hesabın var mı? giriş yap

  • sayın simon bey ve ekibinin "iz bırakmamak için" saftirik averaj nordik kadınların kredi kartını kullanmak üzerine kurduğu dolandırıcılık hikayesini anlatan netflix yapımı.

    hikayedeki kritik detay özel jetler. özel jetler genellikle özel havacılık limanlarına inerler, güvenlik koridoru 2 metre falandır, valizler fazla didiklenmez, pasaport polisi pasaportunuz sahte mi diye evirip çevirip bakmaz, soru sormaz. hatta bazen, bazı ülkelerde vize bile sormaz, soruyormuş gibi yapar. bu avrupa da bile hemen hemen böyledir. sık özel jet kullanan biriyseniz xray'e bile girmezsiniz. ve en önemlisi özel jet pahalıdır. ciddi anlamda pahalıdır. bir hafta 8 kişilik bir özel jet kiralamanın 150.000 usd seviyesinde maliyeti vardır. maliyetine sizi uçurabilecek jeti olan birini bulmak da zordur..

    herifler 7/24 özel jetle avrupada fink atıyorlar, kaldıkları yerler, gittikleri mekanlarda harcadıklarıyla birlikte aylık minimum 750.000 usd masrafları var. bu para öyle 3-5 hatta 10 saftirik hatundan sömürülebilecek bir tutar değil.

    bence bu dolandırıcılığı sadece gezip tozmak daldan dala atlamak için yaptıklarını düşünmek çok naif. muhtemelen bir takım meta'ları taşıyorlar gittikleri yerlere. sürekli bir sevkiyat var. mykonos'a ne taşıdıklarını tahmin etmek zor değil mesela..

    peki neden cash harcamıyorlar da başkasının kredi kartını kullanıyorlar? çünkü adamların playground'u avrupa. türkiye'ye gelse cebinden bi tomar euro çıkarır istediği mekanda istediği parayı pataküte harcar. kimse de noluyo lan demez. ama avrupada bu işler biraz farklı, bazı ülkelerde, restoranlar 500euro banknotu nakit versen kabul etmiyor, hatta yavaş yavaş nakitten çıkmaya çalışan ülkeler var (bkz isveç). kısaca herifleri çok muhtemel interpol sürekli izlediği için iz bırakmamanın eğlenceli yolunu bulmuşlar. zira simon bey şu an özgür ve hiç de fakir bir hayat yaşamıyor, hatunlardan kazandığı serveti yiyor diye düşünmüyorsunuz herhalde..

    çoğunlukla nordik seçiyor çünkü kuzey avrupa ülkelerinde kredi geçmişi temiz göçmen olmayan vatandaş için bankadan ihtiyaç kredisi almak, kredi kartı limiti arttırmak diğer avrupa ülkelerine göre daha kolay. refah seviyesi de yüksek olduğu için en dipteki bile fazla zorlamadan, legal yollardan bir kaç ayda 250.000 euro limit açabilir. türkiye'de hatun ayıklasa max 10-15bin euro limit açar üstüne 1 milyonluk trip yer.

  • sebebi her ne olursa olsun, açık ve net söylüyorum her ne olursa olsun, size şiddet uygulayan erkekler.

    seneler evvel üniversite hazırlık yıllarımda, bir sınıf arkadaşıma sevgilisi olan erkek şiddet uygulamış, arkadaşım ağlıyor. olayı şans eseri, ders veren kadın hocamız görmüş:

    hoca: kızım arada sana vuran çocuk kimdi?
    arkadaş: erkek arkadaşım hocam.
    h: gel benimle, hakkında şikayetçi olalım.
    a: olmayalım hocam, aslında oyle biri değil. bir anlık sinirle yaptı.
    h: bu işin bir anlık siniri olmaz evladım. bir anlık sinirle annesini de dövüyor muymuş?
    a: ben biraz da üstüne çok gittim, beni çok sevdiği için böyle oldu.
    h: yavrum saçmalama. sevgiliyken sana vuran kişi, yarın evlendiğinde "bir anlık sinirle" seni öldürür de.
    a: hocam şöyle hocam böyle...

    h: bak herkesin ortasında söylüyorum, bu çocuktan ayrılmazsan yemin ederim seni geçirmeyeceğim. git istediğin yere şikayet et. burası sadece ingilizce hazırlık değil. ben kendimi sizi üniversiteye hazırlayan bir mentor olarak görüyorum. bu dediklerin üniversite havasını solumuş bir kadına asla yakışmaz. sebebi ne olursa olsun şiddetin bahanesi olamaz.

    sonraki 3 ay boyunca hocamız o kıza resmen terapi yaptı, fikirlerini değiştirdi ve sorunsuz ayrılmasını sağladı. gerçekten bir ingilizce öğretmeni oturdu bir dönem bununla uğraştı. belki de olası bir mutsuz evliliği ya da hatta kadın cinayetini engelledi.

