ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
cem yılmaz'dan espri bombardımanı
-
"...cem yılmaz'dann espriii bombardımanıııı... çapkın komedyen kameralarımıza yanında sevgilisiyle görüntülenince neeee dediiiii..."
- cem bey dışarı çıkmışsınız bu akşam?
- evet, birazdan da içeri gireceğiz.
"amaaağn tanrıığm, bu ne bombardımandı... bu ne güldürü şenliği, bu ne espri yağmuruydu... her bir kahkaha bir pirzolaysa şarküteri açacak kadar olmuştuk... ilahiii cem yılmazdııı... kameralarımızda bir kahkaha tufanı, bir festival vardııı... hebelek de hübelek, güvegüve cüvelektiiiii..."
beyaz futbol
-
abdülkerim durmaz'ın ortamdaki geyiğe bir türlü dahil olamadığı program. oraya geyikçi bir fenerli lazım.
a. çakar : duygun yarsuvat'ın babasının yıldırım demirören'in babasıyla iş ilişkileri, dostluğu filan vardır.
rok : olur mu hocam ? duygun yarsuvat yıldırım demirören'in babasıyla yaşıt zaten. duygun yarsuvat'ın babasının olsa olsa abdülhamit han'la filan dostluğu vardır.
tarihteki muazzam ayarlar
-
mecnun namaz kılan bir faninin önünden geçer. namazı bitirdikten sonra fani sorar:
- ey mecnun beni görmüyor musun da, namaz kılarken önümden geçiyorsun?
mecnun cevap verir:
- ey fani, ben leyla'yı düşünürken seni görmedim de, sen mevla'yı düşünürken beni nasıl gördün!
mehmet pişkin
-
ölmeden açıp sevdiği bir şarkıyı dinlemeyi es geçmeyen adam. gözlerinin içi de gülüyor, şaraptan da şarkıdan da hala tat alıyor.. canının açıp şarkı dinlemeyi çekmesi bile yaşam kıvılcımı aslında. sırf o güzel şarkılar için bile yaşayabilirdi.
ayrıca empati yapmayı denedim yapamadım, misal biraz sonra ölmeye karar versem ve son bir şarkı dinlemek istesem hangi şarkıyı dinleyeceğime bile karar veremem yahu. onu mu dinlesem bunu mu dinlesem derken hepsinden biraz biraz dinlerim zaman alır yürür. madem bunu dinledim son bir de film izleyeyim derim, onu mu izlesem bunu mu izlesem derken acıkırım, onu mu yesem bunu mu yesem derken tekrar hayata dönerim herhâlde. sırf en son yapacağım şeylere karar veremediğimden ölemezdim herhâlde.
fiş toplayan efsane nesil
-
hesabını kitabını exceller ile değil manuel ve gerçek harcamalarla tutan, giderlerini kredi kartı dökümlerinden öğrenmeyen tutumlu nesildir. asker titizliğiyle o fişlerden deterjanları filan silerdik, o gri zarfın arkasına fiş kodu, firma adı, tarih ve tutar bilgilerini girerdik. hoop, herşey gözünün önünde.. ne harcadın, hangi ay en çok ne ödedin, elinde ne kadar paran kalmış hiç excel e gerek yok harita gibi ortada. para harcama kültürümüz değişti, çoğunlukla kimse cüzdanının nabzını ölçemiyor. ne eli sıkı ne de müsrif olmadan, kararında bir harcama politikası benimseyebilen pek az insan gözüme ilişiyor. kendim de zaman zaman dahil oluyorum buna.. yaşamayı, yürüyen bir kredi kartına dönüşmek olarak algılayan bir halimiz var. hayırlısı.
şimdi insanların süpermarket kasasında aceleyle cüzdanına sokuşturduğu kağıt parçasından ibaret o fişler.. bir zamanlar ekonomi pusulası gibiydiler vesselam.
sabah işe gitmeden önce koşmak
-
insanı daha mutlu eden bir şey yoktur sanırım. iki haftadır haftada 3-4 kez koşuyorum. hormonlardan mıdır nedir böyle deli sikmiş gibi mutluyum arkadaş. ne bir stres ne bir anksiyete kaldı. güne mis gibi başlıyorum. bir de bu yeme içme işini düzene soksam kimse tutamaz lan beni artık. sigarayı zaten bırakmıştım.
yıllar sonra gelen edit: hala koşuyorum ve koşmaya da devam edeceğim. şehir değişti, çocuk doğdu bu süre zarflarında bir süre ara muhakkak verildi fakat özlendi. koşmaya devam. yeme içme de düzene girdi. sigaraya da bulaşılmadı. siz bir başlayın gerisi geliyor. huzur ve mutluluk sizinle olsun.
daha da yıllar sonra gelen edit: ikinci çocuk doğdu, ilki 5 yaşını bitirdi. bir yurt dışına göçüp geri de geldim ama haftada 1 kez de olsa koşmaya devam. şu hayatta değiştirebileceğiniz tek şey kendiniz!
#çünküçaldılar
yaran facebook durum güncellemeleri
-
makine mühendisliği 1.sınıfta okuyan bir erkeğin facebook statüsü:
" bizim sınıfta 2 kız var. biri benden yakışıklı öbüründen ben güzelim."
üzüldüm çocuğa.
avukat egosu vs doktor egosu
-
maalesef biri adliyede, diğeri acilde dayak yiye yiye kalmamış egodur.
evet, kıran kırana.
sarıyer tırmata plajının arapları içeriye almaması
-
plaj yönetimini kutluyorum.
haftaya işim olmazsa bir uğramak zorunluluk oldu benim için. içeride de yiyip, içip sağlam bir hesap bırakırım. böyle mekanların çoğalması için desteklemek gerekiyor.
teşekkürler tirmata.
yabancıların türkçe konuşurken yaptığı hatalar
-
yer : roma'da bir oyuncakçı
mağazada satılan küçük prens gece lambasını gören italyan yar ilgimi çekeceğini bildiğinden bana dönüp lambayı işaret ediyor ve kendinden emin bir ses tonu ve gurur duyduğu türkçesiyle:
-aşkım bak sucuk prens!!!
- haaa?
-eeee...sümük prens!!!
-?!?!?
-sümücük prens?
- oooy oooy!
1 temmuz 2004 karnımın acıkması
-
18 sene olmuş...
o zamanlar sen acıkmıştın... şimdi hepimiz açız bro!
honda civic
-
arabanın başındayken bir komşumuz yanaştı, yeni civic almış. "bu araba econ'a basınca neden bu kadar yavaş gidiyor?" diye sordu. arabayı alırken "econ modunu açınca daha az yakar" demişler, o da hep econ'da kullanmış ama yavaşlığına bir türlü anlam verememiş.
ulan az yakmak için nereden kısacaktı ki araba, müzikten mi?