hesabın var mı? giriş yap

  • çok yakın bir arkadaşımın başına gelen olay. paylaşmamı istedi, kendi ağzından paylaşıyorum.

    mengerler'den sıfır araç alacağım niyetiyle gidip kazalı araç ile karşı karşıya kalabilirsiniz. dikkatli olmanızı tavsiye ederim. zira benim başıma geldi.

    bir süredir araştırdığımız 2023 model chery tiggo 8 pro luxury aracın alımı için mengerler davutpaşa ile anlaştık ve siparişimiz geçildi. 26.01.2024 tarihi itibariyle döviz ve altın bozdurarak (200bin tl sıfır faizli kredi ile birlikte) satış bedelini yatırdık. 29.01.2024 tarihinde faturamız kesildi ve beklemeye başladık. 01.02.2024 tarihinde vekalet çıkarmamız istendi ve aracın 1-2 gün içinde teslim edileceği belirtildi.

    bu arada aracın kasko ve sigortalarının yapılması da istenmişti. ancak hemen akabinde sigorta ve kasko işlemini bekletmemiz istendi. biz tabi anlam veremedik. biraz ısrar edince araçta hasar olduğu ve bu hasarın boyutunun tespitinin yapıldığı tarafımıza iletildi. 1 hafta boyunca hasarın ne olduğu tarafımıza bildirilmedi. yine (1 hafta civarı süren) ısrarımız sonucunda aracı bize gösterdiler. aracın tavanında boydan boya derin birçok çizik (hatta yarık bile diyebiliriz) ile birlikte bu çiziklere bağlı olarak paslanma olduğunu gördük.
    görsel

    görsel

    görsel

    görsel

    görsel

    görsel

    görsel

    biz, bayiden hala olumsuz bir tavır beklemediğimiz için ne yapacaklarını, nasıl bir yol izleyeceklerini, bize nasıl bir teklifle geleceklerini sorduk. kendileri de merkezden ve chery'den haber beklediklerini söylediler. tabi biz de yine beklemeye başladık. bir süre sonra bize aracı tamir ederek %7 değer kaybı ödeyebileceklerini belirten bir teklifte bulundular. eğer çizikler derin olmasaydı aslında bu teklifi değerlendirebilirdik. ancak açıkçası çiziklerin derin olması ve tavan sacının yarılmış ve paslanmış olması nedeniyle bu teklif bize hiç makul gelmedi. makul gelmeyen kısım ödenecek miktar değil hasarın büyüklüğü ve yerinden kaynaklanmaktaydı. ( tavan hasarı = takla atmış karinesi korkusu) dolayısıyla teklifi kabul etmedik.

    24.02.2024 tarihinde bize 2023 model kalmadığı için 2024 model araç vermeyi teklif ettiler. ancak, tüm bedelini ödemiş olmamıza ve üzerinden 1 ay civarı süre geçmiş olmasına rağmen kendi kusurları ile araç teslimi sağlayamayan firmanın bize teklifine baktığımızda sanki kusur bizimmiş gibi yine üstüne para kazanmak istediklerini gördük. bunu da kabul ettik. ancak elimizdeki tüm parayı araç için kullandığımızı hatta kredi çektiğimizi belirtip en azından bizden istenen farkın sene sonunda alınmasını talep ettik. bu talebimiz de kabul görmedi. bize verilen cevap ''isterseniz hukuk yolunu tercih edebilirsiniz'' oldu. hasılı adam diyor ki ''paranı alırım, istersen hasarlı aracı çakarım, istemezsen git mahkemelerde sürün''. biz işte maalesef bu noktada uyandık. bu cevaba kadar “koskoca firma, mutlaka hakkaniyetli bir çözüm sunacaklardır, marka değerini zarar gelsin istemeyezler” düşüncesinde idik.

    açıkçası ben çok şaşırdım. asla ve asla chery almam diye düşünürken mengerler markası işin içine girince, ''kurumsal firmadır, problem olursa arkasında duracak muhatap bulabiliriz'' diye ikna oldum. gel gör ki ortada ne kurumsallık var ne de ticari ahlak.

