hesabın var mı? giriş yap

  • - kaliteli ve uzun ömürlü kulaklık arıyorsanız iyi bir para ayırın:
    piyasada bulacağınız 20 - 30 tl lik kulaklıklar tatminkar ses verebilir. ancak bir kulaklığın iyi ses vermesi basların veya tizlerin yüksek olması değildir. özellikle müzik bünyesinde duyabileceğiniz aralıkta çok fazla frekansta detay barındırır ve ucuz kulaklıklar bu detayların bir çoğunu yansıtamaz.

    ayrıca kaliteli kulaklıkların kablo ve bağlantı noktaları ucuz muadillerine göre çok daha dayanıklıdır. 20 tl'lik creative kulaklığın kablosu 1 ay sonra kopabilir, ancak bir sennheiser cx300 ile yük kaldırmaya kalkışmazsanız fiziksel durumunu 4 - 5 yıl koruyacaktır.

    -nasıl bir kulaklığa ihtiyacınız olduğunu iyi belirleyin:
    her ne kadar insanlar kulakiçi kulaklıkları dış görünüş açısından tercih etse de kulaklık tipi seçerken kullanım amacına uygunluk düşünülmelidir.

    iyi bir kulak içi kulaklık normal dış ortamda ortam gürültüsünü yeterli miktarda engelleyecekdir. sokakta, otobüste müzik dinlemek için en kullanışlısıdır. ancak kulaklıktan beklentiniz seste doygunluk ise headset'ler çok daha tatminkar sonuçlar verecektir. mümkünse kulaklık kullandığınız farklı ortamlar için farklı kulaklıklar alın. her kulaklığınıza 100 lerce lira vermek zorunda değilsiniz, kaliteyi nerede arıyorsanız, o ortamda kullanacağınız kulaklığa önem vermeniz yerinde olur.

    yaygın kanı, müzik dinlenen kulaklığın kablolu olmasının anlamlı olacağı yönünde olsa da son dönemde çıkan bluetooth kulaklıklar, kablolu bir çok kulaklıktan çok daha başarılı sonuçlar verebilmektedir. özellikle aptx codec destekli cihazlara (telefonlar, bluetooth vericiler) sahipseniz, kablosuz kulaklık büyük bir avantajdır.

    kulaklığı ne için kullanacaksanız, ona göre kulaklık alın. telefonla konuşmak için kulaklığa 100 - 150 lira vermek çok anlamsızdır. müzik dinlemek içinse 20 - 30 liralık kulaklıklar yukarıda bahsettiğim gibi müziğin tüm detayını veremediğinden uygun değildir.

    bir diğer konu da kulaklık tipinin insanın kulak yapısına uygunluğunun önemidir. kulağınıza uygun kulaklığı seçmediğinizde hem fiziksel olarak rahatsız olursunuz, hem de kulaklığın ses performansından yararlanamazsınız. örneğin kulak arkasına asılan kulaklıklar orta boyutta kulaklara sahip olan insanlar için uygun olabilir. ancak kulağınız ortalamanın biraz altında veya üstündeyse, o kulaklık ya kulağınızdan düşer ya da kulağınıza baskı yaparak kulaklığı çıkarsanız dahi kolay kolay geçmeyen acılara neden olur. keza kulaklarınız kepçeyse düşük çaplı bir headset almanız da paranızı çöpe atmanız anlamına gelebilir.

    -empedans ve sürüş gücü kavramlarından haberdar olun:

    kaliteli kulaklıklar genellikle yüksek empedansa (dirence sahiptir). oysa ki bir çok ses aygıtı yüksek empedanslı kulaklıklara uygun değildir ve söz konusu kulaklıkları bu cihazlara taktığınızda çok düşük ses seviyesi sizi kulaklık hakkında yanıltır. bu yüzden kulaklıkla beraber kullanacağınız cihazların kulaklık çıkışının yüksek empedans kulaklıklara uygun olduğundan emin olun. şöyle bir deneme yapabilirsiniz: dandik bir kulaklık bulun ve bunu cihaza takın, sesi dinleyin. sonra yüksek empedanslı bir kulaklığı aynı cihaza ses seviyesini değiştirmeden takın. eğer yüksek empedanslı kulaklık dandik kulaklıktan hissedilir biçimde düşük ses veriyorsa kabahat kulaklıkta değil cihazdadır.

