hesabın var mı? giriş yap

  • yanlış anlaşılmasın, yaşar usta gibi dürüst, çalışkan, ömründe bir karıncayı bile incitmemiş bir adama saygısızlık
    etmek istemem. ancak kızını çeşitli açılardan yetersiz gördüğü bir insanla evlendirmek istememesi konusunda çok üstüne gidildiğini düşünüyorum saim bey'in. yani kendimi onun yerine koyuyorum da; yıllarca çalışmışım, didinmişim, çarçakal dolu şu sektörde ayakta kalmayı başarıp belli bir birikime sahip olmuşum, yıllardan sonra yanımda ne bir hayat arkadaşım ne de başka çocuklarım kalmış. sadece ve sadece biricik kızım var. hayatımı adadığım servetimi bırakacağım tek bir kızım. e tabi ki biraz ince eleyip sık dokuyacağım. elin ne idüğü belirsiz çulsuzu neden gelip benim servetime konsun ki? allahınızı severseniz -hadi koca serveti göz ardı ediyorum- hanginiz daha okulunu bitirmemiş, aklı bir karış havada kızınızı işi gücü olmayan, okulu bitmemiş bir adama ve onca kişinin yaşadığı bir eve gelin olarak verir? lütfen fakir edebiyatını, pulsuz romantizminizi bir kenara bırakarak bir cevap verin!

    saim bey de aynen bu şekilde realist bir bakış açısıyla yaklaştı olaya aslında. sanki zengin piçi bulup başgöz etmek istiyormuş gibi bir algı yaratıldı. kesinlikle katılmıyorum. adamın istediği sadece kızının okulunu bitirip kendi ayakları üstünde durabilmesi ve kendi öldükten sonra maddi manevi emanet edebileceği bir damattı.

    hoş kız da tam bir hayırsız. koca dağ gibi adam üzgün, perişan, tamam diyor; git hadi kızım o güzel insanların yanına diyor, mutlu ol diyor bir gece yarısı arabada. bizim kız napıyor? açıyor arabanın kapısını basıp gidiyor. bu mudur mutlu son? bu mudur lan onca senenin karşılığı? bi sarıl teşekkür et, gel babacım sen de, her şeye yeniden başlayalım de. 11. tabağı da senin için çıkarırlar bu güzel insanlar de. baban lan o senin. hayatındaki tek kişi sensin o adamın. yemin ediyorum benim kızım olsan ne halin varsa gör der fabrikayı mabrikayı satıp dünya turuna çıkıp karılarlan kızlarlan yerdim parayı. yelloz!

    türlü adi, pislik, güvenilmez insan dolu şu dünyada tek varlığı kızı olan bu hassas adamın yıllarca çok üstüne gidildi. birazcık kendinizi onun yerine koyarak olaya bir de bu açıdan bakmanızı ve yıllar sonra bu koca yürekli ve yalnız adama iade-i itibar etmenizi istiyorum hepsi bu.

  • üniversite birinci senemde rotary klübü'nün sakarya temsilciligi bana burs bağlamıştı.
    99 depreminden sonra ise öğrencilerin çoğu ya öldüğü icin ya da artık sakaryayı terk ettiklerinden (elvada adapazari) burslar kesildi.
    eylül, ekim, kasım, aralık... bi' umutla hep baktım banka hesabına ama boştu. sonra şubat tatilinde izne gidince temsilciliğe uğrayıp ''ben ölmedim.'' demiştim. onlar da ''tamam, yaşadığını haber verenlere burslarını göndermeye devam ediyoruz.'' demişlerdi.

    sene sonu o yılki bursumu toplu olarak yatırdılar. paranın bi' kısmını anneme göndermiştim.

