hesabın var mı? giriş yap

  • hangi mesleği yaparak mutlu oluyorsa o meslek. eve geldiğinde yaka silkiyor olmasın, mutsuz gelmesin. gerisi de halledilir.

  • bu adamın yetiştigi toplumda ''dini kullanmak'' gibi bir olgu yoktur. yani aynı dine mensubuz ama bambaşka bakış açılarımız var aslında.

    bizde din dedigimiz şey genelde siyasete atılmak, ihale kapatmak, bir zümreye kendini kabul ettirmek için kullanıldıgı için artık her dua okuyanı, secdeye yatanı ''dini kullanıyor yea'' diye yaftalıyoruz.

    adam aslında çogu katolik olan brezilyalı futbolcunun yaptığını yapıyor, futbol oynarken dinini hatırlıyor. kaka her gol attığında istavroz çıkardığında kimse kendisinin dini sömurduğunu duşunmez mesela.

    sonuç olarak, her şeyi olduğu gibi dini de yozlaştırdığımızdan bizlere ilginç gelen futbolcudur.

  • 2003 yılında boynuna kelepçe benzeri bir mekanizma ile bağlı bir bomba ve elindeki bir tüfekle banka soymaya çalışan ancak polis tarafından etkisiz hale getirildikten sonra boynundaki bomba çıkartılmaya çalışırken patlaması nedeniyle yaşamını yitiren soyguncu...

    wells ilk yakalandığı anda kendisinin bir pizzacı olduğunu iddia etmiş ve pizza dağıtımına gittiği bir evdeki kişilerin bunu silah zoruyla kendisine taktıklarını ardından patlatmamaları için bankayı soyguna zorlandığını ifade etmiştir polislere... bunun akabınde polisler şahsın boynundaki bombayı etkisiz hale getirmeye çalışırken bomba patlamış ve wells'in ölümüne yol açmıştır...

    konu dört yıl süreyle araştırılmış ve 2007 yılında olayın ardında bulunan üç kişiye ulaşılmıştır... ulaşılan bilgilere göre wells başta olayın bomba süsü verilmiş bir mekanizma ile yapıldığını sanmış ve boynuna bu mekanizmanın takılmasına izin vermiştir... ardından bombanın gerçek olduğunu öğrenince olaya itiraz etmiş ancak arkadaşları bombayı patlatmakla tehdit ederek wells'i bankayı soyguna zorlamıştır... wells'in polislerce yakalandığı gören arkadaşları ortada tanık bırakmamak için uzaktan kumanda ile bombayı aktif hale getirerek wells'in ölümüne yol açmışlardır...

    wells'i öldüren boyundan kilitli mekanizmanın resmine aşağıdaki linkten ulaşılabilir...

    http://blog.cleveland.com/…a/2007/07/eriebomb02.jpg

  • dayı'nın "kızıma bir şey yapma kenan" derken ne kastettiği anlaşıldı. adam behlül beyler.

  • bugün bimden aldığım şeyler 99.50 tl tuttu.

    neler mi aldım?
    - bir adet binvezir kaşar peyniri 500g
    - bir adet dost beyaz peynir 1000g
    - 16'lı tuvalet kağıdı (blume)
    - milka çikolata (büyük)
    - 4 ekmek

    bim böyleyse gerisini siz düşünün.

  • 100 bin de verseniz gene dönmez bu adamlar.
    hukuk yok.
    güven yok.
    can güvenliğin yok.
    eğitim yok.
    sevgi yok.
    saygı yok.
    yoklar ülkesiyiz amk resmen neden gelsin adam.

  • hitit hükümdarı 3. hattuşili ve mısır hükümdarı 2. ramses arasında kadeş savaşı sonrası yapılan bu antlaşma bilinen en eski barış antlaşmasıdır..

    ayrıca bu antlaşma hitit kralı ve mısır kralı tarafından yazılmış iki versiyondan oluşmaktadır, şu an istanbul da sergilenen ve zamanında hititlerde bulunan mısır versiyonudur,aynı şekilde mısır da karnak tapınağının duvarında bulunan da antlaşmanın hitit kralı tarafından yazılmış halidir.

    bu antlaşma sonrası sağlanan sukünet ortamında 2. ramses in kendini inşaat işlerine verdiği ve mısırın tüm o piramitlerinin,tapınaklarının vs. çok büyük bir çoğunluğunun kadeş sonrası dönemde yapıldığı da bilinmektedir.