    -almayı düşündüğünüz kulaklığı mümkünse deneyin:

    bulabiliyorsanız, almayı düşündüğünüz kulaklığı, kulaklığı takacağınız cihazla beraber yarım saat kadar deneyin. böylece kulaklığın fiziksel ve algısal özelliklerinin aradığınız gibi olduğundan emin olun. unutmayın ki kulaklığı saatlerce kullanabilirsiniz ve kulaklığın size bu sürede rahatsızlık vermemesi önemlidir.

    -markayı yargılamayın, modeli deneyip yorumlayın:

    yukarıdaki tavsiyelere uyarak uygun bulduğunuz modelleri markadan bağımsız olarak değerlendirin. herkes sennheiser kulaklıkları beğenmek zorunda değil, her philips kulaklık da kötü olmak zorunda değildir.

    -aldığınız kulaklığın aksesuarlarını inceleyin ve doğru kullanın:
    özellikle kulakiçi kulaklıkların birçoğunun paketinden farklı boyutlarda kulaklık yastıkları çıkar. doğru kulaklık yastıkları doğru sesi almak ve kulaklıkla rahat etmek için şarttır. o yüzden kulaklığı paketinden çıkarıp kulağınıza sokmayın, paket içeriğini inceleyin, kendiniz için doğru konfigürasyonu bulun.

  • hafife alınmayıp, çok araştırılarak başlanması gereken uyku düzeni. çeşitleri var. en yaygınları dual core, everyman ve uberman.

    henüz başlamadım ama hatırı sayılır miktarda araştırma yaptım. özellikle adaptasyon kısmına değineceğim, çünkü farkettim ki tr'de genel yöntem direk yeni uyku düzenine geçmek ki bu alışmayı zorlaştırıyor. everyman'de karar kıldığım için yazdıklarım daha çok ona yönelik.
    ingilizce kaynaklarda çekirdek uyku=core sleep, kestirme=nap.

    -----alışma süreci:

    alışma süreci için iki yöntem var, ikincisini hatırlamıyorum. birincisi daha kolay ve yaygın olanı. alışma sürecinde yapılması gereken en önemli şey uyku saatlerine harfiyen uymak. kestirmeleri kaçırmak ya da fazladan uyumak alışmayı uzatıyor.

    -ilk gün 24 saat uyumayarak başlanıyor. böylece uyuma isteği tavan yaptırılıyor.
    -sonraki 2-4 gün boyunca her iki saatte bir 20 dk uyunuyor. bu aşamada beyin uykunun kısa süreceğini anlayıp hemen uykuya dalmaya ayarlanıyor.
    -sonraki 2-6 gün boyunca 20 dklık kestirmeler her 4 saatte bire indiriliyor. eğer uberman uygulayacaksanız bu aşamada kalıyorsunuz.
    -everyman uygulayacaklar bu noktada belirledikleri uyku düzenine geçiyorlar.

    alışma süreci çok uykusuzluk çekilecek bir dönem, mümkünse tatile ya da görece boş zamana sahip olunan bir döneme getirilmeli. ağır spor, çalışma vs yapıyorsanız ara vermek gerekli. uykusuzluk bağışıklık sistemini zayıflatacağı için beslenmeye çok dikkat edilmeli. bu dönemde besin takviyesi almayı da tavsiye ediyorlar.

    kestirmelerden istenilen sürede uyanmak çok önemli. bunun için çeşitli yöntemler var. benim favorim uyumadan önce 1-2 bardak su içmek. ayrıca eğer uyurken kalkıp alarmı kapatıp hiç hatırlamadan uykuya devam eden biriyseniz birkaç alarm kurmak, alarmı uzak bir yere koymak, sizi uyandırması için birini ayarlamak iyi yöntemler. aynı şekilde uyanmayı kolaylaştırmak için ilk hafta ışıklar açık uyumak tavsiye ediliyor. hatta yatakta değil de yer, koltuk gibi rahatsız bir yerde uyumak da bir seçenek.
    bir yancı bulmak da iyi olabilir. böylece sıkılmazsınız, özellikle geceleri uyanık kalırken.

    ayrıca özellikle alışma döneminde kafein kullanmamak gerekli.