    ''ben ölmedim. bursumu yatırmaya devam eder misiniz?''

    yıllar sonra gelen edit:
    benimki hayatını kaybedenlerin yanında ne ki...bursunu kaybetmişsin altı üstü. 99 depreminde hayatını kaybeden, hayalleri yarım kalan, cenazesinin kaldırılmasının ardından eve kazandığı üniversitenin zarfı gelen insanların hikayeleri yanında bunu yazdığıma utanıyorum şimdi.

  • bazen metronun yürüyen merdivenlerinden çıkarken bazı çiftler görüyorum. genelde çocuk, kızdan daha uzun tabi. çocuk bir şeyler anlatıyor, kızın gülüşünden çok ciddi olmadığını anlıyorum. ama kız çocuğun gözlerinin içine bakıyor resmen. çocuk ya önüne bakıyor ya da gözleri etrafı tarıyor oluyor ama kız sadece çocuğa bakıyor. en az 7-8 defa denk geldim böyle çiftlere. o an diyorum ki "lan bir erkek bir kızı kendine bu kadar aşık etmek için ne yapmış olabilir?". bunun yanıtını bulamıyorum işte. sonra düşünüyorum, eskilerden kimse bana böyle bakmış mıydı diye...ona da olumlu yanıt veremiyorum. neyse, en iyisi ben işime döneyim, skerler aga...

  • ülkemizde oldukça hakir görülmektedir. çoğu akvaryumcu yeni akvaryum kurulurken "2 tane de çöpçü al dipteki bokları, artıkları yer" diyerek acemilere kaskallar.

    sanılanın aksine çer çöp, pislik, bok falan yemeyen bir balıktır. ekstra şartlar dışında zaten hiç bir balık bok mok yemez. çöpçüler de sadece dipte bulduğu yemleri yer. akvaryum için önemi buradan gelir. dipten beslenen balığınız yoksa akvaryuma attığınız ve yüzey balıklarının yemediği yemleri dipten tat organı olarak kullandığı bıyıklarıyla bulup tüketir ve bu sayede suyunuzda gereksiz amonyak ve nitrit oluşmasını engelleyici görev görür. pek çok türü olmakla birlikte en geniş aile corydoras ailesidir.

    çöpçülerin çoğu amazon nehrinin çeşitli kollarından geldiği için genellikle ph ı düşük ve nispeten yumuşak (düşük gh-general hardness-kalsiyum magnezyum sertliği) su sever. ancak farklı su şartlarına da pek çok türü dayanabilir. akvaryumlarda en az 4 lü sürü halinde bulundurulması genel sağlığı ve mutluluğu için gereklidir, çünkü çöpçüler sürü balıklarıdır. amazon'da genellikle 50 li 100 lü sürü halinde takılırlar. hiç bir şey yokken fişek gibi yüzeye fırlayıp hava yutar ve tekrar aşağı inerler. oksijeni düşük sulardan geldikleri için bu genetik bir alışkanlık haline gelmiştir. ara sıra bunu yapması normaldir ama her gün 5-10 kez bunu yapıyorsa suyunuzdaki havalandırma düzeyinden şüphe duyabilirsiniz. sürekli orta sularda deli fişek gibi gezinip fazla dibe inmiyorsa balığınız stresli demektir. sebebini bulup gidermeniz gerekebilir.

    tabiat olarak etçil ağırlıklı hepçil balıklardır, ama genellikle hepçil beslenen balıkların besinleriyle iyi gelişirler. yem olarak 1-2 örnek vermek gerekirse; sera vipachips, jbl novotab, sera vipagran, tropical welsichips veya welsigran dan herhangi ikisi ve haftada 1 gün lime lime dağıtılmış portakal içi, az miktar ıspanak, muz vs gibi doğal besinler ile beslenirse tosun gibi olurlar.

    ahan da böyle;
    http://www.scalare-online.de/…orydoras_sterbai.html

    akvaryumcuda gördüğünüz garibanlardan ne kadar farklılar değil mi? :) nasılsa dipteki boku yiyo lan diye düşünüldüğü için özel olarak yemlenmeyen gariplerdir onlar.

