ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
ninja kaplumbağa pizzası
-
eve gelip aç olduğunuzu farkedersiniz ulan ne yesem diye düşünürken pizza söylemek aklınıza gelir. annenize fikri sunduğunuzda aaa oğlum ne gerek var para harcamaya ben yaparım diye cevap verir . iyi dersiniz sonrasında ninja kaplumbağaların yediği cinsten bir pizza hayal ederken acı gerçeğin yüzünüze tokat gibi vurmasıyla uyanırsınız.
(bkz: acımasız gerçekler)
http://www.facebook.com/….145118.17900841455&type=1
elektrokonvülsif terapi
-
1934'te ladislas joseph von meduna epilepsi ile şizofreninin birbirini antagonize ettiğini gösterip "lan o zaman biz şizofrenili hastaya epileptik nöbet yaşatırsak o iyileşir" mantığından hareket etmesi üzerine yapay nöbet yaratma çabalarının bir meyvesi olarak 1936'da ugo cerletti ve luciano bini tarafından bulunmuş ve uygulanmış bir tedavi yöntemidir. bu mantıkla hareket eden bir diğer tedavi yöntemi için (bkz: insülin koma tedavisi)
hakkında pek çok şey yanlış bilinmektedir.
- sanılanın aksine öyle çok da öcü olmayan, anestezi altında, kas gevşetici ile uygulandığında çok etkin, güvenilir ve ekonomik bir sağaltım metodudur.
- sanılanın aksine ülkemizdeki kliniklerin %99unda anestezi altında uygulanmaktadır. anestezisiz ekt diye bir şey söz konusu değildir. varsa öyle bir şey (bkz: bunu yapan insan olamaz).
- sanılanın aksine sadece şizofreni tedavisinde kullanılmayıp özellikle majör depresyonda farmakoterapiye tercih edilebilir olmakla beraber, maninin, bipolar duygulanım bozukluğunun, nöroleptik malign sendromun, deliryumun ve hatta parkinsonun tedavisinde başarıyla kullanılabilir. hatta va hatta epilepsi tedavisinde de başarısı gösterilmiştir.
- sanılanın aksine kontrendikasyonu da yoktur ekt'nin. sadece artmış risk durumundan söz edilebilir ki bunlar da kibas, serebral infarkt, mi, aktif kanamalı akciğer tüberkülozu gibi durumlardır.
- sanılanın aksine öldürücülüğü anestezi altında yapılan diğer tıbbi uygulamalardan yüksek değildir ve ekt ile görülen morbidite ya da mortalite hızının antidepresan ilaçlarla yapılan tedavide görülen morbidite ve mortalite hızından daha az olduğu kanıtlanmış bir gerçektir.
cengiz topel
-
2 eylül 1934 izmit doğumlu türk şehit pilottur .
8 ağustos 1964 yılında esir düştüğü rumlar tarafından işkence ile öldürülmüştür.
1964'te türk hava kuvvetleri'nin kıbrıs'ta gerçekleştirdiği uyarı uçuşunda, uçağı rum uçaksavarlar tarafından vurulunca paraşütle atladı.
cengiz topel in uçağının düştüğü yer güzelyurt’a yakın ( yeşilyurt kasabasına cok yakin olan ) bir yerdir.
paraşütünün yere düşmesinin ardından ingiliz bir aile cengiz topel ‘e yardımcı olur ve cengiz topel ‘i yeşilyurt’taki çiftlik evlerine alırlar..
bu esnada rum askerleri baskın yaparak cengiz topel’i bu ingiliz aileden alırlar ve inanılmaz işkenceler yaparak öldürürler..
ve türk tarafına bm aracılığı ile cesedi gönderirler..
bugun o ingiliz ailesinin çiftlik evi “yeşilyurt cengiz topel devlet hastanesi” olarak hizmet vermektedir.
yeşilyurt kasabasından lefke istikametine doğru giderken sağda ormanlık alan içinde bir hastanedir.