  • eugenics aslinda felsefeye, nietzscheden de ustun insan kavramindan da cok onceleri adimini atmis bir uygulama. sparta devlet kontrollu eugenicsi bildigim kadariyla ilk uygulayan onemli topluluk olmusken, ayni zamanlarda plato da bunun felsefi savunusunu baslatti.

    utopya kelimesinin bugunku anlamini thomas morea borcluyuz lakin tarihteki en unlu ve etkin utopya eseri, platonun da en unlu diyalogu olan devlettir *. devlet'teki merkezi tema adalet olsa da, daha dogrusu devletin yazilma nedeni adaletin tanimlanmasi olsa da, adam toplum yasaminin hemen her acisina deginmis, ureme de nasibini almis ve eserin geri kalanina guzel bir sekilde entegre olmus. cunku platonun devleti meritokrasidir, yonetimi o is icin yetistirilmis toplumun en yetenekli kesimi yurutur. toplumun potansiyelinin en ust noktasina da elbette sadece egitimle ulasilmaz, o egitimin en iyi genlere uygulanmasiyla olur.

    burada bir celiski var aslinda. eser boyunca meritokrasiyi ve egitimde firsat esitligini savunan platon, olabilecek en yuksek insan potansiyeline ulasmak hayaliyle genetik ayrimciliga goz yumuyor ve teoride olmasa da pratikte bir kast sistemine gidiyor.

    neyse, olmus adamin arkasindan konusmayalim -ahaha, ulan ne kadar aptalca bir laftir bu da- eugenicse donelim. belki 2500 sene once hastalik ustalik onemli seylerdi ama artik fiziksel olarak ustun olmanin bir onemi yok, millet tekerlekli sandalyesinden kara delikleri hayal edip hesapliyor. dolayisiyla sadece deha bazinda uygulanabilir. ornegin basarili bir muzisyen kendisi gibi basarili bir sanatciyla cocuk yapsin, nobel odullu fizikciler birlesip voltrani olustursun, araya bizim gibi olumluleri katmasinlar ki olabilecek en en en ennnn iyi insan ortaya cikabilsin, toplumun ust kesimlerini bunlar doldursun.

    halbuki dahiler plato'nun hayal ettigi gibi yonetici kastini olusturacak donanima sahip insanlar olmayabiliyorlar; dengesiz manyaklara hazine anahtari mi teslim edecegiz? onun yerine platonun dedigi gibi yonetici kasti degil de bir yaratici kasti olusturabilir olsa olsa, yani at yetistirir gibi muzisyen, sporcu yetistirirsin, bizim oglan level 37 paladin oldu diye muhabbetini yaparsin sonra. isin bu kismi nietzsche'ye daha yakin tabii. toplum dehalar icin varolmali, bir toplumun degeri ortalamasiyla degil en yuksek bireyiyle olculuyor. devlet kontrolu olmasa dahi zaten kendiliginden boyle bir eugenics oluyor bir bakima. gunun 15 saatini ilime bilime ayiran bir insan, bir pop yildiziyla evlenecek degil, yan laboratuvarda calisan biriyle ilgilenecektir. ayrica deha yaratmak icin daha akillica bir yol beyin inceleme metodlarina yatirim yapmak ve ya biyolojik olarak ya da sentetik olarak o yapilari taklit etmeye calismak olmali. boylece potansiyelinin en iyisiyle yetinmek yerine, potansiyelini arttirmis oluyoruz.

    platonun fikrine donelim, devletin yonetimi icin eugenicse yani. demek ki dehadan bahsetmeyecegiz bu baglamda, ama normal zekadan bahsedebiliriz, yani matematik zekasi yuksek bireyleri everelim de ulkemizi embesiller yonetmesin fikrinden. burada biraz spekulasyon olacak tabii ama sanmiyorum ki bu tur bir "gunluk zeka"nin biyolojik kokenlerinde oyle cok buyuk bir varyasyon olsun. tabii ki 40 iq'lu birini egiterek rasyonel dusunmesini saglayamayabiliriz ama bunlar istisnai durumlar; esnek dusunebilmek ve ogrenme yollarini anlatmak uzerine kurulmus bir egitimden gecen ortalama zekadaki biriyle ortalama ustu zekadaki biri, toplumun ust kademelerindeki gorevlerinde hemen hemen ayni derecede basarili olacaklardir gibime geliyor.

