hesabın var mı? giriş yap

  • başlığı açan arkadaşa sonsuz teşekkürler. çok büyük gündem olması gereken bir konuya dikkat çekmiş, düzenli bir şekilde linkler vs vererek durumu anlatmış.

    biz de bir kaç hayvan sever arkadaşımızla birlikte bu olayları konuşuyor ve nasıl gündeme getirsek diye düşünüyorduk.

    bir an önce haber kanallarına, sosyal medyanın gündemine sokulması gereken bir konu.

    bu ülkede büyü yaptığını sanan ve bu büyülere inanan iğrenç cahil ruh hastaları o kadar fazla ki, hayvanları uygulanan şiddetin belki %80'i bunu kapsıyor. biz hala komşunun köpeğini vuran adam, köpeğe tecavüz eden adam şeklinde algılıyoruz hayvana şiddet olayını. bunların sayısı da az olduğu için "hayvana şiddet" yasası bir türlü gündeme gelmiyor.

    ama büyü adı altında yapılan bu şiddet o kadar fazla ki, inanılmaz boyutlarda. bu durum gündeme yerleştiğinde, "hayvana şiddet" yasası da daha güçlü bir şekilde gündeme gelebilir.

    lütfen mümkün olduğunca, elinizden geldiği kadar bu durumu gündemde tutmaya çalışalım. gerekirse hashtaglar ile twitter'da trend yapmaya çalışalım.

    gizli kapalı bir şekilde, büyü denilen saçmalık altında hayvanlara çok büyük şiddet ve işkence yapılıyor, canları ellerinden alınıyor. herkes bundan emin olabilir, tamamen gerçek!

  • bugün, iş başvurusu için çağrıldığım şirketteki ablanın bana dediği eylem.

    pazartesiden perşembeye kadar: sabah 8.30 akşam 7-8
    cuma: sabah 8.30 gece 12-1
    cumartesi: sabah 8.30 gece 3
    pazar: tatilden hallice (yersen)

    ücret: asgari

    mekan: halkalı gümrük(gidenler bilir). tuğlalardan örülü bir odacık ve bir adet kondisyonu iyi konteyner.

    not: üniversite mezunuyuz, tecrübesiziz ama bu kadar da ölmedik mk.

    edit: söylemeyi unuttum. şirketin operasyon işlerinin yapıldığı, tuğla ile örülmüş olan 15 metrekarelik yere bir sıva çekmeyi bile uygun görmemişler. o tuğlalara üzüldüm aslında ben.

  • açıklaması çok basit, korkulmaması gereken* bir olay:

    rüya görüldüğü zaman, beyin ile vücut arasındaki iletişim bloke edilir ki rüyada yaptığınız hareketleri vücudunuz gerçek hayatta da yani yatağın ya da her nerede uyumuşsanız orada yapmayasınız diye.

    uyanmaya başladığınız sürede ise bu bloke olma durumu kaybolur, gözlerinizi açıp hayata devam edersiniz.

    karabasan denilen nane de işte bu bloke olma durumu kaybolmadan uyanmanızdır. e doğal olarak vücut hala bloke durumda olduğundan hareket edememeniz normaldir ki, aniden bir kabustan hedeee şeklinde uyanmışsanız, kanınızdaki adrenalinin verdiği gazla yanınızdaki portakal sıkacağını bile freddy sanabilirsiniz.

    normale dönmeniz çok zaman almaz, sinir bozduğu doğrudur, kıpırdanmaya ayak parmaklarından başlamanın, çözülmeyi hızlandırdığı söylenir.

  • yıllaar önce antalyada motorlu bir turist yaklaşır, "how can i go to kortuleli" diye sorar.. dümdüz git demek isteyen ben adamın gözlerini içine bakarım ve şöyle derim: "go away!"

  • kendisi new york'ta, kardeşi pensilvanya'da okumuş olan abd patentli haluk'un çıldırması durumudur.

    mağdurum da mağdurum...

  • bazen artislik yapıcam derken insanı gülme krizlerine sokan kasiyerdir..

    + merhaba ben bir adet çikın rep istiyorum(chicken wrap)
    - çikın reyp mi? (chicken rape)
    + ahaha ne günahı var lan tavuğun!

    10 yil sonra gelen edit: en cok begenilen entrymin bu olmasindan dolayi bir durum raporu vereyim dedim. bir süredir et yemiyorum ve süt ürünlerini de olabildigince az tüketmeye calisiyorum. hem dünyamizin amina koydugumuzdan ve gelecekte ciddi bir yiyecek, temiz hava, su ve benzeri pek cok sorunu yasayacagimizdan, hem de hapir hupur mideye indirdigimiz en boktan sartlar altinda katledilen hayvan lesi yemeyi etik sebeplerden dolayi hayatimdan cikarmak icin. yani demek ki, belki de yukarida bahsettigim fast food kasiyeri hanim "çikın reyp" diyerek dogru bir sey demis, ukala ve cahil olan benmisim.

  • tarif edemeyeceğim kadar iğrenç bi durum. umutlarla okursun, ingilizce öğrenirsin. uğraşır didinirsin. staj falan yaparsın. ondan sonra hastalanır 1,5 yılın tedaviyle geçer askerlik ve yüksek lisans yapayım der ve bitiremezsin geçer 3 sene, hadi 5-6 ay kpss kasayım dersin olmaz. sonra tekrar özel sektörde basvurmadığın firma kalmaz. karşına 3 senedir neden işsizsin? gibi bir soru gelir doğal olarak anlatırsın. önyargıyla yaklaşırlar. eve gelirsin aileyle aranda soğuk savaş başlar. eş dost akraba ziyaretine gitmekten çekinirsin, çünkü o malum soru gelecektir yüzüne. ailenin yanında tedirgin cevaplar vermeye çalışırsın olmaz. utanırsın sanki senin suçunmuş gibi. cebindeki bozuk parayla otobüse mi binsem ya da simit yiyip açlığımı mı bastırsam diye düşünürsün.

    bizim gibiler ne yapmalı? ne yapacak yani? işsiz olmaya devam mı etsinler? günden güne sağlıksız bireyler haline mi gelsinler? herhangi bir güçlü referansı olmadan, amiyane tabirle torpilli de olmayan bizler iş bulmak için ne yapmalı? zor gerçekten zor, aynı durumda olan bir ben değilim biliyorum ama. bu çözümsüzlük süreci arttıkça da daha mutsuz ve çevresine daha da mutsuz bir elektrik yayan biri haline geliyorum. ailesine destek olacak yerdeyken, ailesinden utanarak üç kuruş harçlığı alırken hem de bu yaşta, insan içine çıkmaya utanmak neden?

    çalışan arkadaşlarla görüşürken, "olsun be oğğlum ne güzel var ya bütün gün yatıyon keşke ben de öyle olsam çalışınca anlarsın bak çok zor" diyen ego dolu açıklamalarına, güleryüzle cevap vermek zorunda hissetmek koyar adama. ortamdaki antipatik adam da olmayayım bari düşüncesi yer bitirir. sana gerçekten yardımcı olmak isteyen arkadaşlarının sayısı gün geçtikçe azalır ve umutsuzluk artar.