ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
oytun erbaş
-
birileri yapar diye bekledim ama çıkmayınca hazır karantinadayız televizyonda yaptığı hataları ve kıvırmalarının bir kısmını video olarak ayarlayayım dedim, bu süreçte tek falsosu türk geni değildir tahmin edileceği üzere:
köpek riskli vs köpek risksiz bağışıklık kazandırır (fazla sallayınca çelişebiliyor insan tabii)
her dediği yanlış çıkan adam (virüs yukarı çıkar)
oytun ve maske (hepa bile korumaz)
nisanın sonunda biter bu iş, en büyük pikini yaptı zaten, en tepede
oytun ve tuzlu su (ben iyi geliyor demiyom)
oytun hoca ile virüsler hakkında sallıyoruz (sözlüde sorsanız kalmıştık eheh)
sallamakta hızını alamayıp kendisiyle çelişmek (türk çayı bu sefer)
oytun - genetik faktörler (anca 10-20 vak'a olur)
tuzlu suyun tuz kullanmaması kişiler için zararlı olmayacağını savunuşu
abartıyorlar komedi bu (ft. canan karatay, yavuz dizdar)
gen baba gen
var olan araştırmaları bilmeyip direkt yok diye hükmederken
daha bir sürü çıkar ama tadında bırakalım:)
duş jelinin yarattığı durulanmamışlık duygusu
-
sabunla yıkanıldığında gıcır gıcır olan vücudun, duş jeliyle vıcık vıcık olmasından kaynaklanan duygudur.
yiğit özgür
-
bu karikatür daha önce burada vardı ancak yazarı uçmuş sanırım.. bize kısmetmiş..
penguen no :151
genç : bütün sülale akraba evliliği yapmış bana niye izin vermiyosunuz?!!!
anne : çünkü dersimizi aldık!!! yıllarca sakat ya da hastalıklı çocuklarımız oldu!!... sen şanslıydın!!!... ay samet sen de bişeyler söylesene!!!
baba : oğlum manyak mısın dayınla evlenip napıcan...
o babanın sakin ve umursamaz tavrı yok mu..
tuğba södekoğlu
-
su an canli yayinda bir vatandas buraya yeterli yardim gelmiyor, enkaz altinda kalanlar var derken o vatandasa uzattigi mikrofonu ceken ve baska yone dogru giden, enkaz yanindan canli yayin yapan kisi.
edit: paranoide sağolsun linki burada
https://twitter.com/…?t=ymsei_flazqwcvlyie9cjg&s=19
edit: electrochronicles sağolsun alternatif link
https://streamable.com/cidjdo
edit: buraya göz atın nisagul için, bulun aileyi çıkarın enkazdan
(bkz: #148789208)
edit: kepçe operatörü gerekiyor, bakın şuraya
(bkz: antakya akevler acil operator ihtiyaci)
edit: kahramanmaraş bir jenarator isteği var
(bkz: #148766720)
sözlük yazarlarının rumuzlarının hikayeleri
-
98 yılının sıcak bir yaz günüydü. en yakın dostum can'la oturmuş kimin misketinin daha güçlü olduğunu tartışıyorduk. neden sonra büyüyünce astronot olmak istediğimi söyledim ona. güldü o neymiş yaa diyerek. astronotların ayda 100 lira kazandığını söyleyerek mat ettim onu. bu özgüvenle sordum; sen ne olmak istiyosun peki? düşünmeden cevap verdi; "yazar, gelmiş geçmiş en meşhur yazar olacağım ben". dalga geçtim adını yazmayı 1 sene önce öğrenen çocukla. gitmem lazım dedi saatini gösterip "git bakalım pipimin yazarı" diyerek vedalaştım onunla 9 yaşındaki bir çocuk olmanın verdiği salaklıkla. gitti ben de eve gittim. akşam annem ekmek almaya yolladığında aşağı caddede garip ışıklar olduğunu farkettim. merak ve çocukluğun verdiği heyecanla koşarak gittim oraya. arkadaşım dediğim ilk insanın cansız bedenini göreceğimi bilseydim gitmezdim belki de. babasının arabasını kaçıran 16-17 yaşlarındaki bir ergenin cahilliğinin, salaklığının kurbanı olmuştu can. koşarak eve dönüp uzun süre ağladım. okula gitmediğim bir kaç gün boyunca ona söylediğim son sözler için pişmanlık hissettim. o çok istediği misketimi ona vermediğim için kendimden nefret ettim. ama sonra kendime bir söz verdim onun son sözlerini düşünüp. büyüdüğümde onun hayallerini de gerçekleştirecektim çok meşhur bir yazar olarak.
büyüdüğümde anladım yazar olmak o kadar kolay değildi. zahmet, zaman, emek ve para istiyordu. bütün bunları bulsanız bile yazar olma garantiniz yoktu. sonra üyelerine yazar ünvanı veren bir siteyle tanıştım arama motoru vasıtasıyla. kayıt oldum hemen. takma isim kısmına can yazdım zaten böyle bir yazar olduğunu söyledi site bana. can2, can1989 gibi takma isimlerin onun anısına saygısızlık olacağını düşündüm. tam umudumu kaybedip ad soyad kombinasyonunu takma ismim olarak seçecekken bulmuştum kod adımı. iyi çocuktu arkadaşım dediğim ilk insandı can, cansız bedenini son kez gördüğümde üzerinde owen forması vardı.
