hesabın var mı? giriş yap

  • internet üzerinden sipariş verebildiğiniz bir çiçek satış sitesinin, üyelerine sağladığı hizmetler çerçevesinde, 5 yıl önce ölmüş babanızla 4 ay önce ölmüş annenizin evlilik yıldönümlerinin yaklaştığını hatırlatan bir e-posta göndermesi.

  • maazallah dan brown'a birşey olur da adam ölür kalırsa gelecek nesilleri yeni dan brown eserlerinden mahrum bırakmamak üzere yazılmıs rehberdir.

    kahramanımız <buraya isim girin, karizmatik olmali> 40 yaslarinda bekar, karizmatik ve zeki bir bilimadamidir.

    <üniversite adı girin, mümkünse ivy league olsun> üniversitesinde < kriptografi/ antropoloji/ oşinografi/ antik çağ felsefesi / teoloji...veyaz benzer birşey seçin> öğretim üyesi olan kahramanımız bir gün eski <dostu/ mentoru/ öğretmeni>'den bir telefon alır ve yardıma koşar.

    telefon eden kişi 70 yaşlarına yakındır ve bir <gizli tarikat üyesi/ mason/ cia başkanı/ devlette çok gizli araştırma yapan bir kurumun başkanı> olup mutlaka bilimle uğraşan orta yaşlarda <kızı/ kardeşi/ dişi olmak kaydıyla yeğeni> mevcuttur.

    kahramanımız yardım isteyen kişiye ulaştığında ise çok geçtir. arkadaşı ismi <buraya artık bol kesme işaretli bir isim uydurun. kulağa tuhaf ve arkaik gelen herhangi bir harf öbeği de olur, elf isim jenaratörü bile kullanabilirsiniz> tarafindan kaçırılmıştır.

    kötü adam, kendine acaip ritüeller ve muhtelif işkenceler < kırbaçlama/ zincirle duvara asma/ beş gün aç gezme/ testislerini burma/ çüküne ağırlık asma...hayal gücünüzü zorlayın işte!> çektirerek arınmakla kafayı bozmuş ve dünyayı ele geçirmek isteyen bir delidir. mutlaka çok güçlü ve çok akıllıdır. başta normal ve acınacak biri iken bir olay sonucu kafayı çizmiş ve mutlaka acaip bir dini inanç sahibi olmuştur. kafayı sıyırdığı konu ile ilgili bütün dünya literatürünü <sümerce kaynaklar da dahil> iki yılda filan okumuş ve bitirmiş olması önemli, atlamayın!

    yaklaşık 3. bölüme doğru, kahramanımız bir <müze/ kütüphane/ tapınak/ gizli laboratuvar> içinde kaçırılan arkadaşına ait bir <el/ göz/ kulak/ veya herhangi bir başka organ> bulur.

    bu organın bulunduğu yerde <kanla/ idrarla/ dövme ile/ ya da egzantirik herhangi bir şekilde> yazılmış ve kahramanımızın çözmesi için bırakılmış bir mesaj vardır.

    kahramanımız bu mesaja bakar. önce birşey anlamaz; sonra bölüm ilerledikçe konuyla ilgili kendisinden çok daha az eğitimi olan kadın kahraman sayesinde "birden" şifreyi çözer.

    şifre bir tane olursa yetmez, her çözülenden sonra yeni bir şifre çıkmalı. üstelik arada çözülmüş sanılan şifrelerin aslında çözülmediği de anlatılmalı yer yer.

    ha bir de şifreler çözülürken mutlaka işin içine en az bir sanat eseri girer.

    kahramanımız eserin yaraticisi olan <da vinci/ mikelanj/ dürer/ blake/ rodin/ newton....vs vs> 'ın şifreleri hazırlayan gizli örgütle bağlantısı olan bir şahsiyet olduğunu fark eder. herkesin gözü önündeki bu sanat eserinin aslında acaip derin sembolik anlamlar taşıdığı fark edilir kitabın ortasına doğru. eser 17. yy 'dan eski olursa süper ama aslında ne kadar eski o kadar iyi.

    olayı elbette <cia, fransiz gizli servisi, vatikan... artik ne bulursanız> de araştırmaktadır. araştırmanın başındaki kişi mutlaka kahramanımızın aleyhindedir. hatta ilk 10 bölümde şüpheyi iyice üzerine çekmeli, suç ortağı imiş gibi davranmalı.

    kahramanımız ve hanım arkadaşı hem baş kötü karakterden hem de araştırma ekibi başından kaçar.

    bu arada kahramanımız mutlaka <yüksek/ havasız/ derin/ soğuk vs vs > bir yerde mahsur kalır. unutmayın ne kadar fobi o kadar iyi....

    bundan sonrasını sallayın artık...bir iki taksi/ metro/ kovalamacası, bolca new-age zırvası eklediniz mi tamam.

    bastırırsanız telif isterim ona göre!

