• bunun yerine efenim laboratuar açsınlar, okullara sıra alsınlar bilmem ne ile karşı çıkılan arguman.
    akıl durmuyor işte, şu söz düşüyor dilime :
    merdi kipti secaat arzederken sirkatin soyler.
    arkadaşım cumhuriyetin yaşından akp nin iktidar yıllarını çıkar. ne buldun? heh, o sayıyı aklında tut. şimdi faydalı olacak sana. bak o sayı kadar yıldır görüşünü savunduğunuz insanlar, partiler iş başında. akp yoktu o kadar senedir. onca yıldır okullara laboratuar açamadığınızı, sırasız okullarda çocukları eğit(eme)diğinizi mi itiraf ediyorsunuz? dürüst insanmışsınız oradan artıyı kaptınız hadi.

    geçtik bunu.
    diğer komik arguman. aklı sıra mekan olarak "onu da isteruk, bu da olsun, bu dinin neyi var yetim mi bu" diyerekten tiye almaya çalışanlar görüyorum. not aldım, onlara sözlüden basıcam sıfırı.

    efenim, her okula hem budist tapınağı,... hem de mescid açmaya gerenk yok.
    gavurların prayer room dedikleri şeyin benzeri bir mekan bu işi görür. gir içine yanında getirdiğin puta mı tapacan, heykeli mi öpecen, kıbleye karşı namaza mı duracan naaparsan yap.
    dünyadaki din adedince, her dine ayrı bir mekan açılması fikrini dile getirmek dahi hakikaten komik.
  • prayer room tarzında bir olgunun türkiye de zerre işlemeyeceğini bile bile, hala "ama bööle yapılabilir baaak" diye söylemenin anlamını ben kavrayamıyorum. bu ülkede değil miydi, belli bir siyasi düşünceye mensup kişiler * üniversite binalarını parselleyip, diğer öğrencilerin içeri girmelerini engelleyen? bu ülkede değil miydi, oruç tutmadığı için dayak yiyen insanlar? bu ülkede değil miydi, incil bastığı için kafaları kesilen insanlar? ... bu böyle gider

    şimdi insanların bu "prayer room" larda tüm dinlere eşit saygı gösterecekleri hikayeleri anlatılmasın lütfen. burası ütopya değil türkiye.
  • çocuğumun hiç bir dini şekillendirmeye tabi olmasını istemediğime göre ve sırf daha doğumunda din hanesine islam yazılarak bu şekilde mecbur hissetmesin diye ben dinimi değiştirsem mi ( anne ve baba hangi dine mensupsa bebek de mecburen o dine mensup olur çünkü) diye düşünürken böyle bir düzenleme yapılırsa bu ülkede yaşamamam için bir bahanem daha olur!
    küçük lan o! çocuk daha! nasıl bir beyin yıkama çalışması....
    sebastian sana kızıyorum gibi görünüyorum millet anlasın: sebastian bi siktir git çay koy!
  • ülkemizde olan biten göz önüne alındığında yaşanması mümkün bir olaydır.

    bu olayın hemen ardından okullara açılan ibadethaneler özelleştirilir, bir diğer ifadeyle yabancılara satılır. ibadethane satılır mı, bu kadarı da fazla diyenler statükocu olmakla itham edilir. o arada sayın başbakan "ibadethaneler özelleşince, daha temiz, daha güzel olacak. şu haliyle kir toprak içinde. özelleştirip çocuklarımızın güzel yerlerde ibadet etmesini sağlamamız engellenmek istiyor. allahtan utanın. hem ülke para kazanacak hem de çocuklarımız temiz yerlerde ibadet edecek" şeklinde bir açıklama yapar. bu kadarı da ütopik bir komedi filminde olur diye düşünürken, bu sözü bile alkışlayacak insanların varlığı fark edilir. bize söyleyecek tek söz kalır, ne içtiyseniz aynından ben de istiyorum.
  • okulumunda bahçesine dev bir söğüt ağacı ve altında durmadan hikayeler anlatan bir şaman olacaksa yürekten desteklediğim karar. büyü yapmayı da öğrenebilirim.
  • ibadetin illaki bir -hane'de yapilmasi gerektigi sanrisinda bogulanlarin girisimcilik deneyimi olur bu olsa olsa.

