya bedeldir...

    dreaming of that face again.
    it's bright and blue and shimmering.
    grinning wide
    and comforting me with it's three warm and wild eyes.

    on my back and tumbling
    down that hole and back again
    rising up
    and wiping the webs and the dew from my withered eye.

    in... out... in... out... in... out...

    a child's rhyme stuck in my head.
    it said that life is but a dream.
    i've spent so many years in question
    to find i've known this all along.

    "so good to see you.
    i've missed you so much.
    so glad it's over.
    i've missed you so much
    came out to watch you play.
    why are you running?"

    shroud-ing all the ground around me
    is this holy crow above me.
    black as holes within a memory
    and blue as our new second sun.
    i stick my hand into his shadow
    to pull the pieces from the sand.
    which i attempt to reassemble
    to see just who i might have been.
    i do not recognize the vessel,
    but the eyes seem so familiar.
    like phosphorescent desert buttons
    singing one familiar song...

    "so good to see you.
    i've missed you so much.
    so glad it's over.
    i've missed you so much.
    came out to watch you play.
    why are you running away?"

    prying open my third eye.
    so good to see you once again.
    i thought that you were hiding.
    and you thought that i had run away.
    chasing the tail of dogma.
    i opened my eye and there we were.

    so good to see you once again
    i thought that you were hiding from me.
    and you thought that i had run away.
    chasing a trail of smoke and reason.

    prying open my third eye.
  • tool'un aenima'dan vagina whistles'a ve -salival'deki konser yorumuna değin bir çok değişiklik yaşamış güzide bir parçasıdır:
    parçanın en güncel halinde parçaya ayrıyetten şöyle bir bölüm eklenmiştir:
    timothy leary sample:

    think for yourself
    question authority

    throughout human history, as our species has faced the frightening,
    terrorizing fact that we do not know who we are, or where we are going in
    this ocean of chaos, it has been the authorities, the political, the
    religious, the educational authorities who attempted to comfort us by
    giving us order, rules, regulations, informing, forming in our minds their
    view of reality. to think for yourself you must question authority and
    learn how to put yourself in a state of vulnerable, open-mindedness;
    chaotic, confused, vulnerability to inform yourself.

    think for yourself.
    question authority.

    -parçaya girilir
  • tarafımdan naçizane çevirisi:

    o yüzün hayalini kuruyorum yine.
    parlak ve mavi ve ışıltılı.
    genişçe sırıtıyor,
    ve rahatlatıyor beni,
    üç sıcak ve vahşi gözüyle.

    arkamda ve düşüyor o deliğe,
    ve tekrar yükseliyor.
    ve temizliyor
    solmuş gözümdeki çiy damlasını ve ağları.

    içeri... dışarı... içeri... dışarı...

    bir çocuğun şiiri mahsur kalmış kafamda.
    hayat diyor, ama bir hayal.
    uzun yıllar harcadım bulmak için,
    bunca zamandır bildiğim şeyi.

    ''çok güzel seni görmek.
    çok özledim seni.
    bittiği için çok mutluyum.
    çok özledim seni.
    oyununu izlemeye geldim.
    neden kaçıyorsun ki?''

    beni saran bu zemin,
    tepemdeki kutsal karga mı?
    anılarla dolu delikler kadar siyah.
    ve yeni ikinci güneşimiz kadar mavi
    elimi sokuyorum gölgesine,
    bir araya getirmeye çalıştığım
    kum parçalarını toplamak için.
    sadece kim olduğumu anlayabilmek için.
    damarları çıkaramıyorum.
    fakat gözler çok tanıdık geliyor.
    fosforlu, ışıldayan çöl filizleri gibi
    aynı tanıdık şarkıyı söylüyor.

    ''çok güzel seni görmek.
    çok özledim seni.
    bittiği için çok mutluyum.
    çok özledim seni.
    oyununu izlemeye geldim.
    neden kaçıyorsun ki?''

    üçüncü gözümü zorla açıyorum.
    seni tekrar görmek o kadar güzel ki.
    saklanıyordun sanırım.
    ve kaçtığımı zannettin.
    dogmanın peşinden koşuyordum.
    gözümü açtım ve oradaydık.

    seni tekrar görmek o kadar güzel ki.
    sanırım benden saklanıyordun.
    ve kaçtığımı zannettin.
    dumanın ve nedenin peşinden koşuyordum.

    üçüncü gözümü zorla açıyorum.
hesabın var mı? giriş yap