  • viski firmalarından aldığımız eğitimlerde türkiye'nin viski tüketimi konusunda (özellikle chivas regal) dünyada ilk sıralarda olduğu söyleniyor. johnnie walker da artan talebi karşılayabilmek için roseisle gibi devasa tesisler açıyor.

    dünyadaki yüksek düzeyde viski tüketen diğer ülkelerden bizi ayıran çok önemli bir özelliğimiz var.

    kendi ürettiğimiz bir viski yok. hepsini ithal ediyoruz. pakistan'ın bile viski ürettiğini biliyor muydunuz? akp gelene kadar iyi kötü ankara viskisi adında single malt viskimiz de vardı.

    2004 yılında tekel'in adeta yabancı içki devlerine hibe edilmesi bu yüzden bu ülkeye atılmış en nadide kazıklardan biri. şu an rakımızı kendimiz üretebiliyorsak bunun tek sebebi içki devi diageo'nun elinde başka rakı üreten fabrika olmamasıdır. türk içki tarihi boyunca ürettiğimiz ve yurtdışına sattığımız her kaliteli içkinin üretim hakları bu dev firmalar tarafından satın alınıp üretimi durduruluyordu. ta ki akp gelip tekel'i bütün tesis, gıda depoları, fabrika ve taşınmaz malları ile 140milyon dolar gibi bir fiyatla satıp ülkenin alkol tüketimini tamamen ithal ürünlere bağlayana kadar.

    konu ile ilgili daha detaylı bilgi edinmek isteyenler tekel'in son genel müdürü olan kerim yanık'ın tekel'in nesi kaldı - damaklarda tadı kaldı kitabına göz atabilirler.

    edit: uyarı geldi özelleştirme değerinin 140 değil 290 milyon dolar olduğuna dair. düzeltme yapalım. şunu da eklemekte fayda var. önerdiğim kitapta yazılan bilgilere göre tekel satılmadan önce tüm üst düzey müdürleri satın alacak firma ile anlaşmışlar ve tekel'in tüm eski tesislerini son teknoloji ürünler ile donatmışlar, depolarına 10milyonlarca dolarlık gıda stoku yaptırmışlar ve işten ayrılacak tüm personelin tazminatlarını da devlet bütçesinden ödemişler ve şirketin kasasındaki 70milyon dolar ile yeni sahiplerine devredilmiş. böylelikle tekel için ödenen meblağın büyük kısmı geri alınmış ve yine ortalama benim verdiğim fiyata denk gelmiştir. tekel birkaç yıl sonra 2.1 milyar dolara diageo'ya devrediliyor. vurgunu yapılan para inanılmaz boyutlarda.

  • aziz nesin'e sorulan soru ve kendisinin verdiği cevap belki birşeyler anlatır;
    "alevi değilsin ki sana ne oluyor?” dedi. "insan değilsin ki sana nasıl anlatayım" dedim.
    kendisini bağlamayan ne varsa yanıp yıkılsın düşüncesinde ki insanlar umarım birgün gerçek sevgiye iyiliğe kavuşur.

  • yüksek atlamada devrimi gerçekleştiren amerikalı atlet. hiçbir zaman dünya rekoru kıramasa da, 1968 mexico city olimpiyatlarında yaptığı ile hatırlanacak. yüksek atlamada çıtaya sırtını vererek birçoklarını şoke etmişti. bu teknikle son hakkında başarılı olmuş ve altını kapmıştı. fosbury flop ona bir altın kazandırmışsa da, tıkanma noktasına gelmiş yüksek atlamada bambaşka bir renk olmuştu. 1972 münih olimpiyatlarınaysa ülkesinin seçmelerini geçemediği için katılamamıştı. fosbury mucittir, devrimcidir ancak asla büyük bir atlet değildir, yine de yüksek atlama denince akla gelen ilk isimdir...

  • ekşi sözlüğün kuruluş amaçlarından biridir faydalı ve doğru bilgilerin yayılması. şimdi ise biraz forum biraz piyasa bir tad almış gidiyor sözlük. evet maalesef yazarlar paylaşılan bilgileri sorgulamıyor, kendi kafasına uygunsa yazılan yazı, paylaşılan bilgi basıyor şukelayı...

    peki sözlüğün bu hale gelmesinin sebebi kim acaba?
    (bkz: ssg)

    önce kendi değerlerine aykırı hareket edip, ilgili ilgisiz herkesi yazar yapıp, kontrolü imkansız hale getir, sonra aziz nesin havalarında sözlüğün %bilmem kaçı aptal tespiti yap. neye yarar...

  • eczane dışında vitamin satmak yasak mı? hayır. internetten bile satıyorlar.

    eczaneler ilaç dışı ürünleri iki katı fiyata sattıklarında sorun yok, bunda mı var?