    lan duasini edecek, ibadetini gerceklestirecek adam, kitabinda da yazdigi uzre temiz herhangi bir mekanda gerceklestirebilir ibadetini. neden illa bir ibadethane gereksinimi?

    modele bak arkadas! o goya cok sevdikleri, takip ettikleri islami ne hale sokuyorlar... islam degil mi yolculuk esnasinda ibadeti kolaylastirmak icin kaza orucunu, kaza namazini muslumana sunan? islam degil mi namaz kilmaya fiziki engeli bulunani oturarak ibadet etmeye davet eden?

    eee? senin o cok sevdigin dinin ibadet etmeyi bu kadar kolaylastirirken sen ne halt yemeye her din unsurunu bir kaliba sokmaya calisiyorsun? nedir bu sekil meraki? neyin ibadethanesi be? goren de memlekette millet namaza durmak icin oluyor geberiyor da namaza duracak cami bulamiyor zannedecek. 100 metrede bir cami var bu ulkede.

    illet oluyorum arkadas. bunlar islami bu sekle soktuktukca ben o kadar soguyorum muslumanliktan. ogrenecegim varsa ogrenmiyorum, ibadet edecegim varsa ibadet etmiyorum. boyle din olmaz olsun. bunlar muslumansa, ben musluman falan degilim.
  • akabinde ibadethaneleri ziyaret etmeyen öğrencilerin kimilerince ziyaret edileceği kesin olan parlak fikir. daha bir hafta önce ülkenin rejimine tehdit olmaktan dolayı kapanma tehlikesi ile karşı karşıyayken bir hafta sonra din konusunu yine yüzümüze vuran iktidar partisinin yenü gundem maddesi.
  • daha evvel çeşitli kereler bu tarz düşünen kişilerin yazılarını okuma ve cevaplandırma gayreti içine girdiğimden, beyhudeliğin farkındayım; zira onlarınkisi salt kabullenme içermiyor, onun yanında düşüncelerini birbirini tutmayan, başka sahalardan bilgilerle itekleyip dürtükleyip oluşturduklarından karşılarına geçip ansiklopedi yazsanız, yine de yaranamayacaksınız; size genelden veyahut özelden sürekli saldıracaklardır, hem de kimi zaman bakası için yazılmış olan bir yazıyı kendilerine yontarak "bana dediğinizin iki katı" demeye getirip!

    #13375928 no'lu entiride şöyle komik bir neden-sonuç oluşturulduğunu göreceksiniz -demek istediğimi böylelikle daha iyi anlayacaksınız-: "...bireysel bazda bir ahlak sisteminin oluşturulması imkansızdır. insanoğlu kısıtlı aklıyla asla ve asla böyle bir sistem oluşturamaz. bu noktada din* ortaya çıkar. evet, tam bir sistem için danışılacak tek merci islam'dır." burada genelden özele, objektif analizden misyonerliğe bir çırpıda sıçrayışı görüyorsunuz (buna cevabım şuydu: #13376511). aynı kafa yapısı doğal olarak "okullara ibadethane açılması" bahsinde de genel analizden misyonerliğe sıçrayabilmektedir; diyor ki: "... büyük çoğunluğunu müslümanların oluşturduğu bir ülkede müslümanların da günde 5 vakit namaz kılmakla yükümlü olduğunu hesaba katarsak okulların büyük çoğunluğunun ihtiyacının mescit olduğu ortaya çıkar." peki burada büyük çoğunluğunu müslümanların oluşturduğu bir ülkede laiklik vurgusunu nereye yerleştireceğiz? öyle bir ilim yuvası düşünün ki, içinde ülkenin çoğunluğunu oluşturanların dininin ibadethanesi de yer alacak ve bunun temel dayanağı da şu olacak: "müslümanların da günde 5 vakit namaz kılmakla yükümlü olduğunu hesaba katarsak..." yani müslümanların dini gerekliliklerine göre ilim ortamı yeniden şekillenecek, peki burada çoğunluğunki dini gereklilik oluyor da azınlığınki neden aynı muameleyi hak etmiyor? daha doğrusu, onlar da isterse mescit sayısına oranla daha az sayıda onlara da ibadethane sunulabilirmiş, eğitim kurumlarının başka sorunu yokmuş gibi bunlarla uğraşarak:
    "...ha, eğer ki başka bir ibadet kurumuna da bir ihtiyaç çıkarsa -ki bu çok sınırlı sayıda olacaktır mescid sayısına göre- o ibadethanelerin de açılması bittabi gereklidir."

