ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
9 yaş kavgasına darp raporu almak
-
sacma salak sozlukte baslik acacagina çocuğuna dogru duzgun eğitim ver de arkadaslarina siddet uygulamasin. bu cocuk olmamis. hayvan degil insan yetistirin. iyi yapmis oteki cocugun annesi. cocugun babasi da gelip sana temiz bi dayak atarsa tam olur.
kendini kaptırıp önüne gelene sıkan polis
tuvalete gidiyorum demenin alternatif yolları
-
buyuk abdeste gidiliyorsa "celenk birakcam", kucuk abdeste gidiliyorsa "cicek toplicam" der odtu izci grubu uyeleri. ha bi de bunun gaz cikarma versiyonu vardir. "polen sacma" olarak gecmistir literature.
bir anneyi üç defa nasıl öldürürsünüz
-
facebook'ta dolaşan muharrem ince'nin sorduğu soru. eğer gerçekten bunları söylediyse helal olsun. cevapları da şöyleymiş;
1)çocuğunu öldürürsünüz.
2)cenazesine saldırırsınız.
3)katilini serbest bırakırsınız.
edit: bunda eksileyecek ne var?
46 bin yıllık kadim yaratığın yeniden canlanması
-
yavşaklar buzulların altındaki biyolojik oluşumları deşiyorlar, aslında çok tehlikeli.
o solucanın üzerindeki bir bakteri veya virüs insanlığın binlerce yılda geliştirdiği bağışıklığa uymadığında ne olacak ? beraber yaşadığımız hayvandan geçen visrüste şaftımız kaydı. adam başka zaman diliminden canlı getiriyor.
entrydeki üslup sorununa takılmazsanız ki takılmayın, buzul kazmak çok ciddi ve sıkıntılı iştir.
7 mayıs 2015 istanbul yağmuru
-
beylikduzu'nde 10 dakikadır mikail celebration party ft. thor modunda geçen bol flaşlı yağıstır.
yazarların paraları yetmediği için alamadığı şey
sukiyabashi jiro
-
tokyo'daki bir metro durağında büyük işler çıkaran suşi ustası. aslında, bu şehirdeki restoran zenginliğini göz önüne alınca, çok da şaşırtıcı değil:
"michelin rehberi 2008 yılında yüz yılı aşan geleneğini bozup gözünü asya’ya çevirdi ve tokyo’daki restoranları incelemeye aldı. tam bir gecede tokyo dünyanın en çok michelin yıldızı sahibi şehri oluverdi. karşılaştırma açısından bakarsak, 2016 rehberine göre bugün paris’te toplam 101 restoranın michelin yıldızı bulunmakta. oldukça etkileyici, ama bu sayı tokyo’da tam 217! iki ve üç yıldızlı daha nadir restoranların oranından bahsetmeyelim bile. sukiyabashi jiro honten de ilk değerlendirme yılında üç yıldızını aldı ve bugüne kadar da, bir restorana verilebilecek bu en yüksek övgü seviyesini korudu. peki bir metro durağının köşesindeki bu ufacık restoran bunu nasıl başardı? hele ki suşi gibi minimalist bir yemekle."
mert ozkeskin'in jiro ono ve restoranı hakkında kaleme aldığı yazı mizanplas'ta yayımlanmış:
jiro: imkansız mükemmelliğin peşinde
erkek çocuk sahibi olmak
-
oğlunu kızından ayıran aile içerir.
çünkü kızın büyüdüğünde onla rakı içemezsin di mi sayın rakıyı çüküyle içen arkadaş? çünkü kızına uzaktan kumandalı araba alamazsın...
