ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
okulun ilk günü ağlamayan efsane çocuk
-
93 senesindeki efsane benim.
önümdeki iki dallama ağlıyordu. arkamdakiler ağlıyordu. yanımdaki çekik tip tip bana bakıyordu. herkesin anası-babası sınıfta. gri önlüğüm ve ceplerindeki iyi ütülenmiş beyaz mendillerimle etrafı gözlemliyordum. annem yanımdaydı. işe gitmesi gerekiyordu. hayır duasını edip öptü ve gitti. her teneffüste çekimser adımlarla kapının önüne çıktığımda milletin annesini görüyordum orada burada. ama benim annem yoktu. gerçi olsa ne boka yaracaktı orası da ayrı. akşam olunca geldi, aldı beni.
şimdi asıl ağlamama nedenime geleyim. annem ağlamazsam bana kardeş yapacağını söylemişti. ben de ağlamadım tabi ki. eve gitti kardeş yok. kardeşimi sorunca karnenin hepsini beş getirirsen kardeş yapacağım dedi. karne günü eve gittim, yine kardeş yok. bu sefer ikinci sınıfta aynı döngüye soktu. sanırım 4. sınıfta çocuğun ısmarlama bir olay olmadığını öğrendiğimde artık çalışkan bir öğrenciydim. bu vesileyle iyi bir not ortalamasıyla 8 yıllık zorunlu eğitimi bitirdim.
bu kadın yıllarca pepsi kola şişesine koyduğu siyah üzüm suyunu bana kola diye içirmiş kadın. ben mi aptaldım, bu kadın mı akıllı hala emin değilim. belki ikisi de. *
ilkesel olarak bu tür yayınları vermiyoruz
-
kılıçdaroğlu chp grup konuşmasında dünkü ses kayıtlarını dinletirken bir anda canlı yayını kesen habertürk' ün spikerinin söylediği söz.
afedersiniz ilkenizi silkeyim.
not: gg olarak ispiyonlamayın girerse bana girer
edit: gelen mesajlar üzerine küfrü düzelttim. klavye sürçmüş.. sinirden kendimi..
yazarların şu an duymak istediği söz
-
yarın gel başla!
kaşarlı poğaçadaki kaşar miktarı
-
felsefe konusudur.
(bkz: hangi kaşar?)
teorik deneyleri vardır. poğaçanın içinde kaşar olduğu ihtimali %50'dir ama asla poğaçayı açmadan bilemeyiz.
(bkz: schrödinger'in kaşarı)
psikolojik etkileri vardır. içinde kaşar olduğuna inanarak kaşarlı poğaça yediğinizi hissedersiniz.
(bkz: placebo etkisi)
evde kola var gazoz ya da fanta için
-
ister milli güvenlik kurulu toplantısı, ister bilimsel bir seminer, ister konferans ister sempozyum, ister kına gecesi olsun bugün hala bu sesi duyuyorum yüreğimin ta derinlerinde bir yerde...
canım ne kadar kola içmek isterse istesin, evde kola varsa mecburen "ben bir fanta veya sprite alayım" diyorum usulca...
hep o sesi duyuyorum: "oğlum bak paranızı çarcur etmeyin... ha dışarda bir yerde oturdunuz. tabii oturacaksınız, arkadaşlarınızla... onlar bir şey içiyor, siz içmiyorsunuz olmaz. ama evde kola varsa kola içmeyin de gazoz için... evde zaten var kola, yazık değil mi paranıza?"
evet bu ses hala kulaklarımda çınlıyor. işte bu yüzdendir ki eşek kadar adam oldum, canım ne kadar isterse istesin kola içemiyorum. gözlerim doluyor. "hayırdır gofret beyin?" diyenlere... "fantanın asidi gözümü yaktı" diyorum.
kahrolsun orta sınıf ailelerin hayata tutunma stratejileri!
kahrolsun çocukları psikopat yapan orta sınıf hesapçılığı!
çocukluğumu, ilk gençliğimi elvan gazozuna, yedigün'e, fanta'ya verdim, yanıyor yüreğim a dostlar...
internet ile ilgili pratik bilgiler
-
http://ismycomputeron.com/ sitesine girerseniz bilgisayarınızın açık olup olmadığını öğrenebilirsiniz.
lozan'ın süresinin 2023'te bitmesi
-
ilk kimin aklına geldi bu yalan acaba ? adamı tebrik etmek lazım. bu kadar insana kendini inandırdı ve ülkede kötü olan her şeyi bu yalana bağlattı.
ne yapıyorum lan ben burada hissi
-
(bkz: halay çekerken düşünülenler)
21 aralık 2018 sinemalarda reklam süresi kanunu
-
bana sanki danimarka, isveç, izlanda'da falan yaşadığım sanrısını yaşatabilen kanun.
hayret. halk düşünülmüş.
bim'de aşık olunan kızla karşılaşmak
-
(bkz: le tesadüf)
yeni bir insanla tanışmaya üşenmek
-
ilişkilerde nirvana'ya ulaşmış kişidir. sonu belli olan bir eylemin henüz başlamamışken bitirilmesi.
git, yeni biriyle tanış, çabala, ilk başta herşey iyi gitsin, sonra sikimsonik sebepler yüzünden kavga et, canını sık, ayrıl, tekrar barış,...
ilişkide amaç nedir? mutlu olmak di mi?
ama öyle olmuyor ki. belli bir süreden sonra saçmasapan bir hal alıyor. en azından benimkilerde durum böyle.
eminim bu konuda yalnız da değilimdir.
hürriyet'in volkan demirel vs madenci haberi
-
bu nasıl bir gazeteciliktir.
alın teriyle yerin metrelerce altında şerefiyle çalışan bir madenciyi kıyaslayacak başka birini mi bulamamışlar da bu "şey" ile kıyaslıyorlar.