    hayır amaç şu değilse: http://www.onechurchoneschool.org/ ; "bir insan bir düşünce, bir insan bir inanç" düsturundan hareket edersek, çoğunluğun değil tek tek her bireyin ibadethane hakkı saklı olur eğer birileri okullara mescit yerleştirmeye yeltenirse. çünkü bu ülkede iki husus ciddiyetle tartışılmalıdır: "çoğunluğun tahakkümü" ve "devlete bağlı diyanet işlerinin misyonu, gerekliliği/gereksizliği". "okullara ibadethane açılması" bahsinde eğitim düzeyi ortalama düzeyde gelişmiş insanımızın bu iki hususta da sınıfta kaldığını görüyoruz, zira avamın kabulleri şunlar: 1. ibadethaneden sorumlu olan, eğitim kurumlarını da yöneten (hatta başbakanın tabiriyle: "üniversiteye para veriyorum, idaresine de karışırım" : http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=110559) devlettir; 2. ibadethane gerekliliği çoğunluktan azınlığa doğru nicelik ve nitelik değerini yitirmektedir. mesela düşünelim, bir okulda (küçük bir) kilisecik açılması için minimum hiristiyan sayısı kaçtır? lavey'e tapınacak, "apış arası kokan" (beah) siyah tişörtlü çocuklardan kaç tanesi ibadethane hakkına kavuşur? bunların sınırı çizilebilir mi? veyahut bunların sınırını çizmeye muktedir bir ahlaki ölçüt mekanizması var mı? demokrasi herkese lazımdı değil mi? bu sakat temellendirmeler, her türlü eğri büğrülüğe karşın hiç buradaki niyetin öngördüğü ölçüde türkiye cumhuriyeti'nin nihai hedeflerine sızmamıştır. evet kime hizmet ettiği belirsiz bir diyanet işleri vardır, evet eğitim kurumlarımızda sorunlar vardır (zaten olmasa, bu niyetler itibar görür müydü?) ancak i.s. 2008'de türkiye'de gündemde eğer "okullara ibadethane açılması" düşüncesi varsa, birilerinin çıkıp da hükümete ve yandaşlarına gelecek için güvenmeme refleksi de anlam kazanır, söz konusu cumhuriyeti koruma refleksi sunilikten çıkar; korkular değer kazanır. dar dünyalarında solculuk veyahut yeni-liberalcilik oynayan kimi tiplerin (ben bunları ve karşıt benzerlerini homo insipiens olarak değerlendirmiştim), meseleyi salt "türbana özgürlük" bağlamında incelemesi de, korkulu bünyeleri rahatsız edebilir. eh sonuç da şudur haliyle: kuyuya atılan taşı hangi sakat zihinlere mal ettiğimiz ortada, peki onun yüzünden birbirine giren taraflardan olan biteni objektif bir şekilde görmelerini beklemek boş mu? artık yazılarda "bu çağda şeriat gelmez ("şeriat" kelimesine şerh düşüyorum) / darbe olmaz" demekten bıkmışken, "okullara ibadethane açılması" gibi bir konuda bu kadar bile yazmış olmak daha da beter benim için.

    ayrıca arada bir yerde "kendi kul olma şerefine eremeyişinin acısını başkalarını engelleyerek hafifletmeye çalışıyorsun." gibi ortaya gitmiş, -sahibine güdümlü- bir ifade var ki, neresinden tutulmaya çalışılsa elden kayar. öyle ya "okullara ibadethane açılması"na karşı olan birine "kul olma şerefine erememiş" suçlamasını yapmak, allah'ın kanıtını kuran'ı kerim'den verilen örneklerle sunmaktan farklı değil (yani allah'ın kanıtlarını kuran'dan verirsin de, karşındaki için bu bir "şeref payesi" olarak görülür mü bilmem!). "şu şu şu şöyledir, zira allah öyle diyor" temellendirmesi, bazı eğitimsiz kafaların sandığı gibi "allah'ın varlığı konusunda şüphe duyanlar" için bir kayba işaret etmez. öyle ya senin için şeref olan, bir diğeri için aşağılanası, pislik bir tutum olabilir. senin için lanet olası bir düşünce, bir başkasının şeref noktası olabilir. ama işte empati yoksunu bu avam kafaların ihtiyacı bana kalırsa mescit değil, farklı alimlerden islam felsefesi dersi almaktır. işte o zaman müslüman olmanın şerefini böyle salak saçma yerlerde değil, bizzat dinin kendisinde bulmaya muktedir olabilirler, ki bunun için de başkalarının üzerinde şeref arama gereğini de duymazlar. aksi durumda böyle şebeklikler, avamın yüzlerce yıl daha kaderi olur durur.