    ülkemizde genellikle komando çöpçü, panda çöpçü, albino çöpçü ve bronz çöpçü yaygındır (bronzlar corydoras değildir). ama yeni yeni yayılmaya başlayan corydoras sterbai, corydoras similis, corydoras trilineatus gibi güzel türler de bulunabilir.

    şahsen buralarda bulamadığım ama bir gün beslemek istediğim çöpçü türü ise; corydoras black venezuela'dır.

    http://www.laurellakeguppies.com/…i_black_1a_lr.jpg

    edit: 5 sterbai, 1 panda çöpçü sahibi olarak çöpçüye doymuyorum, 15 tane de cüce çöpçü getirtiyorum arkadaş yakında. bu sayede iskiye para vermekten de kurtulucaz, yeme de. sıçısıçıvericez akvaryumun üstünden :)

  • "kitleler asla gerçeğin peşinde koşmamıştır. yanılsamalar isterler ve yanılsamasız yapamazlar.gerçek olmayanları,sahteleri,rüyaları gerçeğin üstünde tutarlar;gerçeklerden çok gerçek olmayanların etkisinde kalırlar. bu ikisi arasında ayrım yapmama eğilimi oldukça yüksektir" derken riyakarlığın toplumun histerik temelini oluşturduğunu anlatan zat-ı muhterem.

  • sene 2003 lise son. dershaneye gidilmektedir. (dershaneden sürekli kaçılır)
    lise biter öss'ye girilir haliyle barajı bile geçemem. zira ben meslek lisesiyim. okulda gördüğüm dersler radar, denizde haberleşme, yük işlem, gemi manevraları gibi derslerdir.
    (bkz: matematik ne arar la meslek lisesinde)

    tabi aileye mahçup olunur. kırtasiyeden bir matematik (konu anlatımlı) birde geometri (konu anlatımlı) kitap alıp. yazın günde 3 saat kendi kendime ders çalıştım.
    sadece 2 ay (inanmayabilirsin ama evet gerçek) sonunda artık ne geometriden ne de matematikten soru kaçırıyordum.

    2004 haziran geldi. öss ye girildi. 45 mat sorusuna 1'i boş (çok uğraştım yapabilmek için) 44 cevap verildi.
    sınav sonunda 44 mat neti geldi. o yapamayıp boş bıraktığım soru hatalı olduğu gerekçesiyle iptal edildi.

    ama hiçbirşey fark etmedi. sonuçta yine meslek liseliydim. sonuç değişmedi

    tekrar hazırlanıp biyoloji, fizik, kimya çalışıp onları full yapsaydım yine birşey değişmeyecekti. meslek liseli olmak demek üniversite okuyamamak demekti. bu yüzden hazırlanmadım. okumaktan, ders çalışmaktan nefret ettim.

    ne olurdu lan bende üniversite bitirseydim. çok özeniyorum valla. hala üniversite öğrencisi görünce içten içe kıskanıyorum. bende öğrenci evinde yaşanabilecek en dumur olaylar bu başlığa yazsaydım ne olurdu. gerçi yazmadım değil. ama insan kıskanıyor işte. yada ne bileyim böyle olmazdım. kız arkadaşlarım filan olurdu. sizin gibi normal bi insan olurdum.

    insanlar ben matematikten anlamıyorum, kafam almıyor diyince sadece gülüyorum. çalışınca oluyor güzel kardeşim. öyle özel öğretmene, dershaneye filan gerek yok. içinde istek varsa eğer kendi kendine bile başarırsın.

    satırlarıma burda son verirken şunları eklemek isterim; dünyanın en güzel mesleği öğrenciliktir. kıymetini bilin. okuyun. ne olursa olsun okumaktan vazgeçmeyin.

  • "suç makinesi" olarak tanınan ve daha önce de bir çok kez kamu vicdanının sesi olmuş adamın beyanı. adam bildiğin profesyonel kamu vicdanı sesçisi.