şimdiden gelin dışlama muhabbeti de başlamış.
acırım acırım evde daha az sevildiğini hissetmeye başladığında psikolojik sorunlar yaşamaya başlayacak kızlarına acırım.
kendini dünyanın kralı sanıp da okula başlayınca kendisi gibi çüklü tonlarca çocuk olduğunu görüp hiç bi bok olmadığını anlayacak; sinirden sağı solu tekmelemeye başlayacak oğluna acırım.
ha bi de hem sizin cehaletinizin, hem oğlununuzun şımarıklığı altında ezilecek gelecek gelininize de acırım.
bir de erkek evladı, kız evlattan çok sevmeyi barındaran bu mentaliteye sahip yazarları da gördüğümde bu kısır dögüden çıkamayacağımızı gördüğüm için bu millete acırım.
dağ evi + netflix + şarap + hatun + ufo soba
kuzey kore'de 67 yıl sonra çıkan ilk hayır oyu
-
bazı entrylerde 1 hayır oyu verildiği sanılmış. 1 hayır oyu verildiği şeklinde algıyı nereden edinmişler, bilmiyorum. okuduğunu anlamayan kitleye çok güzel örnek olur buradan. bir de matematik bilmediklerini gösterir.
seçim sonucu :
evet: %99,91
hayır: %0,09
eğer 0,09 oran 1 oy ise seçime yaklaşık 1111 seçmen katılması lazım. kuzey kore nüfusuna göre anlamsız bir değer.
yani, 1 tane hayır oyu verilmemiş. hem türkçe bilmiyorsunuz, hem matematik bilmiyorsunuz. yine de klavyedeki harflerin yerlerini bulabiliyorsunuz. bu da bişey tabi.
trump erdoğan görüşmesi tercüme skandalı
-
bir çevirmen olarak şunu söyleyebilirim, ingilizceye çevrilen metinde bir yanlışlık olduğunu düşünmüyorum çünkü bu tarz bir metnin önceden belli olduğu konuşmalarda, metin böylesi yerlere mevcut çevrili vaziyette gider ki zaten okuyan kişinin takilmadigindan da bunu anlayabilirsiniz, simultane çeviri böylesi akıcı olmaz.
en akla yatkın açıklama, türkçe açıklama türk insanının algısını değiştirmek maksatlı hazırlandı, ingilizce metin ise abd'ye aslında söylemek istedikleri/söyleyebilecekleriydi.
edit: genel çeşitli yanlış algılardan dolayı ekleme yapma ihtiyacı hissettim. bu çeviri, efektif olarak bir yazılı çeviridir ama görünüşte uygulanış itibarıyla insanlarda ardıl çeviri intibası bırakmaktadır. yani bu konuşma türkçe olarak hazırlandıktan sonra bir de çeviri sürecine giriyor ki devlet kademesinde bu önemde yapılan çeviriler genellikle çeviri yapıldıktan sonra başka biri tarafından tekrar kontrol edilir ki hata olmasın. bir de çeviri türleri hakkında sizleri aydınlatmak istiyorum. iki türü vardır, sözlü ve yazılı. sözlü çeviride de iki tür vardır ve bunun ilki ardıl çeviridir, konuşucu duraksadıktan sonra sözlü olarak yapılır ve hiçbir zaman rte trump görüşmesi esnasındaki gibi akıcı değildir. örnek olarak yabancı futbolcuların, basketçilerin yaptıkları basın toplantılarından görebilirsiniz. bir diğeri ise simultane çeviridir. bu türün ardıldan farkı, bekleme olmamasıdır. tümce geldikçe çevrilir ve gene bu derece akıcı değildir, zaman zaman doğal olarak teklenir çünkü tümceler farklı bir insana aittir ve arada çeviriyle ilgili düşünme süreci vardır. bu tarz aniden yapılan çevirilerde de kaynak metni bilerek ve isteyerek farklı aktarma durumu çok güçtür çünkü zamanınız kısıtlı. son bir bilgi daha vereyim, tercüman sözlü çeviri yapana, mütercim ise yazılı çeviri yapana denir. çevirmen ise her ikisini kapsamaktadır ve görece daha modern bir terimdir.
velhasıl, ortada kesinlikle bir hata yoktur, bilerek ve istenerek yapılmıştır. ingilizce metin ya rte'den habersiz bir şekilde çeşitli kaygılar göz önünde bulundurularak yapıldı ya da rte'nin de bilgisi dâhilinde biz türk halkının algısını yönetmek için yapıldı. ancak şu noktadan sonra her iki şekilde de bok, çevirmene atılacaktır ve olayın üzeri kapatılacaktır.
yurt dışından türkiye'ye gelince fark edilenler
-
insanlar çok çirkin amk.
istanbul'daki martı problemi
-
neredeyse entry bitene kadar scooter sandığım problem.