ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
türkçeye düzgün çevrilmiş film adları
sözlükçülerin başından geçen doğaüstü olaylar
-
anneannemin köydeki evinin bahçesinde yıllardır bakmakta olduğu bir kedi vardı. bir gün anneannem, (o dönem 85 yaşında) kediye mama vermek için dışarı çıkarken düşüp ayağını kırdıktan sonra artık kimse bakamayacağı için dayım bu kediyi alıp 80 km uzaklıkta, bakılacağından emin olduğu bir yere bırakmış.
aradan beş yıl geçmişti, anneannemi kaybetmiştik.cenaze namazına çok kısa bir zaman vardı, o kedi tam beş yıl sonra taziyeye gelir gibi kapıdan içeri girdi. anneannemin yatağının üzerine oturdu. dayım şimdi gözü gibi bakıyor ona.
vergilerin %86'sı memur ve emekliye gidiyor
-
bütün yandaşların vergisini affet, halkın tüketimlerine fahiş vergiler koyup milletin kaçağa yönelmesine sebep ol.. sonra da ağla. ne ala dünya birader.
not: kahveci muhalif bi de yani.
29 mayıs 1985 liverpool juventus maçı
-
ingiltere federasyonu 5 yillik bir ceza alirken liverpool da 7 yil avrupa organizasyonlarindan men edilmistir. ayrica italya ve belcika da para cezasi almistir. olen 39 kisinin 31'i italyan, 7'si belcikali biri de fransizdir.
bu olaydan sonra uefa'nin o meshur stadyum kriterleri sikilistarilmistir. cunku faciadan sonra stadin boyle bi finale hazir olmadigi tespit edilmistir. cokmus olan duvarin zaten catlaklar icinde oldugu, italyan taraftarlarin oldugu yerde aslinda tarafsiz seyircilerin bulunmasi gerektigi ve orda karmasa sirasinda hic polisin bulunmadigi ortaya cikmistir. zaten o stadyumda bir daha mac oynanmamis, yikilip yerine baska bir stad yapilmistir. su goruntulerle hatirlanir:
http://www.youtube.com/watch?v=wh5ku_qytt0
durup dururken kafesteki kanguruya sataşan türk
-
aradaki demir tel ve kangurunun efendiliği olmasa kanguru bunu kulağından tutup sikip atacak ama ortamlarda kanguru tokatladım dersin kim bilecek.
edit: hayvanat bahçesinin kurallarını hiçe sayan, kendi eğlencesi için hayvanı bunaltan tepki gösteren vurmaya çalışan videodaki şahıs hakkımda hakaret davası açacakmış. mahkemede görüşürüz o zaman delikanlı :)
edit 2: suç duyurusu "sedat purut" adlı çaylaktan geldi. trollüğü ile meşhur. büyük ihtimal tırt ama yarın bahsettiği hukuk bürosu ile iletişime geçip işin doğrusunu öğreneceğim. eğer ortada bir şey yoksa bu sefer ben yaktım seni sedat purut uğraşır durursun büroyla :)
wesley sneijder
supernatural
-
--- spoiler ---
izlerken hep "oysa bir nas suresini bilseler hayatları ne kolay olurdu..." dediğim dizi.
--- spoiler ---
rte'nin bahçeli'ye uçma özürlüsü demesi
-
bu beyanattan sonra, kendisi de at üzerinde 3 kıtaya giden bir ecdadın torunuymuş, bunu da ekledi utanmadan. sen ve at tayyip, sen ve at. bir daha düşün?
atalay filiz
-
herif elinde bi ton bavulla metropolleri geziyor ben dag basinda iki bira icerken polis tepeme biniyor. olacak is mi lan?
bebeğini saç kurutma makinesi ile yakan anne
-
yıllardır savunduğum çocuk sahibi olma ehliyetinin gerekli olduğunu bir kez daha ispatlayan olay.
oblomov
-
"zekaca kimseden aşağı değildi. tertemiz billur gibi bir ruhu vardı. asil heyecanları olan bir insandı. ama hiçbir şey yapmadı"
her hatırlandığında tıpkı lise yılları gibi hüzünlü bir tat bırakıyor insanda bu kitap. sayfalar geçtikçe oblomov ile bütünleşiyorsunuz, onu daha iyi anlıyorsunuz. anladıktan sonra da onun, her şeyden vazgeçen bir tembel değil tam tersi hayatta bir anlam arayan ama ne yazık ki bunu bulamayan, bulamayınca da kendi haline dönen bir insan olduğunu keşfediyorsunuz. oblomov'un içinde hala hayata tutunabilmek için bir istek olduğunu ve bunun için sonuna kadar mücadele etmekte kararlı bir heyecana sahip olduğunu görüyorsunuz. bu enerjiyi açığa çıkaran da olga. ama bu son hevesi de yarım kalıyor oblomov'un, bir daha da hiç uğraşmıyor hayatla.
"şu hayat bir türlü yakamı bırakmıyor" sözü bu yüzden çok anlamlı işte.
okuyun, okumadığınız her dakika çok şey kaçırıyorsunuz demektir. mükemmel bir kitap, harika bir felsefe. okuduktan sonra oblomov zaman zaman aklınıza gelecek ve hüzünlendirecek sizi.
manavgat'taki yangın manzaralı yemek sofrası
-
manavgat'a tatile gittiniz, orman yangını başladı, karnınız acıktı ve yemek yiyorsunuz. birileri de çıkıp insanlığınızla ilgili enteresan çıkarımlarda bulunuyor. ah vah edip izlemekle, yemek yiyerek izlemek arasındaki fark nedir? koca orman yanarken bu insanlardan ne yapmalarını bekliyorlar acaba.