hesabın var mı? giriş yap

  • bir gün tüm hırsız ve namussuz akp'lilerin yapacağı eylemi şimdiden yapmasıdır.

    akıllılık etmiş.

    biz de arkalarından kendileri gibi şunu diyeceğiz: ''akıllı olanlar gitti! akılsızlar burada kaldı!''

  • gücünü halkın iradesinden, sandıktan aldığı içindir. sen bizim dinimizden değilsin ki bi' kere. nereden anlayacaksın?!

  • şüphe!

    70 yaşındaki dedeler gibi kısa kollu gömlek giymem, kollarında faça mı var derler.
    müdüre evrak imzalatmaya giderim, özel bir konu mu görüştün derler.
    bir gün öğleden sonra izin isterim, iş mi arıyorsun derler.

    kafayı yemiş ibneler...

  • 1680 yılında etiler yoktu, diyerek başlanması gereken soru. etiler, adını etibank'ın yaptırdığı konut kooperatifinden alır. etibank da cumhuriyet sonrası açılan ve selçuklu öncesi anadolu medeniyetlerini (sümer, hitit*, akad*) isim olarak benimseyen bir bankadır. etiler'in olduğu bölge 18. yüzyıla kadar ormanlık araziydi. kışın kurt inerdi. bölgeden bir arazi 18 yüzyıl sonlarında kaptanı deryaya tahsis edilince levend* adını aldı. bugünkü levent mahallesinin kurulması ise 1950lere kadar bekleyecekti*.

    eyüp ise bizans döneminden beri bir yerleşmeydi, sahabelerden eyüp el ensari ve ordusunun 7. yüzyıl sonunda kapılarına dayanıp bozguna uğradığı konstantiniyye surlarında yer alan bir bizans toprağıydı. 15. yüzyılda konstantiniyye osmanlılar tarafından alındıktan sonra fatih sultan mehmed, ilk kuşatmayı yapan eyüp el ensari'nin mezarını aratmaya başladı. kuşatmayı yapan müslümanlar, surların dışındaki bir manastır mezarlığının dışına gömülmüşlerdi. akşemseddin rüyaya yatıp mezarın yerini tesbit edince burası türbe yapıldı, ve üzerine görkemli bir cami yaptırıldı. cami son haline gelene kadar epey elden geçmiştir. eyüp uzunca bir süre şehir dışında bir köy, mezarlık ve ruhani mekan olarak kaldı.(tarîh-i sultan süleyman, nakkaş osman, 1580*)

    1680 yılında muhtemelen eyüp'ten, konstantiniyye'den gelirken bindiğiniz atla haliç kıyısına kadar gidip, kayıkla karşıya geçip, galata'dan yukarı ormanın içine doğru da eşrafın "delü mü sikdü acep?" bakışları arasında at üstünde gidebilirdiniz.

  • belki de hayatın amacı olan ama modern yaşamın koşuşturmacasında fark etmediğimiz edim. öncelikle bu mertebeye ulaşabilmek için başka derdimiz olmamalı, çocuklarımız kendi ayakları üzerinde duruyor olmalı, eşimizle mutlu olmalıyız; borç, harç, geçim sıkıntısı olmamalı; beyaz atletimizle balkonda çay içebilmeli, karpuz yiyebilmeliyiz. belki de mutluluk budur. haftalardır görmediğimiz evladımız kahvaltıya geldiğinde "bak bir peynir aldım, böylesini bulamazsın, bir tat" demektir.

  • google a bolca 1 won kaç tl yazdıran kore dizisi.

    puanım 7.0

    --- spoiler ---

    5 parasız işsiz güçsüz adamın banka hesabına bir anda 40 milyar won (330 milyon tl anlık kur ile) para yatıyor ve kimse de demiyor ki hayırdır song yung min sen ne ayaksın paranın kaynağı nedir? değil 330 milyon bu durumda birinin hesabına 33 milyon yatsın mali şube şafak operasyonuyla kan alır ebesinden.

    --- spoiler ---

  • aynı evde yaşamanin getirdiği sorumluluğu bilmeyip kolayca ceketin alınıp çıktığını zannedenler için evlilik ile arasında büyük farklar var zannediliyor, yok öyle bir şey .

    aynı evde yasadigin insanı istediğin zaman öyle pat diye bırakıp gitmek asıl firmalaşmanin ta kendisi olmuş oluyor, uzgunum. abi madem illa gideceksin git tamam da seninle toplum baskısının en büyük kısmını sırtında almış kadını bir anda bırakıp gitme.

    ondan sonra bu kızlar çok rerero. ee tabi olur.

  • prof. dr. övgün ahmet ercan'ın canlı yayında söylediği sözdür.
    tam olarak dediklerini aktaracak olursak, "yoksulluk ne kadar fazlaysa, deprem size o kadar yakındır. depremde zaten yoksullar ölür, zenginler ölmez. hiçbir ünlünün, hiçbir zengin kişinin enkazdan çıkarıldığını duymadınız, duymayacaksınız. dolayısıyla ana sorun yoksulluktur. "