hesabın var mı? giriş yap

  • yukarıda bir arkadaş söylemiş iyi gün dostu diye. hemen hemen öyle bir oyuncudur vesely. iskeleti oturmuş bir takımda fark yaratır. çok iyi tamamlayıcı oyuncudur. hiçbir zaman esas oğlan değildir. yanında tamamlayıcı bir oyuncu varsa parlar da parlar ama tek kalırsa tüm defoları göze batar. çok maç kazandırır ama şampiyon yapmaz. her sene 1.5-2 ay temiz sakatlık yaşar ardından 1-1.5 ay da toparlanma süreci derken sezonun hemen hemen yarısında off'dur kendisi. oynadığı sürelerde de istikrarsızdır

    şimdi burada vesely'yi fazla gömmüş gibi görünebilirim. ben burada vesely'nin olumsuz özelliklerini saydım ve bunlar haricinde mükemmel bir oyuncudur. ancak sorun şu : vesely'nin böyle özellikleri varken oynadığı 8 sezonun 6'sında esas oğlan muamelesi yapan yönetimi suçlarım ben. el şampiyonu olduğumuz sezon udoh ile çok iyi bir ikili oluşturmuştu. her sene alınan uzunlardan tek beklentimiz vesely'yi dinlendirmesi oldu. bu durum da vesely'yi gerek fiziksel gerek de mental olarak çok yıprattı.
    gitmesi iyi mi oldu? vesely'nin yanına en az onun kadar iyi bir oyuncu alınsaydı üzülürdüm. ama yine boş beleş adam alıp vesely'yi bel bağlayacaklarsa gitmesi hem bizim hem de onun için hayırlı olacaktır.

  • kendi yerleştirse kıllı, damacanayı getiren abiden rica etse yollu, yapmasa pasaklı, kocasını beklese feminist olacak kızdır.

  • kazanılan puanları paraya dönüştürme.

    şu puanların bir anlamı olsun. muhtarlık bilmemne ne işe yarıyor?

    ayrıca mesela cüzdan diye bir özellik var, önceden para atıyorum ödemeyi ordan yapıyorum. ee benim ne kârım var? ordan bana para puan falan verebiliyor musun?

    yok. ee ne diye senin hesaba göndereyim ki..

    alın size öneri.

  • deney ve sonuçları okumak bile insanda kalici hasarlar yaratmakta, insanliga olan inancini derinden sarsmakta.

    deney düzeneği kabaca şöyle,
    denek deneyin yapılacağı yere gelir. yanında 47 yaşlarında güleç hafif kilolu bir adam vardır. diğer adamı da denek sanar. deneyi yapacak kişiler bunun ogrenme uzerine bir deney oldugunu soylerler ve denekler arasinda bir seçim yapilirmiş gibi davranirlar. gerçek denek ogretici, 47 yaşindaki ekipten adamsa ogrenen rollerine seçilmiş gibi davranılır.
    gercek denekle adam bir paravan yardimi ile ayrilir.

    denek adama bir takim kelimelerle ilgili sorular sorar. her yanliş cevapta denege elektrik şoku vermesi gerekmektedir. yanliş verilen her cevapta verilecek olan şokun değeri 15 volt artilir. deneğe bunun ne kadar can acıtabilecek bir şey oldugunu gormesi için 40 voltluk ornek şok uygulanır.

    deney başlar.
    ilk bir kaç soruya dogru cevap gelir. denek diger kişinin dogru cevap verip vermediğini onundeki işiklarla gorur ancak adamla gorsel temasi yoktur, sadece sesini duyar. az sonra adam ilk yanliş cevabini verir adam ve deneğin 75voltluk elektrik şokunu uygulamasi gerekir. aslinda elektrik şoku filan yoktur 47 yasindaki adam oyuncudur, ancak denek karsi tarafa elektrik soku verdiği konusunda ikna olmuştur.

    denek uygulanacak gerilimi yukseltme konusunda her tereddut ettiğinde ağagıdaki cumleler sırayla soylenir
    1- lütfen devam edin
    2- deney devam etmenizi gerektiriyor.
    3- devam etmeniz deney için çok önemli
    4- devam etmekten başak çareniz yok, devam edeceksiniz.

    adam ilk yanliş cevap verdiğinde onundeki dugmeden 75 voltluk gerilimi uygular ve her yanliş cevapta gerilimi artirir. her tereddüt ettiğinde yukaridaki cumlelerden once ilki sonra digerleri soylenir.
    75 volt'ta adamdan "ahh" sesi çikar
    90 volt'ta ayni ses tekrarlanir.
    105 voltta ses yukselir
    120 voltta adam çok acıyor der.
    denek bu noktadan itibaren elektrik şoku vermek konusunda tereddut etmeye başlayabilir.
    135 voltta kuvvetli bir inilti sesi gelir
    150 voltta denek bağırmaya başlar, deneyin kesilmesini ister. kalp hastasi oldugunu soyler. devam etmek istemedigini soyler.
    165 volta geçilir, denek çiğilik atar
    180 voltta denek acıya dayanamadığını, devam edemeyeceğini bağırarak tekrar eder
    195 vollta denek durmaksizi bağirir beni çikarin, kalbim sıkışıyor diye bagirir.
    210 voltta cevap vermiyorum, bırakın beni diye şiddetle bağirir.
    225, 240 ve 255 volttlarda sesi gittikçe yükselir
    270 voltta aci içinde ağlamaya başlar.
    285 voltta çığlıklar atar
    300 voltta çığlık atıp durmaları için yalvarır.
    315 voltta sesinin son raddesinde yalvarir
    330 voltta durmaksizin yalvarip durmlarini kalbinin sıkıştığını soyler.

