hesabın var mı? giriş yap

  • bir nevi ecstatic hal olsa gerek ki apollo 9 ekibinden rusty schweickart şöyle demiş:
    "you look down there and you can’t imagine how many borders and boundaries you cross, again and again and again, and you don’t even see them. there you are – hundreds of people in the middle east killing each other over some imaginary line that you’re not even aware of, that you can’t see. and from where you see it, the thing is a whole, the earth is a whole, and it’s so beautiful. you wish you could take a person in each hand, one from each side in the various conflicts, and say, "look. look at it from this perspective. look at that. what’s important?"
    herkese lazım bir bilişsel deneyim.

  • ulan adam o kadar guzel yazmis ki ben ikna oldum. tek sorun erkek olmam.

    ayni sartlar altinda hayat erkegi olamiyor muyuz hocam?

  • ağa'nın oğlu kız beğenecekmiş. el değmemiş saf kız arıyormuş. tüm kızları sırayla odasına alıp şalvarını indiriyor, akabinde soruyormuş:
    delikanlı - bu ne?
    1. kız - s.k
    d - sıradakiii
    2. - s.k
    d - sıradakiii
    ...
    nihayet
    n. kız - pipi
    d - zevcem budur, nikah hazırlıkları başlasın.
    gerdek gecesi gelmiş çatmış, odaya girilmiş.
    delikanlı indirmiş şalvarı, heybetine güvendiği aletinin ismini sormuş.
    d - bu ne?
    kız - pipi
    d - ne !?
    k - pipi
    d - ne pipisi yaw, evlendik artık. s.k bu !
    k- o-hoo sen s.k görmemişsin...

    (bkz: sozlukte fıkra anlatmak)

  • - hayattaki en büyük başarısızlıklarınızı, hatalarınızı düşünün.

    bütün gece gözümü kırpmadığımı bilirim.

  • işyerimdeki bilgisayarımda internet yok. okumak istediğim bazı başlıklardaki entryleri evde notepad'e kaydedip işe getiriyorum. canım sıkıldıkça üçer beşer okuyup gülüyorum. tabi bunu yapmadan önce kontrol merkezinden ayarlara gelip, sayfa başına gösterilecek entry sayısını 100 yapıyorum ki, her seferinde daha çok entry kaydedebileyim.

    kısacası çevrimdışı okuyorum sözlüğü, ama bakınızları ve entry numarası şeklinde verilen linklere tıklayamadığım için bazen çok merak ediyorum.

  • ya amk merici gelmis bunu da normallestiriyor. erkekler hep boyleymis de bilmem ne. agzina işesin o kızlar senin.

    t:iğrenç olay.

  • 7.62mm çapında, 102 santim boyunda, şarjörle beslenen ve hava ile soğuyan, barut gazının geri tepmesi, irca yayının ileri itmesiyle yarı otomatik veya otomatik olarak atış yapabilen piyadenin temel muharebe silahıdır.

    edit: bu tanımda geçen irca kelimesinin yanlış, doğru kullanımının ise icra olduğu yönünde birçok mesaj aldım. irca “ rücu etmek, döndürmek, çevirmek, yerine geri getirmek” manasına gelen arapça kökenli bir sözcüktür. burada da bahsimize konu olan yayın tam olarak bu görevi ifa etmesinden mütevellit doğru kullanımı tabii olarak icra değil ircadır.

  • amk böyle tüftüf savaşı bile olmaz.yaşlı başlı adamlar falan ateş ediyor birde ciddi ciddi.ağızlarıyla bi dıkşın-dıkşın yapmadıkları kalmış.

