hesabın var mı? giriş yap

  • granada valencia maçının başlamasına yaklaşık beş dakika varken;

    "arkadaşlar şuan granadadayım ispanyaya erasmusla geldim .maçı izlemek için sahayı görebilen yüksekçe bi apatmana çıktım sizlere elimden geldiğince dilim döndügünce maçı anlatmaya çalışacagım."

  • görevde olmadığı hâlde bunu alan memur kardeşimize bir ikramiyeyi de çok görmesin bu devlet.

    helal olsun.

  • yaptigim bir arastirmaya gore (ciddi ciddi insanlarla oturdum konustum "*nudge* ya bişi sorucam eglenceli bi geceden eve donunde bi mutsuzluk cokuor mu sana da" seklinde 15 kisiye sordum... sonra baktim yüzdeye vuramiyorum 5 kisiye daha sordum yuvarlak hesap oldu) insanlarin yüzde 75 i (yani 20 kisinin 15 i) eglenceli bir geceden sonra eve geldiklerinde eger hemen yatip uyumazlarsa, inanilmaz bir mutsuzlukla karsilasiyorlar..

    boyle sanki içini pirçik pirçik bir şeyler edermiş gibi, inanilmaz bir yalnizlik, inanilmaz bir dram.. o an yaninizda savaş ay olsa, handy cam'i ile "nasil bir geceydi" diye sorsa, kisik sesi ile korkutsa, o derece..

    nette arastirdim, boyle dandik bir seyin arastirmasini yapan bir tek kendimin oldugunu farkettim.. ota boka sendrom bulan insan oglu, bu tarz bir mutsuzlukla kimse hastaneye gitmedigi, direk yatip uyudugu için bir ad bulamamis..

    ben buna izmir sendromu demek istiyorum arkadas.. maksat sehrimin adi yürüsün.. paris sendromu var, kudus sendromu var, stockholm sendromu bile var niye izmir sendromu olmasin.. bu da ilime, ilçeme bir hizmetimdir.

  • bu bana oldu lan. yıllar boyu arkadaşımdı, sonra bir şeyler oldu, yakınlaşmaya başladık, konserlerde sarılmalar falan. ama her zamanki kekoluğumla bir adım ileri atamıyorum, gözlerine bakıp da durumlar böyle böyle nazlı yarim, üstüme öküz oturdu, elini elime alsam geçiverecek diyemiyorum. neyse, bir gün balkonda ev arkadaşım ve onun diğer arkadaşlarıyla mangal yaparken bunu da çağırdım, geldi. eve ilk defa geldiği için gittim aldım. ev sahibiyim ya, masada yanına oturdum mutfağa sıkça gidip gelirim ayağına. yemekler yendi, balkondan aşağı çamaşırların üzerine közler düşürüldü. sonra herkes dağıldı, kimi içecek almaya gitti kimi komple evine gitti. kaldık bununla başbaşa, içeri geçip oturduk kanepede, kaykıldım ben biraz kucağına doğru falan, konuştuk ettik. sonra sustuk.

    sonra kafayı çevirdim buna baktım ama nasıl güzel. bal rengi gözleri var bunun tamam mı. böyle ağlamaklı olunca iyice büyür, dolu tanesi gibi olur, ağlama diyemezsin biraz daha izleyeyim diye. baktım gözlerine, lan dedim kendi kendime, bu kadar güzel kızın ne işi var yanında, hiç yakışıyor musun, bir de neyine güvendiysen çağırdın hatunu. yıllar boyu arkadaşımdı ama yine de kekoluğumdan, çekinirdim işte böyle. ben böyle yine kendimi gömerken bu eğdi kafayı, laaaps diye öptü lan. sonra bir açtım gözlerimi, üç yıldır öpüyor.

    beklemeye değmez hacı, varsa içinde kıpraşan bir şeyler, öpülmeyi beklemeden öpmen lazım. dediğimi yap yaptığımı yapma gibi oldu biraz ama valla böyle.

    edit: evlendik biz :)

  • i.şaban:
    aa maamut hoca
    hoca maamut,
    maamut hoca da kaçmış,
    sende mi kaçtın maamut hoca?
    arkadaşlar sakın gelmeyin tünelin ucu bomb.k bi yere çıkıyo

