hesabın var mı? giriş yap

  • arkadaşlar burada bir noktaya değinmek istiyorum. ihtiyaç sahibi insanlara duyarsız kalamayan, gelirinin ciddi sayılabilecek bir kısmını bu tip durumlara yardım amaçlı gönderen bir insanım. öncelikle bunu belirteyim.

    ancak ne kadar çabalasak da bu tip yardım kampanyaları ile kalıcı bir çözüm getiremiyoruz. asıl yapmamız gereken bu felçten kurtarma ve buna benzer durumların 30 bin liraya mal olmamasını sağlamak olmalı. sonuçta bu çözümü getirecek ameliyatı uzaylılar yapmıyor ve ilaçlar uzaydan getirilen maddelerle üretilmiyor. bu arkadaşlarımızın sorununu çözmek çok zor olmayan süreçlerle sağlanıyor. neden 30 bin lira? birileri bu işten zengin olduğu için 30 bin lira. bu tip kampanyalara destek verdiğimiz kadar, fırsatçı tıp sektörüne karşı da savaş vermeliyiz. bu konudaki isyanları da desteklemek yerinde olacaktır.

  • erkek lisesi. çirkin kız bulunmazdı bizim sınıfta, güzel de bulunmazdı. binaenaleyh kız bulunmazdı.

    edit: izmirde bulunan kullanıcı arkadaşların yardımcı olması ümidi ile;

    kan anonsu

  • 70 lık votka alıp sahilde içiyim dedim 140 lira votka tuttu elma suyu çerezi sigarası derken pavyon hesabı ödedim bakkala. bir şeyin ederinden fazla fiyatta olması pahalılıktır. gençler öğrenciler bir araya gelip 2 bardak votka nasıl içecek çok merak ediyorum. alkol fiyatları böyle yüksek olmaya devam ederse gençler uyuşturucu batağına düşer buraya not düşeyim.

  • karşı apartmana yeni insanlar taşındı, içlerinden biri de 90+ yaşlarında, gri uzun ve gür saçları olan bir kadın. camda sigara içerken ilk karşılaştığımda, parmaklarıyla pervaza yapışıp, ağır ağır inip kalkarak bir çeşit saklambaç oynuyordu. kadın deli ve ben, delileri acayip severim. yine sigara içtiğim bir gün, gri kadın bana bir şey işaret etmeye çalışıyor gibi geldi, aramızda yaklaşık 10 mt olduğu için iyice odaklandım ve kadının bana hareket çektiğini gördüm. kolunda 2 kalın altın bilezik şıngırdarken hareket çekiyordu bana, şlak şlak ses geliyordu ve aşırı mutluydu. mutluluğunu bozmak istemedim ve sadece gülümsedim. bu yaklaşık 1 ay böyle devam etti, camdaki deli beni görünce buruşuk yüzünde güller açıyor, o gri saçları elidor çılgın bukleler şampuanla yıkanmışçasına kabarıyor, önce "hey karşıdaki kadın, ben buradayım" dercesine el sallayıp sonra başlıyordu şlak şlaaaaak hareket çekmeye. bazen sırtını dönüp omuz başından elini uzatarak nah işareti de yapıyordu. ben de sakince sigaramı içerken kah hafifçe gülümsüyor, kah aydınlatma direklerini sarsan kahkalar atıyor, deli komşumun kim bilir gençliğinde ne güzel olduğunu, ne canlar yaktığını, şimdiyse bertha mason gibi tıkıldığı balkonda onu hayata bağlayan tek şeyin bana hareket çekmek olduğunu düşünerek efkarlanıyordum. sonuçta hepimiz yaşlanacağız ve delireceğiz. şahsen sir anthony hopkins gibi delirmeyi isterim.
    neyse, cumartesi yine akşamüstü cama sigaraya çıkmıştım, kokumu aldı ya da zihnefendarlık yeteneğine mazhar olmuş, fıtı fıtı geldi. önce her zamanki reveransını yapıp el salladı ve hareket çekme seansına geçti fakat biraz durgundu. onu neşelendirmek için ilk kez ben de kendisine hareket çektim. şlak sesi onunki kadar yüksek ve pürüzsüz çıkmadı ama olsun. önce donakaldı, ulan dedim kadına felç indirdin terbiyesiz, ölmüş babaannen yaşında kadına neden hareket çekiyorsun. sonra aman allahım bir sevindi bir sevindi. kendi etrafında dönmeler, öpücük atmalar. bir süre neşe içinde şlaklaştık. 2 gündür görmüyorum ve aşırı endişeliyim. gidip sorsam ne diyeceğim, "pardon sizdeki gri gandalf'la her gün 3 vakit aşık atışması gibi birbirimize hareket çekiyorduk, afiyette mi acaba" desem mi, kararsızım ya.

    neredesin camdaki nene, nolur geri dön :(

    edit: sabah körü işe giderken, prensesimi gördüm iki kez. mutluyum, umarım cama çıkacak vakti de bulurum.

  • atasayda bir yüzük alana bir yüzük bedavaymış. o kadar parası olanın metreside vardır düşüncesiyle kampanya yapmış adamlar.

