ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
biçerdöver üstünde fotoğraflar çektirerek olmaz
emre belözoğlu'nun günahının alınması
-
http://www.youtube.com/watch?v=fbp1x7urkew
https://www.youtube.com/watch?v=l78ukrmfs_k
http://www.youtube.com/watch?v=vanomzwtfam
http://efektifpas.com/…t/uploads/2011/05/emre-b.jpg
edit: ekleme https://www.youtube.com/watch?v=mmxra3y0try
editt: https://www.youtube.com/watch?v=hagfai-ryko
(bkz: inyirgiyi yikminin itimi pirçilimiktin zir ilmisi)
burcu esmersoy
-
"kariyerindeki en başarılı olduğu iş; azeri kızı günel'in klibinde "oy didem'i" oynamış olması" demiş hakkında ahmet hakan.
ahmet hakan ile aynı safta durmamı sağlayan hatun kişidir.
tamam bana gidelim ama salonda yatarsın diyen kız
-
tövbe etmiş böbrek mafyası elemanıdır, kaşınmayın.
8 yaşındaki kızını ilişkiye zorlayan anne
-
''hazırlık aşamasında kaldığı ve teşebbüs aşamasına ulaşılmadığı” vurgulanmış.
yargıtaya saygı duymuyorum ve tanımıyorum dememize neden olacak abikli gudikli açıklama.
merakım hep şu konu para olunca ;
bak kredi çekmiş ama iyi niyetli ödeyememiş diyemeyen kapitalist düzen sevdalısı kurum indirime gitmezken neden konu insan olunca bir beyin felci yaşıyor.
edi..
afganistan'dan 150 bin çoban getirilmesi
-
ben çalışırım lan. 5 bin tl ve insanla uğraşmayacağım bir iş.
nereye başvuruyoruz?
zorunlu edit : ülkede çoban mafyası var galiba.
mesaj kutum hep yeşil. kendimi özel hissetmedim değil hani.
baba tipi realizm
-
20 kusur yil oncesinden:
anne: yemek yemiyor bu cocuk!
baba: birak yemesin nasil olsa acikinca it gibi gelir yer.
avrupa sineması
-
deneysel sinemanın anavatanıdır.
hümanizmdir (renoir), marxist bilinçtir(godard), çılgınlıktır (fellini), aşktır (truffaut), varoluşçuluktur (bergman), bunalımlardır (antonioni), politikadır (rosi), burjuvazinin mezar kazıcısıdır (bunuel), huzursuzluktur (haneke), kadınlık halleridir (trier), sözün zaferidir (rohmer), manevi karmaşaların dünyasıdır (kieslowski), zamanın estetiğidir (angelopoulos), rahatsız edicidir (mungiu), küçük insanın eylem alanıdır (dardenne kardeşler), tersine çevrilebilirliktir (lanthimos), spekülatiftir (malle), sınıfsal çatışmaların alanıdır (chabrol)...
kısacası dünyada olup biten her şeydir.
edit: imla
kuaför ve berberlerde tarifelerin %40 zamlanması
-
türk'ün türk'ten başka düşmanı olmadığını gösteren haber. bence taksimetre tarifeleri, avm otopark ücretleri, cafe ve restoran fiyatları, otoyol ve köprü ücretleri ve hatta bunlardan alınan vergiler dahi arttırılsın.
çünkü işletmeler salgın yüzünden kapalıyken halkın bir kısmı ağaçtan para toplamakla meşguldü. diğer kısmı ise devletin kayıtsız şartsız hesaplarına yatırdığı on binlerce lirayı neremize sokuştursak diye kara kara düşünüyordu.
(bkz: biz bizi s.keriz türkiyem)
türkiye'nin en kötü araba kullanılan şehri
-
başlıkta her entryde farklı şehirden bahsedilmesinden de anlaşılabileceği gibi memleketin geneli sığır.
yırtık sütyenle muayene olmak
-
(bkz: hoşgeldin harun abla)
bebeklere iki isim koyma çılgınlığı
-
evlenmeden önce kırmızı çizgilerimden biri de doğacak çocuğa çift isim ve ebeveyn ismi koymamaktı. çocuk doğmadan dedesi ölünce tutturdular dedesinin ismi de dedesinin ismi diye. çocuğu doğuracağım diye aylarca gözler tavanda yatalak olan ben, 9 ay boyunca 1 kere arayıp sormayan, bir ihtiyacın var mı demeyen tipleri çocuğumun ismine karıştıracak değildim. hâlâ bayramlarda falan hayatımda ilk kez gördüğüm tipler niye dedesinin ismini koymadınız diyor. bir gün birine çünkü eşşeğin sikinden ötürü deyip sıkacağım gırtlağını o olacak.
debe editi:
2 gündür mesaj kutumu ve beğeni butonunu patlatan arkadaşlara teşekkür ediyorum. aynı dertten muzdarip çok fazla insan varmış, yalnız değilmişiz.
nadir de olsa hakaret edip bela okuyanlara ise tek lafım; devran dönüyor, geleneksel toksik aile yapınızın içinden geçeceğiz, bu daha ne ki ahahahaahasslkj ruh hastaları sizi :)))
sözlükçülerin başından geçen doğaüstü olaylar
-
sabahları camdan aşağı tükürüp duran, beni her gördüğünde "sen ezgi misin? senin bende mektubun var. *" diyen çılgın üst komşumuz 90 yaşındaki himmet dede kapıda kalmıştı. kapının üstünde anahtarını unutmuş, cebinde de yedek anahtarı kapıyı açmaya çalışmış ama başaramamış. tam kahvaltıya oturmak üzereyiz, gelmiş bizim kapıya elleriyle dizini dövüyor, "ne yapacağım ben!" diye.
çıktım yukarı. kapıyı biraz zorlayıp, sarstım. sanırım bir süre sonra arkadaki anahtar geriye kaçtı ve ve diğer anahtarla kapı açıldı. nasıl mutlu oldu, ne dualar etti canım benim. neyse, aşağı indim. oturdum kahvaltıya. o sırada evde şekerin bittiğini fark ettim. "neyse çayı şekersiz içeriz" diye düşünürken kapı çaldı. himmet dedem elinde bir kase küp şeker "evde bir tek bu vardı. teşekkür için getirdim" diyor. o sırada evdeki herkes şok.
sanırım o zamandan sonra kimimiz allah'a, kimimiz karmaya inandı. kimimizin de sikinde bile olmamış olabilir olay. emin olamadım.
edit: himmet dedem 2 hafta önce vefat etmiş lan.