  • 4 ile mezun olmanın ne kadar kötü tukaka saçma bir şey olduğunu gösteren bir başlık. arkadaşlar 4 ile mezun olmayın çünkü 2 ile mezun ekşiciler 4 ile mezun olan herkesi her kulvarda ezmiş. 4 ile mezun olan herkes asosyalmiş 2 yapan ekşiciler ise kendilerini çok geliştirmişler. hatta işe alım yapan biri varmış ki o da ekşici o bile 2'yi seçermiş. inanılmaz bir şey gerçekten. şu sözlüğün hâline üzülmemek elde değil.

    bölümden bölüme değişir muhtemelen ve hatta üniversitelere göre de değişir. okuduğunuz okul hiçbir prestij sinyallemiyorsa birinci bitirmek cidden önemli olmayabilir. ama benim gördüğüm kadarıyla türkiye'deki iyi üniversitelerde okuyanların nerede ise başlayacağında ortalama önemli bir yer tutuyor (eğer ekşici degilseniz tabi ki. eksiciyseniz jpmorgan, mckinsey ve amazon 2.0 ortalamanıza rağmen seç bizden birini diye evinize geliyorlar). nerede işe başlayacağınız da bayağı önemli bir etken ilerleyen kariyeriniz için. seneler geçtikçe ortalamanın hiçbir etkisi kalmasa da ilk işe girerken hala soran ve hatta verdiği ilanda ortalama sınırı belirten yerler var. misal siz bilgisayar mühendisliği okudunuz kendinizi çok geliştirdiniz çok geniş bir portföyünüz var. elbette kötü ortalamanın kariyerinize pek etkisi olmaz. çünkü tek faktör ortalama değil. ya da robert mezunu olan yatırım danışmanı babanız, üsküdar amerikan mezunu siz çocuğuna güzel bir yatırım bankacılığı stajı ayarladı. yıllar içinde çok da iyi bir network oluşturdu. stajlarda başkalarının görmeye dahi fırsatı olmadığı çok şey gördünüz, öğrendiniz. ilan dahi açılmayan şirketlere eğitim hayatınız boyunca aileniz sayesinde girdiniz. elbette ki işe alımda çeliktepe cengizhan lisesi + boğaziçi bitirmiş çocuktan önde olursunuz. ancak bunların dışındaki çoğu durumda ortalama önemlidir. en azından belirli bir sınır üstünde tutmak geleceğe dair seçeneklerinizi fazla tutar. ekşici kamil 2.0'la 3 senede ceo olmuş olabilir, ama normal insanların çoğunun kariyeri bu şekilde seyretmez.

    velhasılkelam 4.0 olmak zorunda olmasa da 2.0 gibi tamamen verilen görevleri ucu ucuna yaptığını ima eden bir ortalama ile iyi bir üniversiteden mezun birisi büyük fırsatlar piç etmiş olacaktır. sadece sizde olduğunu düşündüğünüz çok spesifik bir skill vs yoksa durum muhtemelen bu şekilde cereyan edecek. okuduğunuz okul çok iyi olsa dahi başınıza gelebilir bu, zira çoğu işveren için yeni mezunları ayırt etmek de gerçekten çok zor (kimsenin hiç deneyimi yok) ve ister istemez ortalama faktörünü kullanmak durumunda kalacaklardır.

    bir de tabi işin yurt dışında akademi gibi bir boyutu var ki orada ortalama nerdeyse her şeydir. benim öyle bir hedefim yok diyip saladabilirsiniz tabi ki. ama 2-3 sene sonra ulan bu akp hiç gitmeyecek heralde diyip keşke bari 3.0'a yakın bir şeyle bitirseydim de sonsuza dek buraya mahkum kalmasaydım diye kafanızı duvardan duvara vurmayın. iyi düşünün.

    burayı okuyan üniversite 1'ler var kesin. salmaya da çok hazırlar. çok merak ediyorlarsa ve ben dahil kimseye tam inanamıyorlarsa açsınlar linkedın'i. güzel okullarda bölümü iyi ortalama ile bitirenler hangi şirketlerde ve hatta hangi ülkelerde neler yapıyor baksınlar. bir de aynı okulun aynı bölümünden mezun ama not ortalaması yazmayan arkadaşları nerelerde baksınlar. karar sizin.

  • benim için tek şartı vardır:

    acelesi olmamak.

    hiçbir şart altında, hiçbir gün, hiçbir zaman acele etmek zorunda olmamaktır. (doğal afet vs gibi kaçış durumları hariç)

    acele kadar insanı fakir gösteren hiçbir şey yoktur.