hesabın var mı? giriş yap

  • tehlike anında otonom sistem üç tepki verir: kaç, savaş, donakal.

    bir kısım kaçtı, savaşanlar muhtemelen silivri'de yahut perde arkasında, büyük bir kısım donakalmış vaziyette. ellerinde çekirdek, tv'den başkalarının hayatlarını izler gibi kendi sonlarını izliyorlar.

  • annenin camları silmek için cama çıkmasıyla evde yaşanan ''ya düşerse'' korkusudur. silinen camın bulunduğu yükseklik arttıkça korku da doğru orantılı artar. anne lan bu !!!

  • türkiye'de olması muhtemel olay. evinize hırsız giriyor. kameraya çekip polise gidiyorsunuz. polis bir şey yapmıyor. sepetliyor sizi. sonra youtube'a görüntüleri veriyorsunuz. hoppaaaaaa sabıkalı hırsız afakan tepecikoğlu, hakkınınzda suç duyurusunda bulunmuş. bunun mahalleden arkadaşları evinizin önüne gelip, "adi herif. beni nasıl ifşa edersin? özel hayatım o benim" diye bağırıyor.

  • babamın aşkla bağlı olduğu ve en büyük tutkusu olan spor kulübü. ondan bana miras kaldı beşiktaş sevgisi.
    adam o kadar bağlıydı ki 74 yaşında öldüğünde sağ cebinden anayasa kitapçığı sol cebinden beşiktaş lig fikstürü çıktı. kendi elleri ile yazmış fikstürü rahmetli. bu hafta trabzon'a gidiyoruz, aralık 15'te karabük bize geliyor diye. üşenmemiş yazmış adam.

  • tutmayacak telefon. bi kere bunun arkadaş ortamı var, sevgilisi var, ailesi var var oğlu var.

    -ooo yeni telefon yapmışız
    +aldık bişe ya
    -ne abi onun markası
    +telefon işte ya aldım öyle
    -markası ne markası
    +işlemcisi iyi diyolardı aldık ya
    -markası ne olum bunun
    +vestel :(

    bak oldu mu? olmadı.

  • arabasının kazasından dolayı ettiği zararı hırsızların ailesinden temin etmesini temenni ettiğim ukraynalı.

    ülkemize gelen bir yabancı bu şekilde birini öldürüyorsa eline sağlık deriz.

    edit: fırsattan istifade, entry dikkat çekmiş. nft, kripto ile ilgili güzel zamanlar geçiriyoruz şu sıra. bekleriz.

    twitter

  • tarihe not düşülmesi gereken bir başka türk hava yolları rezaleti ama bu seferkininin hikayesinin üstüne hbo otursa mini bir sezon dizisi bile çıkabilir o derece değişik. ayrıca türk hava yolları da böyle böyle mağduriyet koleksiyonu yapmaya devam ededursun artık itibarları gözümde metro turizm seviyesine inmiştir.

    biz 17:40’ta tk 7248 uçuşu için uçağa gitmek üzere yer servisine alındık yaklaşık 5 dakikalık bir yolculuktan sonra uçağın dibine geldik ama kapılar açılmadı. bekliyoruz bi uçak var karşımızda gitmek istiyoruz ama gidemiyoruz. uçak da küçük embraer olanlarından hani sanki "bakın nasıl uçağımız güzel mi yeni aldık" diye böyle sergiliyorlar içerde biz ise 40-50 kişi nefes nefese güneşin vurduğu pist sıcağı ise yüzümüzde. neyse on dakika içerde bekledikten sonra yan taraftan bi vip dolmuşu geldi içinde 4-5 takım elbiseli adam ve birkaç güzel giyinimli kadın. bunların direkt uçağa alındığını gördük. hal böyle olunca yaşlıca bi amcaya fenalık geldi önce, sonra cinnet geçirdi kapıyı yumruklamaya, tokatlamaya başladı. bunun üzerine benim de süper kahramanlık dürtüm ister istemez harekete geçti. kapının acil durum çıkışına yarayan kırmızı düğmesini indirmeye başladım. -zaten hep içimde bi tuhaf ukte idi bu tür düğmelere basabilmek bir gün-. yalnız ben bu düğmeyi tam kavrayamadım ve kapı açılmadı bi türlü. yardım isteyeyim bari dedim sonra ulan süper kahraman yardım ister mi hiç diye biraz daha çektim parmağım kanadı. en son dayanamadım "pardon şunu indirebilir misiniz siz de?" dedim ve o sırada diğer kapıların da acil düğmesine bastılar, tüm kapılar açıldı. yaşlı adam ve bir kaç kişi beraber hızlıca görevlinin üstüne haklı bir şekilde kızarak yürümeye başladılar.

    “biz kümeste hayvan mıyız, kaç dakikadır bu sıcakta bekliyoruz otobüste?, neden bize kapıları açmıyorsunuz? vip'leri beklemek zorunda mıyız..niye bi açıklama yapmıyorsunuz?”

    yaşlı amca yer görevlilerine kızdıktan sonra kendinden geçip hostes ve pilotlara da kızdı. (ben bu yaşlı adamın eski ünlü hakem ve de milli hakem kurulu başkanı bülent yavuz olduğunu öğreniyorum. onu da uçaktaki 6 numaralı sivok beşiktaş formalı reyisten öğreniyorum. o da akşamki gençlerbirliği beşiktaş maçına gidiyormuş tek başına destek için. -gidemedi-)

    biz uçaktayken biraz sonra yardımcı pilot anons yaptı yüzünde anlamlandıramadığım bir gülümseme.