    o zamana kadar birbirini düşman gören bu iki hükümdar antlaşma metinlerinde birbirinden "kardeşim" diye bahsetmektedir. ki sonrası bence daha da ilginç, neredeyse ailecek görüşen komşular moduna giren bu iki hükümdar ve eşlerinin arasından su sızmamaya başlamış.. örneğin,bulunan mektuplardan birinde mısır kraliçesi hitit kraliçesine sağlığını sıhhatini soruyor kızkardeşimin iyi olmasını temenni ederim vb. gibi yorumlarda bulunuyor. yine başka bi mektupta hattuşili ramses ten çocuğu olmayan kızkardeşi için ilaç istiyor, ramses de cevaben hattuşilinin kızkardeşinin bildiği kadarıyla 50 yaşında olduğunu,o yaştaki bir kadının çocuk yapmasını sağlayacak ilaç olmayacağını filan söylüyor.

    yani uzun yıllar birbirini yoketmeye uğraşan bu iki ülke ve kralları barış ortamını çok da güzel muhafaza edebildiği gibi, daha da ileri gidip birbirlerinin insan yönlerini görmeye başlıyor ki bu da mesela çok zorunlu olmadıkları ve hatta bu tür barış sonrası metinlerde bile hemen hemen hiç rastlanmayan birşey..

    son olarak, bu antlaşmanın bir kopyasının da birleşmiş milletlerin new york binasında sergilendiğini belirtmek istiyorum..

  • vaaay, demek artık merkezde para verip troll'lük yaptırdıkları yetmiyor, yine para verip haberlerde figüran olarak da oynatıyorlar ha? dediğimdir. argümanlar ise 90'larda atatürkçü kesime yönelik ne varsa hep aynı. ne yazık ki sınıfta kaldın furkan. söylediklerinin çoğu da bence yalan. ayrıca dezenformasyon içerik ve manipülasyon amaçlı. işte bu yüzden, furkan gibiler bu tür yalanlara daha fazla devam edemesin diye, 24 haziran'da bunlara karşı o pusulalara mühürleri çatır çatır basacağız.

    ek: hahahahaha! millet başörtüsü taktı diye elektrik falan vermiş seküler kesim, atatürkçüler bunu yapmış. evet 250 watt'a ayarlayıp elektrik veriyorduk, hıhı! sandalyeye oturtup ayaklarına su döküp, suya elektrik veriyorduk öyle yanıyorlardı o zaman daha zevkli oluyordu... tövbe tövbe! furkan en sonunda kafası çalışan bir amcadan ağzının payını tepsiyle almış. yazık yine gelip sözlükte dezenformasyon başlıklar açmaya devam edecek.

  • en cok kullanilan edatlardan at, on ve in birer ornekle aciklarsak,

    * at: canli veya nesnenin belirli, ozel bir noktada bulundugunu belirtmek icin kullaniriz.

    i am at john's hause. (john'un evindeyim.)

    * saatlerde veya belirli&ozel zamanlarda veya durumlarda at kullanilir.

    at six o'clock
    at the weekend (british english)
    at noon
    at home
    at the beginning

    * on : canli veya nesnenin yatay, dikey eksen ya da herhangi bir yuzeyin* uzerinde oldugunu belirtmek icin kullaniriz.

    my favouritte show is on tv now. (favori programim su an tvde)
    ( tv duz bir ekran gibi dusunursek, show ekranin uzerinde olacaktir.)

    i am writting on the board. (tahtaya yaziyorum)

    * gunlerde on kullanilir.

    on sunday
    on (the) weekdays (hafta ici gunleri)
    on the weekend (american english)

    * in: canli veya nesnenin kapali bir yerin icinde oldugunu belirtmek icin kullaniriz.

    i like to work in my room. (odamda calismayi severim.)

    * aylarda, mevsimlerde ve yillarda in kullanilir.

    in july
    in ramadan (ay)
    in summer
    in 1970
    in the twentieth century (20. yuzyil)

    ***

    simdi bosluklari dolduralim

    1) i am driving _________ the road * *

    2) my friend is ________ the theatre * *

    3) i forgot my wallet ________my car. * *

  • dvd'sine değişik final alternatifleri de koyulmuş olan ayardır.

    adam: biliyor musun ne var, bence berber diye bir şey yok.

    berber: bu nasıl olabilir ki? ben buradayım ve bir berberim.

    adam: hayır, yok. çünkü olsaydı, caddede yürüyen uzun saçlı ve sakallı adamlar olmazdı.

    berber: hayır, ben buradayım berber olarak, ama tek berber ben değilim, bir sürü berber var, sen nasıl bana geliyorsan başka insanlar başka berberlere gidiyor. bu insanların özgür iradesiyle seçimine bağlı bir şey, isteyen evinde traş olur veya traş olmak istemediği zaman traş olmaz. peki sana "bütün bu sakallıları topla bana getir hepsini traş edeceğim," desem bana ne cevap verirsin? insanları zorla, baskıyla tutup buraya mı toplarsın, yoksa benim traşım bana yeter, benim sorumlu olduğum benim başım, banane elalemin traşından mı dersin?

    adam: dur ben biraz daha çalışıp öyle geleyim.