  • açıklama : entry, ekşi şeylerde görmüş olduğunuz yazı artık güncel olmadığından değiştirilmiştir. çok sinirimi bozuyordu, dayanamadım, düzeltiyorum.

    görüntü kalitesi sorunu tarzında sorun yaşayanların ilk başta bitrate ile çözünürlüğün aynı şey olmadığını bilmesi lazım. netflix yüksek bitrate, düşük çözünürlükte yayın yapıyor. youtube'da 1080p diye izlediğiniz videonun aslında aşağı yukarı 2.3mbps bitrate'i var. netflix'in 1080'de 8mbps'e kadar çıktığı oluyor. neredeyse üç katı kalitede.

    eskiden ctrl + alt + shift + s'ye basarak bitrate'inizi değiştirebiliyordunuz. bu sayede hep en üst kalitede içerikler izlenebiliyordu. artık bu yapılamıyor. netflix bunu kaldırdı. yine de hala ctrl + alt + shift + d yaparak hangi kalitede izlediğinizi görebiliyorsunuz.

    netflix chrome, firefox, safari, opera gibi tarayıcılara 720p limiti koydu. biri bunu aşıp 1080p izleyebilmemiz için bir eklenti yapmıştı ama netflix bu açığı buldu ve kapattı.
    bilgisayardan 4k netflix izlemenin tek yolu eski edge. chromium tabanlı olan yenisi değil, eskisi. yeni edge* belli bir bitrate'e kadar 1080p izletebiliyor ama uygulama kadar vermiyor. daha yüksek bitrate ile 1080p izlemenin tek yolu da 3 yıldır güncellenmeyen windows store app'i.

    eğer eski edge veya windows store app'ini kullanarak içerikleri hala düzgün kalitede izleyemiyorsanız isp'nizin netflix'i yavaşlatmış olma ihtimali çok yüksek. bunu test etmek için fast.com'dan hız testi yapabilirsiniz, testi netflix server'larına bağlanarak yaptığı için bir yavaşlatma olup olmadığını görebilirsiniz.

    netflix'in neden tarayıcılarda bu 720p sınırlamasını yaptığı konusu açık. dünyanın tüm internet trafiğinin yaklaşık %15'ini netflix oluşturuyor. zar zor idare ediyorlar. bu tür katakullilere başvurmak zorundalar. anlayan insan zaten çözümü buluyor. anlamayan zaten ha 720p izlemiş, ha 4k izlemiş. ne fark eder?

  • fiyatı uygun bir köfteciye giden insanlara belki de bütçesi ancak ona yeten insanlara

    varoş ve fakir diye hitap edenleri göstermiştir. bir insanın lokanta seçimi sizi nasıl hakaret etme noktasına getiriyor gerçekten anlamıyorum.

    neden bu kadar kötüsünüz oğlum? bırak yesin lan, beğensin, ne var bunda? avrupa birliği'ne girmene mi engel oldu?

    içiniz çürümüş resmen.

  • tamam güzel kardeşim de karar doğru. istediğin kadar küfret, ama doğru. neden doğru olduğunu açıklamak istemiyorum. ufak bir mantık süzgeci yeterli. belki makarna süzgeci bile yetebilir.

    edit: makarna süzgeci de yetersiz gelmiş. hala sövüyor adam. olay kısaca şu, bazı aklı evveller daha iyi anlasın diye anlatayım. muhtemelen zor durumda olan bir çalışan, mağazanın nakit parasını cebine atıyor, kendisinden aldığı yetkiye dayanarak kendi kredi kartı ile aynı tutarı ödüyor. ve haliyle işten çıkarılıyor. dünyanın en normal olayı aq. daha normal bir süreç hayatımda duymadım. birincisi o mağaza sahibi bu çalışana nasıl güvensin bundan sonra? ikincisi bir sonraki aşama el altından satış olabilir mi? stokta eksilme? yine kendisinden aldığı yetkiye dayanarak kasayı patlatıp kaçma riski var mı? yok diyen buyursun ticari hayata atılsın, üç sene içinde makarna süzgeci alacak kadar zengin olabilir.

    edit 2: bir kaç arkadaş mesaj atıp, mevzubahis şahıs için yapmadığı şeyler üzerinden suçlamada bulunduğumu yazmış, ve maddi kayıp olmadığından bahsetmiş. nakit/kredi kartı alışverişi arasında fark vardır. birisinde kasaya para girer, diğerinde ise hesaba düşer. hesaba düşen para bankalarla imzalanan protokollere göre süreleri değişiklik göstermek kaydıyla, bloke halde kalır. bu sayede de bankalar kredi kartıyla taksit imkanı sunarlar, bloke kalan parayı ise kullanır, kazanç sağlarlar. @falanfilan arkadaşımızın attığı mesajı aynen kopyalıyorum buraya. o benden daha net biliyor belli ki: "güvenin yanında mağazayı da maddi zarara uğratmış oluyor. banka kredi kartından çekilen tutarı 45 günde ayni olarak öder. sen nakit istersen bu parayı belli bir komisyon ödersin." @deserteskimo da şöyle demiş: "ustad, bir adim daha ilerisini siyleyeyim: firmanin buyuklugune (dolayisiyla bankayla pazarlik gucune) bagli olarak hem komisyon, hem vade ayni anda da olabiliyor ve bu konisyon orani (ozellikle dusuk faiz donemlerinde) cok abartabiliyor. bizim 100 liraya aldigimiz malin karsiligi magazaya 40 gun sonra 90 tl olarak odenebiliyor. aleni hirsizliktir, bunu bilmeyen kasiyer olmaz"

    daha fazla uzatıp da boku çıksın istemiyorum. tekrar ediyorum, maddi kayıp olması gerekmiyor, haklı fesih sebebidir. kimse başkasının parası ile istediği gibi oynayamaz. işverenin şerefsiz olması, işçinin özünde aslında son derece iyi bir insan olması vs olay özelinde önemsizdir. bu tip mesajlar atmayınız lütfen.