kanada'da yapılan sosyal deney
-
kanada'nın hamilton kentinde üniversite öğrencilerinin yaptığı sosyal deneyde öğrencilerden biri müslüman kıyafeti giymiş diğer öğrencinin otobüse binmesini rol icabı engellemeye çalışıyor. bir kaç yerde tekrarlanan deneyde her seferinde insanlar müslüman çocuğu savunuyor, hatta en sonunda birisi tacizci genci yumrukluyor. geçen hafta ottawa'da bir askerin müslüman bir fanatik tarafından öldürülmesinin ardından müslümanlara bakış açısında negatif bir değişim olmadığı gözleniyor. hatırlatalım hamilton öldürülen askerin memleketi ve düşük gelir seviyeli insanlardan oluşuyor. ırkçılık kanada'da bir kez daha barınamıyor.
haber ve video
olan biten
-
hz. muhammed gibi kutsal kabul edilen sahislara edilen hakaretlerin tck'daki "toplum barisini bozmaya elverislilik" kriteriyle suc olarak kabul edildigini ve bu konuda mahkemelik olup ceza almaniz icin kendisinin ya da bir varisinin dava acma gerekliligi olmadigini,
ataturk'un ise bonus olarak onu koruyan kendine ait yasasi oldugunu, kendisinden "bu adam" diye bahsetmenin hakkinda dahi verilmis ceza karari oldugunu,
o yuzden bu kategorilere giren hakaretlerin basinizi kolaylikla belaya sokabilecegini
biliyor muydunuz?
--eksi sozluk genel kultur bakanligi, "turkiye gercekleri" serisi cilt 1
tek başına yaşamanın dezavantajları
-
söyle günün dedikodularini anlatacak kimse yoktur karsinda aynalardan baska. o aynada da kendini görürsün sadece. yemekleri hep sen yapmak zorunda kalirsin. ee bulasiklar da ellerinden öper her daim. faturalari yatirmadi diye kizacak kimse yoktur kendinden baska. televizyon sessizlige karsi tek cözüm oluverir. izlemesen de oyle acik durur. duvarlar üzerine gelecek gibi olmasa da cok kalinca evde, sikar seni. en güzel özdemir asaf anlatmis bu durumu, baska soylencek yok üstüne: (bkz: yalnizin durumlari)
hasan can kaya'ya elazığ isyanı
-
hasan can kaya hiç sevmem, programını da izlemem fakat şu memleket savunma, dağdan taştan oluşan koca şehri kişileştirme mallığı ne zaman son bulacak güzel ülkemde? böyle ezikçe bir şey olabilir mi lan? ''elazığ özür bekliyormuş'' ahaha.
%50 sokağa çıkarsa olabilecek olaylar
-
%75 i geri dönerken evin yolunu bulamaz.
stefan zweig
-
avusturyalı yazar ve muhabir , 28 kasım 1881'de viyana'da doğdu. neredeyse butun dunyayi dolasti. belcika'dayken 1. dunya savasi basladi. zweig evlendi , unlendi... ardarda cok basarili eserler cikartiyordu. netekim bu durum nazilerin hosuna gitmemisti.nazilerin , stefan zweig a olan dusmanligi artiyor, yaktiklari kitaplar arasinda zweig kitaplari ilk siralarda yer aliyordu.zamanla bu durum yerini bir tur kovalamacaya birakti ve zweig, ailesini bile geride birakarak londra'ya kacti. esinden bosandi ve daha sonra huzur arayisina dewam etti.portekiz e yolculuk yaparken yaninda olan lotte altman ile 2. evliligini yapti ve beraber yolculuklara devam ettiler... *
bir satranç öyküsü'nün finali, yazarın, 1942 yılı başlarındaki ruh halini yansıtır. umutsuzluk içindeki zweig, en sevdiği yazarlar olan goethe, homeros ve shakespeare'de teselli arıyordu.
okumak için bir şeyler ararken, tesedüfen montaigne'in "denemeler" ine rast gelir . montaigne, ölüm karşısında özgür olmak istiyordu. zweig da, naziler'den kurtuluş için tek çare olarak ölümü görüyordu.
1942'nin 14 şubat'ta , karı-koca , rio festivalini izlemeye gider. o gun gazetelerde manset olan haberi gorunce huzurlari yeniden yokolmustur. nazi gucleri suveys kanalina dogru yonelmislerdi ve libya ya geliyorlardi. esi ile beraber stefan zweig, festivali izlemeden apar topar brezilyadaki evlerine donerler...
sevgiliden ayrıldıktan sonra yapılan ilk şey
-
gorunum > klasor secenekleri > gizli dosya ve klasorleri goster