    -----uyku düzeni:

    alışma süreci dışında ne zaman uyunacağını ayarlamak da bir mesele. sws ve rem iki ayrı uyku. sws hava karardıktan sonraki ilk saatlerde, rem ise sabaha karşı saatlerde uyunuyor. bunları uzun uzun yazmayacağım, paylaştığım linklerde daha fazla bilgiye ulaşabilirsiniz. kısaca özetlemek gerekirse çekirdek uyku sws uykusu almayı hedeflediği için gecenin erken saatlerinde olmalı. yani 3 saatlik uykuyu gece 10-4 arasına koymak gerekli. (tr'de 10da uyumak mantıklı değil ama avrupadaki gibi insanların gece 10'da yatıp 5-6 da kalktığı bir yerde yaşıyorsanız uygulayabilirsiniz.)
    ayrıca iki uyku arasını min 4, max 8 saat olarak ayarlamak gerekiyor. ilk iki kestirmeyi de daha sabah saatlerine doğru ayarlamak gerekiyor.
    everyman için tr'de yaşayan ortalama bir insan için 00-3 arası çekirdek uyku ile 7, 12, 18'de de 3'er kestirme uygun bir düzen.

    örnek olması açışından, benim deneyeceğim şöyle olacak gibi:

    00:00-03:30 -çekirdek uyku
    07:30-07:50 -kestirme1
    12:00-12:50 -kestirme2
    18:00-18:20 -kestirme3

    -----püf noktalar, öneriler:

    -çeşitli blog ve forumlardan okuduğum, aklımda kalan önemli noktalara değineceğim.

    -tek fazlı uyuyan insanlarda geçerli olan uyumadan en az 3 saat öncesine kadar yemek yememek gerekli kuralı burada 1 saat öncesine kadar şeklinde geçerli. bu durumda kestirme saatlerini özellikle ana öğünlerden önceye ayarlamak mantıklı görünüyor.

    -mavi, beyaz ve yeşil ışık melatonin salgılanmasıyla bağlantılı olduğu için gece saatlerinde maruz kalınmaması öneriliyor. her ne kadar gece uyumasak da vücut gece moduna geçiyor, ona göre davranmak gerekli. bu yüzden karanlık saatlerde ışıkları kısmak ya da sarı-kırmızı ışık kullanmak ve yahut şunun gibi bir 'red safety glasses' edinmek gerekli.http://www.amazon.com/…&keywords=red tinted glasses

    -rem uykusu bittikten sonra derin uykuya geçiliyor. eğer bu evrede uyanılırsa kişi kendini çok yorgun hissederek kalkıyor. fakat hemen rem'den sonra kalkılırsa enerjik uyanılıyor. kestirmeler süresinde başlarda 25 dklık alarm kurup kendi kendine alarmdan önce uyanmaya ya da yorgun hissederek uyanmaya başlanırsa bu süreyi kısaltmak gerekiyor. aynı şey çekirdek uyku için de geçerli. 3 buçık saat ile başlayıp gerekirse 3 saate inilebilir.

    -kestirmeleri kaçırmamak önemli, ama olur da kaçırırsak endişeye mahal yok. bazıları sanki hiç olmamış gibi uyku düzenine devam edin diyor, bazıları da bir sonraki kestirmeyi 1buçuk saat uyuyun diyor. artık kişiye hangisi uygunsa onu tercih edebilir. öncemli olan mümkün olduğunca az kestirme kaçırmak ve bir sonrakilerde uyunan süreyi geçmemek.

    -vücudun uykuya ihtiyaç duyduğu hastalık, aşırı yorgunluk gibi durumlarda fazladan uyunmalı. bunu çekirdek uykuyu 6 saate çekerek yapabileceğiniz gibi kestirmelerin bir iki tanesini 1 buçuk saat uyuyarak da yapabilirsiniz.

    -benim kafama takılan en büyük sorun seyahatteyken ve ya dışarıdayken nerede nasıl uyunacağıydı. hala çözebilmiş değilim gerçi. neyse tavsiye edilen sürekli bir uyku kiti taşımak. (göz bandı, kulak tıkacı, boyunluk ya da diz arasına sokuşturulcak bir şey vs. arabada ve ofiste bir mat bulundurmak.) olası uyuma yerleri olarak ofis, araba, yaz aylarında parklar, boş bir sınıf, sürekli gidilen bir cafe, vs. 20 dk çok da göze batacak bir süre değil.

    -bir süre uyguladıktan sonra vücudu dinleyip uyku düzenini değiştirmek gerekebilir. herkesin uyku ihtiyacı farklı, uyuyacağı saatler de. çeşitli değişiklikler yapıp kendinize uygun hale getirmek gerekiyor.

    -son olarak yeniden belirtiyorum, uyku düzenini değiştirmek ciddi bir iş, hafife alınmamalı. eğer uyuma saatlerine düzgün uyulmayacaksa denenmemesi daha iyi olabilir. uzun dönem etkileri çok araştırılmış değil. her ne kadar uygulayan insanlar sağlık sorunu yaşamasa da düzgün uyunmadığı takdirde sağlık ve psikolojik sorunlar ortaya çıkabilir (tıpkı normal uykuda olduğu gibi). bu nedenle eğer uygulanacaksa disiplinli bir şekilde uygulanmalı.

