hesabın var mı? giriş yap

  • bir sürü kişi mühendis ve yazılımcı demiş.

    şirkette sadece bizim katta yaklaşık 80 tane erkek bilgisayar mühendisi var. 50 tanesi bekardır. kandırmayalım birbirimizi. niye bekarız biz o zaman ?

  • hakkında fazla bilmeden yorum yapılan haber.

    bu durum abd’de haftalardır basında tartışılıyor. satılacak olan 20 bin araç şirketin elektrikli araç filosunun 10’da biri. satılması haber değeri taşımıyor, çünkü araba kiralama şirketleri araçlarını çok yaşlandırmadan satarak faaliyet gösteriyorlar. haber değeri taşıyan kısmı yerlerine benzinli araçlar alınacak olması.

    bunun başlıca nedenleri şunlar.

    birincisi bu günlerde tesla’nın ard arda yaptığı indirimlerin de etkisiyle elektrikli araçların ikinci el fiyatlarında yaşanan büyük düşüş. faaliyetini kar amaçlı sürdüren bir şirket olarak pahalıya alıp ucuza satmak hertz’i doğrudan zarara uğratıyor. ancak bu durum uzun vadede böyle gitmeyecek. elektrikli otomobillerin alış ve satış fiyatları arasındaki fark üretim ve batarya maliyetlerinin düşmesiyle ortadan kalkacak.

    diğer etken ise araç kiralayan müşterinin elektrikli kiralamayı riskli bulması. araç kiralayanlar büyük oranda tatil, iş gibi nedenlerle seyahat edenlerden oluşuyor. bu kişiler tanımadıkları bir şehirde, nerede ve hangi koşullarda şarj edeceklerini bilmedikleri elektrikli otomobilleri seçmekten kaçınıyorlar. tatillerini veya iş seyahatlerini şarj cihazı bulamamak gibi bir nedenle berbat etmekten korkuyorlar.

    bunu ben de geçtiğimiz kasım ayında londra seyahatimde yaşadım. özellikle elektrikli istediğim için hertz’den bir polestar rezerve ettim. aracı almaya gittiğimde, yardımcı olan çalışan, elektrikli araç istediğimden emin olup olmadığımı sordu. neden sorduğunu sorduğumda, daha önce elektrikli araç kullanmamış müşterilerin genellikle şarj konusunda çekinceleri olduğunu söyledi.

    ben londra merkezde kullanacağım için görevlinin uyarısına aldırmayıp merkeze giriş kısıtlaması olmayan elektrikli aracı aldım, ancak londra’da tecrübem olmadığı için ilk iki gece aracı şarj etme şansım olmadı. çünkü şirketin kullanımım için verdiği ödeme sisteminin geçtiği şarj lokasyonlarında normal araçlar park etmişti. boş bulduğum şarj cihazlarında da benim ödeme denemelerim başarısız oldu. üçüncü günde sistemi ve servis sağlayıcı firmaları anladıktan sonra kolaylıkla şarj istasyonu bulup şarj edebilir oldum.

    bu sorunları neredeyse her sene veya yıl aşırı gittiğim, avucumun içi gibi bildiğim avrupa’nın en büyük metropolünde yaşadım. ilk kez gittiğim, lisanını bilmediğim daha ufak bir şehir olsa kolay kolay elektrikli araç kiralamaya cesaret edemezdim.

    bu iki neden bile hertz’in elektrikli araçlara soğuk bakmaya başlamasının normal kullanıcı teamülleri ile bir ilgisinin olmadığını, sadece araba kiralayıcısı ve iş modeli kaynaklı nedenlerle geliştiğini açıklamaya yeter.

    evimde şarj cihazı kurabilecek olduğum için bir sonraki otomobilim elektrikli olacak, ama kiralayacağım araçların türünü gittiğim yere göre seçeceğim. mesela road trip yapacaksam, önümüzdeki 5 sene içerisinde elektrikli tercih edeceğimi sanmıyorum.

    bir de, bir yazarın yolladığı şu paragrafa cevap vermek istiyorum.