şehidimiz yüzbaşı cengiz topel e allah’tan rahmet dilerim.
new york times'ın manşetindeki hasankeyf fotoğrafı
-
hayatında hiç urfa-mardin-batman vb. görmeyenlerin şaşıracağı fotoğraf.
edit: tamam arkadaş anladık. doğu’da güneydoğu’da hiç çarşaf giyen kadın yok. bu gazete de bu kadınlara para karşılığı çarşaf giydirip fotoğraf çekmiş. kendi halkınıza ne kadar uzak onlardan ne kadar kopuksunuz anlaşılmaz gerçekten.
akıllı telefonların esir aldığı insanlar
-
vayy amnk cidden varmış böylesi dediğim insan kitlesi.
efendim bendenizin, java altyapılı takoz bir samsung telefonu var, pek akıllı sayılmaz bizimkisi, zira internete falan da bağlı değil.
velhasıl gel gelelim, otobüste, metroda,vapurda hep elinde telefonla uğraşan, boynu 5 santim önde insanları görünce de, "lan canları sıkılıyordur" diyerek geçiştiriyordum.
ama bilmiyordum ki, bu insanlar meğer birer teknoloji zombisiymiş anasını satayım.
bilenbilir, 5 aylık taze babayım, evlenip yuva kurmanın tek bir olumsuz özelliği nedir derseniz, kesinlikle ev gezmesi derim. çocukken seviyorduk iyiydi hoştu ama evlenince, yemin ederim eziyet arkadaş.
hayır, biz yine eski arkadaşlarımızla biraraya gelip, 2 kadeh tokuşturup şiirli şarkılı muhabbet yapmak isterken, iş yerinden sağdan soldan, daha önce arkadaşlık etmediğimiz insanlar, akşama size misafirliğe geleceğiz diye haber gönderiyolar. zerre anlamıyom amnk bu durumu.
düne kadar, aykırı lan bunlar, entel amnk, gominis falan dedikleri insanların evine, kucak kucak bebelerini alıp, süslenip püslenip oturmağa geliyolar.
hâl bu olunca kimseye gelme de, diyemiyosun tabii...
ama muhabbet de pek sarmıyo hacı, "yavv orası öyle de ama hökümet de yol yaptı" diyen adamla ne gibi ortak yanım olabilir amk, derken işte konu futboldu, ev işleri, tamirattı, pazardaki salçalık domatıydı, en iyi peynir nerede falan gibi geyik geyik konulara giriyor.
giriyor girmesine de benim gözüm hep geldiğinden beri elinden telefonu düşmeyen denyoya takılıyor.
lan gelmişin bi eve misafirliğe, boynun düşmüş önüne elinde telefon napıyo amnk derken bi bakıyom candy crush oynuyo lan adam.
olm bende bayıldım bombok muhabbetten de, elinde telefonla oyun oynamak nedir amnk diye düşünürken, bir diğeri de çıkarıyor telefonu hiç birşey olmamış gibi başlıyor feysbukda, hanımın yaptığı kekin pastanın fotosunu çekip koymaya, muhabbet kesiliyor.
iki nefes alayım diye çıkıyorum odadan ve on dakika sonra odaya tekrar girdiğimde, ellerinde telefon kafalar önde deli gibi oyun oynarken buluyom hepsini, kimi candy cruh oynarken, kimi okey oynuyor, kimisi trenlerin üzerinde çocuk hoplatıyor, diğeri feysbukda onu bunu likelıyor, zaten boktan olan muhabbet de bitiyor.
o dakikadan sonra kimse kimseyle tek kelime etmiyor.ve bu böle uzuuun bir süre devam ediyor.
gerçi kafam rahatlıyor...
rahatlıyor rahatlamasına da ama aga bu nedir yaa??
hayır bir de adam giderken "yenge ellerine sağlık, kek de güzel olmuş ben ve 25 kişi beğendik, halamgiller tarifini istiyo" falan diyo tipine soktumunun at ağızlısı.
velhasılıkelam dostlar; ios'dan post, android'den ve at ağızlıdan dost olmaz...
20 yaşındaki adama kınalı kuzu demek
chp'lilerin elit sayıldığı ülke
-
bunun temel motivasyonu, o çok nefret edilen ve tüm kötülüklerin anası olarak görülen elitliğe bir övgü ve öykünmedir, "elit" diye güya hakaret ederken o kavramın içinde belli bir kültür birikimini, görgüyü, aileden gelen manevi bir zenginliği* barındırdığını, ihale sayesinde zengin olup paranın bir tarafına koysan da, arabanın en iyisine binip o elitlerin gezdiği yerde gezebilsen de, onların yazlık mekanlarında kadın-erkek plajı ayrı tatil yapabilsen de, bazı şeyleri parayla asla değiştiremeyeceğini ve elde edemeyeceğini, tüm "bakın artık ben de yapabiliyorum/sahip olabiliyorum" dediklerinin kendilerinde nasıl eğreti durduğunu bilmenin öfkesidir.