    şimdi ben parayı ödediğimde sıfır bir araç alabiliyordum. şimdi paramı geri istesem aynı aracı bulamıyorlar, bulsalar da fiyat aynı değil. üstüne fark istiyorlar. tüm dövizimi ve altınımı türk lirasına çevirmiş olmam ve geçmiş 1 ayda benim çektiğim sıkıntı ve araçsız kalmam da cabası. tazmin var mı? yok! müşteri memnuniyeti? hak getire.

    edit: bazı arkadaşlar %7 iyi teklif demiş. öncelikle ben sıfır araç almak istedim. kazalı araç istemedim. hadi diyelim, olmuş bi kaza, çaresine bakalım; %7’yi kim belirledi? tavan hasarlı bir araçta %7 makul mü? ben o aracı alsam satarken %7 indirimle satabilecek miyim? size tavan hasarlı bir aracı %7 indirimle verseler alacak mısınız?

  • şu başlığa iki entryde bir "yarmayandır" yazılsa yeri yemin ediyorum.
    gıybet' miş grubun ismi, ahhahahahahah ne kadar orijinal ya. kız nereden buluyorsunuz böyle esprileri, hayret.

  • adamlar 2 santim ileri gittiğini kar sayıyor. geri geri gitmiyor ki tramvay geçsin. istiyorlar ki tramvay yanlasın da öyle geçsin. tam sığırlar.

  • şimdi nevşehir'de 8 yıl önce kaybolmuş, muhtemelen öldürülmüş bir kadın var. kadıncağız kötü yola düşmüş ve kocasının para geldiği müddetçe itirazı olmamış.

    sevgilisi diye çıkan miniçakal da uzun süre kadını satıp parasını yemiş.

    eski kocası, kayınvalidesi, komşuları, hısım akrabaları günlerdir sırayla konuşuyor.

    yapan eminim bulunacaktır ama benim canımı sıkan şey çok farklı.

    bu insanların hiç birisi fiili olarak çalışmıyor ve birden fazla sosyal yardım alıyorlar. kaybolan kadının kocası %50 engelli maaşı alıyor ki engeli yok, artı annesine baktığı için vasi maaşı alıyor ki engelliyse nasıl alıyor? üztüne yaşlı annesi ayrıca bağırıp duruyor benim 5000 tl maaşım var diye.

    yıllardır bu hazinenin paraları sosyal hizmet adı altında bu tip, hiç bir iş yapmayan insanlara dağıtılıyor deli gibi.

    kovidli halimizle bile kucağımızda laptop kulağımızda telefon hala çalışıyoruz.

    maaşlarımızdan çatır çatır kesilen ve bu tiplerin kursaklarından geçen her lokmada hakkım var ve zerre helal etmiyorum.

  • yazılanları okuyunca gözümde mağara adamları canlandı. binlerce yıl önce var olan, yerçekimini acı bir biçimde tecrübe etmiş ve bundan korkan ancak ne olduğunu bilmeyen mağara adamları.

    bir gün bunlardan bir grup dağa tırmanıyor ve içlerinden birisi el kol hareketleriyle aşağıya atlasa ne olacağını sormaya çalışıyor. soruyu anlayan bir kısım mağara adamı ellerini kollarını sallayarak havayı dövmeye başlıyorlar ve sadece ona; ölürsün seni mağara adamı demeye çalışıyorlar. anlamayan diğer kısım ise yere düşüp kalkmaya çalışan bir kaplumbağa gibi yerlerde yuvarlanıyor. ağızlarını açarak garip garip sesler çıkarıyorlar. biz şimdilerde buna gülmek diyoruz... ancak insanın ne için karşı tarafa güldüğü ve onu ne için aptal olarak nitelendirdiği çok önemlidir. arkadaşın sorduğu soruya verilen tepkiler bu mağara adamlarının tepkileri gibi.

    bilmiyorsanız da susun arkadaşlar. konuşmak zorunda değilsiniz. espri yapmak zorunda değilsiniz. ileride çocuklarınız olunca bu aptal sorulardan milyonlarcası gelecek. ona da mi böyle cevap vereceksiniz? ne yapacaksınız? karınıza; "selma bu mal ne diyor ya? şunun eline tableti ver de pepe izlesin" filan mı diyeceksiniz? öyle yapmayın. sonra bakın insanlar böyle;

    "öldüğünüzde ölü olduğunuzu bilmezsiniz. bu sadece başkaları için zordur. aynı şey salak olduğunuzda da geçerlidir."

    aforizmalar yazıyorlar. biz neyse de tanımıyorsunuz sonuçta kimseyi anonimsiniz. ancak çocuğunuzun önünde bir "gerizekalı" olmamak için az biraz araştırma güdünüz, dünya'ya bir bakış açınız, felsefeniz, minimum düzeyde de olsa bir fizik bilginiz olsun.

