hesabın var mı? giriş yap

  • yıllardır her gördüğümde selam verir laf atarım*, bir tane bile kabasabasına rastlamadım..

    oturduğum sitede selam verdiğimde alınmadığı çok olur.. üstü-başı temiz, eğitimli, belli bir sosyal görmüş geçirmişlikte olması beklenen insan müsveddeleri.. ama bu civanmertlerin bırakın selamı almamayı, karşılık verirken gülümsemeyenine bile rastlamadım.. hepsi aslan parçası..

    selamınızı, iyi dileğinizi eksik etmeyin onlardan..

  • arkadaşıma, hostes karısının abd’den iphone 7 alması için para verip beklemeye başladım. aradan geçti bir kaç hafta, beklenen haber geldi, karısı gitmiş gelmiş dolayısıyla benim telefon da gelmiş. arkadaşla buluştuk. karısı inisiyatif kullanarak 6s almış, 7 nin fiyatı değmezmiş, para üstümü de getirmiş. işte böyle saçma bi hikayeyle 6s sahibi olmuştum. bayağı içime oturmuştu. sanane kardeşim kaç paraysa kaç para ya, bak yine sinirlendim. her şeyde bir hayır vardır neyse. aradan yıllar geçti hala kullanmaktayım. ( arkadaş da ilerleyen zamanda karısından boşandı.)

  • algı boyutunun değiştirilmesini, insanın kendi bilincinin farkına varmasını sağlayan anhalonium lewinii adlı kaktüsün doğal ürünü olan halüsinojen. günaybatı amerika ve meksika yerlileri için dini törenlerinin vazgeçilmez ritüeliymiş zamanında. ancak modern farmakaloglar tarafından 1886 yılında incelenmeye başlanıyor. alman farmakolog ludwig lewin, kendi ismini verdiği bu kaktüsün ilk sistematik incelemesini yayınlayan bilim insanı.
    esasında meskalinin, bir uyuşturucu olarak sınıflandırılması kimyasal özelliklerine dayandırılıyor, ancak temel felsefesi bilindik uyuşturucularla aynı sınıfa konmasına engel oluyor. kelimenin kökünde yer alan "uyuşturmak" fiili, algıların kapanması, değiştirilmesi, kandırılması olarak yorumlanabilir. meskalinin beyin ve irade üzerindeki etkisi ise bunun tam zıttı, yani köreltmekten çok algının geliştirilmesi üzerine kurulu. aldous huxley'in algı kapıları adlı eserinde bu detaylar kusursuz bir biçimde betimleniyor, huxley bu halüsinojeni bizzat kendisi kullanmış ve yaşadıklarını bu kitapta derlemiştir.
    huxley'e göre insan; evreni, doğayı, yaşamı, ve tüm varoluşsal felsefeleri algılayabilecek algı düzeyine sahiptir. ancak insan sosyal bir varlık oluşu sebebiyle, bu algı yeteneklerinden yoksun bırakılmıştır. bir nevi filtre görevi gören üst akıl, insanın biyolojik açıdan varlığını sürdürebilmesi için gerekli olanların dışında çoğu algı yeteneğini süzmüştür. çünkü bu algılar, insanı öyle bir seviyeye taşıyacaktır ki, gündelik yaşantının gerekliliklerini yerine getirmek; tüm kozmosun bilincine varmış, kozmosla bir bütün olmuş bu bilinç için uğruna uğraşmaya değmeyecek bir aktivitedir.
    nitekim huxley de meskalin kullandığı süreç boyunca, "öylelik" adını verdiği bir şeyden bahsediyor. kendisine uyuşturucu hakkında yöneltilen soruları "sadece öyle işte." diyerek geçiştiriyor. bu onun içinde bulunduğu ruh halini tam olarak anlatmaya yarayan bir kelime: öylelik. meskalinin tüm olayı da bu kelimenin gerçek anlamını kavrayabilmekle ilgili zaten.

  • - <oğul> bak baba sen bana hadım olamazsın dedin, gittim parayı bastım oldum...
    - <yaşlı baba> yevrieem ben saena hadım olamazsın demedim adam olmzımızı mızımızı...
    - <oğul> hay sıçayım senin çemçük ağzına. mıyır mıyır ne dediğin anlaşılmıyo be!

  • türklerin islamı benimsemesinde her daim şöyle bir bağ kurulmuştur, türklerin gök tanrı inancı ile islam'ın allah'ı benzerlik taşıyor diye.
    tek tanrı inancı yani.
    bu katliam ile görüyoruz ki mümkünatı yok, o dönem türklerinin tanrı'sı, bu gaddar tanrı, yani allah olsun.
    islam öncesi türk hakanları, her yıl düzenli olarak kurultaylara çıkar, "kendilerine dava açılmasını beklerlerdi." töreye ya da herhangi bir kişiye karşı yanlış yapmışlar mı diye.
    islam sonrasına bakıyoruz, o hakanlarımız gitmiş, yerlerine "sorgulanamaz hükümdarlar" gelmiş.
    yok mu bu işte bir yanlış?

  • acaba hapsedildiğini ve tellerin arkasına mahkum edildiğini nerenizden çıkardınız.
    o zaman sizin kedi köpekleriniz de 4 duvara hapisler.
    gezdirilmediğini nerden biliyorsunuz ?

  • yavaş yavaş ölürler... seyahat etmeyenler,
    yavaş yavaş ölürler...okumayanlar, müzik dinlemeyenler,
    vicdanlarında hoşgörmeyi barındırmayanlar.
    yavaş yavaş ölürler...alışkanlıklara esir olanlar,
    her gün aynı yolları yürüyenler,
    ufuklarını genişletmeyen ve değiştirmeyenler,
    elbiselerinin rengini değiştirme riskine bile girmeyen,
    veya bir yabancı ile konuşmayanlar.
    yavaş yavaş ölürler...
    aşkta veya işte bedbaht olup istikamet değiştirmeyenler,
    rüyalarını gerçekleştirmek için risk almayanlar,
    hayatlarında bir kez dahi mantıklı tavsiyelerin
    dışına çıkmamış olanlar.

    pablo neruda