çünkü taktılan saatin, modanisa gibi yerlerden alınan ve muhafazakar makastan çıkınca çok güzel oldu zannedilen o acıklı kitsch kıyafetlerin, havalimanında göze sokulan louis vuitton valizlerin, alta çekilen jeepin, en özel üniversitenin uluslararası bilmemne bölümünden mezun olmak için dökülen onca paranın, kendi çapında bir cemiyet, bir sosyete oluşturmak için mado'da pazar kahvaltısı edip huqqa'da latte içmenin bir boka, hiç ama hiçbir boka yaramadığını içten içe bilmenin çaresiz hırsıdır. ne tiyatroyla, ne kitapla, ne filmle, ne seyahatle telafi edilemeyecek keskin bir sakilliğin kinidir. çünkü bilir ki bugün islami moda dergisinin lansmanına gitmesine izin veren, modern zamana son derece uyumlu görünen kocası bir anda sinirlenip dayak atabilir, elitler gibi roma'ya gidilip alışveriş de yapılsa yolculuk hep maraş'taki köye kaynanaya gitmekle biter, tüm çaba dini bayramlarda ıslak ayak üzerine giyilmiş çorapların kokusuyla dolmuş havasız bir odada biter. çünkü bilir ki "çok şükür elhamdülillah, allahım, canım rabbim, bugün de bize bahçeşehir'deki evimizin bahçesinde dostlarımızla toplanmayı nasip etti" diye şükredilen her şey bir anda allak bullak olabilir ve hemen olmasa da birkaç yıl sonra kendilerini geldikleri yerde bulabilirler, ama yıllarca karı koca öğretmenlik yapıp ege'de yazlık alan beyefendiyle hanımefendinin öyle bir riski yoktur, insanın kumaşında olan bir şeyin öyle aniden kaybedilme riski olmaz.
edit: "neden maraş?" diye soranlara cevap vermek adına, bu "italya'dan sonra maraş'a gitmekten ve köşelerden erkek çorabı toplamaktan ve kokudan ne kadar iğreniyoruz" benim nişantaşı dolaylarında bir cafede iki kadının muhabbetinden duyduğum bir şeydi, maraş'a ya da doğu'ya bir garezim yok, buradan tüm maraşlı vatandaşlarımıza "maraş'ın yollarına çıkayım dağlarına" şarkısını armağan ediyorum.
edit: haters gonna hate.
chp'nin vaatleri bizi yunanistan gibi yapar
-
yunanistan'ı bir kez gören her türkiye vatandaşının chp'ye oy atmasına neden olacak açıklama!
ulan adamlar şu kriz hallerinde bizden 10 kat kaliteli yaşıyor.
ama bunu kim bilecek tabi, salla sen.vatandaşın %10'u bile pasaport sahibi değil, bırak yurtdışını görsün, bilsin.
pasapart sahibi olanların çoğu da almancı.
sallaması kolay tabi sonra.
bekçilerin 4000 tl maaş alması
-
ülkedeki maaş adaletsizliğinin en güzel göstergesi. lise mezunu, torpille iş başına gelmiş vasıfsız adamlar bekçi yapılıp ellerine üniversite mezunu maaşı veriliyor. yaptıkları iş de tunalıda elinde birayla gezen gençleri uyarmak, kimlik sorup insanları rahatsız etmek. yeni üniversite mezunlarının çoğuna teklif edilse hiç düşünmeden kabul edeceği parayı lise mezunu kendini geliştirmemiş adam her ay cebine atıyor. sözlükteki mallar da doktor, öğretmen, pilot maaşı eleştirmeye devam etsin.
nerelisin sorusuna ilçe ismiyle cevap veren insan
erdoğan'ın iyiden iyiye saçmalamaya başlaması
-
24 haziran seçimlerine 4 gün kala katıldığı radyo programında alışık olmadığımız şekilde vatandaş şikayetleri dinletildi. umursamaz ve muhattap almaz bir şekilde not almaya bile tenezzül etmeden dinlemesi.
verecek bir cevap bulamayınca teessüf etmesi.
15 yıl önce yani 2003 de evlerimizde buzdolabı ve fırın var mıydı gibi saçma sapan bir retorik soru sorması,
emeklilik için yaşı bekleme konusuna adeta fransız kalması ve her halinden böyle bir şeyden haberdar olmadığının görülmesi,
bu kıraathane saçmalaması,
dün tatar böreği de vereceğiz dediği mitingin kayıtlarından tüm türkiye tarafından izlenmesine rağmen demedim öyle bir şey demesi,
bu garabet sistemde bir koalisyon seçeneği olmadığı halde koalisyon kurarız demesi,
açıkçası erdoğan bugün yeni biri olarak çıksa bu performansla %1 bile alamaz.
normalde de kıvrak zekalı cevaplar verebilen biri değildi ama sanki demans belirtileri veriyor. ortamdan kopuk, donuk ve ne olup bittiğinin farkında değil gibi.