    gelelim cevaba. bu hem kinetik enerji hem de kinetik enerjinizin yer ile temas ettiği anda, temas eden alanın büyüklüğü ve hava da kapladığınız yer ( yüzey alanınızın oranı ) ile ilgili. yüzey alanınız ne kadar artarsa o kadar çok hava direncine maruz kalırsınız.

    kinetik enerji e = 1/2.m.v2

    burada m kütle, v ise hızdır. kütleniz düştükçe kinetik enerji da azalır. bir insanın düşerken ki kinetik enerjisiyle (ki havada atlamadan önce potansiyel enerjisi de var bu da m.g.h'dır. m kütle, g yerçekimi ivmesi, h yükseklik. burada da ne kadar kütleniz varsa o kadar potansiyel enerjiniz vardır) bir böceğin ki aynı değildir. insanın ki çok yüksek (böceğe göre) ve böceğin ki ise düşüktür. hesaplayalım;

    e(i)=1/2.100 kg . 20 . 20 m/s=20000 kg.m2/s2
    e(b)=1/2.0,001 kg . 20 . 20 m/s=0,2 kg.m2/s2

    kg.m2/s2 ki bu da joule'dur. yani birimimiz joule

    e(b).100000=e(i)

    yani insanın kinetik enerjisi 100000 (yüz bin) kat daha büyüktür. bu da ölmek için güzel bir neden.

    not: ihmal ettiğim bir kaç şey olabilir. (her fizikçinin yaptığı gibi) mesela hızı ve ağırlıkları uydurdum. bir kere düşerken sürekli artacak olan hızı sabit aldım ve düşük tuttum. limit hıza ulaşması daha fazladır. hava direncini (sürtünmeyi) ihmal ederek böceğin çok daha yavaş bir şekilde düşeceği gerçeğini pek umursamadım. çünkü keyfim öyle istedi. bunlara rağmen 100000 katlık bir fark oluştu. çok daha fazladır.

  • öldürücü anne repliklerinden biridir bu. evden uzak bi yerdesinizdir. misal benim gibi askerde olabilirsiniz, öğrenci olabilirsiniz. ankesörlü telefondan veyahut cep telefonundan bir fırsat bulup anne babayı bir arayayım dersiniz ve telefona sarılırsınız. "canım annem"ler "yavrum bitanem"ler gibi bir dizi özlem cümlesinin ardından tam iki lafın belini kıracakken anne denilen henüz çözülememiş insan modeli böyle bir çıkışı yapar.

    "dur bak sana kimi veriyorum"

    telefona şükran yenge, necla teyze ya da fahri enişte ayarında bir isim gelir. yakın bir akraba bilemediniz bir komşunuzudur. işte o telefon konuşmaları esnasında fark edersiniz ki konuşmanızın gerekli olduğu en son kişiylen konuşmaktasınızdır. anlam veremezsiniz. her seferinde kızsanız da yapabilecek bir şey yoktur.

  • daha bitmedi sen şu vergi meselesini anlat hele. 3 yılda kaç lira kazandın ve 75 bin vergi vermişsin.

  • mercedes otobüslerin yakıt tankının izalasyonunun yetersiz olduğu ve yolcu kabiniyle yakıt tankı arasında kullanılan blokların ahşap olması sebebiyle 48 kişi diri diri yanarak can verdiği kazadır. dava normal şartlar altında sümen altı edilecekken odtü makine mühendisliği öğretim üyesi hüseyin vural başkanlığındaki bilir kişi heyeti hem almanya'dan hem de türkiye'den gelen büyük baskılara rağmen 2105 sayfalık raporlarında ayrıntılarıyla, bu eksiklikleri ortaya koyup mercedes'in piyasadaki bu modeldeki tüm otobüslerini toplatılması kararını çıkartmış ve mercedesin tarihinin en büyük marka imajı sarsıntılarınıdan birini yaşatmıştır.bilir kişi raporu sürecinde,mercedes ve diğer hatırlı!! kişiler dışında bilirkişi heyetinin kararlarına mercedes lehine müdahil olmaya çalışan diğer bazı odtü makine hocaları da olmuştur. ancak hüseyin vural tüm bunlara rağmen raporu hazırlayıp ekibiyle birlikte mahkemeye sunmuştur. bu mercedesci hocalar daha hala makinada hocalık yapmalarına karşın, idealist duruşu ve bir dünya devini karşısına alan bilirkişi raporu sebebiyle hüseyin vural ile konuşmamakta iletişim kurmamaktadır.