hesabın var mı? giriş yap

  • zırtlan ete gelmiş*, avurtları çökük halinden eser kalmamış*. tv'ye çıkacak diye traş da olmuş ha benim zırtlanıma. ya kesin yarışmamıştır mk artizi diye düşünürken programa misafir olarak gittiği söyleniyor, yine arazi reis. hasan can kaya'nın 40 milyona ev aldığı yerde bu adamı mercekle arıyoruz. adam millete küfrede küfrede ev yaptırdı kendine*, senin tespitlerinle beylikdüzü satın alınırdı aah ah*
    .. dön şu ramadan'da dualarımız kabul olsun artık*..

    debedit: referans karikatürler eklendi :m

  • "anayasa mahkemesi'nin kararını sevinçle karşılıyoruz."

    (error 0620) vekil.dll geçersiz bir işlem yürüttü ve kapatılacak.

    bir tufa basın.

    hasarlı dosyalar onarılıyor...
    biat.rte dosya konumuna taşınıyor...
    bülentturan.exe yeniden başlatılıyor...

    “yetki gaspı.”

    (error 0320) omurga.dll bulunamadı.

    yine de devam et.

  • sarıyer demirciköy mezarlığında ikindi namazından sonra gerçekleşen olay..
    39 yaşında kalp krizi sonucu vefat eden arkadaşımızın cenazesinde 11 yaşındaki oğluna, son kez görmesi için babasının yüzünü gösterdiler. haliyle çocuk babasının ölüsünü görür görmez kıyameti kopartıyor..
    ondan sonra imam olacak lavuk "rabbim bize taşıyamayacağımız acılar verme" diyerek dua etmeye başladı. be yavşak sen bir çocuğa ömrü boyunca taşıyamayacağı acıyı verdin.. bırak babasını canlı hatırlasın çocuk, ne gösteriyorsunuz ufacıcık çocuğa babasının ölüsünü? sen mesleğin gereği her gün ölü görebilirsin sana göre normal bir şeydir de, çocuk ulan bu çocuk..

    ilkokul 5'e geçtiğimizde abi kardeş 2 sınıf arkadaşımız boğulmuştu, annemi dinlemeyerek cenaze evine gittim arkadaşlarımı son defa göreyim dedim. 10 yaşımdan 14 yaşıma kadar arkadaşlarımın yüzleri gözümün önünden gitmedi, her gece gözümün önüne geldi.. şimdi o çocuğu düşününce kalbim sıkışıyor resmen.. umarım benim yaşadığımı yaşamaz..

    çocukları öldürmeyin...
    çocuklara ölü göstermeyin...

  • hiç tanımadığınız birinin 3 gün evinizde kalması ve bu durumdan ev arkadaşınızla rahatsız olup başka yerde kalmanız.

    bir gün eve geldik baktık bir kadın oturuyor evde. merhaba dedi merhaba dedik. sonra aynı apartmanda oturan başka bir arkadaş geldi işte bu da bişey söylediğim gibi (söylemedi) sizde kalacak,sorun olmaz herhalde (olurdu) bende kalamaz çünkü ailem geliyor (bize ne?) dedi. biz de ayıp olmasın diye o an tamam tabi dedik. e sonra da tamam demiş bulunduk ama bildiğin salonda oturan bir kadın. koltukta yaşıyor. çay demliyor. lan kadın çamaşır yıkadı kuruttu salonda. ilk gün karşı koltuğa oturduk biz de. demlediği çaydan içtik. sonra baktık kadın rahatsız oluyor yani tip tip bakmamızdan. gittik başka arkadaşta kaldık.

    hayır kadın bize nasıl girdi? girdi neden kaldı? kaldı hiç mi tırsmadı amk biz tırstık. sonra bizim arkadaş mal mı kızı bıraktı gitti? biz mal mıyız evimizi bıraktık gittik? bir öğrenci evinde hiç mi normal olay yaşanmaz? babamın böyle yapmayı öğrendiği pastaya sokayım.

  • her insanın hayatında en azından bir kere yaşadığı huzur.

    güzelce yüzünü yıkıyorsun. pencereyi açıp dışarı doğru geriniyorsun. kuş sesleri... güneşin yavaş yavaş doğuşu. sevdiğin kıyafetleri giyiyorsun...

    şaka lan şaka. perdeyi bile açmıyorum, güneş yüzüme vurmasın diye. pantolonu asansörde giyiyorum. sokayım böyle hayata.

  • fakir kaldın çünkü denemedin, risk almadın sürünüyorsun, işine mutluluktan zıplayarak gitmiyorsan hemen şimdi istifa et, sevdiğin işi yapmıyorsan hiç çalışma daha iyi (taş yiyebilirsin mesela, yeter ki sevmediğin işi yapıp kendini yorma) vs gibi yabancı kişisel gelişimcilerden alıp burada akıl vermeye çalışanlar kendilerini bu sözlerin çıktığı ülkelerde yaşadıklarını zannediyorlar veya sosyal medya koçu olup kolay para kazanma derdindeler. insanlar zaten mutsuz, çalışıp emeklerinin karşılığını alamıyorlar, ekonomide para pul olmuş şu durumda boyle akıl veren cümlelerin kimseye faydası yok hatta “acaba ben mi beceriksizim? yoksa ben yeteri kadar cesur olmadığım için mi para kazanamıyorum? korkusu işleyip insanları daha da mutsuz etmekten baska bir seye yaramaz.

    hakkaniyetin olduğu, küçük bir pozisyondan bile başladığın bir yerde ceo pozisyonuna gelebildiğin, küçük bir girişimde bile çok satabilecek bir pazara sahip bir ülkede olsan en azından işsizlik maaşıyla veya part time bir işle standartın altında( bizdeki standartlarla karıştırmayın, insani koşulların altı demiyorum) biraz yaşar ve denersin. risk almak tamamen karakterle alakalı bir davranış biçimidir ve her ülkede boyle insanlar vardır. cogu da istediği basarıları elde edip para kazandıktan sonra bile risk almaya devam ederler. yukarıdaki gibi bir ülkedeyse bu insanlar aptallık degil cesaret ornegi olurlar.

    ayrıca herkes iyi koşullarda yaşamayı hak etmek için risk almak, sıfırdan bir şeyler uretmek, cok super bir fikir bulmak zorunda degil. fakirlik hiçbir zaman kişinin kendisinden kaynaklanmaz, bu içinde yaşadığı ülkenin sorunudur.