    “elektrikli araçlarını şebekeden şarj edenlere ağır vergiler getirilmeli. çünkü bu özürlüler çevreciyim deyip, şebekeden şarj ederek çevreye fosil yakıtlı araçlardan daha çok karbon salıyorlar.”

    isterse kullanılan elektriğin tamamı fosil yakıtlardan elde edilsin, içten yanmalı motorlu araç aynı yakıtın çalıştırdığı elektrikli araca göre kilometre başına neredeyse üç kat kirliliğe sebep oluyor, çünkü içten yanmalı motorun verimliliği elektriklinin üçte birinden az. o yakıtın elektriğe dönüşümü çok daha yüksek verimlilikle gerçekleşiyor ve sonrasındaki kayıp gözardı edilebilecek kadar düşük kalıyor. yani fosil yakıtlı araçlardan daha çok karbon salıyorlar kısmı tamamen palavra. en kirli elektriği kullanan otomobil bile en çevreci benzinli veya dizel araçtan çok daha temiz. buna pillerin üretiminin yol açtığı bir kerelik karbon salınımı da dahil.

    son olarak, toyota’nın hidrojen kumarının elinde patladığından bihaber yazarlar olduğunu fark ettim. onları uyandırmak isterim. toyota hatasından dönüp, tüm kaynaklarını elektrikli araçlar konusunda kaybettiği zamanı telafi etmeye yönlendirmiş durumda. birkaç yıla kadar pil teknolojisi ve menzil konusunda büyük bir hamle yapmaları bekleniyor. ondan sonra hidrojeni yakıt olarak sadece ticari ağır vasıtalarda göreceğiz.

  • dunbar sayısı

    artık günümüzde "arkadaşlık" farklı yönlere evrilmeye başladı. gelişen teknoloji sınırları ortadan kaldırarak, farklı insanlarla etkileşime izin veriyor, küçük ölçekte ilçe- il- ülke, büyük ölçekte tüm dünya birbiri ile iletişim kurarak, paylaşım yapabiliyor.

    dunbar sayısı da aslında buna bağlı bir önerme sunuyor. "bir kişi için yönetilebilir ilişki kurabileceği kişi sayısı" nı ifade eden bu kavram baktığımız zaman tesadüfe eseri ortaya çıkmamış. ilkel kabilelerdeki kişi sayısı da bu civarda olurmuş. ancak bu tez kimileri için x nesli için geçerlidir; y neslinde bu sayının (yukarı yönde) esnediği düşünülmektedir.
    beyinde, bilinçli düşünme ve dil yetisinin kontrol edildiği neokorteks bölümü limitleyen rakam, dunbar tarafından 150 olarak ortaya konmuş.

    gelişen teknolojiye paralel olarak değişen ilişki tarzları, önümüzdeki 20-30 yıl içinde yönetilebilir ilişkin sayısının 500'ü aşabileceği yönünde tahminleri ortaya çıkartmaktadır. belki de daha fazla!

    işte bu noktada devreye "yönetilebilir" terimi giriyor.siz istediğiniz kadar birkaç kez selamlaştığınız kişiyi arkadaş olarak ekleyin. iletişimin belirli bir sürekliliği yoksa, o kişinin birazdan bahsedeceğim grafiğin yeşil veya sarı bölümüne girmesi çok zordur.

    burada kritik nokta, bölümlerde yer alan kişi sayılarının eşit olmasını beklememektir. mesela yeşil alan en değerli ve stratejik bölgedir. buradaki insanlar için harcamakta olduğunuz sosyal enerji ve zamandan cimrilik yapma lüksünüz yoktur. bu nedenle daha az insan yer alır. buradaki bir kişiyi kaybetmek pek istenmez. örnek olarak; şirkette her zaman yemeğe ve kahve molasına birlikte çıkan bir grup düşünelim. bunlardan biri 2-3 gün ayrı takılsa tehlike çanları çalar. her an bölgesini kaybedebilir.

  • habertürk'ün haberine göre eve gelecek kadınlarda iyi bir izlenim bırakmaları için şunlara dikkat etmesi lazımmış bu erkeğin;