    olayin tum ciddiyetine karşin deneklerin yuzde altmişindan fazlasi, karşilarinda kalp hastasi bir insan oldugunu düşünmelerine rağmen 450 volta kadar elektrik şoku uygulamayı kabul ederler. emir ve komuta zincirine girilip kesin emirler alinca çok az kişi uygulamayı reddeder.

  • efsane oyun fm'nin yeni çıkacak serisinden sızdırılan bir özellik. bu modda oyuna başlarsanız takım içi dengeleri gözetmek zorundasınız. uyruğu bulunduğunuz ülkenin vatandaşı futbolculara zamlı kontratlar imzalatmazsanız ''camianın evlatlarının arkasında durmayalım mı?'' uyarısı verip oyundan atıyormuş. ayrıca her basın toplantısı için en az bir ''ilgilenmiyoruz'' butonu olacağı da gelen bilgiler arasında.

  • nomofobi, cep telefonsuz kalma korkusudur. nomofobisi olan kişiler, telefonlarının yanlarında olmaması, pillerinin düşük olması veya telefonlarının hizmet dışı kalması konusunda aşırı kaygı yaşarlar. koşullar ne olursa olsun, telefonlarını kullanamamak, nomofobisi olan kişilerin paniklemesine ve aşırı kaygı belirtileri yaşamasına neden olur.

    bu nadir fobi genellikle cep telefonu bağımlılığına bağlıdır. bu fobiye sahip kişiler gün boyunca takıntılı bir şekilde telefonlarını kontrol edebilir ve sevdikleriyle iletişim kuramayacaklarından endişe edebilirler. nomofobi genellikle nadir görülen bir fobi olarak sınıflandırılırken, cep telefonu bağımlılığı oldukça yaygın görünmektedir

  • bilimsel bulgulara dini dayanak arama hatasının getirdiği yanlış bir bilgi...

    güneşin goldilocks kuşağı, yani habitable zone'u, türkçesi yaşanabilir bölgesi; venüs yörüngesinin hemen yanıbaşında, güneşten 90 milyon kilometre ötede başlayıp, mars'ı da içine alacak şekilde 210-240 milyon kilometre uzaklığa kadar uzanır.

    dünya, bu 90-240 milyon kilometre genişlikteki yaşam kuşağının 150 milyonuncu kilometresinde bir yörüngede döner. dönüşü sırasında ise zaman zaman güneşe 152 milyon, zaman zaman da 147 milyon kilometre mesafede yer alır. yani dünya güneşe 1 milimetre değil, her yıl 5 milyon kilometre yaklaşıp uzaklaşır.

    konudan uzaklaşıp küçük bir soruyu cevaplayalım:

    peki madem mars ve venüs de güneşin yaşam kuşağının içinde yer alıyor, o halde niçin bunlar yaşama elverişli değiller?

    şöyle ki, venüs gezegeni atmosferinin içerdiği sera gazları yüzünden olağanüstü bir küresel ısınmaya maruz kalmış ve yüzey sıcaklığı 450 derecenin üzerine kadar yükselmiştir. atmosferi de dünyadan çok ama çok daha kalın ve yoğundur, yüzeyindeki atmosfer basıncı denizin 1 km altındaki basınçla eşit düzeydedir. aşırı sıcaklık ve hayvani basınç nedeniyle burada elbette yaşam mümkün olamaz. ayrıca çok yavaş döndüğünden, venüs'ün bir manyetik alanı oluşmadığı için güneşin zararlı ışınlarına ve atmosferi aşındırıcı etkisine açıktır.

    venüs dünya gibi dönebilseydi ve daha ince bir atmosferi olsaydı, bugün ortalama hava sıcaklığı 32-33 derece olan tropik bir gezegen olabilirdi. kısmet, bu mümkün olmamış...

    mars ise küçük ve çelimsiz bir gezegen olduğundan, ısıyı tutacak kalınlıkta bir atmosfere sahip olamamıştır. var olan atmosferini de atmosferden saymak (dünyanın binde biri) epey ayıp kaçacağı için üzerinde ne bir damla su kalmıştır, ne de yaşama dair herhangi bir iz... atmosfersizlikten dolayı tahmin edeceğiniz gibi gündüzleri ortalama -20, geceleri ise -90 derecelerde gezer sıcaklık. gerçi hakkını yemeyelim, ekvatorda öğle saatlerinde hava sıcaklığı kısa süreler için +20 derecelere kadar yükselir.

    mars biraz daha; kalın bir atmosferi tutabilicek kadar büyük olabilseydi, şu anda ortalama yüzey sıcaklığı 4-6 derece olan serin fakat yaşanabilir bir gezegen olacaktı. kısmet, olmamış işte...