    -----benim en yararlı bulduğum kaynaklar:

    -temel bilgi olarak wiki: http://en.wikipedia.org/wiki/polyphasic_sleep
    -diagramatik olarak çeşitli düzenleri özetleyen eğlenceli bir site: http://dustincurtis.com/sleep.html
    -bolca özet halinde bilimsel bilgi ve forum içeren bir site: http://www.polyphasicsociety.com/
    -1 yıl boyunca -yanılmıyorsam- uberman uygulamış birinin blogu: http://www.stevepavlina.com/…5/10/polyphasic-sleep/
    -6 yıldır çok fazlı uyuyan, işin kitabını yazmış (mecazi değil) bir kızın blogu: http://www.puredoxyk.com/…/polyphasic-sleep-portal/

  • gecenin köründe gelen bir telefonda "abla beni al, başım belada" diye kurulan kısa bir cümle sonucu müdürüme mesaj atmamla birlikte yataktan fırlayıp 3 saatte istanbul'dan ankara'ya ulaşmam ve tüm ev eşyalarını sabaha karşı arabaya taşımamla birlikte kardeşimi eve getirmem. ya da en küçük kardeşim üniversite de kara sevdaya tutulup kıza açılamadigi için akan gözyaşlarıyla kahrolmam ve bir yaz günü ta zonguldak'a kardeşimle gidip kızı bulup kavuşmalarını sağlamam en basit örneklerdir sevgiye dair. hayatınızı düşüncesiz davranışlarla ne kadar zora sokarlarsa soksunlar, abla dedikleri anda iki eliniz kanda da olsa da her zaman yanlarında olmaktır ablalık. bazen anneden de öte olabilmektir.

  • orta okul yıllarımdan kalma bir anımdır. zoraki minibüse binilmiştir. şoföre yakın ayakta gitmekteyim. para uzattım, olaylar gelişti.

    şoför- tamam kalsın, sen verme.
    pomolilik- niye abi?
    ş- karıştırma işte sen verme tamam.
    p- iyi öyle olsun.
    ş- sen ahmet'in yeğeni değil misin?
    p- hayır.

    bütün minibüs bize gülüyor.

    p- ee, para veriyim mi şimdi?
    ş- yok, hadi sen de verme.
    p- sağ ol abi.

  • “19 tane suç kaydının olması bir insanı kötü yapmaz” demiş ablamız. kafaya bak. belki de doğal seçilime izin vermen gerekiyordu kadir.

  • ümit özdağ twitter'dan erdoğan a türk milletine yakışır bir şekilde cevap vermiştir

    "sayın erdoğan, türkiye babanın çiftliği değil. vatanımızı paylaşmayacağız. paramızı paylaşmayacağız. ülkemizi daha fazla soydurmayacağız. gelecek seçimler bir referandum olacak. tek soru, erdoğan ve sığınmacılar gitsin mi? zafer partisi hem sizi hem sığınmacıları yollayacak."

    twit

  • hiç tanımadığınız birinin 3 gün evinizde kalması ve bu durumdan ev arkadaşınızla rahatsız olup başka yerde kalmanız.

    bir gün eve geldik baktık bir kadın oturuyor evde. merhaba dedi merhaba dedik. sonra aynı apartmanda oturan başka bir arkadaş geldi işte bu da bişey söylediğim gibi (söylemedi) sizde kalacak,sorun olmaz herhalde (olurdu) bende kalamaz çünkü ailem geliyor (bize ne?) dedi. biz de ayıp olmasın diye o an tamam tabi dedik. e sonra da tamam demiş bulunduk ama bildiğin salonda oturan bir kadın. koltukta yaşıyor. çay demliyor. lan kadın çamaşır yıkadı kuruttu salonda. ilk gün karşı koltuğa oturduk biz de. demlediği çaydan içtik. sonra baktık kadın rahatsız oluyor yani tip tip bakmamızdan. gittik başka arkadaşta kaldık.

    hayır kadın bize nasıl girdi? girdi neden kaldı? kaldı hiç mi tırsmadı amk biz tırstık. sonra bizim arkadaş mal mı kızı bıraktı gitti? biz mal mıyız evimizi bıraktık gittik? bir öğrenci evinde hiç mi normal olay yaşanmaz? babamın böyle yapmayı öğrendiği pastaya sokayım.