    hatta burada bence plato'nun bir okuzlugu ortaya cikiyor. zeka en yuksek kademede en cok gerekli olan birsey degil, orada karar verme yetisi, rasyonel dusunce, teorik bilgi ve tecrube gibi faktorler onemli. ust duzey yonetimde etkin olan bu faktorlerin hepsi de ortalama zekanin yeter kosul oldugu iyi bir egitime bagli seyler, eugenics avantaj saglamiyor. tam aksine pozisyon daha ozellestikce, tekniklestikce, hiyerarside assagilara indikce dogustan gelen bazi ozellikler daha cok onem kazanabilir. tabii bunun da bir optimum noktasi var, hiyerarside en asagilara inip, bir isciden en zeki insan olmasini beklemek, yahut zamaninda firsat=egitim esitligi sunmakla bu sahsa karsi yukumlulugunu yerine getirmis olan plato devletinin, bu saatten sonra ona, gelecegin bir yoneticisine yapacagindan daha cok yatirim yapmasini istemek tutarsizlik olur. demek ki platonun duzeninde beyaz yakali isciler veya teknokrat kesim eugenicsten en cok yararlanacak kesim (daha dogrusu avantaji saglayan toplum, birey toplum icin var) fakat bu durumda dahi iyi bir egitimin herkese yayilmasinin etkisi gorece cok daha buyuk olacagindan, eugenics biraz fazla mesakatli bir girisim oluyor.

  • gün gelir hepsini elinin tersiyle itip; "gidelim deniz kenarında bir yer alalım üzümümüzü kendimiz yetiştirip şarap yapalım" diyen kadınla evlenirsin.

    not: iyi ki varsın!

  • bence bu fıkrayı anlatarak bitirmeli:

    büyük köpek maması fabrikatörü, şirketinin bütün müdürlerini, fabrikasının bütün şeflerini, amerika’nın tüm eyaletlerine dağılmış satış temsilcilerini, reklam, halkla ilişkiler görevlilerini toplamış.

    kürsüye çıkmış..

    “bu ülkenin en büyük köpek maması fabrikası kimin” diye bağırmış..

    yüzlerce kişi bağırarak cevap vermişler: “bizim..”

    patron yine sormuş: “besin değeri en yüksek köpek mamasını kim üretiyor?”
    “biz” diye haykırmış kalabalık.

    “en çarpıcı, en göze batan paketi, kutuyu kim yapıyor?.”

    “biz” diye haykırmış kalabalık.

    “en büyük reklam kampanyasını kim yapıyor” diye bağırmış patron..

    “biz” diye yanıt gelmiş yine hep bir ağızdan..”

    en büyük süpermarketten en ücra köydeki bakkala en iyi dağıtımı kim yapıyor?” diye bağırmış patron..

    “biz” diye haykırmış salon.. “o zaman” diye gürlemiş patron..

    “o zaman niye satamıyoruz bu mamaları?!..” salondaki ölüm sessizliğini arka sıralardan gelen cılız bir ses bozmuş..

    “lanet olası köpekler yemiyorlar ki!

  • - hasan olm kız seni kesiyo
    +hangisi len?
    - bak şu karşıdaki yeşilli.
    +aa hakketten, direk bakıyo.

    - ne oldu konuştunmu?
    +abi maketmiş o, barın maskotuymuş.
    - hadi yaa tühh... güzelde bişeydi.
    +konuştum ama yinede biraz, bi anda duramadım şoku atlamadım.
    - olm sanki kıpırdadı o demin ama neyse...

  • yalnız ve insan gibi yaşayan erkek türü.

    iki yumurta kıran olmasa aç kalıp geberecek tiplerin ağzına sakız olur. lan sen daha kendi kendine hayatta kalamıyorsun ne ılığı?

  • benim kedi bahçeye inip oynuyormuş gibi yapıp meğerse mahalledeki esnafı tek tek ziyaret ediyormuş. takip ettim demin, "kolay gelsin ağa, naptınız" der gibi bilgisayarcıya girdi, biraz yattı, çıktı, terziye girdi, terzi buna kaşar verdi biraz, yedi, kendini sevdirdi, çıktı sucunun dükkanına girdi. biraz sucuyla sohbet etti miyav miyuv, o da buna poğaça ve su verdi... dışarı çıkıp beni gördü, "miki" dedim, çığlık çığlığa koştu geldi yanıma, beraber eve çıktık. bu var ya, esnafı kandırıyor, her biri kendi kedisi olduğunu, dükkanda olmadığı zamanlar bahçede oynadığını sanıyorlar. ben de evde olmadığı zaman bahçede oynuyor sanıyordum çünkü. hepimizi idare ediyormuş meğerse.

  • işveren: biz sadece sektörün en iyileri ile çalışırız, çok kaliteli bir ekibimiz var bıdı bıdı...

    aradan 3 dk geçer.

    işveren: maaş beklentiniz nedir?
    iş isteyen: en iyilerle çalıştığınıza göre doğal olarak sektörün en iyi maaşını bekliyorum.