ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
6 mayıs 2019 istanbul seçimlerinin iptal edilmesi
-
bunca kepazelige rağmen hala bunlara oy verecek olanların ben taa amina koyim.
hayata dair gülümseten detaylar
-
kırmızı ışıkta bekliyorum, saçımla falan oynuyorum. neyse gözüm yandaki araca daldı. siyah bir arabanın arkasındaki adamla göz göze geldik. adam elini çenesine dayamış mutsuz mutsuz bakıyor. 5 saniye bakıştık öyle sonra kafamı çevirdim çevirir çevirmez aaaa abdullah gül dedim. umutsuzca bana bakan adam abdullah gül'dü. o kadar boş bakmışım ki adamın kim olduğunu algılamadım. sonra hemen kafamı çevirdim hala bana bakıyordu ama alınmış belli bir saniye sonra kafasını çevirdi. yani öyle karşılıklı trip attık. hayat ne tuhaf lan. bir kaç ay önce yolları kapatan, konvoyla gezen adamla kırmızı ışıkta birbirimize trip attık. ışte bunlar hep akp'nin oyunu.
kafayı sıfıra vurma akımı
-
akım değil mecburiyettir o. oğlanın (9 yaş) saç iyice uzadı, kaptım makineyi bi giriştim sağlı sollu, sonuç?
savaş suçlusu sırp keskin nişancı gibi oldu çocuk..
toxic positivity
-
türkçe karşılığı henüz yerleşmemiş
kabaca zarar verici olumluluk olarak çevrilebilen, şu zamanlarda toplumun kanına karışmış toksik bir davranış biçimi olmuştur.
psikoloji ve sosyoloji ile ilgilenenlerin mutlaka üzerinde duracakları bir konu haline geldiğini düşünüyorum.
"mutluluk halinin aşırı genellenmesi ile çıkarılan olumlu durumun; esas insan duygularını bastırması, devre dışı bırakması ve minimize etmesi. "
olarak açıklanmaya çalışılabilir.
sonuç olarak
-gerçek duyguların bastırılıp, maskelenmesi.
-hissedilen gerçek duygudan suçluluk duymak.
-duyguların ile gerçek bağ kurmak yerine, olumluluk ilüzyonu ile bundan kaçtığın için, duygunun kaynağı olan probleme de gerçekçi yaklaşmayıp; problemini çözmek için adım atamamak.
- başka insanları da bu olumluluk hissine sokmak için çabalamak. daha gerçekçi duygular ile kendini ifade edenleri güçsüzlük ve mutsuzlukla aşağılamak.
gibi sonuçları olabilir.
x çok güvenilirdir soyun yanına yat dönüp bakmaz
-
ya arkadaş... lan... aslında... o zaman hemen konuya giriyorum: kızların bazı erkeklere duydukları güveni ve onlara besledikleri "dostane sevgi"yi belirtmek için kullandıkları bir ifade.
lisedeyken kızlar "basketbol takımında oynanan okulun yakışıklısı" klişesinin gölgesinde yaşayan selvi boylum al yazmalım filminde ahmet mekin 'in oynadığı cemşit karakteri tadındaki çocuklar için kullanırlardı bunu genelde... "ay esmer volki çok yakışıklı, sarı çağatay tam fıstık" bilmem ne derken bir yandan da bu cemşit prototipine "ay seni de çok seviyoruz, şu okulda bir güvendiğimiz sen varsın" derler; bir de böyle ballandıra ballandıra "x (bu örnek olayda cemşit prototipi) çok güvenilirdir bak... soyun yanına yat dönüp bakmaz, bir de üstüne battaniye/çarşaf/yorgan (mevsimlik değişken) örter" diye bu cemşit'i överlerdi... daha sonraki yıllarda da buna tanık oldum ben. kızlar bir adamın güvenilirliğini belirtmek için bu ifadeye benzer başka ifadelerle kendilerine en uç durumlarda bile "yan gözle" bakmayacaklarından emin oldukları erkekleri övüyorlar... var bunu yapanlar. cemşit ve cemşit gibileri överken bu kadar fazla ırz-namus vurgusu yapmanın cemşit'te açtığı yaralara değinen var mı peki?
peki ama "soyun yanına yat dönüp bakmaz" ve benzeri ifadelerle övülen cemşit'in içinde kopan fırtına? cemşit'in o anda hissetikleri? "ehe sağol ya pelin... sen de benim kardeşimsin" derken, kabuğu açılan hicran yaraları... kızlar böyle o en tikky tavırlarıyla "ya x canım ya...soyun yanına yat dönüp bakmaz" derken cemşit'in halay çeken hormonları?
bir gün cemşit beklentileri boşa çıkarırsa biraz da suçu kendinizde arayın kızlar... nihayetinde oyuncak panda değil bu... cemşit.
30'unu devirip hala saygın bir ünvanının olmaması
-
saygınlık için ünvana ihtiyacı olanları depresyona sokabilecek durum.
yaşıtların patır patır evleniyor olması
-
halen genç olduğunuza delalettir.
bizimkiler artık patır patır boşanma evresine geçti.
yaran facebook durum güncellemeleri
-
çinli bir turistle çekilen fotoğrafın altında şöyle yazıyor;
çin'de iç karışıklık yokmuş. sizi çok ucuza çalıştırıyorlar dedim. verdim fitneyi. darısı yeni mültecilerimizin başına.
hatırladıkça iç burkan garibanlık anıları
-
1999 yılı, mecidiyeköy'de firewall yazdığımız günler. altı aydır maaş alamıyoruz. cebimde beş kuruş para kalmamış. kira ödeyecek param olmadığından ofiste kalıyorum. 1.5lt'lik plastik boş kola şişelerinin depozitosuyla kokoreç alıp karnımı doyuruyorum. yine ofiste sabahladığım günlerden biri. aşırı açım. boş kola şişesi bakındım, bulamadım. mutfaktaki buzdolabına bakmaya gittim. bomboş. sadece bir kavanoz zeytin var. açlıktan yarım kavanoz zeytin yemiştim. o kadar midem bulanmıştı ki sonrasında yıllarca kahvaltıda zeytin yiyemedim. hala da çok zeytin hastası değilimdir. o olaydan kısa bir süre sonra ekşi sözlük'ü kodlamıştım. yüksek dozda zeytinin etkisi olmuş mudur bilmiyorum.
edit: "madem beş paran yok kola şişeleri nereden?" diye soranlar oldu. ekseriyetle üçbeş kuruş parası olan iş arkadaşlarım dışardan getiriyordu. şişe depozitolarına ben konuyordum.
charles bukowski
-
"bira içmek için buradayız ve hayatlarımızı öyle yaşamalıyız ki, ölüm bizi almaya geldiğinde titresin..."
-charles bukowski-
devletin deprem bölgesine 500 bin tl göndermesi
-
süleyman soylu deprem bölgesine giderken daha fazla mazot harcamıştır denilen meblağ.
21 nisan 2015 kapalıçarşı direnişi
-
zerre skimde olmayan direniştir. adamların direniş pankartında 3 çocuk dediniz yaptık yazıyor. şimdi git ve sana 3 çocuk yap diyen adama ağla bize değil.