    ben de kendimce realiteye bağlı kalarak yorumladım buyrun,

    büyük ikiz yatak (ulan adam kanepede yatıyor)
    kaliteli bir kahve makinesi (sallama çayı bulsa şükreder)
    buzdolabında sağlıklı yiyecekler (öldürmeyecek kadar bayat yiyecekleri yer)
    banyoda temiz ve toplu havlular (beyaz aldığı havlular artık gridir)
    kaliteli tuvalet kağıdı (bim'den aldığı zımparadan farksız kağıdı kullanır)
    canlı bir çiçek (hazır çiçek bile solar o evde)
    büyük camlar (normal pencere camı vardır)
    banyoda temiz lavabo (lavabonun sarılığını domestos bile sökemez)
    ev arkadaşınızın olmaması (minimum 2 tane vardır)
    evinizin bir köşesinde gitar olması (belki ama genelde flüt bile yoktur)
    güzel ve çok sayıda filmden oluşan dvd koleksiyonu (varsa bilgisayarda vardır)
    yatağınızın yanındaki komidinde duran kitap (koltuğun kolunda duran market broşürü)
    yatağınızın temiz ve mis gibi kokan çarşaflarla örtünmesi(ağız suyu kokan nevresimler)
    etkileyici bir spor ayakkabı koleksiyonu (etkileyici 1 tane halı saha ayakkabısı)
    kaliteli mutfak araç gereçleri (kaliteli bir meyve bıçağı takımı)
    sezen aksu cd'si ( bu nerden çıktı lan?)
    duvarlarda ünlü ressamlara ait veya yağlı boya ile yapılmış resimler(eiffel kulesi posteri olur mu? hani behlül'ün duvarında vardı ya)
    aile ile birlikte olan fotoğraflar (belki)

  • pek çok futbolseverin hayır duasını alan beyefendi insan.

    *

    - hocam iyi günler biz çocuk için geldik, bodur kaldı, boy atması lazımdı, atmıyor.

    - buyrun geçin şöyle... evet horge bey çocuğunuz bodur boy maalesef. tek çare hormon iğnesi... iğneyi vurdum mu uzar gider. vurmazsam en fazla 1.43 olur. vurayım mı?

    - vurun hocam.

    - bakın ben bu iğneyi vurmasam olacağı maksimum 1.43 bu çocuğun.

    - anladık hocam vurun...

    - iğneyi vurdum mu 1.65'i geçer ama vurmazsam 1.43'te kalır.

    - hocam anladık vurun.

    - sus lan!!!! önemli bir şey bu hissediyorum, mesleğimde dönüm noktası olacak!!!!! herkese söyleyeceğim herkese... ertem şener'i arıyorum şimdi.

    - hocam onu arama ya...

    - sus lan arayacağım, ertem'e söyleyim ki dünya duysun başarımı. evladım sen de şu kurukafayı sektirmeyi bırak.

  • evde kadın varken yemek yapmak israfa girer. önce dolaptaki dünden kalan kadın tüketilip ardından yemek yapılması çok daha makuldür.

  • gözünün önüne getir bi' şimdi...

    gözleri çizgi çizgi, saçları karışıktır; ekseriyetle en son ne yana yattıysa orası yastıktan iz olmuştur hatta. sesi çatallıdır, boğuktur, sıcacıktır. dudaklar şişer uyurken, onunkiler de şişmiştir şimdi biraz, ah ne öpülesidir... üstüne mis gibi, bebek gibi uyku kokusu sinmiştir, zaten teni de sıcacıktır, iyice açığa çıkarır kokuyu o sıcaklık... birbirine dolaşan kirpikleri yeni çözülüyordur, kolları seni sarmaya, dudakları sana gülümsemeye hazırlanıyordur...

    ve bunları gözünün önüne getirdiğin şu anda, köpek gibi özlüyorsundur onu...

  • şu entryme #35563826 cevap olarak "aptalsın ayrıca köylüsün" yazmış yazar-ımsı. olmamış bu ama, bir daha yapmayı denesinler. hahahha köylüyüm balım ben ya. hiç de utanmadım bak, sıkıntı yok köylü olmakta. o alevi bu kürt öteki köylü...ne yapalım lan hepimiz sizin gibi beyaz türk değiliz. halkız biz ve direniyoruz. uymadıysa git bayrak salla kazlıçeşmede. ha bu arada fransız lisesi mezunuyum, 3 dil biliyorum, avukatım, ama hiç de koymaz çöp de toplarım şalvar giyer hasat da toplarım...sonradan olma burjuva kafalarıyla gelme bana. köylü olmak onurdur yeter ki sonradan görme olmayayım.

  • "ya su an yasadigimiz dunya aslinda nesli tukenen bi irkin yasamlarini surdurmek icin yuzbinlerce yil once sectigi yasanabilir bir gezegen ise?" diye dusuncelere surukledi beni bu film.

  • sabah 10'dan önce, akşam 10'dan sonra gereksiz mevzular için telefonumu meşgul edenlere hödük gözüyle bakıyorum. öğrenin bir zahmet şunu.

    bir de bir hanımla sokakta yürüyorsanız er kişi olarak, kaldırımın yola yakın tarafından yürümeniz önemlidir.