hesabın var mı? giriş yap

  • 1996 yılında efes pilsen in çeyrek finalde fenerbahçe, yarı finalde teamsystem bologna, finalde de tanjevicli stefanel milano'yu eleyerek kazandığı kupa..o zamanların euroleague 'inde her ülkeden bir takımın yer alması sebebiyle çok güçlü takımların yer aldığı bir kupaydı bu kupa..o yüzden günümüzde bir karşılığı yoktur. efes pilsen'in elediği italyan takımları o sene için avrupanın en iyi 3-5 takımındandı..

    yarı finaldeki rakibi teamsystem bologna yı istanbulda çok farklı yenmesinden sonra deplasmanda petar naumoski'nin erken faul problemine girmesi sebebiyle alışmadığımız bir şekilde oynamıştır efes pilsen, izleyen herkes bir miktar korkmuştur ancak ufuk sarıca ve arkadaşları maçı zora sokmadan ufak bir sayı farkıyla kaybederek finale yükselmişlerdir..

    finalde de istanbulda volkan aydın'ın son saniye turnikesiyle 8 sayıyla kazanmış, deplasmanda 7 sayıyla kaybederek bu önemli kupayı kazanmıştır efes pilsen..o zamanki kurallarda topu oyuna sokmasan da süre işlediği için ufuk sarıca son 3 saniyeyi topu oyuna sokmadan bitirmiş ve maçın bitmesiyle beraber topu havaya dikmiştir, bize de sevinç gözyaşları kalmıştır..

    maçtan sonra reha muhtar'ın ateş hattı adlı programı sesi kısılmış ve ağlamaklı gözlerle açması da şahsen benim hatırımdadır..

  • türk televizyonlarının unutulmak istenen ama unutulamayan adamı savaş ay production gururla sunar,

    bir kaç ay önce atv ana haber'in "savaş ay oradaydı" adlı bölümünde savaş ay'ın narkotik ekibiyle terör bağlantılı bir şebekeye baskın yapmaya gitmesi, polislerin kapıyı kırmalarını ve savaş ay'la birlikte içeriye girmelerinin kameraman tarafından evin içinden görüntülenmesi..

  • bir köpek öldü diye değil gerizekalı kardeşim adam kürekle vuruyor bir cana. kürek!

    nasıl bu kadar cani olabilir biz buna hayret ediyoruz.

  • hayatın acı gerçeklerinden biri.
    zengin babanın, çevresinin, çocuğuna sunduğu egitim ve diger olanakların buna sebep olduğu herkesin malumu.

    bense hemen göze çarpmayan başka bir faktörden bahsedeyim. aynı kalitede eğitim almış da olsanız, aynı zekaya da sahip olsanız, ayni ise de girseniz zengin çocuğunun sizden daha başarılı olması beklenir. sebep? kendine güven. örneğin siz şirketteki işinize muhtaç olduğunuz için zengin çocuğu kadar kendinden emin konuşamazsınız. zengin çocuğu ise yetiştiği ortamdan ötürü genel müdürü filan kendi dengi gibi düşünür.

    bu sav tabii ki her bireyi tasvir etmiyor. ortalamalardan bahsediyorum.

    ***

    bu durumla savaşmanın bilinen tek yolu devletin tüm vatandaşlarına sunduğu sosyal olanakları artırması. iskandinav ülkelerindeki social mobility'nin abd'den kat kat yüksek olmasının temel sebebi bu.

    vahşi kapitalist sistemde fakir doğan genelde fakir ölüyor.

  • psikiyatristler 6 yıllık tıp eğitiminden sonra 5 yıl psikiyatri dalında uzmanlaşırlar fakat psikoterapi dersleri tamamen asistanı oldukları hocaya kalmıştır yani öyle bir psikoterapi ders programı gibi bir şeyleri yoktur. çoğu, asistanlığının ilk yılında hasta görerek ve ilaç yazarak başlar psikiyatristliğine ve zaman içinde deneyimle işi kotarır -psikiyatri uzmanlığının ilk gününde poliklinikte hasta görmesi beklenen yavrucakların vay haline-. tabi iyi psikiyatristler parayı bastırıp özelde psikoterapi eğitimi alırlar veya psikiyatrik ilaç şirketleri eğitimlerini öder.

    ruhsal bozukluklarla ilgilenen psikologlar yani klinik psikologlar, türkiye'de 4 yıl psikoloji lisans eğitiminin üstüne kendi istekleri doğrultusunda kendilerini geliştirirler. mesela kimileri türkiye psikologlar derneği' nin eğitimlerine katılırlar ya da klinik psikoloji yüksek lisansı yaparlar ki bunlar psikoterapi eğitiminin teorik kısmını ve az da olsa pratik kısmını kapsamaktadır. bu yavrucaklarınsa eğitimlerinin ücretini hiçbir kurum/ilaç şirketi vs. karşılamaz, hepsini ceplerinden öderler. kimileri üstüne bir de doktora yapar ki bu doktora, süpervizyon alma ve psikoterapi uygulamalarını da içerir. kimileriyse 5 yıllık birleşik (master+doktora) program yaparak amerika ve avrupa'da terapi yapabilmek için zorunlu olan ph.d. lerini alırlar ve toplam 9 yıl eğitim almış olurlar ki ideali budur.

    psikiyatristler 11, psikologlar 4 yıllık eğitim alırlar demek yanlıştır, türkiye'de de artık "uzman psikolog" ünvanını almak ve terapi yapabilmek için klinik psikoloji yüksek lisansı şart koşulmaktadır. gönül ister ki türkiye de batı standartlarına uysun ve doktora (ph.d) zorunlu olsun, fakat bunun için önce üniversitelerin klinik psikoloji bölümlerinin, doktora programlarının hoca sayılarının ve öğrenci kapasitelerinin artması gerekmektedir.

    burada yaşanan algılama sorunu her psikoloji mezununu toplumun klinik psikolog sanmasıdır. halbuki 4 yıllık psikoloji eğitiminden sonra psikoloji de uzmanlık dallarına ayrılır endüstri, klinik, gelişim, trafik, deneysel, sosyal psikoloji bu dallara örnektir. uzmanlaşma yüksek lisans ve doktora ile olur.

    bütün bunların dışında bir de devlet hastaneleri sorunsalı vardır ki burada ne psikiyatristler ne klinik psikologlar terapi yapabilirler. günde 60-70 hasta gören psikiyatrist 2 dk da ilaç yazar, psikologsa günde yaklaşık 5 hastaya tanı testi uygular.

  • elinde oyuncak şırınga, o doktor ben hasta, oynuyoruz:

    - baba aç kolunu! domuz gribi aşısı yapacağım!
    - tamam.
    - pıst*. geçmiş olsun. şimdi de omzunu aç.
    - tamam.
    - pıst. geçmiş olsun.
    - bu ne aşısıydı?
    - bu da omuz gribi aşısı. hahahahahahaha!