    “ya bizim bilgimiz dahilinde olmadan sizi uçağa davet etmişler, o yüzden sizi çıkarmak zorundayız. teknik bir sorun var sonra durumdan haberdar ederiz” dedi. herkes kabin bagajlarını geri aldı ve uçaktan çıktı. otobüse binerken artık iyice sosyal bir deneye maruz kaldığımızı düşünüyorum ve de bekleme salonuna giderken farkettik ki vip’ciler de bizimle beraber bu sefer aynı otobüste. o da ayrı bi komedi. vip dolmuşu ile dönseler daha bi komedi olurdu sanırım. bi tane aşırı zengin abla da gelip şikayet etti en sonunda.

    “biz vip’den çıktık, geri dönmemiz gereken yer de vip olması gerekirken neden burada ( bu fakirlerin arasında) bekliyoruz, anlamadım”.

    ablanın mağduriyeti elite plus mağduriyet bizimkisi basic, classic. öyle de olsa zengin de olsa ablaya ben hak verdim ve kendisinin mağduriyetini birazcık da olsa giderme adına araya mesafe koydum. orda beklerken sorunun ne olduğunu söylemediler, teknik arıza dediler, pilotun uçağı işgal(!) ettiğimizden dolayı kızdığını söylediler, birbirinden çelişkili cevaplar, birbirlerini anlamakta ve bize anlatmakta sorun çeken thy ve tgs görevlileri, atar yapan ego kasan yöneticileri olan ise gariban yolcuya. ulan ben hadi gencim az da sabırlı bi insanım yanımda 80 yasında bir dede vardı "niye buraya geldim" diye söylene söylene uzaklaştı vazgeçti uçuştan. ekranda ise periyodik olarak artan gecikme süresi. 45 dakika, 1 saat 5 dakika, 1 saat 20 dakika..vs

    asıl, 2 saate yakın bir rötardan sonra uçağa bindiğimizde ise suratımıza yedik fatality yumruğunu. "taksi sıramız 12, yaklaşık 45 dakika sonra kalkışı planlıyoruz".

    yani dünyanın bütün firmalarının bütün uçakları rötar yapabilir, bu havacılığın içinde olan bişey ancak bunu insan gibi ekrana yazarlar baştan bilgilendirirler, böyle thy gibi insana gluglu yours deyip hindi muamelesi yapmazlar. insan gibi açıklama yaparlar. yolcunun mağduriyetini giderirler bir şekilde. thy koltuklarında kıbleyi gösteren uygulamalar yapacağına biraz da elemanlarına yol yordam göstersinler. hepsi şaşırmış yönlerini. dün uçuştan 30 kişi vazgeçti umarım hepsi de hakkını arayacaktır bir şekilde. benim de elimden geleni şimdilik bu.

  • normal bir olaydır elbette, mandal değil ki bu kardeşim bıraktığın yerde asılı kalsın, insan işte senden sonra da hayatı devam edecek. buraya kadar tamam, ama yine de bir an için acaip hissettirir. özellikle de siz bekarsanız artık tamamen farklı liglerin oyuncusu olmuşsunuzdur, yok aynı ligde olsanız beraber top koşturacağınızdan değil de benzetme işte.

    ben iki tane evlendirdim mesela, evlendirdim dediysem elimle düğünlerini yapıp gerdeğe sokmadım tabi, benden habersiz sinsice evlenmiş hainler. ilki biz ayrıldıktan bir yıl sonra evlendi, hatta daha sonra boşandı, tekrar başkasıyla evlenmeye niyetlendi falan, "amma da evlenme meraklısıymışsın be arkadaş !" dedim geçiştirdim, ama ilk duyunca bir acaip geldi, nedenini sormayın, insan öyle hissediveriyor işte. az önce de ilk sevgilimin evlendiğini öğrendim, facebook sağolsun. aradan nereden baksan bir on yıl geçmiş, o on yılda bağlar tam olarak kopmamış, yılda bir bile olsa görüşülmüş, konuşulmuş, hatta yeni sevgiliyle tanıştırılmış, misafir edilmiş, misafiri olunulmuş falan. ama şimdi bunu facebooktan öğrenmek de bir acaip koydu bana, ceza olarak diyorum bu akşam bir arayayım da kavgaya tutuşsunlar, eşi beni pek sevmez de. sonra da derim "ay nerden bileyim ben, aklıma geldi bir hatrını sorayım diye düşündüm" gerçi içimden bir ses de "kız niye sinirlensin ki ? kapmış zaten çocuğu artık, sen de onun sapı, bunun çöpü derken kendi turşunu kurarsın artık" demiyor değil. neyse aramıyacağım, yuh o kadar da değilim.

    uzun lafın kısası bir devrin bitiyor olduğunun işaretidir bu olay, hatta belki bittiğinin. büyüdüğünüzün, hatta belki orta yaşlara doğru dört nala koştuğunuzun işaretidir, hem de hiç anlamadan. asabınızı bozan -eğer evlenen eski sevgiliye hisleriniz yoksa, ki benim kesinlikle yok- onu kaptırmış olmanız, evde kalmış hissetmeniz, başkalarının hayatlarının devam ettiğini idrak etmeniz falan filan değil de zamanın, sizin zamanınızın, hayatınızın sizi bile umursamadan, siz bihaber bakıyorken akıp gidivermiş olmasıdır. artık sahilde ilk gerçek erkek arkadaşıyla el ele tutuşan kız değilsinizdir, bunu zaten biliyorsunuz da bunun gibi anlar o kızın artık sonsuza dek öldüğünün en gerçek kanıtıdır.