  • 2009 yılında venezuela devlet başkanı hugo chavez, abd başkanı barack obama ile ilk defa resmi olarak aynı salonda bulunacaktı. hugo chavez, yüzyıllarca avrupalılar ve abd tarafından sömürülen ve şimdilerde sosyalist sistemle yönetilen bir ülkenin lideriydi; obama ise onun tam karşı kutbundaydı, yani kapitalizmin merkezi amerika birleşik devletleri'nde. dolayısıyla iki karşıt görüşlü lider, sömüren ve sömürülen, kuzey ve güney yan yana gelecekti. hugo chavez tüm dünya basınının gözü önünde obama'ya doğru yürüdü ve elindeki kitabı ona hediye ettiğini açıkladı. obama anlık şaşkınlığını örtmek istercesine tebessümün ardına sığındı. hediyeyi kabul edip teşekkür etmekle yetindi. kitabın adı latin amerika'nın kesik damarları ve yazarı eduardo galeano idi.

    avrupalıların son 500 yıldır latin amerika ülkelerini yağmasını konu alan kitap, aslında 1970'lerde yazılmıştı. ama asıl ününü o efsanevi hediye olayından sonra kazandı. tüm dünyada satış rekorları kırdı, ardı ardına yeni baskıları yapıldı. dünyanın en büyük online satış sitesi amazon'da, en çok satılanlar listesinde 54 bin küsürüncü sıradan beşinciliğe kadar yükseldi. kült kitap statüsü kazandı. yazarı galeano'ya ise, tüm yapıtlarındaki insancıl yan nedeniyle "dünyanın vicdanı" lakabı takıldı. ülkesi uruguay'da ise artık bir "aziz" mertebesinde idi.

    "aziz" eduardo galeano ikinci dünya savaşı'nın tüm dünyayı kasıp kavurduğu yıllarda, 1940'ta uruguay'ın başkenti monteviedo'da dünyaya geldi. yıllarca futbolcu olabilmek için uğraştı; ancak gazeteci oldu. henüz on dört yaşındayken bir gazetede çizimleri yayınlanıyordu. çeşitli dergilerde editörlük yaptı. 1971'de ise sol literatürün başyapıtlarından latin amerika'nın kesik damarları kitabını yayımladı. kitabın yayımlanmasından iki yıl sonra gerçekleşen darbede hapse atıldı. hapisten çıkınca arjantin'e yerleşti. orada da darbeye yakalandı. öldürülecekler listesine girdi. kitapları arjantin'e ve ülkesi uruguay'da yasaklandı. sonrasında ispanya'ya yerleşti. burada oldukça verimli yıllar geçirdi. ateş anıları adlı üçlemesini yazdı. 1985'te yeniden uruguay'a dönebildi ve ömrünün sonuna kadar da orada yaşadı.

    nisan 2015'te akciğer kanserinden dolayı 74 yaşında vefat eden galeano, sol kültürün en önde gelen isimlerinden biriydi. dünyadaki adaletsizliği vurgulayan bir başka dev edebiyatçı günter grass'ın ölümünden birkaç saat sonra galeano'nun da gidişiyle birlikte, tüm dünyadaki ezilmişler bir gün içerisinde daha da sahipsiz kaldı.

    galeano'ya "dünyanın vicdanı" denmesi boşuna değildir. sadece latin amerika'nın kesik damarları adlı yapıtı bile bu ünvanı hak ettiğinin göstergesi olmaya yetebilirdi. ama galeano, dünyanın diğer coğrafyalarındaki ezilmiş, sömürülmüş, unutulmuş, dışlanmış, yok sayılmış ve yoksul bırakılmış halkları ve kişileri de kitaplarında konu edindi. onların hikayelerine, baskıya karşı direnişlerine ve çığlıklarına yer verdi. tüm yapıtlarının merkezine insanı koydu. gazetecilik yaptığı dönemlerin etkisiyle, kısa cümleler ve şiirsel bir dil kullandı. bu üslup sayesinde, bir başkası elinde sıkıcı bir tarih kitabı olabilecek metinleri edebiyata dönüştürmeyi başardı. tarihi, resmi kurumlardan değil, ezilmişlerin perspektifinden kaleme aldı. bu nedenle baskıcı rejimlerin egemen olduğu topraklarda yapıtları yasaklandı. zira galeano direnişlerin ve direnenlerin sesiydi. ama tüm bu büyüklüğüne karşın, oldukça alçakgönüllü biriydi.

    "ben kimseye bir şey öğretmek istemiyorum. tek isteğim, anlatılmayı hak eden hikayeler anlatmak; hepsi bu", demişti. o anlatılmayı hak eden hikayeler anlatmasına anlattı ama biz onu dinlemeyi hak ettik mi emin değilim!