    addendum@: şu aklıma geldi az evvel, söylemeden edemezdim. nedir kardeşim, namaz günlük ihtiyaç mı bir müslüman için? bence kesinlikle öyle, namaz kılmak isteyen bir şekilde yolunu bulur mu? evet bulur, mehmet aydın hocanın bir programda sorduğu gibi "sabah namazını kaçırmana devlet mi sebep oldu?" her bir şeye devleti karıştırmaya gerek yok. ama maalesef devlet benim her şeyime karışıyor, youtube kapanıyor mesela, ardından dailymotion; geçen gördüm geocities'in sayfaları bile kapanmış; devlet, her şeyi istediği gibi kapatırken, okullarda ibadethane açılmasına ön ayak olmak istiyor. devlet bir şeyleri açıp, bir şeyleri kapama yetisini kullanırken neden benim de görüşlerimi almıyor? sonra gidince "neden gitti" olur.
  • bakalım konunun en has muhattabı yani tanrı ne demiş.

    ilk olarak (bkz: oku)

    de ki: "ey kitap ehli, haksız yere dininiz konusunda aşırı gitmeyin ve daha önce sapmış, birçoğunu saptırmış ve dümdüz yoldan kaymış bir topluluğun heva (istek ve tutku)larına uymayın." (maide suresi, 77)

    ramazanda büyük şehirler hariç (bazen dahil) lokantaların kapandığı ya da yemek yiyemediğimiz bir ülkede yaşıyoruz. hatta bazı yerlerde insanlar dayak yiyor bu yüzden.
    bir kısım yatılı okul ve dershanelerde sabah namazına kalkmadığı için dayak yiyen çocuklar var.
    böyle bir durumda okullara açtığınız o 2 metrekarelik oda, oda olarak kalmaz. kalamaz.

    şimdi ateşler içinde savunduğunuz bu müthiş olay için yarın bir sürü çocuk dayak yiyecek.

    o zaman ne yapacağız, namazımızda tövbe mi edeceğiz?
    tanrı insan aklını herşeyin üzerinde tutmuştur. inkar edebilir misin?
    ben bu olacakları düşünemedim diyebilir misin?

    konyada aç bir okula ibadet odası bak bakalım oraya girmeme lüksün olacak mı? kan alırlar kamil kan!

    hayır öyle bir anlatılıyor ki; sanki bizim çocuklarımız özgürlükten delirmiş bir halde, isterse camiisine gider isterse kütüphanesine. uyandırmak gibi olacak ama böyle birşey yok. herşey istanbul'dan ya da ankara'dan göründüğü gibi değil. batının ucu çanakkale de bile teravihe gitmeyen üniversite öğrencileri fişlenip (halk tarafından) kötü muamele ve dışlanmaya maruz kalıyor. hatta eğer ilçeyse dayak yiyorlar. bizzat yaşadım, gördüm, biliyorum.

    çankırı'da oruç tutmadığı için dövülen öğrenci biliyorum daha da doğuya gidelim mi?
    dinler insanları birleştirir ve bunu tanrı sevgisiyle yapmalıdır, dayatmasıyla değil.

    ne tanrı ne de onun hiçbir kitabı devlete ibadete karışma veya yaptırım gücü/yetkisi vermez.

    ibadet etmeye can ı gönülden niyet eden insan yeri gelir denizde bile secde eder.
  • okullara ibadethane acilmasinin faydalarindan birisi kazanilan universiteye girebilmek icin gereken ogrencinin dininin butunlugune ait referansi almadaki kolaylikdir, yoksa camiden eve gelecekler, kitaplariniza odalariniza bakacaklar, komsulara sormak zorunda kalacaklar, tipki irandaki gibi. biz oyle olmayiz zaten, daha iyisini yapacagimiza eminim, allah icin...
hesabın var mı? giriş yap