hesabın var mı? giriş yap

  • habitus, bilinç ve dil düzeyinin altında yer alarak düşünce ve eylemin seçilimini kısıtlamasına rağmen bu iki unsuru tamamen belirleyemediği için içselliğin dışsallaştırılması anlamında toplumsal dünyayı üreten ve dışsallığın içselleştirilmesi anlamında da bizatihi toplumsal dünya tarafından üretilen istencin ötesinde konumlanmış ilişkisel pratiğin mantığıdır.

    bu çerçevede habitus, hem oyun alanının yapısalcı bir içerikle birlikte baskıcı yanını pekiştirmekte hem de aktörün maddi ve kültürel bir anlamda yeni oyun alanları üretmek için mücadele etmesini sağlamaktadır. ilk aşamada, oyun alanının çıkar, kural ve kanaatlerini bedensel ve sezgisel bir yatkınlığa bağlı olarak yeniden üreten habitus'un sonraki aşamalarda gelecek inşası için gerekli olan tahayyül gücünü içermesi nedeniyle tarihsel deneyimleri, pratik yatkınları ve gelecek tahayyüllerini kapsadığı görülebilir. dolayısıyla habitus, erken çocukluk döneminde bedensel anlamda şekillendirici bir aygıt olurken modern toplumda tarihi ve pratik deneyiminin bir sonucu olan sınıf hiyerarşisi içinde temellenmektedir denebilir.

    aktöre oyun alanı içinde karşılaştığı güçlükleri tabiri caizse el yordamıyla aşma olanağı sağlayan habitus'un bir taraftan aktöre hazır ve verili bir yaşam kültürü sunduğu için iktidarın suç ortaklığını yapan diğer taraftan ise aktörü oyun alanında tutarak ona özerkleşme olanağı sağladığı için direnişin kaynağı olan bir muhteva taşımasından dolayı yapı-fail ikiliğini aşma noktasında anahtar mahiyeti gördüğü açıktır. bu minvalde habitus'un aktörü belirlenmiş muhtelif yapısal ihtiyaçların ifa edilmesi sürecine adapte ederken aynı zamanda çatışmanın kaynağı olan toplumsal farklılaşmayı üreterek aktörde don kişot etkisi yaratan bir muhteva inşa ettiği de ortadadır.

    bu noktada, kavramın daha iyi anlaşılması için yaşlılık metaforu gündeme getirilebilir. bir kuşağın elde etmek için mücadele ettiği değerlerin yeni bir kuşak için anlamsız gelmesi ve aynı şekilde yeni kuşağın elde etmek için mücadele ettiği değerlerin bir önceki kuşak için gerici bir anlam taşıması sürecinden doğan arzu sistemi uyuşmazlığının toplumsal bir çatışmaya yol açması durumuna bağlı olarak verili oyun alanındaki iktisadi ve kültürel kaynakların dağıtımı sırasında gerçekleşecek olan toplumsal çatışmanın kendine özgü yaşlanma yasaları olacağını belirtmek mümkündür.

    bu anlamda habitus farklılıklarından doğan yaşlanma yasalarını -yaşlanma yasalarından doğan habitus farklılıkları da denebilir- gündeme getirerek aynı zamanda tarihsel ve dinamik bir mahiyete sahip olduğu görülen bir toplumsal değişme tahlili geliştirmek söz konusudur.

  • adam kibarlik etmis, kendini suclamis. illa “degersiz” oldugun suratina carpilsin mi istiyorsun? nasil bi’ cevrede ortamda yetisiyorsunuz mk siz.

  • çocuklar bizim malımız değil onların özelini paylaşamayız.anneler evlatlarının koruyucusu olur sahibi değil.tamam modern olun da kendinize olun.isteyen her yerini açar koyar ama 18 yaş altı bir bireyin özelini paylaşamaz.kim olursa olsun.yetti yani ilgi görmek için çocuk kullanma modası.

  • ulan 55 yaşında adam 15 yaşında çocukla sidik yarıştırıyor. bu ali koç’tan hiç bir şey olmaz.1000 sene fenerin başında kalsın 1000 sene başarısız olacaktır.

  • özet: hoca bir öğrenciye “bu kız” demiş ama o kızın bir adı varmış. bu kız pek konuşmuyormuş, yeri değiştirilmiş, yanına oturtulduğu öğrenci yaramazmış, hoca da yaramaz olana bu kızı konuşturmazsın di mi, demiş. bir de sınıfa, konuşan birinin mi yoksa konuşmayan birinin mi tepkisinden korkarsınız, diye sormuş, bu kız da çok alınmış.
    inanılmaz.

    troll müsünüz, bilmem ama “o kız” normal değil. hayattaki tüm prenseslik haklarını tek bir derste, saçma sapan bir sebepten kullanmış.
    insan gerçekten hayret ediyor. aşırı sinirlendim. hocaya öğrenci resmen zorbalık yapmış aq.
    “bu kız dedi hüüüüüü” deyip çıkışmak nedir? hoca “bu kız”ın sözlüsüne 15 vermiştir umarım. böylece ağlaması için geçerli bir sebep sunmuş olur.

    debe editi: şımarıklıktan nefret eden, tüm çiğliklerden tiksinen bir insan olarak yalnız olmadığımı görmek sevindirdi. lösemili çocuklarımız da sevinsin o halde: büyük harflerle “bağış” yazıp 3406’ya sms gönderirseniz lösev’e 50 lira bağışlamış olacaksınız. teşekkürler.

  • “size şunu söyleyeyim dostum, yaşamı anlamıyorum ben. ondan korkuyorum da. bilmiyorum, belki hasta, ruhsal dengesi bozulmuş bir insanım. sağlığı yerinde, olağan bir insan her şeyi anladığını, duyduğunu, gördüğünü sanır, gel gelelim, ben yitirdim bu duyguyu, günden güne de korkuyla zehirliyorum kendimi. boşluktan korkma hastalığıdır bu. gördüğünüz gibi ben de yaşamdan korkmak hastalığına yakalanmış durumdayım. çimenlerin üzerinde yatarken, daha bir gün önce dünyaya gelmiş, hiçbir şeyden haberi olmayan küçücük bir böceğe bakarken, bu hayvancağızın yaşamının baştan sona katı bir korku olduğunu düşünür, onda kendimi görürüm.”

    korku, anton çehov