ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
23 nisan 2016 aşırı sevimli deniz kuvvetleri klibi
-
çok net olarak özlediğimiz modern türkiye çocuklarını içeren kliptir. bu klipte emeği geçen herkesin gözlerinden öpüyorum. bu kötü günlerde bize bu güzel görüntülerle bir nebze olsun nefes aldıran deniz kuvvetlerine teşekkürler.
edit: modern türkiye çocukları lafını kullanmam birilerinin zoruna gitmiş. anlamadığı şey şu ki modern demek sadece görüntü demek değil, tabi günahsız sabilere hallenen arkadaşların bunu anlamasını beklemiyorum.
aylık geliri 100 bin lira olan erkek
-
yaz dizilerindeki yakışıklı, kaslı, ceo gibi bir tip hayal ediyorsunuz ama muhtemelen bi kac apartmanı, malı mülkü olan bi emmidir ya da çok merkezi yerde dükkanları olan bi dayıdır.
home vs house
-
var olan ve native speaker olmayanlar arasında en çok hataya sebep olan farktır.
home: genel olarak yaşam alanı. bu bi tren vagonu falan da olabilir.
house: müstakil ev.
apartment: apartman dairesi
mesela apartman dairesine house diyemezsiniz. ama home diyebilirsiniz.
aynışekilde house da home 'dur.
ama home dendiği zaman neyin kastedildiğini anlamak için house mu apartment mı diye sormanız gerekebilir.
edit:
yoğunlukla " flat nerde hacı" diye mesaj aldım.
flat'i de ekleyelim madem.
flat: yoğunlukla her odası aynı seviyede bulunan mimariye sahip mekanlar için kullanılır.
house kavramı hem ingiltere'de hem amerika'da genelde dubleks olur ya da bi bodrumu falan bulunur. o yüzden çok fazla flat denmez.
eğer house 'un bodrumu yoksa ve sadece zemin katı varsa ona flat denilebilir. fakat bu özelliğe sahip bi mekan çoğunlukla apartman dairesi olduğu için apartment 'a da sıklılkla flatdenir.
adı üstünde; flat. düz. plaka.
araba fiyatlarının insanları çıldırtmıyor oluşu
-
bir tek ben mi çıldıracak, delirecek noktaya geliyorum? sorun bende mi acaba, her şey normal de bir tek ben mi böyleyim diye düşünmeye başladım artık. sorun bendeyse bir deyin ya. bir tek sen böylesin deyin de bileyim. galiba artık delirme noktasındayım. şöyle bir piyasaya bakayım diyorum elimdeki telefonu falan fırlatasım geliyor. arkadaş ben mi deliyim yoksa bu ülke insanı çok ciddi bir akıl tutulması mı yaşıyor? nasıl alıştırıldı insanlar buna? kendine ford focus alan bir tanıdıkla konuşuyorum, 292 bin tl'ye aldığını falan söylüyor. oldukça normal konuşuyor. ford focus lan ford focus ya. focus. bir tek bana mı anormal geliyor bu işler. keşke akıl sağlığımı kaybetmeden şu ülkeden kurtulabilsem.
edit: çok sayıda mesaj geldi, yalnız değilsin biz de aynı durumdayız diye. cevap veremediğim arkadaşlardan buradan özür diliyorum. çok sayıda mesajda da insanlar peynir, ekmek alamıyor ne arabası tarzında. arkadaş sen bu durumu peynire, ekmeğe indirgersen eğer, araba almayı lüks görürsen, önemli olanın peynir olduğunu düşünürsen daha çook binerler bizim tepemize. şu kafadan çıkmamız gerekiyor. araba almak lüks falan değil, sadece birileri tarafından halkın büyük bir bölümüne lüks hale getiriliyor. hayata yeni atılan, işine yeni başlamış insanlar için araba almak, ev almak hayalden başka bir şey değil artık bu ülkede. ama buna sesini yükseltmez ve peynir de zamlandı dersen eğer, yarın bir gün biri peynir alamıyorum çıldıracağım diye başlık açar. hangisi daha vahim?
öldürülen teröristin cesedinin torbada verilmesi
-
babanın oğlunun dağa çıkmasını istemediğini şuradan anlayabilirsiniz. eğer baba pkklı olsaydı şimdi yanında bir sürü partili gazete vs olurdu ama baba belli ki gariban. ben kendi adıma çok üzüldüm baba için.
n11.com
-
reklamı çıkınca karım bana bakıyor, ben yere.
2022 edit: çok soran olduğu için link'i bırakıyorum https://youtu.be/gdi8dgjf7ck
neden entry silmektense hesap kapatmıyorsunuz
güzelliğin işe alım konusundaki etkisi
-
kamuda da karşılığını bulmaktadır.hatta sadece güzelliğin değil güzellik yanında bekarlığında mülakatlarda çok etkili olduğu bilinir. 5 kişi (adı saklı bir üst kurulun uzman yardımcılığı pozisyonuna mesela) alınacak bir mülakatta 4 bekar bayan ve bir evli erkek alınır örneğin. erkek alalım da iyice foyamız meydana çıkmasın ama rakip de olmasın denir.
internet tembeli
-
bu öyle bir karakter ki insanın ağzını burnunu koparası geliyor. mesela o gün gündeme damga vuran bir olay yaşanmış olsun. internet tembeli konuyu iki saniye araştırıp öğrenmek yerine "merak ettiğim konu" diye entry giriyor.
başka bir durumda özet geçilmesini bekliyor.
daha başka bir durumda kendisine link atılmasını istiyor.
internet tembeli tüm online insanları kendisine hizmet etmekle görevli emekçiler olarak görüyor. araştırma yapacak takati ve becerisi yok ama çocuksu salakça bir merakı var. her şey hemen ayağına serilsin istiyor. bir arama motoruna yazıp ilk üç seçenekten birini okumaya bile tahammül edemeyecek kadar bezgin olduğundan, biri onun yerine araştırsın konuyu irdelesin ona da ezberletsin istiyor.
tam dayaklık.
gerçek tembelden daha yüzsüz oluyor bir de bunlar. ben normal hayatımda tanımadığı insanların arasında ayağa kalkıp "bugün bir durum olmuş taksimde o konuyu bana bir özet geçin bakayım" diyen insan hiç görmedim. vapurda falan biri böyle saçmalasa aşağı atarlar adamı.
popüler olana karşı sınırsız merak + cahil egosu + ölümüne tembellik + anonim olmanın konforu = internet tembeli
hoşlanan erkeğin adım atmama sebebi
-
"erkekler kadınların aklından geçenleri bilseler çok daha atılgan olurlardı" balzac.
fiyatı korkunç bir şekilde artan ürünler
-
(bkz: köpek maması)
(bkz: kedi maması)
yerli ürünlere bile %50'ye yakın zam gelmiş. sokaktaki canları bile dövizin vurduğu bir ülkede mutlu olamıyorum.
yazarların ilişki durumlarını anlatan cümle
-
"kaciyorum kovalayan yok, kovaliyorum kacan yok, oyle mal gibi kosup duruyorum durduran yok."
kızım 23 gün acı çekti kedi eros kadar konuşulmadı
-
%100 haklidir gunlerce burda bagirdiniz cagirdiniz..
hadi bu baba icinde yapsaydiniz
zaten bizim milleti anlamak zor ag